Burkay: Ne ‘serok’ ne ‘baskan’ lafini sevdim; Kemal Abi denmesini tercih ettim

Bas Haber’le söylesi
Asagidaki söylesi HAK-PAR Kongresi’nin hemen ardindan Bas Haber adina Yeter Polat‘la yapildi ve 13 Kasim’da ‘ Kürtler ulusal cephe politikasi izlemeli’ basligi altinda yayinlandi. (Dengê Kurdistan)
Yeter Polat
BasHaber / Ankara ‘ 1960’li yilarda Türkiye Isçi Partisi’nde siyaset yapan Kemal Burkay ayni zamanda avukat kimligi ile taniniyor. Siyasi faaliyetleri sebebiyle 1966’da, 1969 ve 1971 yillarinda birkaç kez tutuklanmis, 1972 yilinda Lübnan üzerinden Avrupa’ya çikmisti. 1974 yilinda genel aftan yararlanarak Türkiye’ye geri dönen Burkay, ayni yillarda Kürdistan Sosyalist Partisi’ni kurdu. 2003 yilina kadar bu partinin genel sekreterligini yapti. 31 yil yasadigi Isveç’ten Türkiye’ye 30 Temmuz 2011 yilinda geri dönen Burkay, 4 Kasim 2012’de Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Baskanligi’na seçildi. Bu görevini ise, 26 Ekim 2014 tarihinde yapilan 6. Olagan Kongre’de birakarak, HAK-PAR’da üye olarak kalacagini açikladi.
Yazar, sair, siyasetçi olarak hem Türkiye kamuoyunda hem de Kürdistan’da taninan, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere 40’i askin siir, hikâye, ani ve Kürdistan tarihi üzerine kitaplari bulunan Burkay, anilarinin 3 ve 4’üncü ciltlerini baskiya hazirlamakta.
Ögrencilik yillarindan baslayan siyasal mücadelesinin 60 yila yaklastigini söyleyen Burkay, ‘Örgütlü siyasete Türkiye Isçi Partisi’nde basladim, sonra Kürdistan Sosyalist Partisi’ni kurduk, 30 yil süreyle yönettim. Ülkeye döndükten sonra 2 yildir HAK-PAR’in genel baskanligini yapiyordum. Son kongrede genel baskanligi biraktim, yani yönetici görev almadim,” diyerek simdilik sadece HAK-PAR’in bir üyesi oldugunu anlatti.
Geçmisten farkli olarak artik legal çalisma kosullarinin var oldugunu ifade eden Kemal Burkay ile son gelismeler hakkinda konustuk.
Kosullar legal çalisma için uygun
Illegal siyaset ve legal siyasetin farklari da benzerlikleri var her yerde. Avrupa’daki siyaset zaten legaldir. Onlar illegaliteyi çoktan tarihe gömmüsler. Sol siyaset Avrupa’da 1940’li yillarda, savastan sonra gizlilige son vermis.
Bizde öyle olmadi. Bizim ülkemizde demokrasi olmadigi için illegalite yaygin olmustur. 1980’li yillarin sonlarina dogru Türkiye sol siyasetinde ve Kürt hareketinde legallesme basladi. Irak ve Iran’daki Kürtlere oranla biraz daha erken basladi Türkiye’de. Irak biraz daha farkli. KDP dönem dönem legal çalismalar yapti, bazi dönemlerde illegale çekildi ve su anda diger partilerle birlikte bir devlet yönetiyorlar. Türkiye’de öyle olmadi. Suriye Kürtleri yari legaldiler. Türkiye’de Kürt hareketi 1990’larin basina kadar tümüyle illegaldi, 90’larin basindan itibaren, kismen legal oldular. Bugün hala Kürt partileri kendi adlari ve programlariyla bir bütün olarak legaliteye çikamiyorlar. Buna ragmen legal siyaset için kosullarin iyilestigini söyleyebiliriz.
Kendi adima, 90’larin ortalarindan itibaren illegal siyasetin tümüyle birakilarak legal partilerle siyaset yapilmasini önerdim. Bunu PSK genel sekreteri oldugum zaman da önerdim. Illegalite öyle bir sey ki, belli bir kemiklesme yaratiyor; belli çalisma tarzi, belli isimler insanlarin kimligi haline dönüsüyor ve bunu birakmak kolay degildir; bazen inançlari birakmak kadar zordur. Kendi partim için 90’larin ortalarindan itibaren legale geçilmesini önerdim. Biz zaten silahli mücadele yürütmedik hiçbir dönem. Bu nedenle gizlenmek, saklanmak için neden yoktu.
