Mesud Tek: Dini gömlek Kürd toplumuna dar gelir

ISID örgütü, genel olarak Sünni Araplarin Musul ve bazi Irak yerlesim birimlerini ele geçirmesini nasil degerlendiriyorsunuz?
Irak Sam Islam Devleti (ISID) örgütünün niteligi, yapisi ve insanin kanini donduran eylemleri biliniyor. Bölgenin en kanli örgütlerinden birisi. Kendisine karsi olan Sünni Müslümanlar da dahil tüm kesimlere yönelik insanlik disi eylemleriyle taniniyor. Ama onun bu yapisi Musul’u ele geçirmekle tetikledigi degisimin büyüklügünü ve önemini asla azaltmaz.
Musul’un ISID tarafindan ele geçirilmesiyle Irak’taki siyasi denge bir anda altüst oldu. Pamuk ipligi ile bagli olan Irak’in birligi tehlikeye düstü. Emperyalistler ve onlarin yerli isbirlikçileri tarafindan, Kürdistan’in bir kez daha bölünmesi pahasina olusturulan “yapay” Irak devletinin bütünlügü, hiç bir zaman bugün oldugu kadar dagilma tehdidiyle karsi karsiya kalmamisti.
Musul’un ISID tarafindan ele geçirilmesi basta ordu olmak üzere devlet aygitinin ne kadar parçali bir yapi tasidigini, temelinin ne kadar çürük oldugunu gösterdi. Ordu bozguna ugradi ve dagildi. Bir anda Kürdistan Bölgesi ile Bagdat arasinda özgür bir Sünni Arap bölgesi olustu. Sünni Araplar Irak politikasina etkin bir biçimde geri döndüler. Bundan böyle Irak’a yönelik her politika Sünni Araplari dikkate almak zorunda.
Irak ordusunun geri çekilmesinin Kürdistan Bölgesi sinirlarinda meydana getirdigi güvenlik boslugunu doldurmak için, ordunun birakip kaçtigi üslerin büyük bir bölümüne Pesmergeler yerlestiler. Bir baska ifade ile Güney Kürdistan’i Irak’tan ayiran sinirin tamami Pesmergelerin kontrolünde, Bir anlamda Irak Anayasasi’nin 140. Maddesi pratikte hayata geçmis oldu…
Musul’un ISID tarafindan ele geçirilmesi ve sonrasinda yasanan olaylarin yol açtigi önemli gelismelerden birisi de, Irak’ta Sünni-Sii çatismasi agirlastirmasi ve tüm bölgeye yayilma riski tasiyan mezhep savaslarina dönüsme riskidir.
Kürdistan Pesmergelerinin Kerkük ve diger tartismali Kürdistan bölgelerinde hakimiyet saglamasi Sünni Araplar ve ISID ile savasa girmemesini nasil buluyorsunuz?
Pesmergelerin güvenligi saglamak amaciyla basta Kerkük olmak üzere Kürdistan Bölgesi idaresi disinda kalan Güney Kürdistan’a yerlesmesi esyanin tabiati geregidir. 2003 yilinda, BAAS rejiminin yikilmasi sonucu olusan bölgesel sartlar nedeniyle Kürdistan Bölgesi idaresi disinda kalan Kürd yerlesim yerleri, olusan yeni bölgesel sartlar nedeniyle bu kez Kürdistan Bölgesi’nin idaresi altina girdi. Bir anlamda anavatan ile bütünlesti.
Pesmergelerin ISID ile savasmamalarini dogru buluyorum. Kürdistan Bölgesi Baskanligi daha basindan itibaren Pesmergelerin sadece sinirlari ve Kürdistan’da yasayan tüm halklari koruyacagini, saldirmasi halinde ISID ile çatisacaklarini, ISID’in pesine düsmeyeceklerini açikladi. Bugüne kadar da bu tavrini sürdürdü. Bu güne kadar Kürdistan Bölgesi ne Sünni Araplarla, ne Sii Araplarla ne Türkmenlerle ne de öteki etnik guruplarla çatisti, çatismaz da. Aksine, Kürdistan Bölgesi ISID ile Sünni Araplari bir görmedigini, Sünni Araplarin taleplerinde hakli oldugunu ve desteklediklerini belirtti.
