PSK 10. Kongresi Yapildi

Bir müddet önce 10. Kongresini toplayan Kürdistan sosyalist Partisi, yayinladigi Sonuç Bildirgesi’nde kongrede legallesme karari aldiklarini açikladi. Sonuç bildirgesinde su görüslere yer verildi:
HALKIMIZ ÖZGÜRLÜGE HER ZAMANKINDEN DAHA YAKIN
Partiya Sosyalist a Kurdistan Bundan bir süre önce büyük bir katlimla gerçeklesen Kürdistan Sosyalist Partisi 10. Kongresi ülkemizde ve bölgedeki siyasi durumu çok yönlü ve derinlikli bir biçimde degerlendirdi ve ulastigi asagidaki sonuçlari kamuoyu ile paylasmayi kararlastirdi.
Dünyamiz Soguk Savas’in bitiminden sonra yeni bir yön arayisi içinde. Son bulan düzenin ardindan, bir yenisine geçisin sarsintilari yasaniyor. Insanlik daha özgür, onurlu ve adil bir gelecek yönündeki yürüyüsünü büyük aci ve bedeller pahasina kararlilikla sürdürüyor.
Dünyada yeni bir düzenin kurulus sarsintilarinin en çok hissedildigi bölgelerden biri Ortadogu. Bölgemiz uzun bir zamandan beri derin bir altüst olus içinde. Ortadogu’daki yüzyillik statüko her geçen gün biraz daha çözülüyor. Türkiye, içerde ve disarida yasanan degisim ve dogum sancilarinin yogun etkisi altinda. Kürt halki ise her zamankinden daha bilinçli ve ulusal özgürlügü için can atiyor. Kürdistan Sosyalist Partisi ise 40 yillik sanli ve onurlu mücadelesinde bugün tarihsel hedeflerine daha yakin duruyor.
Ortadogu ates çemberinde
Bundan yaklasik dört yil önce Tunus’tan baslayip Ortadogu’yu bastanbasa saran ‘Arap Bahari’ kisa bir süre sonra tersten esmeye basladi. Halklarin özgürlük ve demokrasi umudu yerini umutsuzluk ve kapkaranlik bir belirsizlige birakti.
Libya’da Kaddafi rejiminin düsmesi bu ülkeyi düze çikarmak yerine derin bir kaosa sürükledi.
Misir’da geçen dönem içinde iktidar ikinci kez el degistirdi. Misir halkinin baskaldirisi sonucu otoriter rejimin basindaki Hüsnü Mübarek devrildi. Ancak yapilan seçimlerde iktidara gelen Müslüman Kardesler yönetimi, aradan fazla zaman geçmeden, bu kez ordu tarafindan kanli bir sekilde düsürüldü. Misir’da iktidara el koyan askeri yönetim, gerçeklestirdigi kitlesel katliam ve toplu idamlarla ülkede tam bir terör estiriyor. Bu durum, Islami hareketi terörize ederek Misir’i bir iç savasa dogru hizla sürükleme potansiyeli tasiyor.
Arap Bahari’nin gelip tikandigi ve giderek bir yangin yerine çevirdigi ülkelerden biri de Suriye. Suriye BAAS rejimi, basta barisçil yöntemlerle ortaya çikan kitlelerin üzerine atesle giderek muhalefeti provoke etti. Iktidarin basvurdugu siddet, karsi siddeti dogurdu ve ülkeyi bir iç savas batakligina sürükledi. Esat yönetimi, iktidarini korumak için kendi halkina karsi katliamlara basvurdu, ülkesini kan banyosuna çevirdi. Gelinen asamada Suriye tümüyle yikilmis, tam bir viraneye dönüsmüs durumda. Yüz binlerce insanin ölümüne, milyonlarca insanin yerini yurdunu terk etmesine yol açan Suriye iç savasi sadece bu ülkeyi yikimin esigine getirmekle kalmadi, ayni zamanda bölgeyi de hizli bir biçimde istikrarsizliga sürüklemekte. Iç savas batakligindan beslenen terör dalgasi komsu ülkelere yönelik ciddi tehdit olusturmakta.
Öte yandan uluslararasi güçlerin bencil ve ilkesiz yaklasimi Suriye’deki iç savasi içinden çikilmaz bir hale getirdi. Disaridan aldigi destek sayesinde Esad rejimi ömrünü biraz daha uzatiyor. Ancak elde ettigi görece üstünlüge ragmen Besar Esad rejimi mesruiyetini tümüyle kaybetmis ve daha simdiden tarihte halkini katleden bir kanli rejim olarak yerini almistir.
Gelinen asamada Suriye’de sorun ancak diyalog ve siyasal yöntemlerle çözülebilir. Uluslararasi toplumun yapici katkisi Suriye’nin bu kanli çikmazdan çikisini kolaylastirabilir. Çözüm, ülkedeki bütün etnik, dini ve kültürel kesimlerin katilimi ile Suriye’nin çogulcu, özgürlükçü ve demokratik bir anlayisla yeniden insasindan geçmektedir.
Bölgede statüko çatirdiyor
Bundan yüz yil önce Ortadogu cografyasi halklarin iradesinin hilafina dizayn edildi. Bölgenin siyasi haritasi Birinci Dünya Savasi galiplerinin çikarlarina göre masa basinda çizildi. Söz konusu statüko dipçik, baski ve süngü gücüyle uzun bir süre korundu. Ancak söz konusu statüko daha fazla sürdürülemezdi. Sürdürülemedi de.
Kürdistan ise söz konusu bölgenin tam merkezinde olan bir ülke. Bu konumundan dolayi, emperyalizmin olusturdugu sistemin ceremesini en çok Kürtler çekti. Kürdistan, sömürgeci güçler ve onlarin bölgedeki isbirlikçileri tarafindan parçalandi. Kürdistan dört ülke tarafindan bölünüp paylasildi. Kürdistan sömürgelestirildi. Kürt halkinin ulusal demokratik haklari gasp edildi. Kürt halki geçen yüz yil boyunca esi görülmemis bir baski ve mezalime ugradi. Kürt halki agir kiyimlardan geçti, katliamlara ugradi, nüfus bütünlügü parçalandi, ulus olarak yok edilmek istendi.
Buna karsin Kürt halki ulusal özgürlük ve onuru için mücadele etmekten hiçbir zaman vazgeçmedi.
Yüzyilin sonuna gelindiginde dünyadaki degisimin etkisi ve esas olarak da Kürt halkinin kararli mücadelesi sonucunda sömürgeci sistem çözülmeye basladi. Birinci Körfez Savasi’nda Irak’ta Saddam Rejimi ciddi bir darbe aldi ve böylece Kürt halki bakimindan özgürlügün yolu açildi. 1991 yilinda Güney Kürdistan’in defacto özgürlesmesi Kürt Bahari’nin miladina dönüstü.
2003 yilinda Saddam rejimin yikilmasi yüzyillik statükoya önemli bir darbe vurdu. 2005 yilinda yapilan Irak anayasasi ile Kürdistan federe bir statüye kavustu. Bu durum Kürt halkinin bin yillik özgürlük beklentisini gerçege dönüstürdü.
Benzer bir firsat bu gün Suriye’de yasayan halkimiz için de geçerli.
Suriye iç savasinin Bati Kürdistan’da yol açtigi otorite boslugu halkimizin önüne tarihi bir firsat çikardi. Suriye Kürt partileri söz konusu firsati degerlendirmek üzere Hewlêr Mutabakati çerçevesinde bir araya geldi. Bütün Kürt partilerini kapsayan Desteya Bilinda Kurd (Kürt Yüksek Konseyi) kuruldu. Bu Suriye Kürtler bakimindan tarihi bir adimdi.
