Makale

Daglica ve Topal

Zaman gazetesi muhtesem bir is yapmis, Mustafa Gürlek, Daglica Karakolu’nun komutani Onur Dirik’i bulup konusmus.

Baska bir olayda bir üstegmenin ölümüne neden oldugu için ordudan atilan Yarbay Dirik, ‘Biz PKK’nin hareketliligini 28 gün önceden fark etmistik. Baskindan dört saat önce biz baskin yapacaktik ama üst komutanlar bu operasyonu engelledi. Taburu teröristlerin bulundugu istikametin tersi istikamete yönlendirdi’ diyor.
Baskin sirasinda taburun üstünde ‘Insansiz Hava Araci’nin uçtugunu ama o dönemde Türk Silahli Kuvvetleri’nin envanterinde böyle bir araç bulunmadigini söyleyen Dirik, bu baskina ‘yabanci ülkelerin’ de karistigini ima ediyor.

Daglica Baskini’nda 12 asker öldü, sekiz asker kaçirildi.

Baskinin bütün günahini o kaçirilan sekiz askerin üstüne yikmaya çalistilar önce.

Taraf gazetesi, o asamada Daglica Baskini’ni gündemine aldi.

Önce sorular sorduk.

Sonra olayla ilgili belgeleri yayimladik.
Istihbarat raporlari baskini önceden haber vermisti.

PKK’nin baskin yapmak için gelecegi yöndeki bütün mevziler bosaltilmisti.
Askerlere bozuk silahlar dagitilmisti.
Karakolun bütün isiklari yakilip ‘hedef’ aydinlatilmisti.

Dirik’in Zaman’a yaptigi açiklamaya göre PKK, karakolun civarina ‘hiç engellenmeden’ 18 agir uçaksavar silahi yerlestirmisti.

Büyük bir sike vardi bu baskinda.

Simdi Dirik itiraflara baslayarak, suçun kendisinde olmadigini, komutanlarin kendisini ters yöne sevk ettigini söylüyor.

Söyledigi dogru da olsa, yanlis da olsa, olayin bir numarali sanigi ve tanigi yarbay, bu baskinda büyük bir ‘suç’ islendigini ama bunun ‘üstleri’ tarafindan emredildigini itiraf ediyor.

Suçlunun kim oldugundan daha önemli olan, ‘suçun’ varliginin itirafi burada.

Niye böyle bir sey yapildigini daha sonra Ahmet Davutoglu anlatmisti.

Ordu, hükümeti Kuzey Irak’a yapilacak bir kara operasyonuna ikna etmek için Daglica’yi kullanmak istemisti.

Hükümet meseleyi fark etmis ve bu oyuna düsmemisti.

Bu savasa bosuna ‘kirli savas’ denmiyor, her yani kirli bir savas bu, neresinden tutsan elinde kaliyor.

Daglica Baskini’nin ordu içindeki suçlulari bulunacak, bu anlasiliyor.

Baska bir davadan su anda hapiste olan Orgeneral Hasan Igsiz, öyle bir baskindan sonra baskini yiyen karakolun komutanina neden madalya taktigini açiklamak zorunda kalacak.

O 12 çocugun niçin ölüme atildigi ortaya çikacak ve bunun sorumlulari yaptiklarinin hesabini verecek.

Yasadigimiz dönemdeki en önemli gelisme, devletin içinde ‘suç isleme özgürlügünün’ bitirilmesi bence.

Artik ‘canimin istedigini öldürtürüm, hesabini vermem’ inanci sona eriyor.

Daglica, bu gelismenin önemli merhalelerinden biri.

Buna benzer bir baska rezillik de Ömer Lütfü Topal cinayeti.

Topal’i ‘özel harekâtçi’ polislerin öldürdügüne inaniliyor.

Zaten o dönemin Istanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazicioglu bu suçlamayla ‘üç polisi gözaltina aldiklarini ama Agar’dan gelen bir emirle Ankara’ya göndermek zorunda kaldiklarini’ açikladi.

Bizim Arzu Yildiz’in haberine göre savci Topal cinayetini sorusturan bütün polisleri simdi ‘tanik’ sifatiyla ifade vermek için çagirdi.
Bu sorusturmada da ciddi bir kararlilik oldugu görülüyor.

Cinayeti çözecekler.
Topal cinayetini çözmek demek, Susurluk rezilligini çözmek demek.

Zengin bir kumarhane sahibini polislerin neden öldürdügünü, o polislerin neden korundugunu ortaya çikardiginiz zaman Susurluk’un sistematigini de çözersiniz.

‘Askerî vesayet dönemi’ dedigimiz ‘pervasiz cinayetler döneminin’ kepazelikleri birer birer aydinlaniyor.

Bunun tek amaci ‘suçlulari’ cezalandirmak degil.
O, ikinci belki de üçüncü amaç.

Asil amaç bu devletin içindeki ‘suçlulara’, kendini devletin sahibi sananlara, kendini hukukun üstünde görenlere, ‘öyle olmadiklarini’ anlatmak.

Daglica gibi, Topal cinayeti gibi ‘devlet suçlari’nin aydinlanmasi, bundan sonra aklindan suç islemeyi geçiren her devlet görevlisini durduracaktir.

Devlet görevlilerinin içine ‘beni yakalar, yargilarlar’ korkusu sindigi anda devlet de gerçek bir devlet olmaya baslamis demektir.
Suçluyu yakaladiginizda degil, devletin içinde suç islemeyi imkânsiz kildiginizda devlet oluyorsunuz çünkü.
————————————-
Taraf-23 Ekim

Ahmet Altan

Back to top button