Diyarbakir’da Dünya Anadil Günü nedeniyle basin açiklamasi yapilacak

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Katilimci Demokrasi Partisi (KADEP) Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Kürdistan Demokrat Platformu (KDP-BAKUR) Devrimci Demokrat Kürt Dernegi (DDKD) Azadi Insiyatifi ve Öze Dönüs Diyarbakir’da Dünya Anadil Günü nedeniyle bir basin açiklamasi yapilacaktir.
KAMUOYUNA
‘Yarin 21 Subat Dünya Anadil Günü’dür. Ayni zamanda dil bayrami olan bu günü, yirmi bes milyon Kürt, anadilini gelistirmek ve yayginlastirmak olanaklarindan yoksun olarak karsiliyor. Kusku yok ki, insanlar dil sayesinde birbirleriyle iletisim kuruyor, duygu ve düsüncelerini paylasiyor; birbirleriyle anlasiyor. Denebilir ki, insanligin hafizasi olan dil, ayni zamanda kimliktir ve halklarin birbirine karsi en önemli farklilik sembolüdür. Dil sayesinde insanlar kendilerini tanitirlar.
Bilindigi gibi bugün dünya üzerinde birçok halkin dili yok olmayla karsi karsiya. Bu yüzden; dillerin üzerindeki baski ve yasaklamalara, asimilasyon ve dil ölümüne dikkat çekmek için Birlesmis Milletlerin Egitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO 1999 yilinda 21 Subat’in ‘Dünya Anadil Günü’ olarak kutlanmasina karar verdi.
Binlerce yildir bu topraklarda kadim bir halk olarak yasamakta olan Kürtler, pek çok alanda oldugu gibi ana dillerini kullanma konusunda da sistemli bir baskiya ugramaktadir. Cumhuriyetin kurucu unsurlarindan biri olarak ifade edilen ve nüfusu 20 milyonu asan koca bir ulusun, yani biz Kürtlerin dili ‘iletisim ve bilim çaginda’ ne yazik ki hala baskilarla yüz yüze. Kürtler olarak, çocuklarimiza kendi dilimizde egitim veremiyor, yasamin birçok alaninda dilimizi kullanamiyoruz.
Türkiye’nin 24 Temmuz 1923’te imzaladigi Lozan Baris Antlasmasi’nin 39 ve 40. maddelerinde belirtilen ve Anadolu’daki dillere serbestlik taniyan maddelerine ragmen, son bir iki yila kadar Kürtler bakimindan bu hakkin kullanilmasi yasakti. Bugün bile, bu hakki tanimamak için Türkiye, imzalanmis oldugu Çocuk Haklari Sözlesmesi’nin 30. maddesine belirtilen anadilde egitim hakkina koydugu serhi kaldirmamistir.
Bir firsat olarak yeni bir anayasa yapma sansi bulan Türkiye, ne yazik ki, bu tarihi firsati su ana kadar iyi degerlendirememistir. Açik ki böyle bir firsati iyi degerlendirmek, Kürt dilinin her alanda serbestçe kullanilmasini güvence altina almak meclis partilerinin elindedir. Hiç süphe yok ki, bir halkin ana sütü kadar helal olan kendi dilini hayatin her alaninda özgürce kullanma hakkini taniyan parlamentonun, hem içeride hem de uluslararasi alanda sayginligi artacaktir.
Dönemin Basbakani Almanya’ya yaptigi ziyaretinde Anadilde egitim hakkinin önlenmesini asimilasyon suçu olarak dilendirmistir. Türkiye Cumhuriyeti Basbakani, “entegrasyona evet, asimilasyona hayir” demistir. Almanya’da yasayan Türklerin Anadilde egitim hakkina sahip olmasina ragmen Sayin Erdogan, Almanya Basbakani Merkel’e, liselerde de anadilde egitim verilmesi konusunda baski yapmistir. Dönemin basbakani ayni hassasiyeti Kürt çocuklari için göstermesini istemek, Kürt toplumu bakimindan en basitinden insani bir beklentidir.
Kürt Diline Özgürlük!
Kürtçe kamusal alan dâhil her alanda serbestçe kullanilmali!
Kürtçe ile anadille egitim verilmeli!
Kürtçe resmi dil olmali!’
Dengê Kurdistan