Burkay: Buna ‘halk savasi’ demek için çildirmis olmak gerekir

Hürriyet Gazetesi’nden Ahmet Hakan’in Kemal Burkay’la yaptigi, 03.02.2016 Çarsamba günü yayinlanan söylesiyi asagida yayinliyoruz:
1960’li yillardan beri kendisini Kürt sorununun çözümüne adamis bir Kürt siyasetçi. Basindan beri Kürt sorununun siddete basvurmadan çözülebilecegini savundu. Hapis yatti, sürgüne gitti. Kürt sorununun çözümü için federalizmi savundu. Kemal Burkay, bugün gelinen durumun hem devlet, hem PKK açisindan açik bir basarisizlik oldugunu söylüyor ve ekliyor: Olan hep Kürt halkina oluyor.
Kemal Burkay, PKK’nin baslattigini iddia ettigi ‘halk savasi’na siddetle karsi çikiyor. Iste Burkay’in açiklamalari:
*
-Kürt kentlerini savas alanina çevirdiler, mahvediyorlar. Kürt halki perisan oldu, göç ediyor, her seyini birakip gidiyor. Sokaklarda insanlarin cesetleri kaliyor. Tarihi kentler yerle bir oluyor. Buna ‘halk savasi’ demek için bir insanin çilgin olmasi lazim, acimasiz olmasi lazim. PKK’nin yaptigi çok büyük bir yanlistir. Bu savasta PKK’nin sorumlulugu çok büyük…
Fotograflar: Murat SAKA
-Bu savas Kürt halkina çok büyük zarar verdi. AKP politikalarindan memnun olmayabiliriz, rahatsiz olabiliriz, birçok uygulamasini demokrasi ile bagdastirmayabiliriz. Ve tüm bu noktalarda sonuna kadar hakli olabiliriz. Ama buna karsi izlenecek yol siddet olamaz.
-Siddet en fazla gariban Kürtleri vuruyor. Sur’da, Cizre’de yasananlara bakin. ‘Halk savasi’ deniliyor ama halk birakip kaçiyor. Hangi açidan bakarsaniz bakin PKK’nin yaptigi devrimci mücadele tarzi degildir. Makul bir mücadele tarzi degildir.
*
-Yapilmasi gereken suydu: Siyasi kanallari iyi isletmek. Bunu basaramadilar. PKK, buna engel oldu. HDP de direnemedi. 80 mebusla gelmissiniz, parlamentonun üçüncü partisi olmussunuz, yüze yakin yerel yönetimi kontrol ediyorsunuz, bunlar büyük olanaklar.
*
-Kitleleri harekete geçirmeleri gerekirdi. Hem parlamentoda hem yerel planda barisçi gösterilerle tepkiler dosta düsmana gösterilmeliydi. O zaman hem Türkiye hem de uluslararasi kamuoyunda çok büyük destek kazanilacakti.
BIR KEMAL BURKAY PORTRESI
Kürt sorununa adanmis bir ömür
SIZ nerede dünyaya geldiniz?
KEMAL BURKAY: Dersim’in bir köyünde. 1937 yilinda.
Ilk tahsilinizi nerede yaptiniz?
KEMAL BURKAY: Babam bizim köye komsu bir köyde egitmendi. Ilkokul üçüncü sinifa kadar orada okudum, sonra kendi köyümüzde okulu bitirdim. Malatya Akçadag Köy Enstitüsü’ne gittim. Bizim gibi köy çocuklari için tek imkân orasiydi. Ögretmen oldum. Ardindan lise fark derslerini vererek Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdim.
Politik faaliyetleriniz ne zaman basladi?
KEMAL BURKAY: Fakülteye kaydoldugum zaman 19 yasindaydim. Solcu, sosyalist olarak tanimliyordum kendimi. O zamanlar Türkiye’de güçlü bir sosyalist hareket yoktu. Daha çok edebiyatla ilgilenen insanlardik. Sosyalizmi de ögrenebildigimiz kadar ögrenebilmistik. Sol yayinlar yasakti.
*
Kürt sorununa ne zaman ilgi duymaya basladiniz?
KEMAL BURKAY: 1959 yiliydi. ’49’lar tutuklamasi’ diye bir olay yasanmisti. 49 Kürt aydin, ögrenci tutuklanmisti. Istanbul Harbiye’de bir yila yakin süre hücrelerde kaldilar. Demokrat Parti iktidarinin son dönemiydi. Önemli bir olaydi o dönemde. Benim Kürt sorununa ilgi duymamda bu olayin etkisi büyüktür.
