Makale

‘Terörist’ dedigin bazen de evine ekmek götüren karwanî de olabilir mi?

Sirnak’in Qilaban (Uludere) ilçesine bagli Robosk (Ortasu) köyü yakinlarinda TC devleti yaptigi bir hava saldirisiyla, 40’a yakin sivil Kürt köylüsünü katlederek yeni bir katliam daha gerçeklestirdi.

Halkimiza yönelik yapilan bu katliam; ilhamini, içisleri bakani I. Naim Sahin’in de son dönemlerde yaptigi açiklamalarda ifadesini bulan devletin, ret, inkar üzerine kurulu, tekçi anlayisi ve Kemalist ideolojisiyle var olan sömürgeci karekterinden almaktadir.

Bir bütün olarak potansiyel suçlu gördügü kürt halkina karsi, katliamlara kadar varan her türlü insanlik suçunu islemeyi kendisine görev olarak biliyor, bu zihniyet sahipleri.

Daha önce Daglica, Aktütün, Hantepe ve benzer olaylarda sike yaptigi mahkeme karalariyla da sabit olan TCordusu, bölgede su tesisatçiligi yapan insanlari, ellerindeki su malzemesi olan borulari ‘silaha bezettik’ diyerek öldürüyor, 40’a yakin sivil Kürt köylüsünü topluca katledebiliyor.Ve bunun adi da ‘terörle’ mücadele, vatan görevi oluyor.

Devlet, kurulusundan beri, bölge ve halkina karsi izlemis oldugu politikalarin sonucu olan bu günkü durumu görmezden gelerek, bosaltilan köylerden geriye kalan köylerde açlik ve yoksulluga mahkum ettigi insanlarin geçimlerini saglamak ve ev ihtiyaclarini karsilamak için katir sirtiyla yaptigi tasimaciliga ‘kaçakçi’ sifati takarak bu öldürmeleri mesru gösterme çabasindadir. Bilinmeli ki bu tarz tasimaciliga bölgede ‘karwani’ denir, yani at ve katir sirtiyla yapilan toplu tasimacilik.Ve bu öteden beri hep varola gelmis ve bilinen bir gerçektir. Öldürülen insanlarin 15-28 yas araliginda olduklarina bakilirsa, okul yaslarinda olan gençlerin bu tarz riskli bir isi yapmak zorunda kalmis olmalari, kimin ayibidir acaba? Devletin ve hükümetin bu konudaki sorumlulugu görmezden gelinebilinir mi?

Öte yandan kimi devlet yetkililerin son dönemde yaptigi açiklamalar ve basin ve medyaya yansiyan haberler de bölgede bu tarz bir olayin yasanacaginin adeta habercisi gibiydi. Son dönemlerde siddetlenerek artan operasyonlara dikkat çekilen açiklama ve haberlerde, buna karsilik bir misilleme tarzi olaylarin yasanabileceginden bahsedilmekte idi. Yine buna iliskin olarak,devletin gerçeklestirdigi operasyonlarda agir kayip verdigi iddia edilen PKK’nin Bitlis bölgesinde hemen hemen hiç kayip vermedigine dikkat çekilerek, misilleme eyleminin burada veya sinira yakin sehirlere giden yollarda olabilecegi haberleri isleniyordu.

Dogrusu ben, yapilan bu haber ve açiklamalardan sonra, 1990’li yillardaki Güçlükonak ve 2000’li yillardaki Elkî/Hemkan benzeri yolcu minübusu yakma ve öldürme olaylarinin yasanabilecegi endise ve tedirginligi tasiyordum. Bu kadar açiktan olacagini tahmin etmiyordum.

Bütün bu yasananlar birkez daha gösteriyorki Kürt sorunu askeri yöntemler ve siddetle çözülemiyor. Çözümün yolu siyasal, barisçi ve demokratik yollarladir. Yasanan siddet sarmalindan kurtulmadikça, operasyonlar ve çatismali ortam devam ettikçe, ülkede demokratik ilerleme saglanamayacagi gibi, bu ve benzer daha birçok aci olaylarin yasanmasinin önüne geçilemez.

Halkimiza karsi islenmis bu cinayet kabul edilemez. Hükumet bu saldirilari bütün yönleriyle arastirip, sorumlularini açiga çikararak yargi önüne çikarmalidir.

Bu saldirilara karsi çikmak ve demokratik tepkisini göstermek, insanim diyen herkesin görevidir.

Halkimiz bu temelde demokratik tepkilerini ortaya koyarken, savas lobilerinin yeni saldiri ve planlarini hayata geçirmelerine zemin hazirlayacak firsatlari vermemeli, bu oyunlarini görerek bunlari bosa çikarma becerisini gösterebilmeli.

Birkez daha sivil halka yönelik bu saldirilari siddet ve nefretle kiniyorum.Hayatini kaybedenlere rahmet, yaralilara sifa diliyorum.

29 Aralik 2011

Ararat Jirwar

Back to top button