Haber

Kaya : BDP-PKK’nin ne yaptiklari belli degil, çizgileri yok

Uzun sürgünllük yasamindan sonra kisa süre önce yurda dönen Yasar Kaya’ ile, T 24 sitesince yapilan ve ‘Kisanak saçmaliyor, Kürkçü’nün dedesi katliamci, HDP’liler çapsiz!’ basligi altinda verilen ilginç röportaji okurlarimiza sunuyoruz. (Dengê Kurdistan)

Türkiye’ye 21 yil sonra dönen eski DEP Genel Baskani Yasar Kaya anlatiyor: AKP vekillik teklif etse evet derim, ama beni orada yasatmazlar

Hazal Özvaris

12 Mayis 2014

“18 ayda 24 cenaze verdik!”

Bir gazetenin serüveni yillar sonra bu cümleden itibaren insa ediliyorsa, hikaye o gazetenin mazisinde bütün ülkeyi anlatiyor demektir.

Yasar Kaya, ilk imtiyaz sahibi oldugu Özgür Gündem gazetesini anlatirken, yillar, yillar sonra dönebildigi memleketini biraktigi yeri bu cümleyle de isaretliyor:

“18 ayda 24 cenaze verdik!”

1992’de kurulduktan sadece 7 gün sonra ilk muhabiri öldürülen, yayininin sürdügü her ay cenaze sayisi katlanan bir gazete oldu Özgür Gündem. Ancak cinayetlere, bürolarinin bombalanmasina, kapatmalara ve yasaklara ragmen gazete sadece Kürt hareketinin sesi olmakla kalmadi; devletin ördügü karanlik duvarda derin bir çatlak da yaratti.

Belki özel olarak Kürtlerin degil, ama Türkiye kamuoyunun Özgür Gündem gazetesi esilginde tanistigi Yasar Kaya kimdi?

Kaya, PKK’nin dogmasina henüz on yillar varken, Kürt cephesinde baslayan kipirdanmalara taniklik eden 49’lar davasinda Musa Anter, Serafettin Elçi, Sait Kirmizitoprak ve Kemal Burkay ile birlikte tutuklananlardandi. Dava, 27 Mayis 1960 darbesi nedeniyle uzarken cezaevinde yatan, Harbiye Orduevi’nin bodrumunda nezareti ve iskenceyi gören, Konya’ya sürgün edilen Kaya, 1991’de faaliyete geçen Kürt Vakfi’nin kurucularindan biri oldu.

Varlikli bir aileden gelen ve Kabatas Lisesi’nin ardindan Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi’nde okuyan Kaya, PKK’nin 1980’lerde eylemlerle sahneye çikmasinin ardindan geçen yillarda ‘Özgür Gündem’in ilk imtiyaz sahibi’ olarak dikkat çekti.

Abdullah Öcalan‘in istegiyle yayin hayati baslatilan Özgür Gündem’i yöneten Kaya, 7 Mayis 1993’te Kürt siyasetinin partisi Demokrasi Partisi’nin (DEP) baskanligina getirildi. Beyaz Toros’larin yargisiz infaz teblig ettigi, devlet kontrolünde serpilen Hizbullah’in kendini gösterdigi, Kürt siyasilerin öldürüldügü, öldürülmeyenlerin tutuklandigi günlerde DEP milletvekillerinden Mehmet Sincar da 4 Eylül 1993’te Batman’da vuruldu. Cinayetten 11 gün sonra tutuklanan DEP Genel Baskani Kaya, serbest kaldiktan sonra parti baskanligini Hatip Dicle‘ye devrederek “öldürülmemek için” ülkeyi terk etti.

Yurt disina kaçan vekillerden Naif Günes‘le birlikte DEP Dayanisma Bürosu’nu açan Yasar Kaya, ülkede kalan Kürt siyasetçilere ‘siz de gelin’ çagrisi yapti. Çogu Kürt siyasi Türkiye’de kalmayi tercih ederken bugün KCK’nin üst düzey yöneticilerinden olan Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal’in da aralarinda bulundugu bir grup onlari takip etti.

Kaya, siyaset yapabilmek adina Nisan 1995’te Sürgünde Kürt Parlamentosu’nu kuranlar arasinda yer aldi ve baskanligini yapti. Ancak parlamentonun 1999’da kapatilisi, Yasar Kaya’nin PKK ile arasindaki mesafenin büyümesine neden oldu.

Aradan geçen yillarda PKK’ya yönelik elestirilerini sertlestiren Yasar Kaya, Mart 2011’de Basbakan Tayyip Erdogan’a yazdigi mektubu Erbil’de AKP Genel Baskan Yardimcisi Hüseyin Çelik‘e verdi. Kaya, mektupta ülkesine dönmek istedigini söylüyordu. ‘Sayin Basbakanim’ diye baslayan mektup yerine ulasti ve Kaya, hakkinda açilan bir davanin görüldügü mahkemenin verdigi güvenceyle Türkiye’ye döndü.

21 yil sonra ülkesine dönebilen Yasar Kaya, kisa bir süre sonra acil tedavi görmek üzere hastaneye yatti. T24’ü hastane odasinda agirlayan Kaya, AKP’den beklediklerinden PKK’nin çizgisine, bazi Kürt aydinlarinin ‘ihanet’le anilmasindan kimi BDP-HDP milletvekilinin kendi durdugu noktadan gördügü potansiyeline uzanan pek çok konuda konustu. Kimi iddialari bu söyleside de sorgulanan Yasar Kaya’nin T24’ün sorularina verdigi yanitlar asagida, buyrun.

‘AKP’yle demokrasi hayat buldu’

– Basbakan Erdogan’a mektup vermeniz ile mahkemenin size CMK. 246 madde sayesinde tutuklanmayacaginiza dair güvence vermesi arasinda geçen süreçte neler oldu?

Ben ikinci mektubumu Güney Kürdistan’a gelen Hüseyin Çelik’e verdim. “Ben ilgilenecegim, Basbakan’i muhakkak haberdar edecegim” dedi. Zaten yarim sayfalik bir mektuptu, etkisinin olup olmadigini bilmiyorum. Mahkeme üç kisi için karar aldi; ben, Yusuf Serhat Bucak ve Serafettin Kaya. Karar alininca ben de çikip geldim.

– AKP müdahil olmasa mahkeme bu karari verir miydi sizce?

Bilemiyorum.

– Ilerleyen süreçte hükümet kanadindan herhangi bir isimle temasiniz oldu mu?

Ankara’ya indim, mahkemeye gittim, ifade verdim ve evime geldim. Simdiye kadar da kimse aramadi. Ismail Besikçi Vakfi hazirlik yapti ve bizi karsiladi; ailem ve dostlarim geldiler, o kadar.

– 2009’da “Türkiye daha çözüme hazir degil” diyen size göre bes yilda ne degisti ve siz Türkiye’ye dönüs karari aldiniz?