Ne var ki gelinen asamada söz konusu Hewlêr Mutabakati islemez oldu, Kürt Yüksek Konseyi ise dagildi.
Bu gün yapilmasi gereken sey, Suriye Kürt hareketinin ortak bir Kürt akli etrafinda bulusmasi, Kürt Yüksek Konseyi çatisi yeniden birlesmesidir. Bati Kürdistan’da halkimizin özgürlügü esas olarak buna baglidir. Suriye’deki Kürt kardeslerimizin tarihi bir firsatin esiginde olduguna inancimiz tamdir.
Türkiye’de inkâr politikasi daha fazla sürdürülemez
Türkiye de benzerleri gibi yol ayiriminda. Geçen yüzyilin basindan bu yana Kürt halkina dayatilan inkar ve baski politikasini sürdürmek artik imkansiz.
Öte yandan devletin Kürt halkina karsi basvurdugu mezalim, asimilasyon ve katliamlarin aci ve yikimini yasayan sadece Kürt halki olmadi. Onun kadar olmasa bile Türk halki ve diger kesimler de otoriter, baskici ve tekçi sistemin agir sonuçlarini paylasti. Türkiye’nin Kürt sorununda izledigi çagdisi politika ülkenin demokratiklesmesi ve öteki temel sorunlarinin çözülmesi önünde ciddi bir ayak bagina dönüstü. Gelinen noktada Türkiye’nin bütünlügünü korumasi, kendi içinde baris ve istikrara kavusmasi onun Kürt sorununu adil ve esitlikçi bir biçimde çözümünden geçer.
Bu gerçekten hareketle Türkiye son yillarda Kürt sorununun çözümü yönünde belli arayislar içinde. Bu gün Kürt sorunu her zamankinden daha çok tartisiliyor. Kamuoyu, Kürt sorununun çözümü bakimindan daha olumlu bir noktada. Basinda Kürt sorunu yogun bir biçimde ele aliniyor.
Kürt sorununun çözümsüzlügünün hem Türkiye hem de kendisi için ciddi bir ayak bagina dönüstügünü fark eden AK Parti iktidari, geçen dönemde Kürt sorunu ile baglantili belli açilimlar gerçeklestirdi. Kürtçeye iliskin atilan adimlarla kimi tabular asildi. Kürtçe yayinin önü bir oranda açildi.
AK Parti hükümeti Kürtçeye iliskin attigi adimlarin yani sira, silahlarin susturulmasi yönünde de belli girisimlerde bulundu. 2013 yilinin basinda PKK lideri Abdullah Öcalan ile Imrali’da yürütülen görüsmeler sonucunda PKK silahlari susturdu. Öcalan, Newroz 2013’te yaptigi açiklamada PKK’ye silahli güçlerini sinir disina çekme çagrisinda bulundu. Silahli mücadele döneminin son buldugunu, artik siyaset döneminin basladigini duyurdu.
Silahlarin susmasi toplumda ciddi bir rahatlama sagladi ve yogun bir destek buldu. Silahlarin susmasi Kürt sorununun çözümünü saglamadi, ancak Kürt sorununun barisçil çözümü için önemli bir firsat ortaya çikardi.
Ne var ki süreç PKK’nin çekilme asamasinda tikandi.
Bu günkü çatismasizlik ortami hala önemli bir firsat. Ancak hükümetin bu firsati hakkiyla degerlendirdigi söylenemez. AK Parti iktidari, Kürt sorunu ile ilgili derli toplu bir program ortaya koymadi. Hükümetin Kürt sorununun çözümünden ne anladigi tam olarak belli degil. Soruna günü birlik ve pragmatik bir biçimde yaklasiyor. Çözümü olabildigi kadar öteleme çabasi içinde. Kürt sorununun dünya örneklerine uygun adil ve esitlikçi çözümü için herhangi bir program ortaya koymuyor. Sorunun çözümünün salt silahlarin susmasina indirgenmesi ve bu konunun da salt Öcalan ile kotarilmak istenmesi ayri bir handikap. Silahlarin susmasinda Öcalan ve PKK’nin muhatap alinmasi anlasilir bir durum. Ne var ki Kürt sorunu Türkiye’de yasayan 25 milyonluk Kürt ulusunun sorunu. Kürt sorunu son tahlilde Kürt halkinin gasp edilen ulusal demokratik haklarinin iadesinden geçer.
Burada muhatap esas olarak Kürt halkidir. Kürt sorununda muhatap alinacak olan Kürt halkinin hakli taleplerinin savunucusu legal ve illegal bütün Kürt siyasi partileri, sivil toplum temsilcileri ile temsil kabiliyeti olan aydinlardir. Kürt sorununun çözüm sürecinin açik, seffaf ve katilimci bir tarzda yürütülmesi sonuç almak bakimindan ayrica önemlidir.
Kürt ve Kürdistan sorununun çözümü için
Öte yandan Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin, ülkenin çok uluslu, çok dinli, çok kültürlü yapisina uygun, çogulcu bir tarzda yeniden yapilanmasini gerektirir. Bütün toplum kesimlerinin katilimiyla yeni ve demokratik bir anayasanin yapilmasi bu açidan bir ihtiyaç. Yapilacak yeni anayasa ülkenin çok uluslu niteligini dikkate almali, Kürt halkinin kimligini tanimali ve onun ulus olmaktan kaynaklanan bütün haklarini güvence altina almali.
Yeni anayasada Türkiye’nin federal bir biçimde yapilanmasi çerçevesinde Kürdistan kendi kendini yönetebilecek bir statüye kavusturulmali. Kürdistan; kendi parlamentosu, icra organi ve gerekli diger federe kurumlari ile yönetim fonksiyonunu yerine getirebilmeli. Kürdistan’da egitim dilinin Kürtçe olmasi olmazsa olmaz bir ihtiyaç. Ilkokuldan üniversiteye kadar egitimin bütün asamalarinda Kürtçeye geçilmeli. Kürtçe, ayni zamanda Kürdistan’da resmi dil statüsüne kavusmali. Merkezi federal hükümetin yetkileri kapsamina girmeyen diger bütün fonksiyonlar Federe Kürdistan parlamentosuna birakilmali.
Türkiye’nin temel sorunlarindan birisi de evrensel standartlarda bir demokrasinin yoklugudur. Temel insan haklarina saygili, hukukun üstünlügüne dayali, azinlik haklarini güvence altina alan çagdas bir demokrasinin insasi Türkiye bakimindan daha fazla ertelenemez.
Öte yandan içeriginden bosaltilan laiklik ilkesinin yeniden tanimlanmasina, din ve inanç özgürlügü bakimindan özgürlükçü bir açilima acil ihtiyaç var. Alevi toplumuna karsi izlenen ayrimci politikanin terk edilmesi bu açidan önemli.
Bu bakimdan Türkiye’de din dersleri zorunlu olmaktan çikarilmali, farkli din, inanç ve kültürlerin kendilerini özgürce ifade edebilmeleri için gerekli hukuksal ve psikolojik ortam olusturulmali. Farkli dini grup ve cemaatlerin kendi inançlarindan kaynaklanan ibadet ve törenlerini istedikleri mekânlarda gerçeklestirmeleri, inanç özgürlügünün bir geregi olarak güvence altina alinmali. Alevi toplumunun Cem Evi taleplerine saygi gösterilmeli.