Illegallite artik anlamsiz
(PSK neden legale çikmiyor sorusu üzerine) (*)
PSK Genel Sekterligi’nden 2003 yilinda ayrildim. Neden PSK legallesemiyor sorusunu yöneticilerine sormak lazim. Neden gecikildi, neden ertelendi?. Bu yil yaptiklari kongrelerinde legale geçme karari almislar ve önlerine iki yil süre koymuslar. Bunu nasil yapacaklarini bilmiyorum, bu onlarin isi. Ancak bir an önce yapmalarinda fayda var bence. PKK bile silahlari birakip legal siyasete yönlenmeyi tartisiyor. Kaldi ki PKK’nin politikalarini izleyen yandas legal partiler var, oldukça da etkililer; parlamenterleri var, belediye baskanliklarina sahipler. PKK açisindan böyle bir durum varken, siddete bulasmamis, silah kullanmamis partilerin illegalcilik oynamalarini anlamakta dogrusu zorlaniyorum.
Illegalite kemiklesme yaratiyor
Aliskanlik güçlü bir sey insan hayatinda; belli bir yasam tarzina alismak, siyasette belli bir mücadele tarzina alismak Bu bir kemiklesme yaratiyor; degistirmek kolay degil. Insanlarin içinde çalistiklari parti bir kimlik haline dönüsüyor. Uzun yillar illegal çalismis, bunun geregine inanmis, buna adeta kosullanmis insana, bunu birak açiga çik dediginiz zaman hemen ve kolaylikla basaramiyor.
Zemin olusturulduktan sonra Gerilla dönebilir
PKK kadrolari açisindan legaliteye geçmenin daha farkli zorluklari var, ama imkansiz degil. Öncelikle buna uygun yasal zeminin olusturulmasi gerekir. Af çikmasi, dagdan inenlerin siyasal ve sosyal hayata serbestçe karismalari, herhangi bir kovusturma riskinin olmamasi gerekir. Yine cezaevlerindeki insanlarin özgürlüklerine kavusmalari, yurt disindakilerin geri dönüslerinin önündeki engellerin kaldirilmasi, siyasal ve sosyal hayata karismalarinin önündeki engellerin temizlenmesi gerekir. Kürtler bakimindan psikolojik kosullarin da hazirlanmasi lazim. Çözüm dendigi zaman ilk akla gelmesi gereken bu.
Silah birakma kosullarinda da uzlasma gerek
Her iki tarafin da çözümü istemesi lazim. Silahli mücadeleyi birakmak da belli kosullari gerektirir. Kürt halkinin haklari taninsaydi, baski olmasaydi Kürtler daga çikar miydi? Dagdan inmeleri için de belli sorunlari çözmek lazim. Silah birakmanin kosullarinda da uzlasmak gerekir. PKK silahlarini sinir ötesine tasiyacak ve bunlardan kurtulacagiz diye düsünmek dogru degil. PKK nasil silah birakacak? Bunun zemini hazirlanmadi, örnegin bir af çikarilmadi, yasal düzenlemeler yapilmadi. Taraflar birbirine güvenmeli. Psikolojik hazirlik için bir dönem ve belli adimlar gerekir. Insanlar, cezaevinde yasamayi, dagda olmayi, yurt disinda kalmayi istemezler. Asil önemli olan Kürt sorununun çözümüdür. Peki çözüm için devletin, hükümetin ve ayni zamanda PKK’nin önerisi ne? Bunlari bilmiyoruz.
ISID düzenli ordu ihtiyacini ortaya çikardi
(Mücadele biçimleri, ISID’in saldirilari ve yasanan savunma sorunlari üzerine)
Mücadele biçimleri bakimindan her bölgenin ve her dönemin kosullari farklidir. Suriye’de üç yil öncesine kadar bir silahli mücadele ortami yoktu. Eger Suriye hükümeti gerekli reformlari yapip demokrasiye geçebilseydi bu durumlari yasamazdik. Bunlari yapamadigi için yikim derecesinde bir iç savas yasiyor. Kürtler de ister istemez bu savasin parçasi oldular.