Qandil ve PYD, Pesmerge ve gerilla el ele vererek ISID’e karsi savassin dedi. Bu öneriyi nasil yorumluyorsunuz?
Tüm parçalardaki yurtsever partiler ve sahsiyetler, Kürdistan Bölgesi’nin yaninda olduklarini, Güney Kürdistan’i ve kazanimlarini korumak amaciyla, savasmak ta dahil her türlü göreve hazir olduklarini açikladilar. Qandil ve PYD’nin sözkonusu açiklamasini da böyle okumak istiyorum. “Qandil ve PYD samimi degil, baska hedefleri var” demek niyet okumak olur, ki bunun siyaseten dogru olmadigini düsünüyorum. Kaldi ki kurtlar sofrasinin her zaman kurulu oldugu Ortadogu gibi bir cografyada Kürdistan Bölgesi’ni ayakta tutup, kisa sayilabilecek bir zaman içinde “bir demokrasi ve kalkinma adasi” haline getiren Kürdistan Bölgesi Siyasi Önderligi’nin tecrübesine güvenmek gerekir. Onlar kimin samimi oldugunu, uzatilan elin ne için uzatildigini çok iyi bildiklerine inaniyorum.
Irak ve Suriye’de olanlar, iki mezhep arasinda süren bir savas mi? Kürtlerin bu mezhep savasinda birilerinin saflarinda yer almasi dogru mu?
Hayir, su anki durumuyla bu iki ülkede yasananlar Sünni-Sii savasi degil. Aksine, Suriye’deki savas, mezhep çatismalari yasansa da diktatörlüge karsi. Irak’ta ise merkez bankasi, istihbarat örgütü gibi çok önemli makamlari elinde tutan, savunma ve içisler bakani atamayip bu bakanliklari da vekaleten yürüten Maliki’nin Kürdlerden sonra Sünnileri de yönetimden dislamasina duyulan bir tepki. Elbette ISID “Safevilere karsi savastigini, son Sii kalana kadar savasacaklarini” söylüyor. Ama Sünni toplumu sadece ISID degil. Bugün ISID’in yaninda yer alan ve onu destekleyen basta Sünni Arap asiretleri olmak üzere, Maliki karsiti irili ufakli, radikal ve ilimli bir çok gurubun amaci Siileri yok etmek degil, haklarini elde etmektir. Kürtlerin olasi bir mezhep savasinda yer almasi, bizim için yikim olur. Çünkü dini gömlek, özellikle din açisindan çok renkli bir yapiya sahip olan Kürd toplumuna çok dar gelir.
Diyarbakir’da yapilan bir toplantida, Hewlêr’de bir Kürt kongresinin toplanmasi ve bir Kürt stratejisinin belirlenmesi çagrisi yapildi. Çagriyi yapanlarin gerçek amaci ne sizce?
Bildigim kadariyla çagri daha önce olusturulan Kürdistan Ulusal Kongre Hazirlik Komitesi’nde yer alan Kuzey Kürdistanli örgütlerin olusturdugu Koordinasyon tarafindan yapildi. Bu amaçla bir heyet Hewlêr’e gelip bazi görüsmeler de yapti. Çagriyi yapanlar niyetlerini de açikladilar. Onlarin bu niyetlerinde ne kadar samimi olduklarini ölçmek bana düsmez. Ama bu arkadaslarin, daha önce Bölge Baskani Sayin Barzani’nin yönetiminde yürütülen çalismada yasanan basarisizliginin nedenleri konusunda kafa yormadiklari belli. Eski yapisiyla, basarisizliga yol açan tutum ve davranislardan vazgeçmeden bu isi kotarmak istiyorlar. Ki, bu mümkün degil.