Giderek devlet, din ve inanç alanindan geri çekilmeli. Bu alandaki ihtiyaçlarin karsilanmasi ilgili inanç topluluklarina birakilmali. Böyle bir durumda ise Diyanet Isleri Baskanligi gibi bir kuruma gerek kalmaz.
Normallesme için atilmasi gereken adimlar
Türkiye devleti iç ve dis faktörlerin etkisiyle son 10 yilda kati inkâr politikasini terk etse bile Kürt sorununun çözümü için yeni bir politika olusturmus degil. Kürt sorununun çözüm yoluna girmesi bakimindan siyasi ve psikolojik ortamin normallesmesi yakici bir ihtiyaç.
Bu çerçevede yapilmasi gerekenlerin basinda silahlari devreden çikartilmasi geliyor. Son bir, bir buçuk yil içinde silahlarin susturulmus olmasi bu açidan önemli. Simdi yapilmasi gereken sey çikartilacak kapsamli siyasi bir af ile dagdakilerin silahlarini birakarak siyasal yasama katilmalarini saglamaktir. Çikartilacak bir siyasi af sadece dagdakileri degil, ayni zamanda cezaevlerinde bulunanlari ve yurt disina çikmak zorunda kalanlari da kapsamali.
Siddeti devreden çikartmanin diger bir adimi olarak Köy Koruculugu sistemi lagvedilmeli ve buradakiler daha baska uygun sartlarda istihdam edilerek topluma yeniden kazandirilmalidir.
Öte yandan illegal çalismak zorunda birakilan Kürt ve Kürdistan siyasi partilerin özgürce siyaset yapabilmeleri için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapilmali. Kürt ve Kürdistan kimlikli siyasi aktörler özgürce örgütlenebilmeli ve gerekli çalisma kosullarina kavusturulmali. Bunun için -yeni bir anayasa yapilincaya kadar- mevcut siyasi partiler ve seçim yasasinda ciddi degisikliklere gitmek bir zorunluluktur. Terörle Mücadele Kanunu ile Türk Ceza Kanunu degistirilmeli, seçim baraji kaldirilmali, örgütlenme ve ifade özgürlügü bakimindan tam ve güvenlikli bir ortam saglanmalidir.
Öte yandan Kürtçeye iliskin bütün yasaklamalar son bulmali, Kürtçenin yasamin bütün alanlarinda özgürce ve engelsiz kullanimi için gerekli düzenlemeler yapilmali.
10. Kongremiz, halkimizin bunca yildir büyük fedakârliklarla yürüttügü özgürlük mücadelesinin amacina ulasmasi bakimindan Kürt hareketinin izledigi ve izleyecegi mücadele yöntemlerinin önemine dikkat çekmeyi bir görev sayar.
Kongremiz, bu çerçevede artik silahli mücadele yönteminin sonlandirilmasi gerektiginin altini bir kez daha çizer. Kürt hareketinin siddet yöntemlerinden, gerilimi tirmandirici tutumlardan, bir ötekine karsi siddet ve sindirme girisimlerinden uzak durmasi gerektigini bir kez daha vurgular.
Kongremiz, Kürt hareketinin bundan böyle daha çok barisçil, kitlesel ve sivil itaatsizligi dayali mücadele yöntemlerini esas almasi gerektiginin altini çizer, sistemin Kürt halkinin lehine dönüstürülmesi için legal mücadeleye daha çok agirlik verilmesini halkimizin hakli davasi bakimindan yasamsal önemde görür.
Türkiye geçmisi ile yüzlesmeli
Türkiye kendi geçmisi ile yüzlesmeli. Kürt halkina karsi yüz yil boyunca islenmis suçlardan, gerçeklestirilen toplu cinayet ve katliamlardan dolayi Kürt halkindan özür dilenmeli. Son otuz yilda islenmis faili bilinen ya da bilinmeyen bütün siyasi cinayet ve suçlarin hesabi görülmeli. Kürt halkinin bu yöndeki magduriyeti telafi edilmeli.
Kirli savas boyunca Kürdistan’in parçalanmis nüfus yapisinin dogal yapisina kavusmasi, zorla göçertilen milyonlarca insanin ata topraklarina dönüsü için gerekli kosullar insa edilmeli.
Geçmiste yargisiz bir biçimde katledilen ve mezarlari yok edilen basta Seyh Sait, Seyit Riza ve Said-i Nursi olmak üzere bütün Kürt liderlerinin itibarlari devlet tarafindan iade edilmeli, kaybedilen/yokedilen mezarlari ortaya çikartilmalidir.
Bu yönde atilacak adimlar hem sürecin normallesip ilerlemesi için önemli, hem de devletin Kürt sorunundaki çözüm iradesinin samimiyetini ortaya koymasi bakimindan gereklidir.
Kürdistan Federe Bölgesi’nin hakli durusunu destekliyoruz
10. Kongremiz ayni zamanda Irak’ta Bagdat ile Kürdistan Bölgesi arasinda yasanan sorunlari degerlendirdi, Irak Sam Islam Devleti’nin (ISID) Musul’u ele geçirmesi ile ortaya çikan durum üzerinde durdu.
Nuri el Maliki yönetiminin mutlak yönetim kurma ve dikta hevesi Irak’i bölünmenin esigine getirdi. Maliki yönetimi, Irak anayasasini çignemekte hiçbir sinir tanimiyor. Anayasa’nin Kerkük ve Kürdistan disindaki Kürt bölgeleri ile ilgili 140. Maddesini keyfi bir biçimde uygulamiyor. Son olarak Kürdistan’in anayasal hakki olan bütçe gelirine el koyarak Kürt halkina karsi düsmanca yüzünü gösterdi. Bagdat yönetimi, Kürdistan yönetiminin kendi bölgesindeki petrolü ihraç etmesini engellemek için her yönteme basvuruyor.
Kongremiz, Maliki yönetiminin Kürt halkina ve Kürdistan’a karsi izledigi saldirgan ve düsmanca tutumunu siddetle kinar. Kongremiz Kürdistan Bölgesi’nin kendi petrolünü satisi, yer alti ve yer üstü zenginlik kaynaklarini istedigi biçimde kullanma hakkini savunur. Kongremiz, Kürdistan Bölgesi yönetiminin, Kürdistan Bölge Baskanligi’nin ve burada yasayan halkimizin Bagdat yönetiminin soven ve düsmanca girisimlerine karsi sergiledigi ulusal tutumu sonuna kadar destekler.
Kongremiz, olasi gelismeler karsisinda Kürdistan Bölgesi’nin bagimsizlik dâhil, kendi gelecegini belirleme yönünde alacagi bütün kararlara güçlü destegini vurgular.
Öte yandan ISID’in Musul’u ele geçirmesi, Irak’taki siyasi dengeleri alt üst etmekle kalmadi, bölgedeki durumu daha da karisik hale getirdi. ISID, Kürdistan Bölgesi için de bir tehdit olusturuyor. ISID’in palazlanip bu noktaya gelmesinde Maliki yönetiminin izledigi mezhepçi ve keyfi tutumun payi büyük. Gelinen durumda Irak’in parçalanma süreci biraz daha hizlanmistir.
Kongremiz, ISID’in sivillere karsi gerçeklestirdigi siddet ve basvurdugu vahsi yöntemleri mahkûm eder. Kürdistan Bölgesi siyasi önderliginin ISID’ten kaynaklanan tehdide karsi gerekli siyasi akli, cesareti ve birligi sergileyecegine büyük bir güven duyar. Kürdistan Bölgesi’nin kendi varligini, mesru haklarini ve anayasadan kaynaklanan kazanimlarini koruma ve savunma yönündeki durusuna güçlü destegini bildirir.