Türkiye hizla degisiyordu, AK Parti iktidari döneminde önemli degisiklikler süratle hayata geçirildi. Hukukta, insan haklarinda, demokraside degisiklik oldu, adimlar atildi, birçok yasa çikarildi, demokrasi hayat buldu ve Türkiye yasanir bir ülke haline geldi. Ben de geldim. Zaten 2000’li yillardan sonra beklentimiz Türkiye’nin yasanir bir ülke haline gelmesiydi. Biz o zamanlar AK Parti hükümetine diyorduk ki “Askeri darbelere, diktaya karsi dayanin, biz size güveniyoruz ve sizi desteklemek için Türkiye’ye gelmeye haziriz.’ Öyle de oldu.

‘Aydinlarin elestirilerini hos karsiliyorum’

Kaya, Türkiye dönüsünde ifade vermek üzere adliyeye götürüldü

– Havalimanindayken de “Basbakan eksiksiz bir demokrasinin Türkiye’de var olmasina gayret ediyor” dediniz. Ülkenin önde gelen pek çok aydin ve yazarina göre söyledikleriniz gerçek disi.

Dünyanin her yerinde, her iktidar döneminde aydinlar muhaliftir. Aydinlari tatmin eden bir demokrasi yoktur. Türkiye’de de böyledir. Bunu ben sahsen hos karsiliyorum.

– Saniyoruz elestirenler hos karsilanmaktan öte demokratik adimlar atilmasini istiyorlar.

Öyle bir dönemece geldik ki devlet adim atacak. Bakalim nasil adim atacak…

– Bahsettiginiz adim hangi alanda atilacak?

Mesela Kürt meselesinde nasil bir adim atacaklar? O zaman görecegiz hakiki demokrasi mi, yoksa Filipin demokrasisi mi?

– Sizce Kürt meselesinde atilacak hangi adimlar AK Parti’yi demokratik kilar?

Kürtlerin bütün demokratik haklari verilirse bu demokrasidir.

‘Gültan Kisanak saçmaliyor’

– Hangi haklar?

Kürtlerin kendi dillerinde okuyup yazmalari. Parti kurup parlamentoda mücadele etmeleri. Kendi bölgelerine yapilacak yatirimlarin Kürt belediyeleri tarafindan tespit edilmesi. Yani Kürt bölgesinde bir federasyona yakisir ne gerekiyorsa yapilmalidir. O zaman demokrasi olur. Ben hep söylüyorum, Türklerin neyi varsa Kürtlerin de o hakki olsun. Esitlikçi, adil olan budur.

– Bunun içinde Diyarbakir Belediye Baskani olan Gültan Kisanak’in söyledigi “petrolden pay almak” da var mi?

Hayir, Gültan Kisanak saçmaliyor.

– Kaba olmadi mi?

Kaba oldu tabii. Simdi Gültan Kisanak bu meseleleri bilmiyor. Kendisi gazetede benim çalisanimdi. Ben onun kapasitesinin ne oldugunu bilirim.

– Bunu Kisanak’i küçümseyen bir noktadan mi söylüyorsunuz?

Hayir. Küçümsemiyorum. Sifirdan baslayip PKK sayesinde bir yere kadar gelmis bir kadincagiz. Benim çalisanim oldugu için kapasitesini biliyorum. Böyle bir laf söylenmez, anlatabiliyor muyum?

– 21 senedir burada yokken Kisanak’in yaptiklarini yakindan takip etmemis olabilir misiniz?

Fikrimi degistirmiyorum. Insanlar gelisiyor, gelismeyen de gelismiyor.

‘Kürtlerin Diyarbakir’da bir parlamentosu olmali’

– Bölgeye ayri bir vergilendirme sistemi yoksa sizin federasyondan kastiniz ne?

1991’de Aktüel dergisine verdigim bir röportaj var. Orada diyorum ki; Kürtlerin Diyarbakir’da bir parlamentosu olmali. Bu Türk halkinin zararina degildir. Simdi de ayni seyi tekrarliyorum.

– Bu parlamentonun yetki sinirlari ne olmali sizce?

Bu parlamento Ispanya’da Bask parlamentosu nasil çalisiyorsa, Irak’ta Kürdistan parlamentosu nasil çalisiyorsa, ayni sekilde, merkezi hükümete bagli olarak çalisabilir.

– “Saçmaliyor” dediginiz Kisanak’in önerisi Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde de yürürlükte.

Simdi petrolden pay istemek çok erken söylenmis bir konu. Zamanlama nedeniyle yanlis buluyorum söyledigini. Yoksa diger bahislerde böyle bir parlamento rahat çalisabilir. Kendi bütçesi vardir, kendi vergisini toplar.

– Tartisma yaratan konulardan ‘özsavunma’ listenize dâhil mi?

Yanlis bir sey söylemek istemiyorum. Kendi savunmasi vardir ama merkezi hükümetle çatismadan, onunla dayanisarak vardir.

– Bu noktada özerklik ve federasyon arasindaki farki nereye koyuyorsunuz?

Özerk bölge, cografi, politik ve ekonomik olarak merkezi hükümete bagli bir bölgedir. Sadece belediyelerin yetkileri genisletilmistir. Ama federasyonda, federe devletin her seyi vardir. Kendi vergisini toplar, kendi yatirimini yapar. Iki bakimindan merkezi hükümete baglidir; bir disislerinde, iki milli savunmada.

‘Öcalan’in demokratik özerkligi gerçekçi degil’

– Abdullah Öcalan’in demokratik özerklik diyerek önerdigi ‘sadece bölgeye degil, tüm Türkiye kapsaminda uygulanacak güçlendirilmis yerel yönetim sistemi’ size uzak mi?

Bu gerçekçi degil. Kürt bölgesinin haricinde bunu uygulamak mümkün degil. Asagi yukari herkes Lazdir, Çerkesdir vs… Ama Kürt bölgesinin ayri bir özelligi var, Kürtler büyük bir mücadele verdiler. Kürtler için federatif sistem sart ve bu iyi bir sistem. Bölücü veya ayrilikçi degil, bilakis bütünleyicidir.

– Özerklige göre merkezle daha gevsek bir iliskisi olan federasyonu, ülkenin bölünmesinden endise duyanlarin daha kabul edilebilir bulmasi ne kadar mümkün?

Dünyanin birçok yerinde federatif devletler var. Bugün Irak federatif bir devlettir. Irak’in anayasasinda da, Kürt federe devletinin anayasasinda da Kürtlerin bütün haklari yazilidir. Federatif sistemlerden korkmamak lazim. Orta Dogu’da demokrasi kültürü gelismedigi için paranoyalar var.

– Sizce federasyon gerçekçi bir ihtimal mi?