Legal politik faaliyetlere 1960’tan sonra basladiniz sanirim.
KEMAL BURKAY: Evet… 1960’tan sonra Türkiye Isçi Partisi’ne girdim. Biz o zamanlar TIP içinde ‘Kürt aydinlar’ olarak bir kanat gibiydik.
‘TIP’in Kürt kanadi’ mi diyorlardi size?
KEMAL BURKAY: Öyle deniyordu ama bayagi uyumlu bir çalisma içindeydik. Aramizda hiç ciddi sorun çikmadi. Esas ayrisma 12 Mart’tan sonra oldu. 12 Mart’ta tutuklandim, sonra yurtdisina çiktim. Iki yil sonra Türkiye’ye döndüm. O zaman biz Kürt solcular olarak kendi partimizi kurma ihtiyaci duyduk. 1974’te ‘Kürdistan Sosyalist Partisi’ni kurduk.
Legal degildi bu parti degil mi?
KEMAL BURKAY: Illegaldi. O zamanlar birakin Kürt sorunu etrafinda örgütlenmeyi, böyle bir sorunun tartisilmasi bile mümkün degildi.
Hedefi neydi partinin?
KEMAL BURKAY: Kürtler için federal çözüm istiyorduk. Bunun yanina da sosyalizmi koymustuk.
Siddet var miydi?
KEMAL BURKAY: Yoktu. Biliyorsunuz daha 60’li yillarda solun bir kesimi silahli mücadeleyi önemsiyordu. Bize göre silahli mücadelenin kosullari yoktu. Bu anlayisimiz 70’li yillarda da devam etti. Biz de devrimci görüsler tasiyorduk ama maceraci degildi. Biz kitleleri örgütleyerek degisimi saglamayi düsünüyorduk.
Ne gibi faaliyetler yapiyordunuz?
KEMAL BURKAY: Yayin yapiyorduk. ‘Özgürlük Yolu’ dergisini çikardik. ‘Roja Welat’ adli yari Türkçe, yari Kürtçe bir dergi çikardik.
Baski gördünüz mü?
KEMAL BURKAY: Polis baskini vardi. ‘Roja Welat’in baskisini engellemek için bizi çok sikistirdilar. Sonra 12 Eylül darbesi geldi ve her sey yasaklandi.
Siz ne yaptiniz 12 Eylül’de?
KEMAL BURKAY: Darbeyi hissettik. Aramizda bir degerlendirme yaptik. Arkadaslarim bana ‘Sen yurtdisina çik’ dedi. Ben de darbeden önce Nisan 1980’de yurtdisina çiktim.
Nereye gittiniz?
KEMAL BURKAY: Önce Lübnan’a gittim. Lübnan’dan Almanya’ya geçtim. Sonra da Isveç’e.
Isveç’e siginma talebinde bulundunuz mu?
KEMAL BURKAY: Bir süre bulunmadim. 12 Eylül’ün etkisinin kisa sürecegini düsündüm ama baktim ki is uzayacak o zaman siginma talebinde bulundum.
O sirada siz Türkiye’de arananlar arasinda miydiniz?
KEMAL BURKAY: Ben yurtdisina çikmadan önce bizim partiye yönelik bir operasyon yapilmis, arkadaslarimizdan bazilari tutuklanmisti. Ben de araniyordum. Ben yurtdisindayken vatandasliktan çikarildim. Özal döneminde bir yasa çikti ve herkes gibi ben de otomatik olarak vatandasligi alinmis olundum.
Isveç’te ne kadar kaldiniz?
KEMAL BURKAY: 30 yil. Sürekli dolasiyordum. Sosyalist ülkelere gittim. Sovyet Devrimi’nin yildönümüne katildim Moskova’da. Iran üzerinden Kürdistan bölgesine geçtim. Suriye’ye yolum düstü çok sik.
Bu arada Türkiye’deki sartlar yumusamisti. Türkiye’ye neden dönmediniz?
KEMAL BURKAY: Hakkimda davalar vardi. Araniyordum. Bu tip davalarda zamanasimi 10 yildir, uzatmalarla birlikte 15 yili bulur. Ama benim davayi uzattilar, düsürmediler. Kitabina uydurup 30 yildan fazla uzattilar. Benim gelisimden kisa bir süre önce dava düstü.
O zaman siz dava düstügü için mi Türkiye’ye gelebildiniz?
KEMAL BURKAY: Aynen öyle. Daha önce gelsem tutuklanacaktim. Benimle ilgili çok sey söylendi, söyleniyor. AK Parti getirdi falan diyorlar. Oysa alakasi yok.