Partimiz mücadelesine bundan böyle legal açik alanda devam edecektir
10. Kongremiz, dünyada, bölgede ve ülkemizde degisen, dönüsen ve olgunlasan kosullar nedeniyle partimizin bundan böyle örgütsel çalismalarini ve tarihsel özgürlük yürüyüsünü legal açik alanda sürdürmeye karar vermistir.
Partimizin kurulusu üzerinden yaklasik 40 yil geçti. Geçen süre içinde dünyada ciddi degisimler yasandi. Soguk savas son buldu. Ülkemizin güney parçasi özgürlüge kavustu ve simdi o kurumlasma yolunda dev adimlarla ilerliyor.
Partimizin 40 yillik sanli ve kararli mücadelesiyle Türkiye devletinin Kürdistan’a dönük sömürgeci iliskilerinin teshir edilmesine ve Kürdistan’da büyük bir uyanis yasanmasina büyük bir katki sunmustur. Bugün özgürlük talebi kitlesellesmis bulunuyor. Kürt halkina karsi sürdürülen yüz yillik inkâr ve kiyim politikasi sürdürülemez halde. Halkimiza karsi sürdürülen baski ve inkâr politikalari Türk halki bakimindan da katlanilir olmaktan çikti ve partimizin bu gelismelerde övünç duydugumuz bir katkisi var.
Partimizin ve halkimizin yillarca ve insanüstü çabalarla yürüttügü mücadele, gelinen asamada Türkiye toplumunun önemli bir kesiminde karsilik bulmakta. Kürt halkinin hakli hak ve özgürlük talepleri yaygin bir kabul görmektir.
Öte yandan yillarca sürdürülen kararli mücadele sayesinde bugün partimiz ve halkimiz açisindan küçümsenmeyecek mevziler elde edilmis durumda. Söz konusu mevziler üzerinden yürütülecek mücadele ile hedefe ulasmak daha mümkün görünmektedir.
10. Kongremiz, söz konusu gelismelerden ve kendi örgütsel gerçeklik ve ihtiyaçlarindan da hareketle partimizin örgütsel faaliyetlerini ve özgürlük ve demokrasi ugrundaki tarihsel yürüyüsünü bundan böyle açik ve legal alanda sürdürmeyi kararlastirmistir.
Partimiz söz konusu kararini uygun bir zaman dilimi içinde hayata geçirecektir.
Bu yöndeki dönüsüm kararimizin partimiz açisindan yeni bir soluk ve yeni bir imkân olusturduguna inancimiz tamdir.
Partimiz, 40 yillik boyunca sergiledigi mücadele ruhu, dava inanci, disiplin ve kararlilikla nihai hedefe kadar mücadelesine devam edecektir. Simdi sorumlulugumuz daha büyük, yükümüz daha agir.
Ancak özgürlüge her zamankinden daha yakiniz.
Haziran 2014
PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi
——————–
Kongraya 10a PSK pêk hat
Azadî îro ji her demê nêzîktîr e
Heyamek berê niha, kongraya 10 a Partiya sosyalîst a Kurdistan, bi besdariya nunerên hemu liq û rêxistinên partî yên welat û derwayê welat pêk hat. Di Kongra da giftugo li ser rewsa siyasiya navçe û welatê me hate kirin û Kongra bîryar da, ku belavoka jêrî pêskesê bîrûraye gistî bike.
Pistî serê sar li cîhanê, mirovatî hewla peyda kirina rê û rêbazeka nu dide. Sîstema kevn hilwesiya û proseya ava kirina sîstema nu ru bî rûyê da aloziyek gelek kur e. Lê belê xebata mirovatiyê ji bona jiyaneka hîn azadtir û dadperwertir her berdewam e.
Bandora damezrandina sîstema nu li Rojhilata Navîn pirtir e. Heyameka dur û dirêj e, ku Rojhilat Navîn serubin dibe. Statuya sed salî ya Rojhilata Navîn roj bi roj têkdiçe. Türkiye jî di bin bandora proseya guhartina navxweyî û navnetewî da ye. Gelê Kurd ji her demî pirtir hisyar e û ji bona azadiya xwe pirtir xebat dike. Partiya me Partiya Sosyalîst a Kurdistan îro ji her demî pirtir nêzikê bi dest xistina armancên xwe yên dîrokî ye.
Rojhilata Navîn di bin agirê da ye
“Bihara Erebî”, ku 4 sal berê niha li Tunusê destpêkiri bû û bi ser rojhilata Navîn’da girtîbû, îro pasve vedigere. Hêviya azadî û demokrasiya gelan sist bûye û bêheviyê bi ser gelan da girtiye.
Li Lîbyayê rejîma Qaddafî hat rûxandin, lê belê rewsa vê welatê aloztir bû.
Dema borî li Misirê deshilat du car hat guhartin. Di encama serhildana gelê Misir, hikumeta diktator a Husnî Mubarek hat ruxandin. Deshilata “Birayên Musulman” ku pas ruxana hikumeta Mubarek û di encama hilbijartinê da hatibû ser kar, ji aliyê ertesa Misirê va hat ruxandin. Ertasa Misir li vê welatê gelek xwîn dirijine, ji bona pêsî lê girtina hemberên xwe tundutijiya dewletê bi kar tîne û bi vî awayî welatê ber bi serê navxweyiyê dibe.
“Bihara Ereb” li Suriyê gihîstiye binbest. Li Suriyê rejîma BAAS, li ser gel, ku derketîbûn kolanan û bi çalakiyên asitîxwaz demokrasî û azadî daxwaz dikirin, agir barand. Tundutijiya hanê ya dewletê bûye sedama hindê, ku opozîsyona Suriyê jî çek hilgire û tundutijiyê bi kar bîne. Esad ji bona parastina deshilatdariya xwe, gelê xwe û welatê xwe di nava xwînê da gevizand. Îro Suriyê ji ber serê navxweyî bûye welatekî kambax û vîran. Serê navxweyiya Suriyê her usa bûye sedema bê îstiqrariya Rojhilata Navînê.
Serê navxweyî ya Suriyê ji ber halwesta hêzên navnetewî ya xweperest roj bi roj aloztir dibe. Pistgiriya hêzên derekî temenê rejima BAASê dirêjtir dike. Lê belê revayiya rejîma BAAS êdî nemaye. Ji niha ve rejîma hanê ya xwînmij wekî rejîmeka dijminê gel ciyê xwe dî dîroka da girtiye.
Aloziya Suriye tenê bi rêka giftugo û siyasî ve tê çareser kirinê, ne bi rêka ser û pevçûnê. Alîkariya civakên navdewletî jî rêka çareserkirina pirsa Suriyê xwestir dike.
Statuya Rojhilata Navîn bêrê sed salan bi binpe kirina îrade û daxwaza gelên navçe, li ser masê û ji aliyê berendeyê Serê Cihan a Yêkan ve hatiye destnisan kirin. Statuya hanê bi zilm û zordarî û tundutijî heya îro hat parastin. Lê belê di zirufa îro da statuya hanê nikare wekî xwe bimine; namine jî…
Kurdîstan di navenda Rojhilata Navîn da ci girtiye, Ji ber vê yêkê ji aliyê emperyalîstan û nokerên wan hatiye perçe kirin, di nava çar dewletan da dabes bûye. Di sed sala borî da li ser gelê me zulm û hovîtiya bê hempa û siyaseta komkujî berdewam bû. Dewletên dagirker dixwastin gelê Kurd ji holê hilînin. Lê bêlê gelê me li hember ewqas zilm û zordoriyê serê xwe ne çemand, dev jê xebata azadiyê berneda.
