Haber

HAK-PAR Genel Baskan Vekili Necati Bayram’in kongre konusmasi

Kürdistan’in dört parçasindan,

Avrupa metropollerinden ve Türkiye’nin çesitli siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin saygin temsilcileri olarak kongremize katilip bizi onurlandiran Degerli konuklar!

Yoldasi olmaktan hep gurur duydugumuz,

katkilariyla bizi yalniz birakmayan,

Özgürlük mücadelemizin mimarlarindan,

eski genel baskanimiz sayin Kemal Burkay,

Sayin Basin mensuplari,

Kürt halkinin özgürlük mücadelesini zafere tasimak üzere,

çagdas demokratik barisçil bir seçenek yaratan

ve bu güne tasiyan Degerli HAKPARlilar!

Partimizin 1. Olaganüstü Kongresi’ne hos geldiniz.

Hepinizi saygiyla muhabbetle selamliyorum.

Parti Meclisimiz bu kongreyi elim bir trafik kazasinda yitirdigimiz Genel baskanimiz Fehmi Demir’e adamistir.

Bu vesileyle, basta Fehmi Demir olmak üzere Kürt halkinin özgürlük mücadelesinde yasamini yitiren tüm arkadaslarimizi saygiyla aniyorum.

Anilari önünde bir kez daha egiliyorum.

Onlara verdigimiz sözde duracagiz.

Bir ömür adadiklari mücadelelerini büyüterek sürdürecek ve mutlaka zafere ulastiracagiz.

Dostlar;

Yüz yil önce Ortadogu’da Kürt halkinin aleyhine sekillenen statüko çöküyor.

Kürt halki özgürlük yolunda her gün yeni bir mevzi kazanarak yürüyor.

Irak’ta Kürt halkina kan kusturan BAAS rejimi artik yok.

BAAS kimyasal silahlarla, katliamlarla, enfallerle halkimizin mesru haklarini gasp etmeye kalkismisti.

Ne yazik ki Saddam sonrasi da, Irak’i yönetenler adil olmayi seçmediler.

Çagdas, demokratik, federal bir rejim insa etmeyi basaramadilar.

Dünyanin en zengin kaynaklarina sahip Irak’i terör ve iç savas batakligina çevirdiler.

Irak’ta bir arada yasamayi her gün biraz daha imkansiz hale getirdiler.

Bu nedenle Güney Kürdistan bagimsizlik yoluna girdi.

Bu yol haklidir, mesrudur.

Ana sütü kadar helaldir.

Biz HAK-PAR olarak bu yürüyüsü coskuyla selamliyoruz.

Yine Suriye’de de BAAS rejimi can çekisiyor.

Suriye’de Sünni, Nusayri Arap, Kürt, Dürzî ve diger etnik gruplar bir arada yasiyor.

Esad Rejimi de baski politikalarini seçti.

Halkin en siradan, mesru ve demokratik talebini bile kanla bastirdi.

Bu gün onun da sonunu izliyoruz.

BAAS rejimi kendi iktidarini korumak için kentleri bombalamaktan çekinmedi.

Suriye’yi bir kan gölüne, terör batakligina çevirdi.

Kentler yakilip yikildi.

Yüz binlerce insan yasamini yitirdi.

Milyonlarca Suriyeli ülkesini terk ederek mülteci durumuna düstü.

Esad ise Rusya’nin, Iran’in karanlik örgütlerin destegine muhtaç,

Suriye’nin bir bölgesine siginarak ayakta kalmaya çalisiyor.

Suriye’deki bu zalim rejimin de sonu yakin.

Suriye’yi de tipki Irak gibi, en azindan federal bir yapi bekliyor.

Dogrusu da budur.

Yeri gelmisken bati Kürdistan için de birkaç sey söylemek isterim.

Biz HAKPAR olarak hep Bati Kürdistan ile dayanisma içinde olduk.