Gerçekçi ama uzak bir ihtimal. Türkiye korkuyor böyle seylerden, burada demokrasi gelismemis. Türkiye tek parti döneminde kirbaçla idare edildi. Bugün tek parti dönemini temsil eden CHP, benim sorunum için bir sey söylemiyor. Kanli bir mirasa sahip. Tek parti dönemini bilmeyen hiç kimse bu ülkede siyaset yapamaz. Ben DP dönemini, Demirel, Özal dönemlerini, askeri darbeleri hatirliyorum. Bu yakin tarihi yakindan bilmeden politika yapmak abestir.

‘Erdogan gelsin, ben ona para vereyim’

– Demokrasideki mevcut gelismemisliklere dair CHP’yi elestirip ‘demokrasiyi hayata geçirdi’ dediginiz AKP’yi disarida tutmaniz soru isareti yaratiyor.

Yaratmasin. AKP, Türkiye’de ilk defa herkesin konusma ve yazmasini saglayan parti oldugu için ben alkisladim.

– Dolayisiyla siz sadece kendi durdugunuz yerden mi AKP’yi takdir ediyorsunuz?

Tabii, kendi durdugum yerden takdir ediyorum.

– Takdir ettiginizi söylediginiz Erdogan, Roboski katliami için özür dilemedi.

O mesele bana göre karanlik. Kim yapti, niçin yapti, devlet mi yapti? Elbette bunun için büyük özür dilemek lazim. O bir Kürt katliamdir baska bir sey degil.

– Özür dilememekten öte “Tazminatsa tazminat” dedi ve parayi vermekle savundu durusunu.

Gelsin ben ona o parayi vereyim. Para bu isin bedeli degil. Van’da öldürülen 33 kisi gibi bir olay bu.

‘Erdogan Roboski’de yaya kalmis olabilir ama cesur’

– ‘En cesur’ dediginiz Basbakan’in elini tutan ne sizce?

Erdogan cesur bir basbakan. Türkiye’de tabu sayilan birçok meselenin üstüne gitti.

– Kürt siyasetinin kidemli isimlerinden biri olarak Roboski katliamini açikliga kavusturmamis Basbakan’a “en cesur” diyerek ölçüsüz davranmis olmuyor musunuz?

Diyebilirim. Derim de. O meselede yaya kalmis olabilir. Ama diger meselelerde yiginla adimlar atti.

– Dolayisiyla Uludere göz ardi edilebilir mi?

Göz ardi edilmez ama Erdogan da cesur bir adam.

‘Isterdim ki iktidar bu hatalari yapmasin’

– Baski nedeniyle bu ülkeden kaçmak zorunda kaldigini söyleyen sizi, yolsuzluk sorusturmasi nedeniyle HSYK yapisini degistirme girisimleri, gazetecilere vatan haini denilmesi veya 15 yasinda ölen Berkin Elvan’in annesinin miting alanlarinda yuhalatilmasi rahatsiz etmiyor mu?

Tabii, bunlar beni rahatsiz eden seyler. Eksiksiz bir demokrasi yok bu ülkede onun için böyle oluyor. Bu iktidarin bu hatalari islemesini katiyen arzu etmiyorum. 3. dönem Türkiye’de iktidara gelen bir partinin bunlari yapmamasi gerekiyor.

– Sizce neden yapiyor?

Bence yönetim eksikligi var. Mesela birçok konuda çok liberal davrandi AKP. Birçok gösteride, söz söylemede yumusak davrandi. Büyük çogunlukla iktidara geldi, isterdim ki bu hatalari yapmasin. Bizim beklentimiz eksiksiz bir demokrasi.

– 1 Mayis gösterilerinde sizce AKP yumusak mi davrandi?

Görüntüleri çok az izleyebildim buradan ama eskisine nazaran daha yumusak geçti. Iki büyüksehir disinda olaysizdi. Bu sehirlerde olanlar da olagandir. Dünyanin neresine bakarsaniz bakin, mitingler yapilir, insanlar gözaltina alinir. Yunanistan’daki gibi.

– Ekonomik kriz nedeniyle hükümet ve basbakanlarin degistigi bir memleketten bahsediyorsunuz.

Miting açisindan söylüyorum.

‘Iktidarin Taksim’i kapatmasi affedilmez hata’

– Uluslararasi sözlesmeleri, çeliski durumunda Türkiye anayasasinin üstüne çikaran bir hukuk hiyerarsisi getirmis Erdogan hükümetinin Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’nin 1 Mayis’ta Taksim’i açma kararina uymamasini neye bagliyorsunuz?

Simdi tabii Türk isçi sinifi için Taksim bir simge. Iktidar ikidir orayi kapamakla büyük bir hata yapti. Bu affedilir bir hata degildir. Biraksinlar isçiler istedikleri meydanlarda eylemlerini yapsinlar. Siz benim miting yerimi seçme muhtari misiniz? Ben istedigim yerde yaparim eylemimi. Demokratik davranis bu.

– ‘Affedilemez hata’ olarak nitelediginiz bu tavrin arkasinda sizce ne var?

Erdogan’in buna niçin mani oldugunu bilmiyorum. Ama 1 Mayis’ta farkli katmanlarin bu kutlamasini hos görmek lazim.

– 1 Mayis’la sinirlamadan; hükümetin üçüncü döneminde bu hatalarda israrina dair sizin açiklamaniz ne?

Eksik demokrasi ortada. Bunda israr ederlerse 3. dönemde Türkiye’yi yönetmek onlar için çok zor olacak. Simdi biz çok karanlik dönemlerden geldigimiz için bize bu parti dönemindeki yönetim demokratik bir yönetim olarak aksetti. Ve biz alkisladik. Bunun devamini arzu ettik. Ama o da diger iktidarlar gibi davranirsa bu ülkedeki demokratik güçler ve halkin potansiyeli eminim buna cevap verecektir.

‘Basina baski, hukuk üstündeki vesayet büyük ayip’

– Hangi durumlar için böyle bir tepkiyi öngörüyorsunuz?

Mesela basin içindeki baski büyük bir ayiptir. Hukuk üstündeki etki, vesayet büyük bir ayiptir. Siyasi partiler üzerindeki baski büyük bir ayiptir. Bunlari kaldirirsaniz eksiksiz bir demokrasi olur. O zaman halk da tatmin olur. Öfkeli bir halk sokaga çikmaz. Deneyimlerimden yola çikarak, ben 3. döneminde sona varacagini ve bir kirilma olmayacagini ümit ediyorum. Bu 3. dönem partiyi sona götürecektir.

– Bu dönem bittiginde sizce AKP bitecek mi?

Bu dönemi sonuna kadar götürecekler. Dönem sonunda akibeti ne olur hep birlikte görecegiz. Bugün bir sey söylemek erken.

‘AKP hareketinin ideologu ve lideri Abdullah Gül’

– Siz Kösk’te kimi görmek istersiniz?

