KÜRD SORUNUNUN VARLIK NEDENI KEMALIST IDEOLOJIDIR

Cumhuriyet Halk Partisi 37. Kurultayini yapti. CHP’nin kurultay temasi ‘iki yüz yil’ baslangicinda Türkiye’deki sorunlari çözmek üzerine kurulmustu. Iki yüzyildan kasit Lozan Konferansi ve Cumhuriyetin kurulusudur. Her iki olayin da yüzyili devirip ikinci yüzyila baslamasi sürecinde CHP kendince Türkiye’deki sorunlarin tümünü çözecegini deklare etti. Bu arada kurultayda çok yüksek bir oyla yeniden CHP genel baskaligina seçilen Kemal Kiliçdaroglu’nun ‘Kürd sorunu kirk yildir var neden çözülemedi, bunu biz çözeriz’ cümlesi büyük alkis aldi. Kiliçdaroglu ilk grup toplantisinda da “bunlar tarih bilmiyor” diye iktidara yüklendi.
Ne yazik ki Kiliçdaroglu da tarih bilmiyor. Çünkü Kürd sorunu yüzyili askindir var. Yani CHP nin kurucu gücü “Ittihat ve Terakinin’ kurulusundan beri ve CHP araciligi ile ‘Türk yani agir basan’ ve ‘Türkçü bir devletin’ temellerinin atildigi günden beri var. Kürdler yüzyili askindir ‘statü’ edinme mücadelesi vermektedir.
Kirk yildir var olan sorun PKK’nin sürdürdügü silahli mücadeledir ki, PKK’nin Kürd sorunu diye bir derdi yok. PKK’nin türevi olan HDP de Kiliçdaroglu gibi ortak bayrak, ortak vatan, ortak devlete, üniter yapiya bagli ve israrla ‘Türkiyelilesme’ sevdasina kapilmis olan bir hareket. Kiliçdaroglu da egemen Türk siyaseti ve Türkçü resmi görüsün gördügü gibi PKK sorununu ‘Kürd sorunu’ olarak görüyor. Bu algi PKK’yi ‘terörist’ olarak da gördügüne göre bu egemen anlayisin Kürd sorunundan anladigi ortak algi “Kürd sorunu yok, terör sorunu var’ yani, PKK sorunu var. PKK de terörist olduguna göre Kürd sorunu bir ‘terör’ sorunudur.
Türk egemen siyasetinin en ortak tavri Kürd sorunundaki ortak algi ve ortak tavir siyasetidir. Türkler buna ‘Bekaa’ sorunu diyor ve CHP genel baskani ‘Alevi-Kürd’ Kiliçdaroglu da dahil tüm Türk siyaseti Kemalizme tutunan ve onun ruhuna sarilmak konusunda yarisan bir tutum içindedir. Daha da önemlisi Kürd sorununun varligindan nemalanan ve kendi siyasetlerine Kürd sorununun varligindan ‘anti terör’ malzemesi üreten Türk resmi ideolojisinin adi, Kemalizm’dir. Kemalizm’in Kürdler bakimindan adi ise ‘Kürdleri kölelestiren zihniyettir.’ Yani Kemalizm ‘Türkçü’ anlayisi bina etmis ve bu binanin insaatinda CHP’yi çalistirmistir. CHP Mustafa Kemal’in kurdugu bir ‘kurucu parti’dir.
Türkçülük CHP’nin türedigi ‘ Ittihad Teraki’ anlayisinin eseridir. Mustafa Kemal ise bu isi daha da ileri götürerek ‘Türkçülügü’ ‘Tekçi’likle es anlama getirerek ‘tek devlet, tek vatan, tek dil, tek bayrak, tek mezhep, tek siyaset vs.’ algilarini topluma empoze etmistir. Bu nedenle yüz yila yakindir hala bugün de, egemen Türk siyaseti, “milli’ ‘Tek’ ve Türk’ olgulari üzerinde insa edildigi için bu anlayisindan ödün vermemekte ve iktidar ile muhalefetin arasindaki en önemli tartisma kavrami kimin daha çok ‘Atatürk ilkelerine bagli’ oldugu konusudur.
Sayin Kiliçdaroglu bilmelidir ki, Kürd sorunu bir ‘terör’ sorunu’ degildir. O çok önemsedigi ‘parlamenter demokratik nizamin’ sistemi koruyarak çözebilecegi bir sorun da degildir. Kürd sorunu iktidar veya muhalefetin yeni olusturdugu bir sorun degil. Bu sorun bir sistem sorunudur ve Kürdlerin mevcut meriyetteki üniter; yani ‘tekçi’ sistemle sorunu var. Kürd sorunu bir halkin ulusal demokratik haklari sorunudur, bir ulusun gasp edilmis ‘kolektif haklarinin’ iadesi sorunudur. Kürd sorunu Kürd ulusunun kendi kaderini özgürce tayin edebilme sorunudur, Kürd sorunu, esitlik adalet ve özgürlük sorunudur, Kürd sorunu bir Kürdistan gerçekliginin kabulü sorunudur.
