Haber

Kemal Burkay Siiri: ‘Bir Gülü Büyütmek’

‘Aciyi, kirginligi gizledim bazan
Yarasini gizleyen bir komutan gibi
Karakista bahar sarkilari söyledim
Insanlara umut gerekliydi’

(Karakista bahar sarkilari)

Kemal Burkay Siiri: ‘Bir Gülü Büyütmek’

Ümit Kaya’nin hazirladigi ve ilk baskisi 2008 yilinda Deng Yayinlari tarafindan yapilan, bir gülü büyütmek ‘Kemal Burkay Siiri’ genisletilmis ikinci baskisiyla ve Özgürlük Yolu Vakfi Yayinlari etiketiyle okurla bulustu.

Dostum, umut yelleri, tutku firtinalari dindi iste.

Simdi olgun, sessiz, agir akan bir nehir gibi hayat

Kendini bu suya birak, ak

Ömrün ki çilginca bir kosuydu

Neler umdum, neler buldum! deme

Bosver sorgu suale

Bir gül dikmissen

Bir iz birakmissan bu evrende

Ne güzel!

(bir gül dikmissen)

Siirin Eylem Adami

Sevgili Yelda Karatas; ‘ … Kemal Burkay’in kagit üzerine yazilmis bir siirini getirdiler bana, o kadar güzeldi ki… ‘Kimin bu?’ dedim, Kemal Burkay’in dediler. Çok etkilendim ve pesine düstüm. Kemal Burkay’i arastirdim ve bir devle karsilastim siirsel anlamda. Sonra hayatini anlamaya, algilamaya basladim. Büyüyüp de hayati daha bilinçli kavradigimda bir adam gördüm: ‘Siirin eylem adami…’ Ona bu adi verdim. Çok az insan benim için sözü ve eylemi bir insandir. Hiç tanimasam da yeryüzünün bir yerinde böyle bir insani gördügüm zaman kalbim ayaga kalkiyor’ diyor…

Aralik 2017 tarihinde basilan kitap, ilk baskinin neredeyse iki
kati genislemis. Kitapta karsilastigimiz, üzerinde en fazla durulan ve en hüzünlü durum, Kemal Burkay Sirinin gözardi edilmesi, yok sayilmasidir.

Bu durumu sadece Babi Ali medyasiyla sinirlamak dogru bir tutum degildir elbette. Birkaç iyi yürekli insan disinda sanki diller lal, kulaklara kursun dökülmüs ve gözlere mil çekilmis. Elestirmenler ve siir severler isbirligi yaparcasina susmuslar.

***

Ümit Kaya, ‘ikinci baskiya dair’ yazisinda:

‘Ilk baskinin üzerinden dokuz yil geçmis. Bu tabii ki uzun bir süre, bir kitabin ikinci kez basilmasi için. Ama insan, siirin ve sairin o topraklarda maruz kaldigi ilgisizligi hesaba katinca, durum, kabul edilir olmasa bile anlasilir oluyor.

Kitabin ikinci baskisi hem yeni yazilari hem de ilk baskiya dahil edilmemis ve ilk baskidan sonra yapilmis söylesileri içeriyor.

Ikinci baski ile Kemal Burkay’in sairligine ve siirine dair yazilmis yazilarin ve kendisi ile siire/siirine dair yapilmis söylesilerin neredeyse tamami bir araya getirilmis ve ilgilisine sunulmus oluyor.
…

On yil evvelki notta, Kemal Burkay’a karsi kör ve sagir duvarlarin örülü oldugunu ve bu kitabin bu duvarlari delmek maksadi ile hazirlandigini yazmistim. Ikinci baski, o duvarlari asindirma gayretinin devami olarak görülebilir. Ayrica, 2007 yilinin Kemal Burkay’in 70. dogum günü oldugunu, kitabin bir dogum günü armagani olarak görülmesi gerektigini belirtmistim. Ne güzel bir tesadüf ki, ikinci baski da sair’in 80. dogum gününe denk geliyor. ‘

(…)

Böyle her bahar yeseriyorsam

Kederi ve zehri yeniyorsam

Bir gülü büyütmek yok mu?

Izbede

Kavgada

Sevdada varsam

Bir gülü büyütmek yok mu?