Di dawiya sedsala borî, ji ber proseya guhartina navnetewî û xebata gelê Kurd a pêgir, sîstema dagirkerî hêdî hêdî têkçû. Rejîma Seddam di Serê Kendavê Yêkan da sikiya û bi vî awayî rê li ber azadiya gelê me li Kurdistana Basur vebû. Di sala 1991’an da ‘Bihara Kurdan’ destpêkir, Kurdistana Basur emrê vakî azad bû. Têkçûna rejîma BAAS di sala 2003’an da, darbeyeka mezîn bû li sîstema dagirkerî ya sedsalan. Di Destura Irak da, ku di sala 2005’an da hatiye pejirandin, statuya Herêma Kurdistan wekî federasyon hat qebul kirin.
Derfeteka bi vî awayî îro li pêsiya gelê me ya Basurêrojava Kurdistanê da jî heye.
Serê navxweyiya Suriyê bûye sedama sist bûna desthilatdariya rejîma BAAS li Kurdistana Basurêrojhilat. Ev yêka hanê bûye derfeteka dîrokî ji bona gelê me. Partiyên siyasi yên Basurêrojavayê Kurdistanê, ji bona ku ji vê derfete îstîfade bikin, Peymana Hewlêrê îmza kirin û Desteya Bilind a Kurd pêkanin, ku ev yêka hanê gaveka dîrokî bû. Gelek mixabin îro Peymana Hewlêr nemaye û Desteya Bilind jî ji kar ketiye, belav bûye.
Bi gor bîr û baweriya me, îro jî derfeteka dîrokî li pêsiya gelê me heye û pêwist e tevgera siyasiya Kurd li Suriyê, li ser xalên hevbes lihev bikin, Desteya Bilindê carekî dinê zîndî bikin. Azadiya gelê me li Suriyê, bi vê yêkê ra girêdayî ye.
Tirkiyê êdî nikare li ser siyaseta înkar kirinê berdewam be
Tirkiyê jî herwekî dagirkerên dinê rû be rûye du riya ne. Tirkiyê êdî nikare li ser siyaseta înkar kirina gelê me berdewam be.
Ji zilm û zordarî, asimilasyon û komkujiyê ya dewleta Tirk tenê gelê Kurd zirarmend nebû. Her usa bi qasî gelê me nebe jî, gelê Tirk û pêkhateyên dinê jî ji sîstema diktatoriyê zirarmend bûn. Siyaseta dewleta Tirk derheqa pirsa Kurdî da, herwiha bûye asteng li pesiya demokrasî û çareser kirina keseyên din yên serekî.
Îro, yêkitiya Tirkiyê û cigîr bûna aramî û asayis û istiqrar, bi çareser kirina pirsa Kurd bi siklê dadî û li ser bingeha wekhevî ve girêdayî ye.
Li Tirkiyê, di van salên dawî da, bona çareser kirina pirsa Kurd gengesiyeka kûr û berfireh têne kirinê. Bona peyda kirina rêya çareser kirina pirsa Kurd hewl tê dayin. Medyayê Tirk ji her demî pirtir behsa Kurd û Kurdistanê dike. Bîrûrayê Tirk jî derbareye pirsa Kurd da wekî berê nîne, bastir e.
Hikumeta AK Partî têgehist, ku pirsa Kurd him li pêsiya pêsveçûna Tirkiyê û him jî li pêsiya desthilata xwe astengeka mezin e. Ji ber vê yêkê jî bona çareser kirina pirsa Kurd hinek gavan avêt. Qedexe û zordariyên, ku li ser zimanê Kurdî hebûn, sist bûn, pêsiya wesan û belavkirina Kurdî vebû.
Ligel gavên hanê, hikumeta AK Partîji bona rawestandina ser jî hewl da. Di vê babetê da pêyvendî bî Ocalan ra danî û giftugo kir. Di encama gitugoyê da, PKK agirbes ragihand. Ocalan di peyama xwe ya Newroza 2013’an da, daxwaz ji PKK kir, ku hêzên xwe yên çekdarê ji Tirkiyê derxine der. Ocalan ragihand, ku wexta xebata çekdarî nemaye, serdem serdema xebata siyasî ye. Gel bi germî pêswaziya Agirbes kir. Agirbes pirsa Kurd çareser nekir, lê bûye sedema aramî û rê li ber çareseriyê vekîr.
Pêvajoya hanê di qonaxa vekêsana gerîlla ji Tirkiyê xitimi. Lê belê agirbes îro jî derfeteka girîng e. Nikarin bêjin, ku hikumeta AK Partî qasê pêwîst nirx dide vê derfetê. Bernameya rêk û pêk a Hikumeta AK Partî, bona çareser kirina pirsa Kurd îro jî nîne. Hêsta diyar nîne, ku wateya çareser kirina pirsa Kurd li ba AK Partî çi ye? AK Partî hêsta jî bona çareseriyê bernameyek bi gor nimuneyên navnetewî amade nekiriye û siyaseta rojane û helperestî bi rêva dibe. Tenê agirbes û giftugo ligel Ocalan ne bes e. Belê rast e, ji bona agirbesê taraf PKK û Ocalan e. Lê belê pirsa Kurd li Tirkiyê pirsa gelekî 25 milyonî ye û bi nasandina mafên netewî û demokratîk tê çareser kirinê.
Terefê serekî gelê Kurd e, hemu partî û hêzên siyasî yên welatparêz in, hemu dem û dezgeyên sivîl in, ronakbirên nistimanperwer in. Divê pevajoya çareseriyê vekirî û seffaf be, ku ev yêka hanê ji bona encameka bas pêwist e.
Ji bona çareser kirina pirsa Kurd û Kurdistanê
Ji bona çareser kirina pirsa Kurd, divê sîstema Tirkiyê li ser bingeha pirrengî, pirdengî û pirçandiyê ji nu ve were ava kirinê. Ji bona vê jî amade kirina destureka nu û demokratîk bi besdarbûna hemu alî û terefên civakê ve, pêwîst e. Destureka nu divê nisaneyê pirrengiya Tirkiyê be, nasnameya Kurd qebul bike û bibe zaminê hemu mafên wê yên netewî û demokratîk.
Destura nu divê rê bide ku, li Tirkiyê da federasyonan ava be, Kurdistan bikare bi meclisa xwe ve, bi hikumeta xwe ve, karê xwe bi xwe bi rêva bibe, bibe xweyî statuyek. Li Kurdistanê, jî mekteba seretayî heya zanîngehan zîmanê Kurdî bibe zimanê perwerdeyî. Li Kurdistanê Kurdî her usa bibe zimanê fermî. Parlamentoya Kurdistanê, bilî ji hinek waran da, ku di bin desthilatdariya hikumeta merkezî da ne, di hemu kar û baran da divê desthilatdar be.
Yek ji pirsên serekî ya Tirkiyê nebûna demokrasî bi gor pîvanên navnetewî ye. Wext hatiye, ku li Tirkiyê demokrasiyê, ku li ser rêzgirtina mafê mirov û serdestiya huquq ava bûye û zaminê mafên pekhateyên din yên netewî û mezhebî ye, were damezrandin.