Savasin Kürdistan’a tasinmamasini istedik.

Kürt kentlerinin saldirilara karsi el birligiyle savunulmasini önerdik.

Esad rejiminin kirli oyunlari karsisinda duyarli olunmasi gerektigini dile getirdik.

Sayin Barzani’nin girisimleriyle Bati Kürdistan örgütleri arasinda yapilan mutabakatlari destekledik.

PYD nin Kürt örgütlerine karsi gelistirdigi baskici politikalari mahkum ettik.

Dilegimiz iç savasin bir an önce sona ermesidir.

Suriye’de yeni bir anayasa yapilmalidir.

Bati Kürdistan’in statüsü de bu anayasada güvenceye kavusturulmalidir.

Iran’a ve Dogu Kürdistan’a gelince;

Iran da despot mollalar rejimi ülke içinde en temel insan haklarini dahi pervasizca ayaklar altina aliyor.

Halki baski cenderesi içinde tutuyor.

Bölgenin istikrasiz hale gelmesinde Iran’in payi var..

Etnik ve mezhepsel çatismalarin körüklenmesinde önemli bir islev görüyor.

Iran, Dogu Kürdistan’da devlet terörünü sürekli hale getirmistir.

Güney Kürdistan’in iç islerine de müdahale etmeyi aliskanlik haline getirmistir.

Kendi politikalarina hizmet etmeleri için Kandil üzerinde baski olusturmaktadir.

Esat rejimi ile beraber Bati Kürdistan’i yönlendirdigi sir degil.

Ortadogu’da hemen her çatismanin, karisikligin altindan O çikiyor.

Biz HAK-PAR olarak,

Iran da Kürt halkinin özgürlük mücadelesini yürüten dostlarimizi selamliyoruz.

Inaniyoruz ki Dogu Kürdistan’da da halkimiz özgürlügüne kavusacaktir.
Türkiye’ye gelince;

Türkiye’de de Türk devletini yönetenler, Kürt halkinin mesru haklarin tanimadilar.

Yok saymayi, kanla bastirmayi seçtiler.

Ancak halkimiz özgürlük talebinden asla vazgeçmedi.

Bu gün de, Türkiye’nin en önemli, yapisal sorunlarinin basinda Kürt sorunu gelmektedir.

Kürt sorunu devletin red ‘Inkar ve asimilasyon politikalarinin ürünüdür.

Kürtlerin halk olmaktan kaynakli haklarinin gasp edilmesi ile sürüp gelmektedir.

Adil bir çözüme kavusturulamadigi için de giderek agirlasmaktadir.

Kürt sorununda siddete, bastirmaya dayali politikalarin çözüm olmadigi görülmelidir.

Bu politikalar Türkiye’nin demokratiklesmesini frenliyor.

Sikça askeri darbelere yol açiyor.

Türkiye’nin ekonomik olarak geri kalmasina neden oluyor.

Bu gün geçmiste izlenen politikalar revize ediliyor.

Kürt sorununun görece serbestçe ve yaygin olarak tartisiliyor olmasi iyi bir gelismedir.

Bu sorunun çözümü için kimi olumlu adimlarin atilmasi da elbette önemlidir.

HAKPAR bu adimlarin önemini hep vurguladi.

Kürt meselesinin agirligina uygun gerçekçi cesur politikalarla gelistirilmesini savundu.

Ancak bu gün de, Devleti yönetenler patinaji sürdürüyor.

Kürt meselesini çözüme kavusturmak için ortaya koyduklari somut bir proje yok.

‘Açilim’ , ‘çözüm ve baris süreci’, ‘milli birlik ve kardeslik projesi’ gibi isimler altinda yürütülen politikalarla oyalanildi.

‘tek devlet, tek bayrak, tek millet’ gibi geleneksel politikalarda, üniter devlet anlayisinda israr edildi.

Kürt meselesi PKKye ve onun silahsizlandirilmasina indirgendi.