***

Kemal Burkay, siirine karsi suskunlugu söyle dile getiriyor:

‘… Dersim adli kitabim çiktiktan sonra Türkiye siir hayatinda ben bir bakima üzerine sünger çekilen bir ozan oldum. Oysa daha sonraki yillarda, Kürtçe’ler bir yana, Türkçe iki yeni siir kitabim çikti: Yakilan Siirin Türküsü ve Can Tasir Dicle. Ayrica Rubailer‘in Türkçe çevirisi çikti. Siirin gerçek bir dostu, yürekli, hem de iyi yürekli Server Tanilli‘nin yazdiklari hariç, bunlar üzerine Türk edebiyat çevrelerinde tek satir yazilmadi. Oysa her üç kitap da yurt içinde, Istanbul’da basildilar. Bu suskunlugun nedeni ise siirimin geride kalmasi, Prangalar’dan sonra yazdiklarimin daha kötü siirler olmasi yüzünden degil, tümüyle politik nedenlerden kaynaklanan bir tavir bu…’
…

Sevda gibi tasidim içimde

Bir tomurcugun gerilimini

Kavgam

Güzel günler içindi

***

Arastirmaci Yazar Mehmet Bayrak ise; Kemal Burkay siirine karsi suskunlugu söyle anlatiyor: ‘Kemal Burkay, ‘sosyalist siir’in en güçlü yapicilarindan biridir. Enstitü çikisli ozanlarin, sosyalist çizgiye en iyi girenidir. Emekçi sinif isteklerini ve ideolojisini siirlerinde en saglam ve en güçlü biçimde yansitan ozanlarimizdandir ayrica.

Bence Burkay’in önemini arttiran baska bir etken de, özünün sözüne uygun olmasi; baska bir söyleyisle söz’ünü eylemiyle bütünlemesi yani tutarli olmasidir.

Böyle olmaya böyledir ama uzaklarda kalmisliktan, Bâb-i Âli’nin ‘ödünç kasiyici’lariyla iliski kuramayistan ötürü adini yeterince duyuramamistir.’

***

Kitapta, Cemal Süreya, Server Tanilli, Mehmet Bayrak, Remzi Inanç, Ahmet Cengiz Çamlibel, Mehmet Çetin, Ahmet Telli, Metin Demirtas, Yelda Karatas, Azad Ziya Eren, Dr. Ömer Uluçay, Eskerê Boyik, Özgün E. Bulut gibi birçok sair ve yazarin Kemal Burkay ve siiriyle ilgili tanitim yazisi ve söylesiler yer aliyor.

Kitabin ikinci baskisinda güzel bir siir ziyafeti de var.

***

Kitapta yer alan yazilardan bazi örnekler:

Cemal Süreya: ‘Kemal Burkay’in yeni siir kitabini okurken Kolombiya’li yazar Gabriel Garcia Marquez’in sanat ve siyasa baglantisi üstüne söyledigi sözleri animsadim. Bir siyasa, bir eylem adami olan Gabriel Garcia Marquez kendisiyle yapilmis bir konusmanin bir yerinde söyle diyordu: ‘Siyasa ve edebiyat gerçege yaklasmanin iki ayri biçimidir. Ben kendimde bunlarin çelistigini çok az gördüm’

‘Edebiyat ve siyasa, gerçege esit uzaklikta bulunan iki ugras alani, birbirini tamamlayan iki alan.’
‘Bir siyasa, bir eylem adami olan Kemal Burkay’in kitabinda da büyük bir siir sevgisi gördüm ben. Bir eylem adami oldugunu unutmuyor ama sair oldugunu da hiç unutmuyor.’

…
‘Büyük olaylarin içinde, kavgalarin içinde bir sair, hep hüzün tasiyan, yine de her an ‘umudu nasil anlatsam!’ diyen, böylece umudu daha iyi anlatmayi basaran bir sair.’

Zindancibasi heyy!

Yasamak kursuna dizilmez ki

Kursuna dizilmez ki gögün mavisi

Yagmur, simsek ve tohum

Bin çiçek açar sesim

Sesim kursuna dizilmez ki!

Politika 27 Eylül 1975

***

Ahmet Telli ‘Hemen her ülkenin tarihinde kimi olaylar vardir ki, her anilisinda iç sizlatir. Haksizlik, zulüm, aci… bu olayla özdeslesmistir sanki. Dersim, böylesine bir iç sizisidir bizim ülkemizde. Kabuk baglamayan bir yaradir.

