24 HAZIRAN SEÇIMLERI 1. bölüm : KIME OY VERMELI?

KIME OY VERMELI?
Kemal Burkay
24 Haziran seçimleri yaklasiyor. Eger müzmin bir boykotçu veya bana ne diyenlerden degilseniz, oy kullanacaksiniz.
Bu durumda kime oy vermeli?
Elbet ben kendi adima konusuyorum. Benim oy verecegim parti ülkenin yüz yüze oldugu sorunlari uygarca, çagdas bir anlayisla çözecek bir parti olmali.
En basta ülkenin en büyük sorunu olan Kürt sorununu çözmeli. Bu sorun ise yasaklarla, siddet yöntemleriyle degil, Kürt halkina esit haklar taniyarak, yani esitlik temelinde çözülebilir. Bunun uygun, çagdas bir biçimi federasyondur.
Ülkenin diger bir önemli sorunu olan Alevi sorunu, laiklik ilkesine uygun biçimde Alevilerin inanç özgürlügüne saygi gösterilerek, bu alandaki engeller kaldirilarak çözülebilir.
Diger bir deyisle benim oy verecegim parti Kürt ve Alevi sorunlarini çözecek bir parti olmali. Buna uygun projeleri toplumun önüne koymus ve güven verici olmali.
Ülkeye baris ve demokrasi de ancak böyle gelir.
Bir baska deyisle, bu parti gerçekten barisi ve çagdas, ileri bir demokrasiyi amaçlamis olmali.
Böyle bir demokraside kadinlar siddete ugramazlar, her alanda erkeklerle esit haklara sahip olurlar.
Böyle bir demokraside tam bir düsünce ve örgütlenme özgürlügü olur. Insanlar görüs ve düsüncelerinden dolayi hapsi boylamazlar.
Böyle bir demokraside emekçilerin sendikal haklari ve bir bütün olarak çalisma haklari güvencede olur.
Böyle bir demokraside sosyal haklar yoksul, az gelirli toplum kesimleri için güvence olur; issizlik, yardimi, konut yardimi, saglik ve egitim alaninda muhtaç olanlara yardim gibi.
Ülkenin ekonomik gelismesi de böyle bir barisa ve demokrasiye baglidir. Özellikle Kürt ve Alevi sorunu gibi önemli sorunlari çözerek saglanacak baris ortaminda kaynaklar savasa, çatismaya degil, ekonomik ve sosyal gelismeye yönelir. Bugüne kadar, özellikle Kürt halkina yönelik baski ve esitsizlik ve bunun yarattigi çatisma nedeniyle yüz milyarlar böylesine yikici bir alana gitti; tanklara, toplara, savas uçaklarina gitti.
Kürt halkiyla baris, komsu ülkelerle de barisi getirir. O zaman bugünkü gibi devasa bir orduya ve polis gücüne, bunca savas aracina gerek kalmaz.
Peki, su anda seçime giren partiler içinde bunlari yapacak biri var mi?
Iktidar Partisi AKP mi? Ana muhalefet partisi CHP mi? Yoksa MHP, Iyi Parti ve ötekiler mi?
Hayir, hiçbiri. AKP birkaç yil öncesi, reform sayilabilecek bazi sinirli adimlar atti. Ama orada durdu, hatta geriye, eski politikalara döndü.
Ana Muhalefet CHP, ülkenin bugün yüz yüze oldugu ciddi sorunlarin geçmisteki sorumlulugunu tasiyor olmanin yani sira, politikalarini degistirmis degil. Ne Kürt sorununun çözümü, ne de Alevi sorununun çözümü, yani gerçek bir laiklik konusunda hiçbir projesi, öngörüsü, önerisi yok. Bu haliyle iktidara gelse ne yapacak ki?
MHP den, ondan kopmus ‘Iyi Parti’ olusumundan söz etmeye gerek görmüyorum. Bunlar gölge etmesinler, baska ihsan istemez.
Ya HDP? Kimilerine göre AKP’yi ve Erdogan’i iktidardan uzaklastirmanin araci. Bu kesimler Haziran 2015 seçimlerinden önce de ayni anlayisla HDP’ye destek verdiler. Ama sonuç ne oldu?
HDP’nin daha önceki onca milletvekili gibi, Haziran 2015’te baraji asip çikardigi 80 milletvekili de bir ise yaramadi. Çünkü PKK’nin kuyrugundan kopup bagimsizca siyaset yapmadi, yapamadi. Bu 80 milletvekili, onlarin yani sira 100 dolayindaki belediye ve büyük kitle destegi, PKK’nin ‘halk savasi’ adi altinda açtigi provokatif hendek ve çukurlara gömüldü.
Çünkü HDP kendi iradesine sahip degil. Ayrica HDP’nin, Kürt sorunu da dahil, çözüme elverir, yukarda sözünü ettigimiz türden bir programi yok.
HDP de aynen PKK ve çati örgütü KCK gibi Kürt halkinin temel haklarini savunmuyor. Kürt halki için bir sey istemiyor. Bagimsizlik, federasyon bir yana, otonomi bile istemiyor. Talepleri arasinda Kürtçenin resmi dil olmasi, egitim dili olmasi bile yok.
PKK’nin kuyrugundan kopamadigi için barisa da hizmet etmedigi görüldü.
HDP’nin de aynen KCK gibi, Imrali sürecinde Kürt hareketine yön vermek, bir baska deyisle bu hareketi bitirmek, sifirlamak için derin ‘veya açik- devlet tarafindan olusturuldugu bir sir degil.
Bunu bilmeyenler, görmeyenler, siyaset alaninda olan bitenlerden bir sey anlamayan saflardir. Bilip görüp de hâlâ HDP’yi Kürtleri temsil eden bir parti gibi gösterenler veya ona demokrasi konusunda büyük misyon yükleyenler ise dürüst degiller. Bunlar kisisel çikarlari geregi, küçük hesaplarla HDP’nin kuyruguna takilanlardir. En azindan gerçegi dile getirecek kadar cesarete ve sorumlu bir tutuma sahip olmayanlardir.
Öyle olunca da kitlelere hiçbir umut vermeyen, onlarin hakli taleplerini karsilamayacak olan, isleri güçleri kitleleri oyalayip mevcut çagdisi sistemin ömrünü uzatmak olan bu partilere neden oy vermeli?
Hayir, bunlarin hiçbiri oyumuzu hak etmiyor.
Peki sahnede sorun çözmeye, ülkeye baris ve demokrasi getirmeye elverir bir parti hiç mi yok? Var:
HAK ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) var.
Buna ve HAK-PAR’in bu seçimdeki durumuna ve tutumuna da yazimin 2. bölümünde deginecegim.
13 Haziran 2018
Kemal Burkay