Ben parti baskaniyken Süleyman Demirel’le Kösk’teyken üç görüsme yaptim. Kösk, sadece belirli kanunlari tasdik ederek yürürlüge koymakla görevli. Aktif bir politik görevi yok, Gül’ün de olmadi. Ki ben kendisini Talebe Cemiyeti’nden hatirlarim.

– Gül’e dair izlenimiz ne?

Gül’ün portresi söyle: Bir Orta Anadolu çocugu. Bunlar grup olarak Erbakan yönetimine bayrak kaldirdilar. Bu hareketin ideologu da, hareketin lideri de Abdullah Gül’dür.

– Neden?

Erdogan ve Bülent Arinç ile birlikte bunlar üç-dört kisidirler. Onlarin arasinda ihtilaf olmaz. Çünkü Islam’da imamin dedigi olur. Imamin dedigi Kösk’e çikacak.

– Bu senaryoda imam kim sizce, Gül mü?

Bu senaryoda üçü de imam. Kösk’e Erdogan çikacak, çünkü Erdogan bunu çok istiyor. Bu bir nöbet degisimidir ve bunu anlasarak yapacaklar. Abdullah Gül de aktif bir görev üstlenmek için Cumhurbaskanligi’nda çesitli eylemler yapiyor, kendisini gösteriyor. Ben eminim ki baskanligi partisi için de iyi olur.

– ‘Anlasarak yapacaklar’ sözünüze ragmen ihtilaf kokusu alanlar var.

Bu kokular olacak, ‘Ben Kösk’e çikmak istiyorum’ diye bagirmayacak. Anlasacaklar. Gül de parti baskanligi ve Basbakanligi götürecek.

‘Baskanligin Türkiye’ye zarari yok’

– Sizce ‘terleyen’ cumhurbaskani ile basbakan arasinda çatisma olmaz mi?

Olmaz. Yari baskanlik ve tam baskanlik sisteminde her zaman baskan kabineye reislik yapabilir. Ben Sürgün Parlamentosu’nda bunu bizzat yasadim, hem Parlamento Baskanligi, hem de 15-16 kisilik bakanlar kurulu görevi gören Icra Konseyi Baskanligi yaptim. Baskanlik sistemi budur. Türkiye’ye bir zarari yoktur. Bundan ürkmelerini ben anlamiyorum.

– AKP, 4. döneminde federasyonu tanimazsa…

Demokrasiyi tatbik etmeyen bir parti durumunda kalacak. Sebebi de su: Önündeki sorun kalkmis degil. Nasil çözecegiz? Konusarak. Bana bugün çözüm sürecini soruyorlar. Çözüm süreci nedir? PKK’nin istedigi bütün Kürtlerin arzusu mudur? Kürtlerin genelinin istegi önemlidir. PKK’nin haricinde de Kürtler var.

– PKK’nin istemedigi ama Kürtlerin istedigi ne var?

Demin söyledigim federasyon var.

– Kemal Burkay’in da yillardir dile getirdigi federasyon olasiligini Kürt halki ne kadar sahipleniyor?

Ben de 20 yildir yazi yaziyorum ve federatif sistemin çözüm oldugunu söylüyorum. Simdi siz birisini tatmin etmezseniz onun isteklerini karsilamamis olursunuz. O nedenle federasyondan yanayim. Hangi iktidar gelirse gelsin çagirsin bizi, konusalim. Kürtlerin bir sürü temsilcisi var. PKK’nin bugün ne istedigi belli mi? Flu bir resim. Sen ne istiyorsun, bunu ortaya koyacaksin ve tezini ölesiye savunacaksin. Mesela Oslo’daki görüsme rezaletle bitti. MIT’çiler dediler ki ‘Gönderdiginiz adamlar bes para etmez. Biz bunlarla konusmayiz.’ PKK böyle bir seyi görmedigi için sevindirik oluyor bayram çocuklari gibi. Sonra adam dedi ki ‘Sen yetkili degilsin ki biz yetkili ile görüsmek istiyoruz.’ Böylece Öcalan tek adamligini sagladi.

‘Burkay’la Abdullah’in partisi anlasti, beni yatagimdan aldi’

Yasar Kaya DEP Baskani’yken

– Kürtler ne istiyor sorusuna cevabini BDP açisindan Yerel Yönetimlerden Sorumlu Baskan Yardimcisi Demir Çelik yakin zamanda bir kez daha açikladi. PKK’nin temsil kabiliyeti varken ayni toplantida varlik gösterecek siz neyin temsilcisi olacaksiniz? Kürt halki içindeki agirliginiz ne?

Ben 52 yildir bu meselenin içindeyim. Hiçbir yerde ‘Ben Kürtleri temsil ediyorum’ demedim. Kürtleri temsil ettigim zamanlar oldu, görevimi yaptim. Mesela DEP’in kurulmasinda Kemal Burkay’la Abdullah’in partisi anlasti ve beni gelip yatagimdan aldilar. DEP bir koalisyondu, 2 parti ve 13 Kürt örgütünün destekledigi bir partiydi. Ben o partiye baskanlik yaptim. Kürt halkinin PKK’den baska temsil edenleri vardir. PKK kendisini temsil ediyor, ben de benim gibi düsünenleri temsil ediyorum.

– Sizin düsüncelerinizi paylasan ne kadarlik bir kesim var?

Bunun miktarini kimse belirleyemez ve söyleyemez.

– Örnegin, 2009’da 26 bin civarinda oy alan HAKPAR, Kemal Burkay’in baskanliga gelmesi ardindan 44 bine çikti.

Bu Kemal Burkay’in temsil ettigi bir kesim var demektir. Dönüsü ses de getirdi. Demek ki PKK haricinde baska kesimler de vardir. Bugün Kemal Burkay’a oy vermeyen ve aldigi oyu çok az bulan kesimler benimle gelip konustular. Bazi kesimlerse hiç oy alamiyor.

– Özetle ‘Çogunluk olamasak da variz’ mi diyorsunuz?

Ben 20 senedir yazi yaziyorum, Isveç’ten Norveç’e kadar bir okur kitlem var. Övünmek için söylemiyorum, bu isin tiryakileri var. Bunlari nereye koyacaksiniz? Gazetemiz oldugu zaman en çok benim ve Musa Anter’in yazilari okundu. Avrupa’da en çok benim kitaplarim satti. Hepsini ne yaptik? Bunlara verdik. Bir kurusunu cebimize koymadik.

Kaya’dan PKK’ya: Sizi Allah mi gönderdi?

– Geçen sene Cengiz Çandar ile Orhan Miroglu arasinda ‘cahs’ tartismasi çikti. ‘Kürtlere ihanet eden Kürt’ algisi sizce gerçege ne kadar tekabül ediyor? PKK’ya karsi çikmanin bedeli mi bu kümeye düsmek yoksa ‘Kürt aydini’ sifati PKK’ya uzaklastikça iktidarin verdigi bir sifat mi?