‘Bir eski öyküdür bileceksiniz
Masallardan kalmistir Dersim
Ülkemin ortasinda gizli
Yanik bir türküdür Dersim’

…
‘Hêlîn’ adli siirde sairin yasamindaki yansimasini buluruz Türkiye’deki baski dönemlerinin. Ama bu kavganin amaci vardir: Tüm baskilardan, zulümlerden arinmis özgür yasam içindir, çocuklar, asklar içindir.. ‘Hêlîn, Evin, Berivan’da kavganin, çocuklarin güzel günleri için oldugu dile getirilir:

‘Hêlîn, Evin, Berivan
Bilirim sizler büyüyünce
Mapusane külleri üstünde
Açan gülleri düsünürüm’

Hêlîn, Evin Berivan sairin kizlarinin adidir. Onlarin kisiliginde bütün çocuklari görmüstür Burkay.

Cumartesi Gazetesi; 29. 11. 1975, sayi 5

***

Mehmet Bayrak: (…) ‘Türkü’yle sarmas dolas Burkay’in siiri… Sik sik kullaniyor ve yerliyerince oturtuyor siirinde. Siirini ‘türkü’ üstüne kuruyor, daha dogrusu. Bir bölügüne de ad olarak koymus: Gençlige türkü yakiyor (Gençlik Türküsü), devrimciye türkü yakiyor (Devrimcinin Türküsü), askere türkü yakiyor (Askerin Türküsü) , Amerikan askerine türkü yakiyor, sömürgene yakiyor, tutsaklari bekleyen Memed’e yakiyor; türkü yakiyor… Dedigim gibi zaten türkü söylüyor o, hep. Kendisi de söylüyor:

‘Ben alinlarinda yasamayi güzellestirenlerin

Gözleriyle toprak konusup

Dudaklariyla toprak öpüsenlerin türküsünü söylerim.’
…

‘Yado’ da kavgasi yarida kalmis bir halk kahramanina güzellemedir, yigitlemedir. ‘Duvarlar, kapilar, zincirler üzre’ yürüyüp, dag köylerini, arpa ekmeklerini güldürmek isteyenlerin türküsü de denebilir, buna.

Yado bir türküdür söylenir ülkemde

Daglardan kopup gelen

Sanki bir dal uzanir mavilige

Toprak doyumsuz güler

Büyür elleri bir tutam isik

Düser elleri ölüm

Yado bir sevgidir belirip yiten

Yeni Toplum, Aralik 1975

***

Server Tanilli: ‘… Hatirlatmaya gerek yok, Kemal Burkay’in iki yönü vardir: Devrimci yönüyle, bir büyük kavganin, Kürt ulusal mücadelesinin içindedir; sair yönüyle, hem o kavgayi anlatir, hem kendi iç dünyasini sergiler. Ne var ki, o kavgayla o iç dünyada olup bitenler, birbirinden kopuk seyler degildirler, birbirini tamamlarlar. Akilla duygu ortaklasa yürürler.
Hiç kusku yok: Siirimizin ön sirada gelen adlarindan biridir o!’

Içinde yer aldigi kavgadan hareketle kimi gerçekleri de dile getirdigi bu rubailerden birinde, söyle diyor sair:

Sen ne ilerici, ne gericisin,

Ne sag ne solsun, sadece ikiyüzlüsün.

Yolcular gittiler, menzile vardilar,

Sana gelince, her zaman alacakaranliksin,

ne gece ne gündüzsün.

YAZIN Dergisi, Ekim 1992

***

Metin Demirtas: ‘… Dili ve türküsü yasaklanmis bir halkin çocugu olarak, içinde kabaran isyan duygularinin o günlerde ayrimina varamamistim. ‘Prangalar’ siirinin dizelerini okurken ince sesinin altinda yatan baskaldiri dilini duyumsamak güçtü. Kemal’in sesi, Necatigil’in kirik siir sesine uygun bir sesti: Lirik, yumusak bir tonlamayla okurdu siirlerini.’

…
Ben ki yalnizca sevmek isterdim
Sizi, kirlari, yaz aksamlarini
Bir kadin eli gibi geçsin
Isterdim saçlarimdan rüzgar
Bir Hasan var orda dag köylerinde
Daha hiç oksanmamis
Bir Elif var saçlari taranmamis
Trahomsuz büyüsünler isterdim
Öyleyse nedir bu prangalar?

Daginik Satirlar-1983

***

Ahmet Cengiz Çamlibel: ‘Kemal Burkay, yillardir yazdigi dörtlüklerini bir kitap halinde Roja Nû yayinlari arasinda bastirdi. Kitap 70 sayfa ve 196 dörtlügü içeriyor. Kitabi elinize alip da onlari okumaya basladiniz mi, her dörtlük sanki sizi alip güzel ülkemize götürüyor, doga ve yurt sevgisini yüreginizin derininde duyuyorsunuz.’

