Makale

Kemal Burkay ve Ibrahim Güçlü kimlerin nasirina bastilar?..

Son birkaç gündür bazi Kürt sitelerinde, yayin organlarinda PSK’ nin eski lideri Kemal Burkay ve Ala Rizgari nin eski lideri Ibrahim Güçlü hakkinda tartismalar olmaktadir. Gerçi bu yazilip çizilenlere tartisma demek biraz zordur. Çünkü biz Kürtler henüz tartismaya alismis bir toplum degiliz. Biz karsimizdakine küfür ederiz, hakaret ederiz, buda yetmedi mi tehdit ederiz, karsimizdaki susmadiysa, ajan olarak damgalariz, öyle susturmaya çalisiriz, buna ragmen susmadiysa bir punduna getirip vururuz, vuramadiksa, üstelik susturamadiksa, bu kez bize bagli olan taraftarlarimizin, kulaklarini tikar, gözlerini kapatir, böylece elestirenlerden kurtulmaya çalisiriz.

Simdi neden Ibrahim Güçlü ve Kemal Burkay’ a karsi yazilar yaziliyor? Bu insanlar neden tehdit ediliyorlar? Neden bu insanlara ‘serefsiz, haysiyetsiz’ diye hakaret ediliyor? Ne yaptilar ki bu insanlar? Hangi ari deligine çomak soktular? Hangi gerçegi dile getirdiler? Kimlerin nasirina nasil bastilarda böylesine hakaretli saldirilara maruz kaldilar?
Ibrahim Güçlü meclis arastirma komisyonunda yaptigi konusmasinin bir özetini bizim Kürdistan- aktuel sitesine de yolladi, fakat biz henüz yayinlamadik. Neden mi yayinlamadik? Konusmayi tek yanli gördük de ondan! Çünkü Güçlü, PKK içinde yapilan katliamlari açikça anlatmis ve Apo diktatörlügü tarafindan katledilen PKK üye ve yöneticilerinin, baska örgüt üyelerinin isim ve soy isimlerini siralamistir. Ama devletin yaptigi Kürt katliamlarini ortaya koymamis ve bu katliamlarda yasamini yitiren Kürtlerin isimlerini siralamamistir. Bu bir eksikliktir.

Biz Ibrahim’ den devletin yaptigi katliamlari da belgeleriyle birlikte izah etmesini isterdik. Elestiri noktamiz budur.
Ibrahim Güçlü’ ye hakaret edenler, onu susturmaya çalisanlar, onun dile getirdiklerini elestirmiyorlar. Yani; ‘Ibrahim sen dogru söylemiyorsun. Biz Resul Altinok’u öldürmedik, Mehmet Sener’i katl etmedik, Çetin Güngör’ü Stokholm’ de, bir salonda yüzlerce insanin gözleri önünde kafasina sikmadik, Enver Ata’yi Upsla’ da bir otobüs duraginda kursunlamadik. Mehmet Tunç’u, bir bayani sevdigi için gözlerini baglayip bir agaca astiktan sonra kursuna dizmedik. Mehmet Çimen’i Hollanda’ da iskence ile öldürüp asit dolu bir Küvete atip eriterek yok etmedik ve biz on bes bin genci ajandirlar gerekçesiyle iç infazlarla öldürmedik’ demiyorlar.

Ne diyorlar? Bunlari söyleyenler, ‘alçaktirlar haindirler ve düsmanin kucagina oturmuslar’ diyorlar. Binlerce Kürt gencini öldürmek, onlari çukurlara gömmek (dikkat ediniz öldürdükleri hiç kimsenin mezari yoktur) alçaklik, hainlik ve düsmanin kucagina oturmak degil de, bu gençlerin öldürüldügünü söylemek alçaklik hainlik ve düsmanin kucagina oturmak oluyor!