Bu çözümsüzlük politikalarinda patinaj yapmakti.

Sonucu da öyle oldu.

Biz HAKPAR olarak silahli çatismanin sonlandirilmasini istiyoruz.

PKK silah birakmalidir.

Devlet de sorunun çözümüne uygun adimlar atmalidir.

Bunlar Kürt halkinin temel haklarini taniyan adimlar olmalidir.

Ancak ne PKK silah birakmaya yanasti,

ne de devlet Kürt halkinin mesru haklarini taniyacak adimlar atti.

Taraflar bir birini oyaladi.

PKK Iran ve Suriye rejimlerinin tesvikiyle, militanlarini çekmeyi durdurdu.

Bölgede asayis güçleri olusturmaya, yol kesme, vergilendirme gibi yollara basvurmaya basladi.

Kürt kentlerini bombalarla, mayinlarla doldurdu.

Devlet de kalekollar insa ederek, ortaya somut bir proje koymayarak önemli bir firsati kaçirdi.

Bildiginiz gibi HDP Cumhurbaskanligi seçimlerine aday çikararak katildi.

Türkiyelilesme politikasi ve barisçil çözüm söylemleriyle Haziran 2015 seçimlerine girdi.

80 millet vekili de çikardi.

Halk PKK nin silahli mücadeleyi birakarak legal sürece dahil olmasini istiyordu.

Mücadelenin barisçil yollarla sürdürülmesini destekliyor ve talep ediyordu.

Ancak umulan olmadi.

Kobani Olaylari basladi.

Suruç’ta patlatilan bomba ve polislerin öldürülmesi her seyi ters yüz etti.

Nihayet bir birini kovalayan olaylar ile yeniden çatismali sürece girildi.

PKK kimsenin akil erdiremedigi ‘öz yönetim’ler ilan etmeye basladi.

Varto, Silvan, Nusaybin, Sirnak, Cizre, Silopi, Sur, Yüksekova gibi pek çok ilçenin yoksul mahallelerinde barikatlar kurdu.

Hendekler kazdi. Savasi sehirlere tasidi.

Devlet ise Güney Kürdistan’daki PKK kamplarina bomba yagdirmaya basladi.

Ilçeleri Agir silahlarla kusatti, sokaga çikma yasaklariyla operasyonlara basladi.

Çok sayida sivilin yani sira, 400 dolayinda Polis- asker, korucu 5000 dolayinda PKK li yasamini yitirdi.

Harabeye çevrilen bu ilçelerden yüz binlerce sivil evlerini terk etti.

Esnaf iflasa sürüklendi.

Bu savasin, Kürtlerin hak ve özgürlük talepleriyle bir iliskisi yoktur.

PKK’nin ‘halk savasi ‘ adiyla yürüttügü bu savas ‘halk karsiti’ bir savastir.

Her yurtsever, her akli basinda insan PKKnin bu stratejisini mahkum etti.

Her yurtsever, her akli basinda insan Devletin’güvenlikçi politikalari’ devreye sokmasini mahkum etti.

Biz HAK-PAR olarak, PKK’nin derhal silahlari susturmasini ve kentlerden çekilmesini istedik.

Devletin de kalici, gerçek bir barisi saglamak için ortaya somut bir proje koymasi gerektigini israrla söyledik.

Siddeti toplum yasamindan çikarmak gerekir dedik.

Ortadogu’da sorunlarini barisçil yollarla, demokratik ve adil yöntemlerle çözemeyen toplumlarin içine sürüklendigi dramatik süreçlere dikkat çektik.

Bize göre Kürt sorunu ulusal bir sorundur.

Çözümü ancak Kürtlerin ulus olmaktan kaynakli haklarinin teslimiyle mümkündür.

Baris içinde bir arada yasamak için, esitligi esas alan adil bir çözüm gereklidir.