Dostum, solmus güller için aglama, yas tutma

Akan kan, geçen ömür için feryad etme

Desen demesen, bahar yine gelir, gün dogar yine
Kürdistan yasam doludur, üretkendir, sen kederlenme

AZADI; sayi:10, 1992

***

Deniz Çelik: Ilk siir kitabi ‘Prangalar’ (1966) ‘iyi bir sairin müjdecisi’, ‘Dersim’ (1975) bu siirin yerinde saymasi, ‘Yakilan Siirin Türküsü’ (1993) ise ‘iyi bir sairin’ vedasidir. Kendi diliyle söylersek: ‘O güvercin sicakligim minnacik odalarda / Bir kibrit kutusu sessizligi büyüten’ dizelerinden, ‘Tutsaklara bakiyor nöbetçi / Ben nöbetçiye bakiyorum / Nereli / Ne is yapar / Ne düsünür…’ dizelerine uzanan bir maceradir onun siiri.

Yine de hiçbir zaman Türk siirinde hakkettigi yeri edinmedi. Neden mi? Belki buna engel olan sey de daha çok onun politikaci kimligi oldu. Onun politik kisiligini bilenler, salt bu yanindan dolayi sair kimligini gözardi ettiler.

Yalniz bu kadar degil.

Bence Kemal Burkay dendiginde üzerinde mutlaka vurgu yapilmasi gereken bir baska nokta daha var.

Burkay, Türkçe’yi en güzel kullanan insanlardan oldugu gibi, anadili Kürtçe’yi de o derecede kullaniyor. 1970’li yillardan itibaren basgösteren Kürt bilinçlenmesinin dogal bir sonucu olarak Kemal Burkay ‘ki kendisi de bu bilinçlenmeyi olusturan aydinlar içinde yer aliyordu-, Kürtçe ile ilgilenmeye, dahasi Kürtçe siirler (Kürtçe ilk siir kitabi Helbesten Kurdi, 1974) yazmaya basladi.’

‘… Ülkesinin parçalanmisligini, halkinin sorunlarini, bu sorunlar karsisinda aydin insanin tutumunu, tek bir gövdede tasidi. Politik bir örgütlenmeye ömrünü adadi.’

Demokrasi Gazetesi, 1996

***

Mehmet Çetin: ‘… Bu manada, adanmis bir ömrün sahiciligiyle, ‘ateslerden alip getirdim’ dedigi siirindeki sinanmislik ve iyimserlikle, K. Burkay siiri ‘Serafettin daglarinda bir yaz günüdür” sanki. Genis zamanlara yaydigi siirindeki imge örgüsü ve sesiyle, tam da C. Süreya’nin bu siir için dedigince, yani ‘bir türkünün ucundan tutar gibi’ kendi kelamini söyleme inceligi ve israridir.
Ömrüne yaydigi bu israr, bu incelik ve adanmislik; yani maddi hayatin muhtemel diger nimetlerine çikardigi reddiye, Nietzsche’nin ‘delilikle bozulmamis niteligin saglamligi’ olarak da tanimladigi bu lirik dikbaslilik, K. Burkay siirinde bir farkindalik; etik/estetik/ideolojik bir bütünsellik, bu anlamda da örgütlenmis bir entelektüel vicdan kaniti olarak zamanin gergefinde ‘sözünü’ dokumayi sürdürmektedir.
Ezcümle; K. Burkay siiri, bu satirlarin yazari için ‘sövalye ülkenin lirizmidir!

12- 20 Agustos 2007, Dersim- Istanbul

***

Yelda Karatas: ‘Bazi insanlar isiktir, yazdiklari ve yasamlariyla. Antigone, Sophie Scoholl, Nâzim Hikmet, Lorca, Neruda, Ritsos… gibi. Onlar hayatin gerçek kahramanlaridir; yasamlari ve yazdiklari birdir… Böylesi kahramanlar, kahramanca yasamlar neredeyse tükendi günümüzde.

Kahramanlarin yurdu insan kalbidir. Bu yurdun bir adi da hayattir. Hayat, insana ve her saire hak ettigini verir. Gözyaslari, özlem, hüzün, ötesi agir keder karsiliginda; ama mutlaka verir. Ve eger sair bir eylem adamiysa hak ettigini alir, kiskanç duran ama asli cömert hayattan.

