‘Ona görev vermem’

Tayyip Erdogan, muhtar arkadaslariyla sik sik toplaniyor. Allah bozmasin, aralarinda güzel bir uyum var. O onlara siyasi görüslerini anlatiyor; onlar da, Cumhurbaskani huzurunda serefyab olduklarini hissederek herhalde, uslu uslu dinliyorlar.
Daha önce de degindigim, popülist- fasizan bir taban örgütlenmesinin bir cephesi.
Erdogan bu yakinlardaki muhtar sohbetlerinden birinde CHP’ye hükümet kurma imkâni vermemesinin esbab-i mucibesini açiklamis: ‘Bu makama hakaret edenlere görev mi verecegim, yaaa!’ yollu bir açiklama.
Cumhurbaskanlari kendilerini elestirenlere görev vermez diye bir kural yok dünyada. Padisahlar, örnegin Umman Sultani Kâbus, böyle davranabilir de, ‘cumhurbaskani’ sifati tasiyanlara böyle bir hak verilmemistir.
7 Haziran’da en yüksek oy oranini yakalayan, dolayisiyla en fazla milletvekili çikaran parti CHP olabilirdi ‘1 Kasim’da olabilir. Ne olurdu ve ne olacak bu durumda? ‘Bu makama hakaret ettiler’ diye Tayyip Erdogan hükümet kurma görevini CHP’ye vermeyecek mi?
Tayyip Erdogan’in birkaç gün önce dile getirdigi düsünce tarzi ve mantiga göre, vermeyecek!
Nitekim vermedi.
8 Haziran’dan baslayarak bir ‘koalisyon komedisi’ oynandi. Davutoglu vakit geçirdi de geçirdi; top çevirdi de çevirdi. Böylece, Tayyip Erdogan’la kararlastirdiklari üzere, sonuç almama hedefine ulasti. Kirk gün bekledikten sonra, kirk dört, kirk bes gün de bekleyebilir, ondan sonra ‘Kurulmuyor. Kuramadim’ diyebilirdi. Böyle de yapmadi, iki üç gün kala ilan etti. Yani, bu verili sürenin bitmesine ‘teknik anlamda’ süre vardi. Süre oldugu halde, Cumhurbaskani CHP’nin baskanina, ‘Bir de siz deneyin’ demedi. Bana öyle geliyor ki zamanlama isi de bu jesti içine almak üzere planlandi. ‘Vakit kalmadi’ gibi nesnel bir gerekçe degil; ‘Ben vermedim’ gibi öznel bir uygulama. ‘Ben!’ ‘Niye vermedin?’ ‘Çünkü bana saygisizlik ettiler!’
Vahsi Bati’da haydutlar öldürdükleri adam için tabancalarina çentik atarlardi. Tayyip Erdogan bozdugu kurallar için atabilirdi ‘ama tabancasinda yer kalmadi.
Dünyanin her yerinde, yani ‘demokrasi’ olan (az ya da çok) her yerinde, devletin temsilcisi olan cumhurbaskanlarinin ‘tarafsiz’ olmasi beklenir. Aslinda monarsilerde bile ayni sey beklenir. Kraliçe Victoria herhalde Gladstone’dan hiç hazzetmezdi ama Gladstone yanilmiyorsam bes kere basbakan oldu.
Tayyip Erdogan ise ‘tarafsiz’ olmayacagini daha cumhurbaskani olmadan ilân etti. Bundan daha fazla sadik kaldigi bir sözü de yok.
Ama bu son davranisini alisilmis ‘Partizan cumhurbaskani’ çerçevesinde dahi düsünmek mümkün degil.
Çünkü dogrudan dogruya kendisi adina hareket ediyor. CHP ona laf etmis. O da CHP’ye görev vermeyerek bu edepsizligi cezalandiriyor: ‘Bize hakaret edenlere görev mi verilir?’
E, ‘tarafsiz’ olmasini talep edebilirsin de, adam kendine taraf oluyorsa, buna ne diyebilirsin?
Bunu muhtarlara söylüyor. Muhtemelen oradaki muhtarlarin birçogu da ona hak veriyor. Çünkü onlarin siyasi kültürü, demokrasi anlayisi da buralarda bir yerlerde. ‘Tabii canim, ne yapsin adam?’ diyorlardir, ‘Kendisine hakaret eden kisiyi çagirip ‘Haydi, seni basbakan yaptim’ diyebilir mi adamcagiz? Her seyin bir haddi var.’
Dolayisiyla Tayyip Erdogan ve birçok muhtar dostunun siyaset anlayislarinin böyle uyustugunu tahmin ediyorum. Sokakta kavga eden adamlarin ‘Bana ha? Bana ha?’ diye bagirismasini yadirgamayiz. Memleketi yönetme konumunda olanlarin böyle davranmamasi gerektigini ögrenmeye baslamistik.
Ama simdi, Tayyip Erdogan sayesinde, ögrendiklerimizi unutmaya yöneldik. ‘Cumhurbaskani da insan degil mi? Adam kizar tabii.’
Bu da böyle bir demokratiklesme.
————————————————
Taraf-
Murat Belge