Ibrahim Güçlü Meclis arastirma komisyonuna Apo diktatörlügü tarafindan öldürülen bazi kisilerin adlarini siralamis, listesindeki kisi sayisini saymadik ama en fazla kirk eli kisiyi saymistir. Konuyu bilmeyenler nezdinde Apo diktatörlügü tarafindan öldürülenlerin sayisi eger bu kadarsa, diktatörlük, sütten çikmis kasik gibi görülebilir. Bundan dolayi Apo diktatörlügü tarafindan katledilen Kürt sayisi, son otuz yilda Türk devletinin katlettigi Kürt sayisi kadardir diye düsünüy ve blinmesini istiyoruz.

Birilerinin bunlari dile getirmesi gerekmiyor mu? Bu durumu gündeme getirmek, bu katliamlari yapanlardan hesap sormak, Kürt davasina zarar mi verir? Kürtlerin görevi Türk devletinin yaptigi Kürt katliamlarina karsi çikmak, Öcalan diktatörlügünün yaptigi Kürt katliamlar karsisinda suskun kalmak midir?

Baskalarinin yaptigi katliamlara karsi çikarsan, ama kendin katliam yaparsan, baskalarinin yaptigi idam cezalarini protesto edersen, ama kendin durmadan insanlara idam cezasi verip uygularsan, baskalarinin yaptigi iskenceye karsi çikarsan, kendin hep iskence yaparsan, baskalarini, mahkemelerde bize savunma hakki vermiyorlar diye elestirirsen, ama kendin tutukladigin kisilere tek bir kelime olsun kendini savunmasina izin vermezsen sen neyi elestiriyorsun ki! Sen deve kusu olmus, kafani kuma gömmüs dünyayi kendine güldürmüssündür.

Bazi Kürtler de Ibrahim Güçlü ve Kemal Burkay’i baska noktalardan elestiriyorlar. Onlara göre Kemal Burkay ve Ibrahim Güçlü neden Düsmanin televizyonlarinda veya düsman’in meclisinde PKK yi elestiriyorlar? Bu kesimlerinde Ibrahim Güçlü ve Kemal Burkay’in söylediklerinin içerigine yönelik bir elestirileri yoktur. Onlarda Özelikle Kemal Burkay’in devletin bir projesi sonucu Türkiye ye döndügünü, bu yüzden PKK nin iç infazlarini bu proje geregi gündeme getirdigini söylüyorlar.

Bu ‘düsmanin televizyonlari’ laflari bize hiç yabanci degildir. Peki ‘dostlarin televizyonlari’nin kapilari sonuna kadar açikti da, Kemal Burkay ve Ibrahim Güçlü görüslerini orada söylemediler de, gittiler düsmanin televizyonlarinda mi söylediler? Düsman’in meclisine gelince, O meclise milletvekillerini siz kendi oylarinizla seçip yolladiniz mi? Halkin bu vekillere oy vermesi için siz kapi kapi dolasmadiniz mi? Ve Ibrahim Güçlü ile Kemal Burkay’in görüstügü Meclis arastirma Komisyonunda BDP li vekillerde bulunmuyormuydu?

Bunlarin elestirileri de Apocu mantigin baska bir versiyonudur. Açikça bize sunu söylüyorlar: ‘Bizim içimizde olan bitenleri kimse ögrenmesin, Apocu diktatörlük kime ne yaparsa yapsin, erdem susmaktir, baskalari bizim pisliklerimizi isitmesin, isitirse yüzümüz kara olur.’

Demokrasinin olmadigi, bütün ülkelerde, örgütlerde ve asiretlerde ayni mantik vardir ve güçlüdür. Kürdistan’ in bazi yerlerinde bir asiretin reisi, asiret içinde kötü bir is yaparsa, asiret üyelerinin görevi reisin pisliklerinin üstünü örtmektir. Çünkü baska asiretler kendi asiretinin içindeki pislikleri ögrenirse, asiretin esaleti, serefi ve namusu kirlenir diye düsünülür. Eski ‘sosyalist’ Rusya da Aleksandr Isayeviç Soljenitsin, Andrei Dmitrievich Sakharov, Boris Leonidovich Pasternak Rusyadaki rejimin gerçek yüzünü ve rejimin yaptigi katliamlari yazdiklari ve Rusya disinda bütün dünyada yayinladiklari için, Rusya’nin ve ‘yüce sosyalizmin’ haysiyet ve serefini ayaklar altina almakla itham edilmis ve bu kisiler ölene, rejimde yikilana kadar düsman muamelesi görmüslerdi. Saddam’in Bagadat’ in da rejimin yaptigi katliami gündeme getirmek, ‘serefsizlik haysiyetsizlik ve bati ajanligi’ idi. Esat’in Suriye’ sin de, en serefli ve haysiyetli insanlar, rejimin yaptigi bütün pislikleri görmemezlikten gelenlerdi. Türkiye de son yillara kadar Generalleri elestirmek, onlarin yaptigi katliamlari dile getirmek vatana ihanetle özdesti, gerçi hala da öyledir.