Qandil ve PYD den gelen birlik çagrilarinda Kürtler için ulusal devlet kurma, bagimsizlik gerekli degil, demokratik Suriye demokratik Irak demokratik Türkiye gerekli deniliyor. Sizce Qandil ve PYD bagimsiz Kürdistan için olusacak bir birlige katilirlar mi?
Bagimsiz Kürdistan’in kurulmasini amaçlayan bir birlik çalismasi mi yürütülüyor? Bizim bu konuda bir bilgimiz yok. Ama bundan Kürdistan Ulusal Kongresi’nin olusturulmasi kastediliyorsa, bildigimiz kadariyla bu kongre Bagimsiz bir Kürdistan ilani için olusturulmaya çalisilmiyor.
PKK ve çevresinin var olan paradigmalariyla “Bagimsiz Kürdistan’i” amaçlayan birlige katilip katilmayacaklarina dair sorunun cevabini ise en iyi onlar bilirler.
Size göre Güney Kürdistan’da bagimsizlik ilan etmenin tam zamani mi, yoksa beklemek mi gerekiyor?
Ortadogu gibi dünya devlerinin çatisma içinde olduklari bir bölgenin merkezinde olan Güney Kürdistan’da bagimsizlik ilani sadece Kürdlere bagli degil. Kürdlere kalsa simdiye kadar, parlamentosu, hükümeti, bölge baskanligi ve öteki kurum ve kuruluslariyla birlikte ilan edilmemis bir devlet gibi davranan Güney Kürdistan bagimsizligini onlarca kez ilan etmis olurdu. Ulusal sartlarin yanisira bölgesel ve uluslararasi sartlarin da bagimsizlik ilanina uygun olmasi gerekir, ki bu sartlarin uygun olup olmadigi iyi Güney Kürdistan Siyasi Önderligi bilir. Çünkü onlar isin göbeginde bulunuyorlar. Bölgesel ve uluslararasi güçlerle, hadi adini direkt söyleyelim, basta ABD olmak üzere Batili emperyalist ülkelerle bire bir iliski içindeler. Bize düsen “tam zamani, yok biraz daha beklemek lazim” gibi polemiklere girmemek, zamani belirlemeyi Güney Kürdistan Siyasi Önderligi’ne birakmak ve onlarin sagduyusuna güvenmektir. Onlara bu konuda yapilacak en büyük yardim ise, el ele vererek Kuzey Kürdistan’da ulusal demokratik mücadeleyi yükseltmektir.
Kerkük’ün Kürtlerin eline geçmesi karsisinda dünya sustu, bir nevi onayladi, bu bagimsizlik adimi atmak için bir isaret olarak kabul edilebilinir mi?
Dünyanin Kerkük’ün Kürdlerin eline geçmesine sessiz kalmasini, bagimsiz devlet için verilen olumlu bir isaret olarak yorumlamak, asiri iyimser bir yorumdur.
Kerkük idari olarak Bagdat’a bagli ve bir de Baba Gurgur’dan çikan petrol üzerinde söz sahibi olan merkezi hükümet. Ama Kerkük öteki alanlarda 2003 yilindan bu yana Kürdlerin elinde. Kaldi ki su anda “dünya”, Kürdistan Bölgesi’nin çikartip dünya pazarlarina sundugu petrolü almakta imtina ediyor, Maliki yönetimi ile karsi karsiya gelmek istemiyor. Sorun sadece petrol olsa is kolay. Çünkü su anda Kürdistan Bölgesi’nde bulunan petrol ve dogal gaz yataklari, bagimsizlik için Kerkük’e ihtiyaç duyulmayacak kadar çok!…
kaynak:kurdistan-aktuel.org
Dengê Kurdistan