Her seyi kosullari içerisinde degerlendirmek lazim. Güney Kürdistan’da Kürtler bir dönem partizan savasi veriyorlardi. Iran’da da böyle oldu bir dönem. Belli kosullar sizi belli mücadele tarzlarina sürükleyebilir. Bunlar içersinde silahli mücadele de vardir. Ama bu zorunlu hale gelmeden ben bu isi silahla hallederim demenin de bir anlami yok. Silaha basvurmadan barisçi yöntemlerle mücadele yürütmek mümkünse onu tercih etmek lazim. Silah, bedeli agir olan bir mücadele yöntemidir.
Bugün ise Güney Kürdistan için diyoruz ki düzenli bir orduya ihtiyaç var. ISID saldirisi bunu gösterdi. Elbet bu tedbirin daha önce alinmasi gerekiyordu.
Örgütler diger parçalarin iç islerine karismamali
Kürdistan parçalanmis bir ülke, dört devlet arasinda bölünmüs. Elbette bu parçalarin siki iliskisi olacak, geçmisten beri de vardi. Güney Kürdistan’daki mücadele bu tarafi etkiledi, Dogu Kürdistan’daki mücadele buralari etkiledi. Güney Kürdistan’daki Kürtler de Saddam döneminde birkaç kez kitleler halinde Kuzey ve Dogu parçalarina iltica ettiler. Bölgedeki iliskiler son derece karmasik. Ortadogu’daki sorunlar tüm dünyayi ilgilendiriyor. Kürt meselesi de bunun içinde. O yüzden bugün konustugumuz seyler çok sasirtici degil. ABD’nin yaptigi müdahaleler anlasilir seyler. Ancak ben basindan beri herhangi bir parçadaki siyasi örgütlerin diger parçalarin iç islerine karismasini yanlis buldum.
Kobane kusatmasi pek çok seyi degistirdi
(Kürt örgütlerinin birligi ve ulusal kongre toplanmasina iliskin soru üzerine)
Dört parça bakimindan ulusal kongre çok mu gerekli? Bunun kosullari var mi? Ben de geçmiste bu çalismalarin içinde yer aldim uzun zaman. Ne yazik ki bu çalismalar diledigimiz gibi sonuçlanmadi. Kürt örgütleri bir araya gelemediler, hatta zaman zaman birbirleriyle çatistilar. Mesela 1980’li yillarin basinda Iran Kürdistani Demokrat Partisi’yle Irak Kürdistani Demokrat Partisi arasinda çatisma çikti. Ben oradaydim ve tanik oldum bu çatismaya. Tabi çok üzücü bir seydi bu. Yine 90’li yillarda PKK ile Güney Kürdistanli örgütler arasinda da bir dizi çatismalar oldu.
Suriye’deki duruma gelince… PYD çalisma biçimi olarak PKK’ye çok benziyor. Bu olaylar sirasinda Kandil’den oraya bin kadar gerilla aktarildi. Esat buradaki kontrolü PYD’ye birakti. Onlar da diger Kürt örgütlerinin çalismasini engellediler. Bunun üzerine Sayin Barzani araciligiyla görüsmeler yapildi ve anlasmaya varildigi duyuruldu. Hem PYD hem de Suriye Kürtleri Yurtsever Birligi denen örgüt (ENKS) arasinda. Ancak PYD eski tavrina devam etti, baskici bir tutum sergiledi. Suriyeli Kürtler hakli taleplerine, özgürlüklerine ulasmak için birlik olusturmalilar. Ancak PYD buna izin vermiyor, kendisi egemen olmak istiyor. Tabi bu duruma PYD’nin Esat rejimi ile var olan iliskileri yol açiyor. Belki, ISID’in ortaya çikmasi, Kobane kusatmasi PYD’nin politikasini degistirmesine sebep olabilir.
Ulusal cephe politikasi izlemek gerekli
ISID iki seyin degismesine yol açmistir: Birincisi Kürtlerin birbirinin yardimina ihtiyaç duymasi, ikincisi bir bütün olarak Kürtlerin bu durumdan etkilenmesi. Duygusal bakmamaliyiz olaylara. Ben simdiye kadar PYD’nin yanlislarini hep söyledim. Ancak Kobane’de yasananlari halkimizin direnisi olarak gördüm, direnis PYD’nin öncülügünde de olsa destekledim. Bunu diger Kürtler de böyle gördüler. Burdaki direnis Kürtler arasinda büyük bir heyecana sebep oldu, Kobane bir sembole dönüstü. Bazen uluslar bazi semboller etrafinda birlesirler. Ancak önemli olan bunun devam etmesi, istikrara kavusmasi. Bu da örgütlerin geçmiste yaptiklari hatalardan ders çikarmasina baglidir. Bu konuda çok iyimser degilim. Bunun çok zor oldugunu biliyorum. PKK ulusal bir kongrede yer almak için, onun kurulusuna katki sunmak için gerekli politik esneklige sahip degil. PKK kuruldugu günden bu yana diger örgütleri düsman gibi gördü ve bugün de tutumu degismis degil. Bunu yaparak nasil ulusal kongre toplayacaksiniz? Bunu yapabilmek için öncelikle ulusal cephe politikasi izlemek lazim.