Ama çag degisti, degisiyor. Eskiden gizli olan seyleri açiklamak çok zordu. Ve toplumdan gizlenen gerçekleri açiklayanlar kahramanlardi, yani ölümü, hapishaneyi, lanetlenmeyi, sürgünü göze alip açikliyorlardi. Öyle bir çaga girdik ki; artik bir seyi gizlemek onu açiklamaktan daha zor oldu. Neyi nasil gizleyeceksiniz. Ben dün aksam Japonya da ki bir arkadasimla telefonla görüsürken, Amerika da ki bir arkadasima e mail yaziyordum, Danimarka da ki arkadasimi da Skype üzeri kameradan izliyordum.

Türkiye kendi gerçekleri ile yüzlesiyor, yüzlesmeye çaliyor, ama bunu dogru dürüst yapamiyor, Basbakan eski dersim katliamindan dolayi özür diliyor, ama yeni katliamlar yapiliyor, her gün Kürdistan’inin çesitli bölgelerinde katliamin kanitlari kemikler çikiyor. 12 Eylül cuntasinin liderleri mahkemelerin önüne çikariliyor, darbe yapmak isteyen Generaller tek tek hapsi boyluyor. Ama inkar edilen koskoca Kürt gerçeginin inkari hala sürüyor bu gerçekle kimse yüzlesmek istemiyor. Türkiye cephesinde vaziyet böyle iken biz Kürtler, kendi gerçeklerimizle yüzlesmekten çok ama çok korkuyoruz.

Bize: ‘Siz demokrat degilsiniz diyenleri, siz Bekaa da, Barelias ta, Zele de, Qandil de, Diyarbakir da ve bütün Kürdistan cografyasinda, Avrupa’ da, Arap ülkelerinde binlerce suçsuz ve günahsiz Kürt öldürdünüz ve üstelik öldürdügünüz tek birisini mezara bile koymadiniz’ diyenleri hala ‘ajan, alçak, serefsiz, düsmanin kucagina oturmus’ diye niteleyip susturmaya çalisiyoruz.

Zaten binlerce Kürt genci katledilmeden önce tek tek ‘ajan, alçak, serefsiz, düsmanin kucagina oturmus’ olarak damgalanip öldürülmüstü.
Demek ki bizde hiçbir sey degismemistir. Tarlasinda yetistigimiz Saddam diktatörlügü yikildi, diktatörlügümüze can ve ruh veren Esat rejimi gitmek üzere, kendimize rehber edindigimiz Kemalizm diktatörlügünün sivasi dökülürken ve ortadan çatlarken, biz gerçek yüzümüzü bize gösterenlere, siz ise busunuz diyenlere hala eski aliskanliklarimizla, bunlar’ajandir, siz dinlemeyin’ diyerek ayakta kalmaya çalisiyoruz.

Diktatör rejimlerde insanlari öldürmek ve öldürülenlerin akibetini gizlemek erdem, insanlarin öldürülmesine karsi çikmak ve gizli yapilan ölümleri açiklamak alçakliktir. (Ek: Böyle hakaret ve itham ediliyorlardi.) Iste Kemal Burkay ve Ibrahim Güçlü böyle ‘alçaklardir!’ (Ek: Bu sekilde hakaret ve itham ediliyorlar)

28 Ocak 2012

Kaynak: Kurdistan Aktuel

Selim Çürükkaya

Back to top button