Bunun yolu Türkiye’nin federal tarzda yeniden yapilanmasidir.

HAK-PAR Türkiye’nin diger yapisal sorunlarina da çözümler önermektedir;

Bunlardan biri de Alevi sorunudur.

Bu güne dek farkli inançtan insanlarin bir arada yasadigi Türkiye de, Suni mezhebine dayali, ötekilestirici bir siyaset izlendi.

Alevi ve diger inançtan kesimler baski altinda tutuldu.

Gerçek anlamda bir laiklik hiç uygulanmadi.
Biz HAK-PAR olarak Alevilerin hakli ve mesru taleplerini geciktirilmeden taninmasi gerektigini düsünüyoruz.

Devlet Aleviligi kendine göre tanimlamaktan vazgeçmelidir.

Cem evlerinin statüsünü tanimalidir.

Her türlü ayrimciliga son verilmelidir.

Zorunlu din dersleri kaldirilmalidir.

Diyanet Isleri Teskilati bir devlet kurumu olmaktan çikarilip vakfa dönüstürülmelidir.

Biz ayni zamanda AB standartlarinda çogulcu, katilimci bir demokrasiyi de savunuyoruz.

Düsünce, örgütlenme ve basin özgürlügü önündeki tüm engellerin kaldirilmalidir.

Siddeti dislayan tüm siyasi partilerin, derneklerin serbestçe kurulup çalisabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapilmalidir.

Siyasi Partiler Yasasi, Seçim Yasasi, Ceza Yasasi demokratiklestirilmelidir.

Seçim baraji tümden kaldirilmalidir.

Her parti aldigi oy oraninda Parlamento’ya temsilci sokabilmeli ve aldigi oy oraninda hazine yardimi alabilmelidir.

Ülke genelinde ya da yerel planda yurttaslarin hayatini etkileyecek önemli konularda genel ya da yerel referandumlar yapilmalidir.

Kadin haklarinin, isçilerin ve tüm çalisanlarin haklarinin eksiksiz olarak taninmali,

Emekten yana politikalar gelistirilmeli, iyi bir çevre, saglik ve egitim politikasi benimsenmelidir.

Tüm bunlar için 1982 de darbeci askerler tarafindan yapilan anayasa tümden degismeli,

Sivil demokratik bir anayasa yapilmalidir.

Bu gün parlamentoda bulunan mevcut partiler, topluma verdikleri sözlerine ragmen yeni bir anayasa yapmak niyetinde degiller.

Mevcut anayasanin özü korunsun istemektedirler.

Ilk maddelerine dokunulamadan kendi ihtiyaçlarini karsilayacak hale getirilsin istemektedirler!

Bu durumda yeni sivil bir anayasadan bahsetmek sadece göz boyamak degil midir?

Biz HAKPAR olarak; toplumumuzun ihtiyaçlarini karsilayacak gerçekten sivil bir anayasadan yanayiz.

Bu yeni anayasa, Kürt sorununun, Alevi sorununun çözümü için zemin olusturmalidir.

Çagdas, çogulcu, katilimci bir demokratiklesmeyi saglayabilmelidir.

Yeni anayasa özellikle su üç esasi içermelidir:

Ülkenin çok renkli toplumsal yapisina uygun olarak herkesi kapsayan bir vatandaslik tanimi, yerinden yönetime elveren ademi merkeziyetçi bir siyasal ve idari yapilanma

ve anadilde egitim.

Yeni anayasa bunun yani sira AB standartlarinda temel hak ve özgürlükleri de içermelidir.

Degerli arkadaslar,

HAK-PAR Türkiye’nin temel sorunlarinin çözümüne yönelik ortaya koydugu politikalarla, yeni, seviyeli siyaset tarziyla,

Temiz, fedakar donanimli kadrolariyla tüm engelleri asti.