Biz Kürdistan Sosyalist Partisi’ni kurdugumuz andan itibaren ulusal cephe politikasi programimizin temellerinden biriydi. Bu yüzden dört parça arasinda ulusal kongre için de çalistik. Bunlar basariya yetmedi. Kürt örgütleri bakimindan bir ulusal kongrenin geregi var miydi? Bence vardi. Islevi, fonksiyonu ne olacak, bu ayri bir tartisma konusu.
Ulusal Kongre konusunda eski hatalardan dersler çikarmak lazim
Bölge degisiyor, dünya degisiyor, Kürdistan’da bundan etkileniyor. Kendi içinde de bir dinamizmi var. Hem iç dinamikler hem dis etkenler bu degisimde rol oynuyor. Kürt halkinin degisik parçalardaki mücadelesini ve gelecegini tartisiyoruz. Ne olacak, Kürtleri neler bekliyor? Kuzey’de, Güney’de, Bati ve Dogu Kürdistan’da neler olacak? Ulusal kongre meselesi var önümüzde
Simdiden bir sey söylemek zor. Iyimser girisimler, öneriler görüyorum. Sayin Mesut Barzani iki yil kadar önce ulusal kongrenin toplanma zamani gelmistir, demisti. Ne yazik ki ben geçirdigim tüm tecrübelerden sonra bu kadar iyimser degilim. Kürdistan’in kusatilmisligi, bölünmüslügü ulusal kongrenin toplanmasina da ciddi engeldir. Bir ulusal kongre toplariz, bu dört parçayi yönetir diye düsünürsek bu olmaz. Su olabilir: Ulusal kongre dört parça arasindaki koordinasyonu saglar, bir uyum saglar; partiler arasinda dayanisma saglar, çatismayi önler. Güneydekiler gelip Kuzey’i yönetmeyecek elbet. Ya da bunun tersi… Böylesi müdahaleler yanlis olur; çatismalara, ciddi sürtüsmelere neden olur.
Geçmiste yapilan hatalardan arinmak lazim. Neydi bu hatalar? Kürdistan’in herhangi bir parçasinda mücadele eden örgüt, ülkenin diger bir parçasini denetleyen devletlerle iliskiye giriyordu. Mesela bir dönem Irak Kürt örgütlerinin Iran’la iliskisi vardi. Iran Kürt örgütlerinin Saddam rejimiyle iliskisi vardi. Sinirlari disariya açik degil Kürtlerin. Disaridan yardim ancak Kürdistan’i bölüsmüs ve kusatmis olan devletlerin sinirlari üzerinden gelecek. Bunun için o devletlerin müsaade etmesi lazim. Iran ile, ya da baskasiyla iliski kurdugunuz zaman sizden bir seyler bekler, Kürt hareketini kendi çikarlari dogrultusunda kullanmak ister.
Bu nedenle Kürtler istedikleri halde bir araya gelemediler, hatta kendi aralarinda çatistilar zaman zaman. Pahaliya mal oldu bu iliskiler; söz konusu devletler Kürtlerin siyasetine ipotek koydular.
Kürt örgütlerinin sinirlari olmak zorunda
Biz de bu Ortadogu bölgesinde siyaset yaptik. Istihbarat örgütleriyle iliskiye girdiginiz zaman onlar sizi kontrol etmek isterler. Mesela Öcalan bir dönem Sam’daydi. Suriye’nin izniyle orada bariniyordu, bu politikalarini etkilemiyor muydu? Çok etkiliyordu. Ayni sey diger Kürt örgütleri için de var olmustur. Örnegin; 1992’de Güneyli Kürtler federasyon ilan etti, çok güzel bir gelismeydi, Kürt halki bakimindan çok önemliydi; ama Öcalan buna karsi çikti. Baska kimler karsi çikti: Irak, Suriye, Türkiye ve Iran Böylesi bir ortamda, böylesi bir karmasa içinde dogru bir politika, ilkeli politika izlemek zordur. Iliski kurdugunuz devletten para ve silah alirsiniz, onlar da sizin siyasetinize ipotek koyarlar. Herseye ragmen Kürt örgütlerinin sinirlari olmak zorunda. Bu iliskileri Kürt yurtsever hareketine zarar vermeye vardirmamak lazim. Kolay degil, çok büyük ustalik gerektiriyor. Tehlikeler var ve bu tehlikeler içinde siyaset yapiyor Kürtler. Böylesi kosullarda Ulusal Kongre toplamak hiç de kolay olmuyor.