4.5 yildir Türkiye’desiniz. Isveç’teki hayatinizi özlüyor musunuz?
KEMAL BURKAY: Keske Isveç’te kalsaydim diye düsünmedim. Yurtdisi isteyerek çikmayanlar için çok zordur. Hem memleket hasreti çekersiniz hem de mücadele alanindan uzakta kalirsiniz. Öte yandan bazilari bu isi bir hasret hastaligina dönüstürürler. Benimki öyle olmadi. Çünkü çok mesguldüm. Insan ürettikçe sikilmaz.
Türkiye’de olmaktan memnun musunuz?
KEMAL BURKAY: Memnunum.
PKK degisik etkiler altinda
KEMAL Burkay’dan bir PKK analizi:
‘PKK denilince akliniza tek merkezden yönetilen, kararlari kendi özgür iradesiyle alan bir örgüt gelmesin. Öcalan’in liderligi de su anda sanildigi kadar güçlü degil. Kandil’de bir birlik yok bence. Kandil üzerinde Iran’in, Suriye’nin ve Türkiye derin devletinin etkisi var. Kandil’de degisik odaklar var, bunlarin bir kismi baristan
yana degil.’
‘Gülümse’, 1964’ün en begenilen siiriydi
SIZIN bir de edebiyatçi yönünüz var. Sairsiniz.
9 siir kitabiniz var,
3’ü Kürtçe.
KEMAL BURKAY: Evet. 50’li yillarin sonlarinda basladim siire. Ilk siirim 1958’de Yeditepe dergisinde yayinlandi.
Hangi edebiyatçilarla dostluk yaptiniz?
KEMAL BURKAY: Yasar Kemal, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Cemal Süreya, Metin Demirtas… Hepsi arkadasimdi.
Sizin Türkiye kamuoyunda en çok bilinen siiriniz ‘Gülümse’. O siirden yapilan besteyi Sezen Aksu söyledi. Begendiniz mi besteyi?
KEMAL BURKAY: Evet, begendim. Siirin havasini veriyor. Ayni siiri daha önce Rahmi Saltuk da bestelemisti. Ben o siiri 1963’te yazmistim. 1964’teki Varlik Yilligi’nda çikti. Sair Ceyhun Atif Kansu, yilligin en güzel siiri seçmisti. O dönemde edebiyat çevrelerinde epey ün kazanmisti.
Yeni Türkü de sizin Mamak Cezaevi’nde yazdiginiz Mamak Türküsü adli siirinizi besteledi.
KEMAL BURKAY: 70’lerde yapilmistir o beste… Ilk hazirladiklari taslagi bana evlerinde dinlettiler. Çok begendim.
BURKAY’DAN IKI SIIR
MAMAK TÜRKÜSÜ
Geldigimizde otlar yemyesildi/ve kuzeydeydi günes/Kömür deposu bosaldi iste/Mamak’a sonbahar geldi.
Günes altinda tutsaklar/Geçen sonbahara bakiyorlar/Sirin mi sirin gecekondu evleri/Samsun Asfalti’nda otomobiller/Ne güzeldir yollarda olmak simdi.
GÜLÜMSE
Hadi gülümse bulutlar gitsin/Isçiler iyi çalissin, gülümse/Yoksa ben nasil yenilenirim/Belki sehre bir film gelir/Bir güzel orman olur yazilarda/Iklim degisir, Akdeniz olur, gülümse.
Sazlarim vardi, irmaklarim vardi çok/Çakil taslarim vardi benim/Ama sen baskasin anliyor musun/Tut ki karnim acikti, anneme küstüm/Tüm sehir bana küskün/Bir kedim bile yok anliyor musun?
Iklim degisir, Akdeniz olur, gülümse.
Devlet de kusurlu
BUGÜN gelinen noktada kimin sorumlulugu var?
KEMAL BURKAY: Hem devletin sorumlulugu var, hem PKK’nin. Devletin en büyük sorumlulugu Kürt sorununu çözmemesidir. Çözüm görevi, en basta devletindir.
Ama AK Parti döneminde ret, inkâr ve asimilasyon politikalarina son verildi, önemli adimlar atildi.
KEMAL BURKAY: Eger Kürtlerin varligini kabul etmek, ret politikasina son vermekse… Bunu ilk yapan Demirel’dir. ‘Kürt realitesini taniyoruz’ demistir. Özal döneminde ‘Kürt sorunu silahli yöntemlerle çözülmez’ dendi. AK Parti döneminde de olumlu adimlar atildi ama bir çözüm projesi yoktu.
Dengê Kurdistan