Li Tirkiyê naveroka laîsîzmê hatiye xirap kirin. Ji bona vê yekê divê laîsîzm bi gor pivana navnetewî ji nu ve were pênasê kirine. Azadiya dînî û mezhebî bê qeyd û sert divê bêne nasandinê. Di vê warê da divê siyaseta Aleviyan bê guhartinê û siyasêta wekhevî were bi rêva birinê.
Divê dersên dînî îcbarî nebe û hel û merc bêne amade kirinê, ku mensubên hemu dîn û mezheban bi azadî erkên xwe yên dînî cî be cî bikin. Divê bê desteber kirinê, ku her kes erkên xwe yên dînî, di perestgehên xwe da ci be cî bike. Divê rêz li daxwaza Aleviyan li ser cemxane bê girtin.
Divê dewlet destê xwe ji kar û barên dînî bikêsê. Civata her dîn û mezhep, divê kar û barê dinê xwe bi xwe bike, Ku di rewseka usa da pêwîst nake, ku Serokatiya Saziya Karûbarê Dînî bimîne.
Gavên, ku ji bona asayî kirina rewsê divê bêne avêtin
Rast e, ji ber sedemên navxweyî û derveyê, Tirkiyê dev jê siyaseta înkar kirina Kurdan berdaye. Lê belê hêsta ji bona çareser kirina pirsa Kurd bernameyeka rêk û pêk nîne.
Ji bona çareseriyê pêwîst e rewsa siyasî bê asayî kirinê. Di vî warê da berê her tistê divê ser û pevçun çênebe. Eva sal û nîvek e, ku ser nîne, çek bi kar nayê. Niha divê lêborîna siyasî were îlan kirin, daku gerîlla çekê xwe berde û besdarê siyasetê be, girtiyên siyasî azad bin, penaberên siyasî jî vegerine welatê xwe.
Divê sîstema casitî bê jêk belav kirinê, divê karên dinê ji bona casan bêne peyda kirinê, daku besdarê civakê bin.
Divê hel û merc bêne amade kirinê, ku partiyên siyasî yên Kurd û Kurdistanê, bi nav û bernama xwe ve kar û xebatê bikin. Di vê warê da, heya ku desturê nu tê amade kirinê, divê Qanuna Partiyên Siyasî û Qanuna Dij Terorê bêne guhartinê. Divê rêjeya hilbijartinê nemine û azadiya bîr û bawer û damezrandina rêxistinê were desteber kirinê.
Divê hemu qedexeyên, ku li ser zimanê Kurdî hene, nemînin û her çî pêwîst e bê kirin daku zimanê Kurdî di hemu waran da bi azadî were bi kar anin.
Kongre ma ya dehan, erkê xwe dizane, ku ji bona serketina xebata azadiya gelê me, balê biksine li ser siveya xebatê.
Kongre ma ya dehan, carekî dinê radigihine, ku divê xebata çekdarî bi dawî be û tevgera Kurdî xwe ji bi kar anîna tundutijiyê dur bêxe.
Kongre ma ya dehan, pê li ser xebata asitixwaz û bê îtatiya gelerî digre û pêwîst dizane, ku giranî li ser xebata legal bê dayin.
Tirkiyê divê rû be rûye dîroka xwe be
Tirkiyê divê rû be rûye dîroka be. Ji ber tavanên xwe, ji gelê Kurd lêborinê bixwaze. Divê berpirsên hemû cinayetên siyasî, ku di van 30 salên dawiyê da hatine kirin, eskere bibe û bên dadigeh kirinê. Her usa zirarê gelê me bêne tazmîn kirinê.
Yên ku di heyama serê kirêtê da ci û warê xwe hêlane an jî bi zorê hatine derxistin, divê vegerine ciyên xwe yên berê û ziyanê wan were tazmîn kirinê.
Dewlet îtîbarê Seyh Saîd û Seyîd Riza û serokên dinê, ku ji aliyê dewleta dagirker ve hatine kustin, divê li wan vegerine, kabrê wan eskere bike.
Gavên, ku di wî warê da bêne avêtin, hem rewsa proseyê bastir dike û hem jî nisan dide, ku dewlet di çareseriyê da çiqas samîmî ye.
Em pistgiriya halwesta Hikumeta Herêma Kurdistanê dikin
Kongre ma ya dehan, her usa li ser pirsên nava Hewlêr û Baxdayê û rewsa siyasî, ku pas bûyerên Musulê, ku ketiye destê DAIS (Dewleta Îslamî ya Îrak û Sam) pêkhatiye, giftugo kir.
Siyaset û kar û kiryarên serokwezîr Nurî Malîkî, ku dixwaze bibe diktator, yêkitiya Iraqê xistiye bin xeterê. Malîkî Destura Iraqê binpê dike û xala 140 a Desturê ci be ci nake, ku derheqa Kerkuk navçeyên Kurd yên di bin desthilata Baxdadê da ne. Malîkî butceyê Kurdistanê jî birî û bi wî avayî carekî dinê dijminiya xwe nisan da. Malîkî her usa hewl dide, ku pêsiya firotina nefta Kurdistan bi destê hikumeta Herêma Kurdistanê bigre.
Kongre ma ya dehan, siyaseta hanê ya Malîkî mehkum dike. Kongra me firotina nefta Kurdistanê mafê hikumeta Herêma Kurdistanê dizane û pistgiriyê lê dike. Kongra me pistgiriya xwe li halwesta Serokatiya Siyasiya Herêma Kurdistanê li hember karbidestên Baxdad yên soven û dijminkar nisan dide.
Kongre ma ya dehan, pistgiriya hemu biryarên Serokatiya Siyasî ya Herêma Kurdistanê dike ku ji bona carenusî xwe dide. Yek ji wan biryaran jî damezrandina dewleta serbixwe ya Kurdistan e.
Bûyêren Musul rewsa navçeyê aloztir kiriye û xeterên, ku li ser Herema Kurdistan hebûn, zêdetir bûne. Sedema bi hêz bûna DAIS, siyaseta Malîkî ya mezhebperestî ye. Îro pevajoya parçe bûna Iraqê lêztir bûye.
Kongre ma ya dehan, hovîtî û cinayetên DAISê mehkum dike. Pistrast e, ku Serokatiya Siyasî ya Herêma Kurdistanê beramber xetera DAISê bi yekparçeyî berxwe bide, siyaseteka maqul û rastbîn bi rêva dibe. Em pistgiriya her halwesta Serokatiya Herêma Kurdistanê dikin, ku ji bona parastina hebûna xwe û parastina mafên xwe yên desturî digre.
Partiya me êdî xebata xwe di warê legalê da berdewam bike
Kongre ma ya dehan, guhartina rewsa cihan, navçe û welatê me li ber çav girt û biryar da, ku êdî xebata xwe ya azadiyê di warê legalê de berdewam bike.
Li ser damezrandina Partiya me 40 sal derbas bû. Di wan 40 salan da li cihanê guhartinên girîng pêkhat. Serê sar nema, Basurê welatê me azad bû û berbî dewlet bûne ve diçe.
Piska xebata 40 saliya partiya me, di eskere kirina siyaseta dewleta dagîrker a derheqa Kurdistanê û hisyar kirina gel da, mezin e. Daxwaza azadî îro bûye daxwaza hemu gel û bi rêva birina siyaseta înkar ne mimkun e. Iro daxwaza gelê me ji aliye piraniya gelê Tirk ve jî tê qebul kirine. Ku di vî warê da jî Partiya me bi xebata xwe ve serbilind e.