2015 Haziran ve ardindan yapilan Kasim 2015 seçimlerine katilarak toplumun önüne çikmayi basardi.

Basta Kürt halkinin temel talepleri olmak üzere degisimden yana her kesimin taleplerini cesurca savundu.

Seçimlerden basariyla çiktik.

Tüm imkânsizliklara, iç ve dis engellemelere ragmen aldigimiz 110 bin bilinçli oy gelecege umutla bakmamiz için yeterlidir.

HAK-PAR toplumumuzun dikkatini çekmeyi basarmis, görünür, tartisilir bir parti haline gelmis, kitlelerle bulusma yoluna girmistir.

Biz bir yandan partimizi ileriye tasirken diger yandan Partimize karsi gelistirilen bölerek etkisizlestirme çabalarini,

disaridan yapilan dayatma ve müdahaleleri de teshir ettik.

Bosa çikardik.

Partimizi bir seçenek olarak kitlenin önüne çikarmayi hedefledik ve basardik.

Sahsi hesaplarla ‘birlik’, ‘ittifak’ beklentileriyle etkisizlestirme ve seçim disi birakma tuzaklarina düsmedik.

Yeri gelmisken ‘Birlik’ politikamiza da dair birkaç hatirlatma yapmak isterim;

HAK-PAR bir birlik projesi olarak dogdu.

Biz HAK-PAR’i olusturan kadrolar, farkli Kürt çevreleriyle birlik için açik ve samimi bir tutum içinde olduk.

Geçmiste Kürt siyaset sinifi tarafindan sikça dillendirilen birligi gerçeklestirmek için Demokrasi ve Baris Partisini kapattik.

Birlik için farkli kesimlerden Kürt siyasetçilerle bir arada olmak için elimizden geleni yaptik.

Ön yargilari yikmak, yeni bir Parti kimligi insa etmenin zorlugunu bilerek hep öz veri içinde olduk.

Bizimle birlikte yürüyenlere merkezi organlarda, nerede yer almak istedilerse orada yer verdik.

Bas taci ettik.

Program, tüzük, parti ismi ve ambleminden tutun da tüm güncel siyaseti onlarin memnuniyetini esas alarak sekillendirdik.

13 yil boyunca birkaç istisna hariç, her önemli dönemeçte kimi kadrolar fabrika ayarlarina döndüler.

Kendilerini dayattilar.

HAK-PAR’dan istifa ederek farkli olusumlar yaratmak pesine düstüler.

Biz ise demokratik çalisma prensiplerini öne çikardik.

Hos görü içinde yolumuza devam ettik.

Yine geçmiste yasanan tüm olumsuz deneyimlere ragmen is birligi politikamizi hep önde tuttuk.

HAK-PAR dan ayrilarak farkli örgütlenmelere giren kesimlerle diyalog içinde olduk.

Seviyeli, dostça iliskiler içinde olmaya özen gösterdik.

Zaman zaman is birlikleri yaptik.

Seçimlerden aylar önce ‘belki bu kez olur’ diye, tüm Kürt yurtsever çevrelerine çagri yaptik. ‘Gelin HAK-PAR’in imkanlarini paylasalim’ dedik.

Seçime birlikte girelim, seçim bildirgesini birlikte hazirlayalim; Sloganlardan, adaylara kadar her seyi birlikte tespit edelim,

böylece benzer düsünen kesimler arasinda saglikli bir birlik için zemin yaratalim’ dedik.

Maalesef sikça ‘birlikten’ bahseden çevrelerin bir kismi ‘biz seçim isbirligine hazir degiliz’ dediler.

Bir kismi ise Türkiyelilesmeyi savunan HDP yi desteklemeyi tercih ettiler.

Seçim bittikten hemen sonra da yine bize gelip ‘hadi is birligi’ yapalim dediler!

Dostlar.

HAK-PAR bir birlik projesidir.

Ve Biz Kürt yurtseverlerinin güçlü bir birlik içinde beraber çalismasini samimiyetle istiyoruz.

