Köyümden izlenimler- 4. Bölüm; Kemal Burkay: Günü gelince göç edip giderler

Köy izlenimleri ‘ 4. Bölüm
D Ê D A R
Günü gelince göç edip giderler
Kemal Burkay
2 Temmuz’da Dersim merkezine ugradik, arkadaslarla görüstük ve Munzur kiyisinda yemek yedik. 3 Temmuz günü ise köyümüzde bir baska tepeye, Dêdar’a tirmandik.
Dêdar Kürtçede Ana Agaç anlamina geliyor. Burasi da bir ziyaret yeri ve köyümüzün kuzeyine düsüyor. Köylüler eskiden beri, özellikle de harmanlarini kaldirip rahatladiklari sonbahar günlerinde burayi ziyaret ediyor ve kurban kesiyorlar. Tepede yasli mese agaçlari var ve bu agaçlara kimse dokunmuyor. Tepenin dogu eteginde ise bir pinar var.
Sabahleyin, ortalik fazlaca isinmadan yola çiktik. Köyden Dêdar’a birkaç yoldan ulasilir. Biz köyün bati yakasindaki yolu izledik, Iram Dedelerin evinin önünden Govê’ye çiktik. Govê’nin üst basinda eskiden Ezîzî Alî Xidê’lerin evi vardi. Onlar göçüp gitmisler. Simdi tepedeki yeni evde komsumuz Sahismail Amca’nin torunlarindan Sinan, annesi ve kardesleriyle birlikte kaliyor. Bir pompa ile bu sirta Govê’nin suyunu tasiyip bu taslik alanda bahçe ve bostan yetistirmisler.
Orayi asinca önümüze bir baska tepe çikti. Sonra bir baska tepe ve bir baskasi Köylüler buraya Tata Silkê derler (Silk Tasligi) anlaminda. ‘Tat’ ekilip biçilmeyen taslik toprak ve bir tür otlaktir. Toprak hafif engebeli. Böylece dört tepeyi astiktan sonra Dêdar’a ulastik. Orasi besinci tepe idi
Yol boyunca otlarin, çalilarin ve enginlerin resimlerini çektik. Bizim köy çukurda kaldigi için buradan görünmüyor; ama güney yönünde Palu ovasi ve Güneydogu Toroslar, kuzey yönünde Mazgirt siradaglari, Dogu’ya dogru Bingöl daglari görünüyor. Bati yönünde ise iki gün önce tirmandigimiz Sawa var. Dêdar’in yüksekligi de Sawa’ya ulasmasa bile, ona yakin, 1800 metre dolaylarinda.
Güney yönünde, Govê’den sonra, Dêdar’a ulasincaya kadar orman yok, Meselikler Govê’de bitiyor. Toprak Sawa’da oldugu gibi dikenli ve dikensiz otlar ve çiçeklerle kapli. Ama Dêdar’in, Silk deresine dogru uçurumlar biçiminde inen kuzey yamaci gibi, dogu yamaci da mese ormaniyla kapli.
Tepeler arasinda toprak yer yer düzlük. Tas toplanip tarla açilmis, sonra otlaga dönmüs yerler de var. Burada bir yere ‘Bêdera Fillan’ (Ermeni Harmani) deniyor. Bu isim nerden geliyor, bilemem. Bizim evin birkaç yüz metre üst tarafina düsen düzlügün adi da ‘Dêrê’dir (Kilise). Kiliseden simdi bir iz kalmamis. 1930’lu-40’li yillarda bizim köyün okulunu yaptiklari zaman, söz konusu yikik kilisenin taslarini söküp tasimislar.
Belli ki bizim köyde eskiden Ermeniler yasarmis. Bir Kürt asiretine (Sadî) mensup olan bizimkiler ne zaman bu köye gelip yerlesmisler, köyü bir süre Ermenilerle paylasmislar mi, ya da Emeniler ne zaman göçüp gitmisler, bilmiyorum. Bu konuda köyümüzün yaslilarindan da fazla bir sey duymadim. Öyle anlasiliyor ki bizimkiler bu köye 2-3 yüzyil önce gelip yerlesmisler. Öte yandan bizim köydeki Ermenilerin göçünün 1915 olaylariyla bir ilgisi yok; bu çok daha önce olmus olmali. Benim çocuklugumda köyümüzde ‘Mala Qemî Fille’ (Ermeni Qemo Ailesi) denen bir aile de vardi. Dilleri Kürtçe idi ve inanç olarak da Alevilige uyum saglamislardi. Sonradan, özellikle 1950’lerden sonra, köyümüzden pek çok aile gibi onlar da göçtüler.