Hayir. Simdi Kürt aydini olmak için bazi seyler gerekli. Mesela Kürt aydiniysan PKK dâhil her seyi elestirebilirsin, elestirmelisin. Bir parti kurabilirsin. Ayri bir ideolojin, fikrin olmali. Partin parlamentoda yerini almali. Bunun cahslikla hiçbir ilgisi yok. Bu demokrasinin bir geregidir.

Siz demokrasi istiyorsunuz, kendiniz demokrat degilsiniz! Bunlari PKK’ye söylüyorum; siz kendiniz parti sahibisiniz, bir Kürt aydininin sizi elestirmesine tahammül edemiyorsunuz! Böyle bir sey olmaz. Sizi Allah mi gönderdi? Ben partinizi de, tüzügünüzü de, yaptiklarinizi da bilirim. Bunu da elestiririm, bu benim hakkim. Bu size düsman oldugum anlamina gelmez.

– Siz PKK-BDP hattinda ‘düsman’ olarak mi kodlaniyorsunuz?

Hayir, onlar gelip beni birçok seye zorladilar. Gazetelerin basina beni getirmeleri kendi arzularidir.

Özgür Gündem nasil kuruldu?

– Kürt hareketinin en kalici ve etkili olusumlarindan Özgür Gündem nasil kuruldu, siz nasil basina geldiniz?

Nuriye Akman’in gazetenin çikisinin haftasinda benimle yaptigi bir röportaj var Hürriyet’te. Birinci soru su: ‘Yasar Bey sizin ticarette veya siyasette hiçbir basariniz yok. Siz gazetenin basina nasil geldiniz?’ Ben de dedim ki: ‘Hanimefendi ben okudugum bütün okullari iyi derecelerle bitirdim. Siemens’te 11 yil çalistim, imparatorluk gibi bir sirket idare ettim. Basari daha nasil olur?’

Bundan 14 yil sonra ögreniyorum ki Abdullah Öcalan Beyrut’ta 5-6 kisi arkadaslariyla toplanti yapiyor. Haftalik gazetenin sahibi Serhat Bucak, günlük gazetenin sahibi kim olacak? Öcalan konusunca kimse onunla konusamiyor. Hasan Bildirici diyor ki ‘Yasar Kaya olmali.’ Öcalan niye diye sorunca ‘Arkadasimiz 40 yildir Istanbul’da oturuyor. Bab-i Ali’yi biliyor. Bir de temsil kabiliyeti var.’ Iyi diyor, o olsun. 14 yil sonra anliyorum neden gazetenin sahibi oldugumu. PKK beni yararli bulmasa o gazetenin basina getirmez.

’18 ayda 24 cenaze’

Benim sahipligini yaptigim gazete Kürt tarihinde efsane bir gazetedir. 18 ayda 24 cenaze vermistir. Yilmamistir, büyük bir is yapmistir. Bunun Kürdistan’daki silahli mücadelenin terör olmadigini, Kürtlerin ulusal demokratik haklari için ayaklanan bir silahli örgüt oldugunu hem Türkiye’ye, hem dünyaya göstermistir. Kursunlar uçusuyordu, biz çalisiyorduk. Kim ölecekti bilmiyorduk. Ben bunu, Yasar Kaya olarak degil, bir Kürt olarak basari olarak görüyorum.

– Gazetenin sermayesi nasil organize edildi?

Gazetenin yüzde 25 hissesi bana aitti. Behçet Cantürk’ün yüzde 5 hissesi vardi, ilgilenmedi, bana devretti. PKK’nin de burada yatirimi vardi.

– Ne kadarlik bir yatirim?

O gün önümüze gelen rakamlardi ama bugün hatirlamiyorum. Büyük bir mücadeleydi. Cumartesi ve pazarimi feda ederek çalisiyordum. Arkadaslarimizin nasil sartlar altinda çalistigini biliyordum. Ragip Duran bir de gazeteye yazi yazmami istedi. ‘Bak 1960’larda Deng dergisini çikarmissin Musa Anter’le ve tutuklanmissin. Edip Karahan’in çikardigi Dicle-Firat’ta yazi yazmissin. Senin yazi yazman lazim’ deyince zaman istedim, aksam eve gittim, bir bardak viskimi içtim, düsündüm ve bir karar verdim. Kürtler 25 yildir havanda su dövüyorlar, ‘Sen sosyalizmi az biliyorsun, ben çok biliyorum’ deyip sosyalizmi tartisiyorlar. Bundan bir sey çikmadi. O zaman ben ideolojik bir sey degil, sunlari yazacagim: 1-Kemalizmin demir çekirdegini Kürtlere tanitacagim, tek parti dönemi ve Kemalizm Kürtlere neler yapti, 2-Kürdistan’daki hain aileleri ve çocuklarini yazacagim.

‘Ugur Mumcu ile polemik yaptim, ölmesini niye isteyim’

– Bir parantez: Sükrü Gümüs’ün anlatimina göre, Özgür Gündem’de yazdiginiz “Ugur Mumcu’ya son tokat” baslikli yaziniz yayimlanmadi. Ve iki hafta sonra Mumcu suikasta ugradi. Ugur Mumcu yazilariniza dair bir pismanlik duyuyor musunuz?

Sükrü söyler. O yazi baska bir baslikla yayimlandi. Gayet olumlu bir yaziydi. Suikast benimle ilgili degil. Abdullah Öcalan ile devletin iliskilerini kurcalayan bir gazeteciydi. Ondan dolayi da derin devlet öldürdü onu. Ben Ugur Mumcu’yla polemik yaptim. Polemiklerimiz Kürt meselesi ve Istiklal Mahkemeleri üzerineydi. Erdogan simdi söylüyor Sark Istiklal Mahkemeleri’ni…

– Bu uzun alinti Güldal Mumcu’nun ‘Içimden Geçen Zaman’ kitabindan:

“1992 yilinin sonbaharinda bir sabah. Ugur, ‘Güldal’ dedi, ‘Bunlar beni öldürecekler!..’ ‘Kim?’ dedim. Yasar Kaya’nin Özgür Gündem gazetesindeki bir makalesini gösterdi. Su satirlari okudum: ‘Kürtler cumhuriyetin kurulmasinda temel tas oldular. 1925’ten sonra Kürtler inkâr edildi. Bu konuda Mumcu’nun Kürtler için istedigi bir sey var mi? Herkes maskesini çikarsin!.. Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yirtacagiz. Biz yirtmasak bile Kürt halkinin dinamigi yirtacak. Herkesin notu, karnesi belli olmustur. Kürt düsmanligi yapmamak bile namus borcudur.’ ‘Nereden çikariyorsun’ dedim. ‘Halkin dinamigi yirtacaktir sözünden… Bundan daha açik söylemezler’ dedi.’