Simdi böylesine agir bir sorunu sayin Kiliçdaroglu’nun önce kendisinin ve partisinin anlayisini ve algisini degistirmeden bugünkü hali ile çözebilmesine olanak var mi? Ya da hangi siyasi parti eski tarz siyasetinden vaz geçmeden bu sorunu çagdas ve demokratik normlara uygun bir biçimde, Kürdlerin adalet, esitlik, özgürlük ve ulusal demokratik haklarina saygi temelinde çözebilir. Cevap yok. Çünkü Kürd sorununu çözmek konusunda ‘niyetli’ ve ‘istekli’ görünen Türk siyasetinin hiçbir kesimi yok.
Oysa ki Türkleri ikna ve de Kürdleri de razi edecek ve memnun birakacak bir yol var. Bu yol kan barut ve gözyasi gerektirmeyen, savas ve kavga gerektirmeden, siddet, terör ve gerilim yaratmadan, askeri poligonlarin disinda da çözülmesi mümkün olan; her iki ulusun da yararina olabilecek ‘makul’ ve ‘münasip’ olan bir çözüm yoludur. Bu çözüm yolu bugün dünyanin üçte ikisinden fazla ülkesinin yönetildigi, esitlik, özgürlük ve adalet ilkelerine bagli, çogulcu demokratik ve federal bir yapidir. Kürd sorunu bir toprak, dil, ve tarihsel realiteler sorunudur ve onun çözüm biçimi de bu gerçeklikler isiginda ancak mümkün olabilir. Kürd sorunu bireysel özgürlükler sorunu, ya da insan haklari ihlali sorunu ile sinirlandirilamaz. Kafalardaki karakollar yikilmadan bu sorunu çözmek mümkün degildir. Mevcut yerlesik ‘algilar’ degisip yerine ‘gerçek olgular’ ikame edilmeden Kürd sorunu çözüm yoluna girmez.
Bugün Türkiye’de, seçim hakkini elde etmis siyasi partiler arasinda Türklerin ve Kürdlerin yararina olacak olan federal çözüm biçimini programina koyup Kürd sorununun çözümü için demokratik bir federasyon önerisinde bulunan tek parti Hak ve Özgürlükler Partisi / HAK-PAR’dir. Bu nedenle bu sorunun adil ve gerçek çözümü konusundaki en önemli muhatap HAK-PAR’dir. HAK-PAR, bu sorunun çözümü konusunda siddeti ve askeri çözümleri ret eden, demokratik ve barisçil yollar ve siyasal diyaloglar yolu ile çözüm öneren bir partidir. HAK-PAR’in programinin en önemli ve basat sorunu Türkiye’nin en eski, en agir ve en önemli sorunu olan Kürd sorunudur. HAK-PAR, Kürd sorunu agir bir sorun olmasina ragmen niyetli ve istekli olunmasi durumunda bu sorunun çok kolay bir biçimde herkesim tarafindan da makul görülebilecek federasyon tezini de programinin ana eksenine koymus bir partidir.
Kiliçdaroglu ilgili herkesle görüsüp bu sorunu çözmek için çaba harcayacaklarini söylüyor. Kürdler adina siyaset yapan Kürd kurumlari var. En önemli olan kurum da Hak ve Özgürlükler Partisi, HAK-PAR’dir. Kiliçdaroglu, HAK-PAR ile bu sorunun çözümü konusunda bir diyalog gelistirmek istiyorsa parti olarak bu sorunun çözümü konusundaki görüslerimizi kendileri ile paylasmaya haziriz.
Kürdler bu yeni yüzyilda mevcut sekli ile yasamak istemiyor, özgürlük ve esitlik istiyor. Demokratik bir düzen istiyor, onurlu bir yasam istiyor. Kürdler bir statüleri olsun istiyor, ana dillerinde egitim hakki istiyor, dillerinin resmi dil olmasini istiyor.
Kisacasi Kürdler, Türkiye’de Türk halkina taninmis olan tüm hak ve imtiyazlarin aynisini kendileri için de istiyor.
Er ya da geç bu sorun demokratik yollarla çözülecek, baris içinde ve diyalog ile gerçek çözüme kavusacaktir. Daha çok gözyasina gerek yok. Bu kadar ana yüregi yakmaya gerek yok. Askeri ve güvenlikçi tedbirlerle bu sorunu çözmek mümkün degil. Kürdlerin siddet ve terörle bir alakasi yok. Terörle mücadeleyi bahane ederek Kürd sorununun çözümüne ambargo koymak, Kürdlerin temel ve insani haklarini rehin tutmak dogru degil.
Sorunlarin torunlara miras kalmasini istemiyorsak, bugün tam da bu sorunun çözüm zamanidir. Kürdler isteklidir. Türk tarafi da niyetli olursa onurlu ve yararli bir çözüm gerçeklesebilir.
Latif EPÖZDEMIR
Hak ve Özgürlükler Partisi /HAK-PAR
Genel Baskani
Dengê Kurdistan