Di encama fidekariya gelê Kurd, xebata azadiyê gelek senger bi dest xistiye. Xebata azadi bi alikariya sengerên hanê, serketina xwe misoger dike.
Kongre ma ya dehan, li ser pêsveçûnên hanê û bi gor pêdiviya xwe, biryar daye, ku xebata xwe di warê legalê da bidomine.
Partiya me biryara xwe ya hanê di heyama maqul da wê ci be ci bike.
Em pistrast in, ku biryara me ya hanê wê bibe nefesek nu û bi hêz û bibe bingeheka qehîmtir bona xebatê me
Partiya me herwekî 40 salan, îro jî bi ruheka tekoser, baweriyeka kûr bi doza xwe û bi pêgirî û disîplînî, heya serketînê kar û xebat bike. Em dizanin îro barê me girantir, berpisiyariya me mezintir bûye.
Lê bêle îro ji herdemî pirtir nêzikê azadî ne.
Partiya Sosyalîst a Kurdistan-PSK
—————
PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi 10. Kongre Kararlari
Karar 1:
Legallesme hakkinda
Bir müddet önce toplanan PSK 10. Kongresi, dünya, bölge ve Kürdistan’daki siyasal süreci degerlendirdi. Kurulusundan bugüne, 40 yil boyunca Kürd halkinin özgürlügü için kararli bir mücadele yürüten Partimiz, halkimizin kararli tutumu, onurlu ve yigit mücadelesi sonucu ve ayrica dünya ve bölgedeki kosullarin etkisiyle Türkiye’deki statünün çözülmeye basladigi, Kürd halkina karsi uygulanan ret ve inkar politikasinin sürdürülemez oldugu tespitinde bulundu. Yillarca sürdürülen mücadele ve ödenen bedeller sonucunda, Türkiye’de legal demokratik mücadele bakimindan önemli gelismeler saglandiginin alti çizildi.
10. Kongremiz bu tespitlerden hareketle ve tabanimizin egilimini de dikkate alarak, kurulus asamasinda Türkiye’deki agir baski ve siddet uygulamalari nedeniyle illegal olarak örgütlenmek zorunda kalan Partimizin, gelinen asamada illegal çalisma biçimine son vererek legal-açik alana çikmasinin halkimizin özgürlük mücadelesine yeni imkanlar sunacagi sonucuna varmistir.
Karar 2:
Çözüm süreci hakkinda
2013 yilinin basinda, devlet adina MIT yetkililerinin PKK lideri Öcalan ile gerçeklestirdigi diyalog sonucunda, PKK’nin önce ateskes ilan ettigi, ardindan da silahli güçlerinin yurtdisina çekilmesi karari aldigi biliniyor.
Söz konusu gelisme Kürd sorununun barisçil çözümü yönünde olumlu bir adim olarak algilanmis ve toplum tarafindan önemli oranda desteklenmistir.
Ne var ki bir süre sonra, hükümetin bu konudaki kararsizligi ve PKK’nin geri çekilmeyi durdurmasi ile “çözüm süreci” olarak ifade edilen bu süreç tikanma noktasina gelmistir.
Geçen süre içinde, hükümet sorunun çözümü için kararli ve etkin adimlar atmadigi gibi, silahlarin susmasini da Kürd sorununun çözümü olarak lanse etmistir. PKK ise geri çekilmeyi durdurduktan sonra, tekrar gerilimi tirmandirmaya baslamistir.
Bu durum, Türkiye’yi eski çatisma ortaminin esigine getirmistir.
Söz konusu gelismeleri degerlendiren 10. Kongremiz silahlarin susmasini önemli bulmakla birlikte mevcut durumun Kürd sorununun çözümü anlamina gelmediginin altini çizmistir.
10. Kongremiz, Kürd sorununun çözümü için, hükümeti öncelikli olarak asagidaki adimlari atmaya davet eder.
a) Bir an önce kapsamli bir siyasi af çikarilmali, hem dagdakilerin, hem de hapiste ve yurtdisinda olanlarin serbestçe siyaset yapmalarina olanak saglanmalidir,
b) Kürd siyasi partilerin kendi kimlikleriyle örgütlenmelerine ve özgürce siyaset yapmalarina olanak saglanmali,
c) Kürdçenin ilkokuldan üniversiteye kadar egitimin tüm asamalarinda egitim dili olarak kullanilmasina imkan taninmali, Kürdçenin Kürdistan bölgesinde resmi dil statüsüne kavusmasinin zemini hazirlanmali,
d) Kürdçe diline iliskin yasakçi mevzuata tümüyle son verilmeli, Kürdçe isimlerin iadesi için hiçbir basvuruya ve idari karara neden kalmayacak sekilde gerekli olan yasal ve idari düzenlemeler yapilmali,
e) Toplumun temel beklentisi olan yeni ve demokratik bir anayasa bir an önce yapilmali, bu anayasa kendi kaderini tayin hakki da dahil, Kürdlerin tarihi, ulusal ve demokratik haklarini güvence altina almalidir.
f) Partimiz Kürd sorununda bir taraftir ve hükümetin sorunun çözümü konusunda sadece bir tarafla degil, Partimiz de dahil bütün Kürd taraflariyla görüsmesi gerektigini savunur.
g) Partimiz PKK’yi izledigi gerilim politikasini sonlandirmaya, adam kaçirma, çocuklari silah altina alma gibi uygulamalara son vermeye, silahli güçlerini yurtdisina çikartarak Kürd sorununun barisçil çözümüne daha fazla katkida bulunmaya çagirir.
Karar 3
Kürdistan Bölgesi Hakkinda
10. Kongremiz bir kez daha Güney Kürdistan’da halkimizin elde ettigi tarihi kazanimlari selamlar.
Bagdat yönetiminin Kürdistan Bölgesi’ne karsi izledigi ayrimci uygulamalari siddetle kinar. Maliki yönetiminin Kürd halkinin anayasal gelirlerini gasp etme ve Kürd halkini sindirme girisimleri siddetle mahkum eder.
10. kongremiz, basta Kerkük olmak üzere Kürdistan Bölgesi Disinda kalan Kürd illerine iliskin, basta 140. maddesi olmak üzere Anayasa’nin bir an önce uygulanmasini talep eder.
10. Kongremiz, Kürdistan Bölgesi’nin kendi kaynaklarini halkinin mutlulugu için istedigi biçimde kullanmasi hakkini savunur.
10. Kongremiz, Kürdistan Bölgesi’nin, yüz yüze bulundugu sorunlarin üstesinden gelmek için, kendi iç siyasi birligini daha güçlü ve katilimci bir biçimde gerçeklestirmesi gereginin altini çizer.
Karar 4
Güneybati Kürdistan Hakkinda
10. Kongremiz 4 yildir devam eden Suriye’deki iç savasin yikici sonuçlarini kaygiyla izlemektedir.
Kongremiz ayni zamanda bu ülkedeki Kürd hareketinin Suriye iç savasinin disinda kalmasini son derece olumlu bulmaktadir.
Güneybati Kürdistanli partilerin Hewlêr Mutabakati çerçevesinde bir araya gelmesi ve Kürd Yüksek Konseyi’ni olusturmasi tarihi bir gelismeydi. Ne var ki BAAS rejiminin Kürd bölgelerinden kismi bir biçimde geri çekilmesi ve bu bölgeleri PYD’ye emanet etmesiyle Kürd Yüksek Konseyi’ni islevsiz hale getirdi, Hewlêr Mutabakati ortadan kalkti.