Kemal Burkay’in yüzüyle, resimleri disinda hiç karsilasmadim. Sesini hiç duymadim, nasil konusur bilmem. Karsi karsiya hiç gelmedim ve el sikisarak hiç tanismadik. Ama onun siirini, güzel günlere dair sevdamizi, umudumuzu dile getiren dizelerini okudum yillarca… Bu tanisma bir sairin kimligi, yüregini tanimak için basvurulacak en has bilgidir bana kalirsa…’
‘Onun siirine yüregimle her dokunusumda yandim, ‘her karanligin biraz isik, biraz isigin anlami’ oldugunu anlarken…

Yüzünü hiç göremeyen, onunla el sikismamis ama siirinin isigi kalbine ulasmis nice insan, insan olmanin erdemini onun siirlerinden dinledi…’

Toprak ve gül fidani yetmez, gülden anlayan gerek
Soylu siire gönül ehli bir ozan gerek
Her midyenin karninda inci olusmaz
Ise usta, ustaya zaman gerek

Her Seye KARSIN Edebiyat Sanat Düsün Dergisi, Mart-Nisan 2008

***

Azad Ziya Eren: ‘Bazi sairleri her okuyusunuzda daha gençlestiklerine, yaslari ilerledikçe üretimlerinin yaslanmadigina, yeni yazdiklari siirlerin dinmeyen bir heyecan ve disiplinle; keder-mutluluk, umut-hasar duygularini ayni tasta sunusuna sahit olursunuz. Zaman ne kadar hizli geçse de sairlerin ve siirlerin rüzgâri da en az zaman kadar beceriklidir. Kemal Burkay da bu ‘cins sair’lerden biridir elbette. Yarim asri devirmis hâlâ kulaktan kulaga okunan siirleri, sarkilarla türkülerle korolasan dizeleri, baskaldiriyi ve direnisi askla ve inançla karan bakis açisi ve kendine has imgeleri-biçemiyle gerçek bir madde sair…’

(Varlik Dergisi ‘ Haziran 2009)

***

Umutla gidilir uzun yol
Tutkuyla asilir koca daglar
Geçmis nice güzel olsa da
Yasam hep önündedir
Dönüp arkana bakma!

***

Böyle her bahar yeseriyorsam
Kederi ve zehri yeniyorsam
Bir gülü büyütmek yok mu?
Izbede
Kavgada
Sevdada varsam
Bir gülü büyütmek yok mu?

Geçti ezilenlerin resmi geçidi

Yirminci yüzyil kapisindan

Çigliklarla, agitlarla, marslarla

Seslerinde kavga ve kin

Özlem ve sevda

Bir öfke gibi hatirlarim

Keskin dislerini efendilerin

Gülüsleri, kamçilari, daragaçlarini

Ben hincimi bin yillarca tasidim

Bir umut çiçegi gibi tasidim

Kavgamdan bir gül çikar
Bilirim

(Bir gülü büyütmek)

***

Bir dag etegine gömün beni
Çimen olayim
Günesli bir yamaçta
Üzüm olayim
Siramdan buruk sarap yapilsin
Kenger olup biteyim bahar günleri
Nevruz olayim
Umut çiçegi
Yaban gülü bitsin topragimda
Tarla kusu yuva yapsin koynumda
Dilindeki sarki olayim
Yel alip gitsin beni…

(dilek)

***

Özgürlük Yolu Vakfi henüz yeni kurulmus olmasina ragmen, Kemal Burkay’in 4 tane kitabini yayinladi:

Hayat Seni Sürükler;
Dersên Zmanê Kurdî- Türkçe Izahli Kürtçe Dil Dersleri;
Bir Gülü Büyütmek-Kemal Burkay Siiri;
Avzem…

Ilk baskisi, 1978 yilinda Özgürlük Yolu yayinlari tarafindan yapilan; ‘Memê Alan Destani’ ise önümüzdeki günlerde, -yani ilk baskidan 40 yil sonra- yayinlanacaktir.

Ben Özgürlük Yolu Vakfinin, 2018 yilinda çok güzel çalismalar yapacagina ve daha çok kitap yayinlayacagina inaniyorum.

Ben, bu kitabin birinci ve ikinci baskisini yayina hazirlamaktan onur duydum…

5 Nisan 2018

Kamer Beysülen

Dengê Kurdistan

Back to top button