75 Yilin Hesabi

Yurtsever bir Kürt ailesi içinde dünyaya geldim. Babam, Kürt, Müslüman ve Osmanli kimlikleriyle övünen, gurur duyan bir insandi.
Bu nedenle, CHP’nin, Inönü’nün, Kemalist rejimin kararli bir muhalifiydi. Türk Devleti için de babam, ezilip yok edilmesi gereken bir düsmandi.
Ilkokula baslayali bir kaç hafta olmustu. Bir gün tam techizatli iki jandarma eri sinifimiza girdiler. Beni aralarina alip disariya çikardilar. Iki jandarma eri beni Dogubayazit hükümet konaginin önüne götürdüler. Böylece daha 7 yasinda bir çocukken, Türk devletinin Kürt politikasiyla yüz yüze gelmis oldum. 69 yildir Türk devleti ve rejimiyle bir çatisma, zitlasma ve kavga içinde yasiyorum.
Hükümet konaginin önünde içi ev esyasiyla dolu büyük bir kamyon duruyordu. Iki annem, bir gelin ve on kardesim, kamyon üzerinde oturuyorlardi. Jandarmalar beni söfor mahallinde oturan babamin yanina götürdüler. Babam sarilip beni öptü, saçlarimi oksadi ve Çorum’un Alaca kazasina sürgüne gittigimizi söyledi.
Her seyimize el konulmustu. Zengin ve saygin bir konumda olan babam, bir anda yoksul ve çaresiz konuma düsmüstü. En büyük agabeyim Rusya’ya ajanlik yapma gerekçesiyle, Erzurum Cazaevinde hapisteydi. Onun küçügü askere alinmisti. Onun küçügü ise Yozgat Lisesi’nde okuyordu. 7 yasinda olan ben, babamin sag kolu durumuna gelmistim. Kisacasi içinde bulundugumuz maddi kosullar, sirtima tasinmasi zor bir yük koymustu.
Alaca’nin yerli halki bizi acaip yaratiklar olarak görüyorlardi. Sürgün hayatimiz anlatilmaz acilar içinde geçti. Ayakta kalmak, onurumuzu korumak için var gücümüzle direnmeye, çalisiyorduk. Büyük acilar yasadik, büyük bedel ödedik.
Bu nedenlerle henüz çocuk yasta hizla siyasallastim, yetkinlestim ve babam gibi bir Kürt yurtseveri oldum. Idolum Melle Mustafa Bazaniydi. Kürt halkinin devletlesmesi, bunun için de örgütlü bir mücadelenin organize edilmesi geregine inaniyordum. Bu politik durusum, 1960 yilina kadar devam etti.
1960 yilindan sonra, Marksist literatürleri okumaya basladim. Sonunda Marksist felsefeyle tanistim. Bu felsefeyi dogru buldum, benimsedim ve sosyalist oldum.
O dönemde, Kürt sorunu basta olmak üzere toplumsal sorunlarin kisisel çabalarla degil, Türk ve Kürt sosyalistlerinin ortak örgütlü mücadelesiyle çözülecegine inaniyordum. Bu nedenle bir grup arkadasla birlikte TIP içinde çalismaya basladik.
Ulusal sorunun çözümü, Türk ve Kürt sosyalistleri arasinda sürekli bir tartisma konusu oluyordu. Biz, Türk yoldaslarimizi Kemalist olmakla, onlar da bizi milliyetçi olmakla itham ediyorlardi.
Bu tartismalar bizi ayri örgütlenmeye dogru itmeye basladi. Hepimiz sosyalisttik. Ama onlarin temel çeliskisi sinifsal, temel amaçlari sosyalist devrimdi. Bizim temel çeliskimiz ulusal, temel amacimiz ise Kürt halkinin kaderini tayin etmesi, yani milli demokratik devrimdi.
TC’nin kurulmasiyle birlikte Kemalist rejim, Kürtlerin varligini yok saydi ve yok etmeye kalkti. Kürtlerin önündeki tüm legal demokratik alanlari kapatti. Kürtleri nefes alamaz bir hale getirdi.
500 bin kilometre kare topraga, 30 milyonu askin nufusa sahip olan bir halkin politikasiz kalmasi düsünülemezdi. Sagci-solcu, dindar-laik Kurmanç-Zaza, Alevi-Sünni tüm Kürt yurtseverleri, soruna kalici bir çözüm getirecek bir çikis yolu ariyordu.
Bu bekleyise bir yanit vermek için, 1974 yili aralik ayinin son haftasinda, bir grup arkadasla birlikte, Türkiye Kürdistani Sosyalist Partisini kurduk. Örgüt, daha sonra adini Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) biçiminde degistirdi.
Aradan geçen 37 yil içinde PSK degisik alanlarda çalismalar yapti, sivil toplum örgütleri, basin-yayin kurumlari olusturdu, önemli projeler hazirladi, duyarli insanlari kanadinin altina alip egitti, donanimli hale getirdi ve mücadele alanina sürdü. PSK disindaki Kürt örgütleri de elbet de önemli çalismalarda bulundular. Bu arada dünyada, Türkiyede ve Kürdistan’da çok seyler de degisti.
Günümüzde artik Türk devlet yöneticileri, Kürtlerin varligi kabul ediyor ve çözüm önerileri üzerinde tartismalar yapiliyor. Kürt katliamlari, faili meçhuller, devlet içindeki katil çeteler üzerine konusuluyor, belgeler desifre ediliyor, insanlar tutuklaniyor. mahkemeler açiliyor.
Kisacasi illegalitede yaptigimiz ve söyledigimiz seyleri artik legal alanlarda da dile getirebiliyoruz. Bu nedenlerle illegal çalismalarin gerekli olmadigi bir sürece girmis bulunuyoruz. Tüm taraflarin artik bir seffaflik içinde, istek, umut ve beklentilerini dile getirmeleri, bunlar üzerinde tartismalari gerekiyor. Toplumsal olaylarin kapali kapilar arkasinda degil, toplumun gözü önünde alenen tartisilip çözüme ulastirilmasi gerekiyor.
Bu inancim nedeniyle 21.12.2011 tarihinde, kurucu üyesi oldugum, 37 yil hizmet ettigim PSK den istifa ettim.
Istifam, politik emekli olacagim, köseye çekilecegim anlamina gelmiyor. Eski arkadaslarimla var olan insani iliskilerimi devam ettirmeye özen gösterecegim. Siyasi ve ahlaki degerlerime ters düsmemek kosuluyla, diger yurtsever kisilerle dirsek temasi içinde olmaya, fikir alis verisi içinde bulunmaya, dayanisma içinde olmaya devam edecegim.
Yeni yilin halkimiza, insanlik ailesine saglik ve mutluluk getirmesini diliyorum.
En içten saygilarimla. 01.01.2012
Yilmaz Çamlibel