Bu bir polemiktir, her seyi söyleyebilirsiniz. Ben kimsenin öldürülmesini istemeyen biriyim, Ugur Mumcu’nun öldürülmesini hiç istemem. Niye isteyim ki? O da benim için bazi seyler yazdi, ben de yazdim. Bu görüs yanlis bir görüs.

– TBMM Ugur Mumcu Cinayetini Arastirma Komisyonu’nca hazirlanan raporda siralanan ‘muhtemel failler’ listesinde PKK basligi altinda sizin isminiz yer alirken ifade verip bu töhmetten kurtulmayi arzulamadiniz mi?

Yok öyle bir sey. Ben niye ifade verecegim? Biz çok sert tartismis olabiliriz ama ilgisi yok.

‘Dengir Firat’in dedesi en büyük Kürt haini’

– ‘Kürdistan’daki hain aileleri ve çocuklarini yazacagim’ cümlenizdeki ‘hainlik’ ne demek?

Kürtlüge karsi olan bazi milletvekilleri mesela. Dengir (Mir Mehmet) Firat çok sevdigim bir arkadasimdir. Dengir, Haci Bedir Aga’nin torunudur. Haci Bedir Aga Kürdistan’daki en büyük Kürt hainidir.

– Neden?

Uzun hikâye. Okuryazar degildi; Mustafa Kemal, milletvekili yapabilmek adina onun için özel bir kanun çikardi. Çünkü Mustafa Kemal Sivas Kongresi’ndeyken, Kürtler onu öldürmek istediler. Kürtler onun evindeyken, Haci Bedir Aga karsi koydu. Dedi ki, ‘Mustafa Kemal’i öldüremezsiniz. O da Müslümandir.’

– Suikasti engelledigi için mi ‘hain’ Haci Bedir Firat?

Bunu engelledigi için Mustafa Kemal onu milletvekili yapti. Böyleleri varken sen ne konusuyorsun? Kiminle isbirligi yapiyorsun? DEP için bana telefon ediyorlar, baktim PKK’nin Ankara’daki bir yetkilisi; ‘Biz 2 parti, 13 örgüt, DEP’in basina senin gelmene karar verdik. Yarin ilk uçakla gelmen lazim.’ Benim kalbim hasta, kurucusu oldugum Kürt Enstitüsü orada duruyor, Özgür Gündem 3. çocugum olmus, ben nasil parti baskani olacagim? ‘Biz kabul etmiyoruz’ dediler. Bir saat müsaade isteyince de ‘Olmaz, gelmezsen, biz simdi gelip seni arabayla alacagiz.’ Ben öyle parti baskani oldum, davetle. Gazete sahipligi de öyledir.

– Hem gazete, hem parti baskanligina geldiginizde sözlü de olsa bir anlasma yapildi mi?

Anlasma da yok, söz vermek de yok. Ben gönüllü bir adamim. Kürt meselesi ne zaman söz konusu olsa ceketimi aldim geldim.

‘Devlet istedi, Öcalan Sürgün Parlamentosu’nu kapatti’

– Geçmiste ceketinizi alip gelirken bir noktadan sonra PKK’yi elestiren, Öcalan’i Stalin’e benzeten bir isim oldunuz. Kopus ne zaman, neden yasandi?

Ben onlara bagli degildim ki kopus olsun! 50 yildir bagimsiz bir Kürt aydiniyim. Onlarla müsterek islerimiz oldu, yan yana gözüktük. Bunun sonlanmasi da Sürgünde Kürt Parlamentosu’nun dagitilmasindan sonra oldu. 1999’da o parlamento benim göz nurum, emegimdi. 65 kisilik parlamentoda Ezidiler, Aleviler, hukukçular, PKK, PSK vardi… Dünyanin kucak açtigi o parlamentoyu dagitmak bence suçtu. (*)

– Bu karar neden alindi?

Devlet istedi, Öcalan da dagitti. Yüzde yüz öyle oldu. Öcalan Türkiye’ye ayagini basar basmaz oldu. Ben de ceketimi alip Köln’e gittim ve oturdum 10 senede 13 kitap yazdim.

– Bu karar size nasil iletildi?

Onun adamlari ile tartismalarimiz oldu. Baktim ki kötü neticeler çikacak kapanis konusmami yeniden yazdim. Ulusal Kongre’ye katilma karari alindi toplantida, ben de çektim evime geldim.

– Size kararin arkasinda ‘devlet’ oldugunu düsündüren ne?

Devletin söyledigi ve Öcalan’in adamlarina talimat verdigi belliydi. O adamlardan biri gelip ‘Abi bu parlamentonun modasi geçti, biz toplanti yapip Ulusal Kongre’ye katilmak zorundayiz’ deyince benim tepem atti. Çocuklarima miras olarak birakacagim bir konusma hazirladim. O yüzden de tartisma çikti aramizda. Neticenin kötüye gittigini görünce eve gittim.

– ’99 öncesi ve sonrasi iki PKK arasindaki farklar sizce neler?

Ben fark göremiyorum, gözlemlemiyorum da. Zaten onlarin yaptiklariyla ilgilenmiyorum da. Onlar degistiklerini söylüyor ama degistiler de ne oldu?

– Degismedilerse siz neden tamamen koptunuz?

Parlamentonun kapatilmasinda aramizda ihtilaf çikti.

– Bu konu disinda politik olarak bir ayri düsme yasamadiniz, öyle mi?

Hayir, ayri düstük. ‘Yasar Abi bizim gidisatimizi benimsemiyor’ dediler, belki ben olmasaydim öldüreceklerdi de. O zaman da uzlasimiz yoktu çünkü müsterek dünya görüsümüz yoktu. Onlar beni oldugum gibi kabul etmislerdi. Onlarla ilgili Amerika’da, Avrupa’da olumlu beyanatlar verdim. PKK’yi biz hiçbir zaman yabana atmadik.

– Bugün BDP’yi tek parti olmakla, Öcalan’i totaliterlikle elestiriyorsunuz. DEP Baskani’yken de böyle mi düsünüyordunuz?

Bu hadiselerin olacagini, Apo’nun yakalacagini, teslim olacagini nereden bilebilirsiniz?

– 1999’dan sonra hiçbir sey degismedi dediginiz için soruyorum; DEP Baskani’yken Öcalan’in Stalinist oldugunu düsünüyor muydunuz?

O bir televizyon konusmasiydi. Bunlar söylenir, yazilir. Önemli degil. Ben demokrat birisiyim, demokrasiyi liseyi okudugum Kabatas’ta ögrendim, kimin Stalinci oldugunu bilirim. Ben gazetede de, parti baskanliginda da yardim ettim.

‘Ertugrul Kürkçü’nin dedesi Kürt katliamcisi’

– Bugün BDP-PKK çizgisini nasil özetlersiniz?