Ancak onca deneyimi yok sayamayiz.

Seçimden seçime tarumar olacak, savrulacak, kisisel hesaplara kurban edilecek is birliklerine de zaman harcamak niyetinde degiliz.

Yurtsever hareketin, ayni düsünen kesimlerin bu gün ki parçalanmis yapisinda payi olanlari izliyor,

Bunlarin’birlikçi’ söylemlerle ortaya çikmalarini tebessümle karsiliyoruz.

Terk ettikleri, dagittiklari parti veya kurumlarin artiklariyla yeniden ‘yurtsever hareketi toparlama’ çabasina girmelerini trajikomik buluyor…

Biz bu kadrolara önce kendilerini gözden geçirmelerini, öz elestiri yapmalarini öneriyoruz.

Samimi iseler ‘Yurtsever hareketin toparlanmasina’ ilk katki olarak, , zorlama gerekçelerle terk ettikleri partilerine dönsünler.

Demokratik çalisma prensiplerine uyum saglasinlar.

Neredeyse 40 yildir ‘bagimsiz’ takilan kadrolarin yapmasi gereken kendilerine en yakin siyasi olusuma gidip üye olmaktir.

Birlik, bütünlük böyle saglanir.

HAK-PAR bir çizgi partisi degildir.

Kendisini çogulcu, degisimci, demokratik, özgürlükçü bir parti olarak tanimlamaktadir.

Yine Kürt halkinin yaklasik son 40 yillik ulusal, demokratik barisçil mücadele geleneginin mirasçisi olarak nitelendirmektedir.

HAK-PAR 14 yillik, istikrar kazanmis, kamuoyunda az çok taninmis bir partidir.

Türkiye de 100 ü askin parti var.

Bunlardan ancak 20 dolayinda parti seçimlere katilma yeterliligine sahip olabilmistir.

HAK-PAR’da bunlardan biridir.

Son seçim sonuçlari ile HAK-PAR ilk sekiz partiden biri olmustur.

HAK-PAR geçmiste hangi kulvarda yer alirsa alsin tüm Kürdistanlilarin partisidir.

Herkesin demokratik çalisma prensipleri çerçevesinde, birlikte çalisabilecekleri bir bulusma zemindir.

Birlik zemini HAK-PARdir

Gelin el ele verelim.

Kürt halkina temel hak ve özgürlüklerini saglayacak daha güçlü, çagdas, barisçil demokratik bir seçenek sunalim.

Öte yandan;

Geçmiste en zor dönemlerde Kürt halkinin özgürlügü hedefiyle birlikte, omuz omuza yürüdügümüz ancak bu gün yollarini ayirmayi tercih etmis arkadaslarimiza da bir çagri yapmak istiyorum;

Bu gün su ya da bu nedenle ayri düssek de ayrilmayi gerektirecek dise dokunur bir gerekçenin, fikri temelde ciddi bir ayriligin olmadigi ortada.

Zorlayarak ayrilik gerekçeleri yaratmaya, kimi taktik yaklasimlari büyüterek kirmiziçizgiler haline getirmeye gerek yok.

Köklerini gurur duydugumuz ayni gelenekten alan, ayni düsünceleri savunan, ayni ruhsal sekillenme içinde, ayni ortak degerleri olan ve Kürdistan’in özgürlügü hedefine yürüyen kadrolar arasinda buzdan duvarlar örmek hayirli bir is degildir.

HAK-PAR saflari herkese açiktir. Gelin yeniden el ele verelim

HAK-PAR’i Kürt halkinin özgürlük mücadelesini basariya ulastiracak daha güçlü bir seçenek haline getirelim.

Biz kararliyiz.

Basaracagiz!

Hepinizi saygiyla selamliyorum

Yasasin HAK-PAR

24 Nisan 2015

Necati Bayram
HAK-PAR Genel Baskan V.

Dengê Kurdistan

Back to top button