HAK-PAR Genel Baskanligini görev olarak gördüm
(HAK-PAR Genel Baskanligim ve diger örgütlerle iliskilere dair bir soru üzerine)
Uzun siyasal yasamimda hem Türkiye’de hem Kürdistan’da hem de Avrupa’da diger ilerici ve yurtsever örgütlerle iyi iliskilerim oldu. Türkiye solu ve eski kusaklar beni iyi tanirlar. Hiçbir zaman diger örgütlere düsmanlik yapmadik. Içerde yurtsever birlik, Türkiye demokrasi güçleriyle dayanisma temel politikamiz oldu.
Parti içersinde arkadaslarima güven verdigimi, arkadaslarimin beni sevdigini düsünüyorum. Serok kültü olusturmadan, Kemal abi olarak sevdiler. Görevi birakmak istedigim zaman zorlukla basarabildim bunu. Hem PSK Genel Sekreterligi’ni hem de HAKPAR Genel Baskanligi’ni birakmak istedigim de arkadaslarimi ikna edemedim. HAKPAR Genel Baskanligi’ni da tabanin egilimleri sebebiyle kabul ettim; yoksa bu yasta düsünmüyordum. Görev olarak kabul ettim. Son kongrede arkadaslarim bir dönem daha devam etmem için israr ettiler, ama yeterli oldugunu düsünüyorum. Siyaset zor bir is. Bu iki yil içersinde olumlu katkilarim oldu, örgüt nerdeyse iki misli büyüdü. Il örgütleri ve ilçe sayisi epeyce artti. 55 ilde yerel seçimlere katildik, oylarimiz artti. Bu basari sayilmayabilir kimilerine göre, ancak HAKPAR için önemliydi.
Serok yada baskan olmak yerine Kemal abi olmayi tercih ederim
Kendi yoldaslarim arasinda demokratik iliskilere önem verdim. ‘Serok’ ya da ‘baskan’ kavramindan rahatsiz oluyorum. Kemal abi denmesini tercih ederim. Bu ülkede çok yaygin bu ‘baskan’ lafi. Ortadogu’da liderleri bir mitosa, bir külte dönüstürme, bu diktatöryel egilim fazlasiyla var. Neden kaynaklaniyor? Nedeni, bu ülkelerde henüz demokrasi batidaki anlamiyla olusmamis. Siyaset ve liderlik konulari iliskilidir, etkiliyor birbirini. Bastaki adam puta, alttaki ise müride dönüsüyor çogu zaman. Kul efendi iliskisi… Ne yazik ki bizim Ortadogu insanimiz, Türkiye ve Kürdistan’da dahil olmak üzere, henüz batili toplumlarda gördügümüz ‘vatandas’ olamamis. Kendisini esit vatandas olarak hissetmek, kisiligin gelismesi, bir basbakanla kendini esit görmesi, henüz olusmamis. Demokratik bir toplumda vatandaslar arasinda fark olmaz. Ama Ortadogu ülkelerinde bazi insanlar toplumdan kendilerini üstün görmekten hoslaniyorlar, ötekiler ise esit olmak için, kisilik haklarini kullanmak için çaba göstermiyorlar. Yanlislar yapilinca siyasette itiraz eden olmuyor. Yanlis yapabiliyor bastaki. Yanlis yapmasi engellenemiyor liderlerin.
Siir siyasetin arkasinda kaldi
(Siirle ilgili bir soru üzerine)
Türkiye’ye döndükten sonra da siir yazdim. Siyasette yogun olarak çalisirken siirle ilgilenmek zordur. Yine de son üç yilda kirk kadar siir yazdim. Yazilarim var, hatiralarimin son iki cildi (3-4) var ve yayina hazirlar; bunlari yayinlayacagim. (BasHaber Gazetesi) / (r.s)
—————————————–
(*)Ara basliklar Bas Haber’e, parantez içindeki ara baslik bölümleri ise bana ait. (K.B.)
Dengê Kurdistan