Ne yaptiklari belli degil ki, çizgileri yok bence.

– Meselesinin en büyük aktörünü yok saymiyor musunuz?

Yok saymiyorum. Silahli güçleri var, devam ettiriyorlar. Partileri sözüm ona siyaset yapiyor. Ertugrul Kürkçü gibi bir adami getirip Kürt milletvekili yapiyorlar. O benim gazetede çalisanimdi, Ertugrul’un ne oldugunu çok iyi bilirim. Dedesi bir Kürt katliamcisidir.

– Nasil?

Ittihatçidir, hem Diyarbakir’da, hem Koçali’de Kürt katliamina istirak etmistir dedesi. Aynen yaz bunu.

– Ertugrul Kürkçü için de sürpriz bir olacak bir iddia mi bu?

Yeni söylüyorum bunu. Ona da sürpriz, varsin cevap versin.

– Peki ceza sorumlulugu sahsiyken, bir insan dedesinin veya kan bagi olan herhangi bir yakininin yaptiklarindan sorumlu tutulabilir mi?

Tutulamaz.

‘HDP’liler kasaba politikacilari, çapsizlar’

– Meclis’teki Kürt milletvekillerinden söz açildiginda sürekli hoyrat ifadeler kullaniyorsunuz, ‘kasabalilar’ gibi. Neden?

Kasaba politikacilari çünkü. Bir insan kasabasi, bir insan Diyarbakir, digeri Türkiye, digeri dünya çapinda politika yapar. Bunlari yapan arkadaslarimiz var.

– Partide kimler kasaba, kimler ileri çaplarda sizce?

Isim saymak isterdim ama öyle genis çapli politika yapan bir isim yok. Türkiye çapinda siyaset yapan arkadaslarimiz DEP’e girdiler zaten, bir kismi hapishaneye girdi. Onlar ceza yediler, bir kismi da yurt disina kaçti. PKK bu parlamentodan istifade etti.

– DEP’ten sonra sizce Türkiye çapinda bir siyasetçi gelmedi mi?

Ben su anda partinin Kürdi bir siyaset yaptigini düsünmüyorum. Ne yaptigi belli degil.

– Ne yapsalar ‘Kürdi’ bulurdunuz?

Kürt halkinin haklarini koruyan bir programlari olmali ve bunun bir ayagi da parlamentoda olmali.

– ‘Mevcut durum bu zaten’ diyen birine ne yanit verirsiniz?

Bugün Kürtler adina politika yapanlarin hangileri klasik Kürt kültüründen haberdar bilmek isterim. Kürt halki için neyi savunduklarini da ögrenmek isterim.

– Örnegin Ahmet Türk Kürt kültürünü bilmiyor mu sizce?

Biz 40 kisiyiz, birbirimizi çok iyi taniyoruz. Benim dönemimde baskanlik yapti. Ahmet bir Kürt politikacisidir. PKK disinda da, onlarla birlikte de adimlar atiyor.

– Istisnalariniz var yani?

Var, Ahmet Türk istisnalardan biri. Selahattin Demirtas da baskanliktan ayriliyormus.

– Demirtas, begendiginiz bir isim mi?

Begeniyordum, genç bir arkadas, akilli laflar ediyordu. Türkler de seviyordu. Herhalde onun canini çok siktilar ve bir daha parti baskanligi yapmayacagini söyledi. Bu ‘Gidip evimde oturacagim’ demektir. Parti baskani gidip kasaba baskanligi yapacak degil.

‘Ben Kürt aristokrasisini temsil ediyorum’

– Siz Kürt burjuvasi misiniz?

Evet, ben Kürt burjuvasiyim. Ama simdi onu temsil etmiyorum. Kürt aristokrasisini temsil ediyorum. Bunu da herkesin bilmesini isterim. Aristokrat bir Kürdüm.

– Aristokratlik vurgunuzun sebebi mi asiretinizin köklügü mü?

Asiretle ilgisi yok. Hani Napolyon’a sormuslar, ‘Sizin asaletiniz nereden geliyor’ diye, ‘Asaletim benimle basliyor’ demis. Ben bunu kizdigim için söylüyorum. Çünkü Kürt burjuvazisi olacak, Kürt burjuvazisi olmadikça biz yayan kalacagiz. Bu benim dünya görüsüm.

Ben zengin, iyi bir aileden geliyorum. Beni Istanbul’da parali yatili okulda okutabilmis bir aileden geliyorum. Babam varlikli bir adamdi. Bu benim için çok önemlidir. Ben Kabatas’ta okudum liseyi. Behçet Necatigil, Galip Vardar, Sirri Dadasbilge, Cemile Ekin’e kadar birçok isim ögretmenimiz oldu.

– Sizin yasadiginizdan bu lüksten mahrum olanlari “kasabali” olmakla elestirerek tam da çevresindekileri küçümseyen bir aristokrat gibi davranmiyor musunuz?

Ben Kürt burjuvazisine mensup oldugum için söylemiyorum, “kasabali” lafini politika yapan insanlar çapsiz oldugu için söylüyorum.

‘AKP vekillik teklif etse evet derim’

– Bu kisiler de sizin kendinize dair söylediginiz gibi “ceket hazir” bekliyorlar. Tam olarak nelerini begenmiyorsunuz?

Adayanlar var kendilerini, ben onlari suçlamiyorum, adamayanlar var, gelismemis insanlar var, bu iste perisan olanlar var, yapamayanlar var. Biz hepimiz bir kitleyiz, iç içe yasadik, mücadele ettik. Cenaze kaldirmada, Kösk’e gitmede, partiyi temsil etmede hepimizin degisik taraflari var. Ahmet Türk bir baska temsil yapiyor, ben baska. Mesela Süleyman Demirel, Remzi Kartal, Ahmet Türk’ün de oldugu bir heyetle gittigimizde benimle görüsmekten çok memnun oldugunu söylemisti. Ben de “Sizi muhafiz alayi koruyor, ben simdi disari çikacagim, beni kim koruyacak?” diye sordum. Siyaset budur. Bir gün düsersiniz, bir gün kalkarsiniz. Bir gün Yasar Kaya gibi 70 yasini devirirsiniz. Ve bu is yeter dersiniz.

– Yettigi noktada misiniz?

O noktayi su anda bilemiyorum, tedavimle mesgulüm.

– AKP milletvekilligi teklif etse ne dersiniz?

AKP’ye evet derim ama beni AKP’de yasatmazlar.

– Kim?

Milletvekilleri. Meclis’teki fasizanlari bir kenara, AKP’dekiler beni yasatmaz. Çünkü ben aykiri bir adamim. Fikrimi söylerim.

‘Iktidarda hala Ergenekon var’

– Sorun yasayacaginiz ilk 5 AKP’li kim olur sizce?