Dêdar’in bati yakasindaki sirtta taslik bir alan ilgimi çekiyor. Burasi bir yikinti gibi. Taslar sanki burada daha önce var olan bir yapidan kopup dagilmislar. Buradan ziyaret yerine uzanan kisimda ise yine benzer taslarin olusturdugu genis bir avlunun ve döseme taslardan olusan yolun izleri var.
Burasi geçmiste bir manastir miydi acaba? Dêdar’in bir ziyaret yeri olmasi belki de bundandir. Izleri Derya’ya ve Irfan’a gösterdim. Bu onlarin hiç ilgisini çekmemis ve daha önce de böyle bir sey duymamislar.
Sonra dogu yönündeki küçük tepeye, yasli mese agaçlarinin bulundugu ziyaret yerine dogru yürüdük. Kutsal sayildiklari için bu agaçlara dehre ya da balta dokunmamisti. Çevrelerindeki taslar dört bir yana saçilmislardi. Belli ki burada da tastan kulübeler varmis. Buradaki taslarin bir bölümü kursuni-kahverengi ve volkanik tipte iken, daha önce sözünü ettigim alandaki taslar beyazdi ve düzgünce kesilmis gibiydiler.
Orada bir süre agaçlari ve çevreyi resimledik, video ile görüntülemeye çalistik. Ne yazik ki fotograf makinem doluydu ve bunu iyi yapamadik.
Daha sonra tepenin dogu yamacindan asagi dogru indik, Bizim köyden gelip kuzeyde Çat ve Dawali köylerine giden yol buradan geçiyor. Bu köyler dere boyundadir ve eskiden bizimkiler oradaki degirmenlere zahirelerini götürür ögütürlerdi. Ben de çocukken esegimle bu yollardan degirmene gidip gelmisimdir
Köye bu yoldan, yani bu kez dogu yakasindan döndük. Yolumuzun üzerinde kirvem Kekil Dede’nin ve Momin gillerin evleri vardi. Kekil Dede artik hayatta degil ve kardesleri de köyden göçüp gitmisler. Momin gillerden ise simdi köyde çok az kimse kalmis.
Yolumuzun üzerinde bu yil wefat etmis olan Zülfü Amcalarin (Zilfî Alî Aysî Simê) evinin yanindan da geçtik, onun dikip büyüttügü dut agacinin meyvesinden yedik. Oglu Hüseyin yaz tatili nedeniyle köye gelmis, baba ocagini sen tutuyordu. Zülfü Amca babamin arkadasiydi. Babam 1981 yilinda vefat etmisti ve 80 yasindaydi; Zülfü Amca ise daha uzun yasadi 2014 yilinda bu dünyadan göçtü; yasi 110 dolaylarinda idi. 2011-2013 yillarinda köye ugradigimda Zülfü Amca bastonuna yaslanarak beni ziyarete gelmisti.
Köyün en iri ve uzun ömürlü agaçlari, eger dokunulmazlarsa meseler, dutlar ve cevizlerdir. Ama onlar gibi, yasli dostlar da günü gelince bir bir göçüp giderler
Dört günlük köy izlenimlerimi bitirirken köyüm (Dirban) için 22 yil önce, gurbette yazdigim bir siiri de buraya almak isterim. Siirin orijinali Kürtçe ve ‘Berf Fedî Dike’ (Kar Utanir) adli, Deng Yayinlari arasinda basilan kitabimda yer aliyor. Kürtçesindeki tadi vermese de, Kürtçe bilmeyen okurlar için onu ilk kez Türkçeye çeviriyorum. Orada geçen isimlerin çogu yukarda gezi notlarim arasinda geçti; okur onlar hakkinda belli bir fikir edinmistir.
D I R B A N
Carcaran li Govê, Kanya Sipî me
Li Kelemê Qerê, Pozî Gulan im
Sawa û Kêslîng, Dara Bahîvê
Li Tata Sîlkê û Serê Billan im
Xirêbe û Dostel û Goma Lotê
Hopik û Dêdar wek xewn û xeyal in
Perê min li der e
Koka min li wir e
Wek dara berûyê, gûzeke kevn
Li welat im, li Dirban im
Heziran 1992
D I R B A N
Bazen Govê’de, Beyaz Çesmede’yim
Qerê Meseliginde, Gül Tepesi’ndeyim
Sawa ve Kêsling, Badem Agaci (1)
Silk Tasligi’nda, Bilan Sirti’ndayim
Harabe (2) ve Dostel (3) ve Lotê’nin Komu
Hopik(4) ve Dêdar, düs-hayal gibiler
Kanadim disarda
Köküm orada
Bir mese agaci, yasli ceviz gibi
Ülkemdeyim, Dirban’dayim
Haziran 1992
(1) Badem Agaci (köyde bir yer ismi)
(2, 3, 4) Köyde yer isimleri
(Bitti)
Dengê Kurdistan