Gelinen asamada PYD kendi yörüngesinde olmayan Kürd partilerine baski uygulamakta, onlarin siyasi faaliyetlerini gayri mesru yöntemlerle engellemekte, yöneticilerini sinir disi etmektedir.
Bu durum bir yandan Güneybati Kürdistan’daki Kürd hareketini kendi için bir iç savasin esigine getiriyor, öte yandan Güney Kürdistani da bu sorunun bir parçasi haline getiriyor.
10. Kongremiz, Suriye’nin bir rejim degisikligi ile karsi karsiya bulundugu bu asamada PYD’yi söz konusu sekter, baskici ve kendini dayatan tutumunu terk etmeye çagirir. Bütün Kürd partilerini Hewlêr Mutabakati çerçevesinde birligini yeniden insa etmek için ulusal sorumluluk bilinci ile davranmaya davet eder.
Karar 5
Dogu Kürdistan Hakkinda
10. Kongremiz Dogu Kürdistan halkimizin büyük bedellerle yürüttügü özgürlük mücadelesini bir kez daha selamlar ve her türlü dayanisma içinde bulundugumuzu bildirir.
Kongremiz, Iran sömürgeci ve teokratik rejimin halkimiza ve Iran’in öteki halklarina yönelik insanlik disi baski ve terör uygulamalarini lanetler.
Iran Islam Cumhuriyeti’ni son dönemde artan idamlar nedeniyle mahkum eder ve rejimi idamlara son vermeye çagirir.
Kongremiz, Iran’daki devlet terörünün ve idamlarin durdurulmasi için basta Birlesmis Milletler olmak üzere uluslararasi kamuoyunu etkin bir tutum almaya çagirir.
Kongremiz Dogu Kürdistan’daki Kürd siyasi örgütleri arasindaki yakinlasma ve birlik çabalarini destekler. Halkimizin özgürlügü için bu çabalarin önemini vurgular.
Karar 6
Alevi toplumu ve inanç özgürlügü hakkinda
Türkiye cumhuriyeti devleti, üzerinde kuruldugu cografyanin etnik, dini ve kültürel çogulcu yapisini bir yana birakarak bütün farkli toplumsal kesimleri Türk,-Islam-Sünni kimligi içinde eritmeyi hedefine koydu.
Kürt halkina karsi koyu bir baski ve inkâr politikasi izledi. Rum, Süryani, Keldani, Ezidi gibi etnik ve dini azinliklarin çogunu sürdü ya da onlari yogun bir baski altina aldi. Nüfusu 20 milyonu askin Alevi toplumu ötekilestirildi, dini inançlarini özgürce ifade etmesine sayisiz engeller çikardi. Diyanet Isleri Baskanligi, Sünni- Hanifi mezhebine göre sekillendirildi. Türkiye’de laiklik ilkesi içeriginden bosaltildi. Laiklik, devletin din ve inanç alaninda izledigi tekçi ve ayirimci uygulamalara mesruiyet kazandiran bir kilifa dönüstü.
Oysa laiklik ilkesi, devletin din ve inanç konusunda tarafsiz davranmasini, herhangi birisine iliskin sinirlayici, ötekilestirici ve koruyucu tutum içine girmemesini gerektirir. Laiklik; din, inanç ve ibadet özgürlügünü güvence altina almayi toplumsal barisin ve inanç özgürlügünün bir geregi sayar.
Bu bakimdan Türkiye’de din dersleri zorunlu olmaktan çikarilmali, farkli din, inanç ve kültürlerin kendilerini özgürce ifade edebilmelerine olanak saglanmali. Farkli dini grup ve cemaatlerin kendi inançlarindan kaynaklanan ibadet ve törenlerini istedikleri mekânlarda gerçeklestirmeleri, inanç özgürlügünün bir geregi olarak güvence altina alinmali. Alevi toplumunun Cemevlerine dönük taleplerine saygi gösterilmeli.
Giderek devlet din ve inanç alanindan geri çekilmeli. Bu alandaki ihtiyaçlarin karsilanmasi ilgili inanç topluluklarina birakilmali. Böyle bir durumda ise Diyanet Isleri Baskanligi gibi bir kuruma gerek kalmaz.
Gelinen asamada din ve inanç özgürlügü konusunda saglanacak ilerleme Türkiye’de toplumsal barisin insasi bakimindan hayati bir önem tasir. Alevi toplumunun inanç ve kültürel kaynakli taleplerinin karsilanmasi ise bu konuda atilmasi gereken adimlarin basinda gelir.
Kürdistan Sosyalist Partisi, devletin inanç alanindan elini çekmesini, Diyanet Isleri Baskanligi’nin lagvedilmesini ister, Alevilerin esitlik, dini ve vicdani özgürlük taleplerini destekler.
Karar 7
Kürtçe anadilde egitim hakkinda
Kürtler, kendi adlariyla anilan Kürdistan’da kullandiklari anadilleri sayesinde yüz yillar boyu varliklarini sürdürdüler. Bundan sonra da varliklarini sürdürmeleri ve ulus olarak kendilerini gelecege tasimalari anadillerini özgürce kullanabilmelerine, Kürtçenin Kürdistan’da egitim dili statüsüne kavusmasina baglidir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, Osmanli bakiyesi cografyada bir Türk ulus devleti yaratmak amaciyla Kürt halkina karsi esi görülmemis bir inkar ve asimilasyon politikasina giristi. Kürt halkinin varligini yok saydi. Kürt dili ve kültürünü ortadan kaldirmak için yogun bir asimilasyon politikasi uyguladi. Kürtleri Türk ulusu içinde eritmeyi bir devlet politikasi haline getirdi. Söz konusu çagdisi politika Kürt halkinda derin aci ve travmalara yol açti.
Ancak devletin izledigi baski, inkâr ve asimilasyon çizgisi Kürt halkinin kararli mücadelesi sonucu bosa çikartildi. Türkiye devleti bir süreden beri kati inkâr politikasinda belli bir yumusamaya gitmekte ve attigi kimi adimlarla Kürtçeyi serbest biraktigini ve böylece Kürt sorununu çözdügünü iddia etmektedir.
Ne var ki Kürt sorunu ve Kürtçenin serbestligi, ne tek basina bir TRT 6’in açilmasi ne de bir seçmeli ders sorunudur. Bazi üniversitelerin bünyesinde Kürtçe bölümlerin açilmasi ile Kürtçenin serbest hale geldigi söylenemez.
Kürt dilinin bütün prangalardan kurtulmasi onun ancak ilkokuldan üniversiteye kadar egitimin bütün asamalarinda egitim diline dönüstürülmesiyle mümkündür. Kürtçenin bir dil olarak yasamasi, serpilip gelismesi ve hakkiyla kullanilmasi onun Kürdistan’da egitim dili olarak kullanilmasina baglidir.
Öte yandan bir dilin yasam bulmasi o dilin ayni zamanda kamusal alanda kullanilmasini gerektirir. Bu çerçevede Kürtçe sadece egitim alaninda degil ayni zamanda kamusal alanda da özgürce kullanilabilmeli. Kürtçe, Kürdistan’da Türkçenin yani sira resmi dil statüsüne kavusturulmali.
Kürdistan Sosyalist Partisi, Kürtçe anadilde egitim hakkinin sadece mesru bir hak degil, ayni zamanda Kürt sorununun esitlik temelinde çözümü bakimindan da olmazsa olmaz bir kosul olduguna inanmaktadir. Bu nedenle gerekli yasal ve idari düzenlemeler bir an önce yapilmalidir.
Dengê Kurdistan