Sempatim olan 5 kisiyi söyleyeyim size. Erdogan, Gül, Arinç, Hüseyin Çelik. Bir de Cemil Ciçek. O derin devlettir ama adamdir yani. Olsun, derin olsun.

– Derin devlet derken kastiniz?

Fasist kanattan gelen bir adamdir. Demirel diyor ya “Isler raydan çikinca devlet de mesruiyetten çikar. Çete olur ve karsi koyar.”

– 2009 tarihini tasiyan bu sözler sizin: ‘Is Firat’in ötesine geçmezse, 17 bin faili meçhul cinayetin failleri aydinlatilmazsa ülkede Ergenekon sorusturmasi yapildi denilemez.’ Sizce bugün hala iktidarda Ergenekon mu var?

Bugün hala iktidarda Ergenekon var. Ve daha da rol oynuyorlar.

– Onlar dedikleriniz kim ve ne rolü oynuyorlar?

Silahli kuvvetlerin bir eli silahta, bir gözü iktidarda. Ergenekon budur bence.

– Ordunun vesayeti ve darbe ihtimali sizce sürüyor mu?

Ordu temizlendi. Ama ihtimal her zaman var.

– Ordu temizse rol yapanlar sizce kimler?

Ordunun hepsi temizlenmedi tabii. Geriye kalanlar var.

– Ordu disinda parlamento veya baska alanlarda varligi oldugunu düsünüyor musunuz Ergenekon’un?

Her yerde var Ergenekon.

‘Erdogan cumhuriyetçi’

– Siz AKP hükümetinin yaptigi en önemli icraatlarin basina Ergenekon’la mücadeleyi koyarken 17 Aralik ardindan dava sürecinde yapilanlar ‘paralel yargi” hanesine yazildi. Yanilmis misiniz?

Ben bu konuyu çok iyi bilmiyorum. Ben aylardir yataktayim. Hastane-ev arasi geziyorum. AKP’nin cemaatle karsi karsiya kalacagi belliydi. Çünkü cumhuriyetin bir tek karakteri var bence; Erdogan da ona döndü.

– Nedir o karakter?

Erdogan cumhuriyetçidir. Bakmayin siz. Baska çaresi de yoktu. Ordunun temizlenmesinde ABD ona büyük yardimlarda bulundu. Simdi cemaati, zamani geldiginde devreden çikardi. Ve kendi partisinin iktidarini perçinledi.

– “Cumhuriyetçi” tarifinizi açabilir misiniz?

Gayet basit, Erdogan ilimli Islam olmakla birlikte Baticidir.

– Erdogan’in Ergenekon davasinda geri adim atmasini ‘cumhuriyetçi’ karakterine mi bagliyorsunuz?

Simdi ordunun darbe yapabilecek, silahli, büyük bir bölümünü tutukladilar. Kürtlerden de KCK’dan tutuklamalar oldu. Bu ülke bir hapishaneye döndü. Mecburen tahliyeler yaptilar bu iki davadan da. Vesayet bitmedi tabii ama Ergenekon’un da belkemigi büyük çapta kirildi, çok tutuklamalar yapildi.

– Veli Küçük’ten Dogu Perinçek’e pek çok kisi tahliye edildi.

Edilmeleri gerekiyordu. Yalçin Küçük Ergenekoncudur, Dogu Perinçek de öyle. Bunlar onlarin sözcüleri, gazetecileri ve ideologlaridirlar. Biz birbirimizi iyi taniyoruz. Ama düsünceleri kursaklarinda kaldi.

– Siz tahliye kararini nasil buldunuz?

Olumlu bulmadim. Ama Ergenekon’un ne oldugunu göz önüne serildi. KCK söylenenlere göre içinde bin tane MIT’çinin görev aldigi bir kurulus.

– 6 bin üzerinde insanin tutuklandigi bir operasyonu makul mü görüyorsunuz?

Makuldu. Epey uzun süre yatip sonra tahliye edildiler. Bence Erdogan sunu söylemek istedi: “Bu ülkede biz variz, siz yoksunuz.”

– Siddet karsiti bir gazetecinin PKK üyesi sayildigi da bir dava zinciriydi KCK.

Tabii yanlisliklar oldu. Ayrica kimin PKK’li oldugunu, kimin olmadigini ayirt etmek çok mümkün de degildi.

‘PKK yönetiminde Ergenekon var’

– Aksiyon’a verdiginiz söyleside sarf ettiginiz “Öcalan yakalaninca Ergenekon baglantilari açiga çikti” cümlesindeki baglantilar neler?

Öcalan arkadaslarina dedi ki “Gidin Yalçin Küçük’le, Perinçek’le görüsün.” Ama Ergenekon kaybedince Erdogan’in tarafina geçti.

– Sürpriz olmayan iliskilerden bahsediyorsunuz.

Evet, zaten biliniyordu ama zorda kaldiginda ariyor oldu.

– Yine Aksiyon’da ‘PKK yönetiminde Ergenekon var” dediginizde aklinizdan geçen isimler neydi?

Isim zikretmeyim ama PKK yönetiminde Ergenekon var.

– Önemli bir iddia ileri sürüp arkasini neden getirmiyorsunuz?

Yok devamini getiriyorum. Sözümün arkasinda duruyorum. Bu zaten PKK içinde de biliniyor. Çesitli kademelerde çesitli kisiler var ta yönetime kadar.

– Bu kadar gri alan birakma sebebiniz korkmaniz mi?

Hayir, korkmuyorum.

– Bugün öldürülme ihtimaliniz var mi?

Yok. Beni öldürseler ne olacak? Benden bir sey çikmaz. Ben bunlarin ortaya çikmasini zamana birakiyorum. PKK muhakkak bir affa ugrayacak, bir seyler olacak ve gelenler olacak. Biraz daha bu isi içini bilecegiz.

– Size bu ihtimali düsündürenler ne?

Oradaki bazi kisilerin beyanatlari bunu ele veriyor.

– Hangi egilimleri tasiyan beyanatlar?

Çesitli beyanatlar… Ben o sahsin ismini vermem. Apo da bunu biliyor. Daha geçen gün internette dönen ifadesinde Cemil Bayik’la yillarca ugrastigini söylüyor. Varin siz düsünün.

– Ne demek bu?

Bilmiyorum. Ben de iki kisinin Ergenekon baglantisi oldugunu iddia ediyorum.

– Kapatmadan soralim; ‘Olmazsa gözüm açik gider’ dediginiz bir sey var mi?

Bir tek sey istiyorum: Kürt halkinin ulusal ve demokratik haklari verilmelidir. Bunda bölücülük yoktur, bundan korkmamak lazim. Bunu görüp de ölürsem mutlu giderim.

Kaynak T 24

———
(*) Buradaki bilgide bir hata var; PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi) Sürgünde Kürdistan Parlamentosu içinde hiç yer almadi.

Dengê Kurdistan

Back to top button