Makale

Kürtlere yabancilasarak Kürtleri konusmak

Günümüzde herkes, adil bir dünya için çalisip toplumcu bir düzeni savundugunu düsünüyor ve buna insani düzen diyor.Bu görece kavramlari arzulamanin bir gücü yok.Sadece ideolojidir konusulan.Bunun ete,kemige bürünmesi gerekiyor.

Toplumcu düzen baglaminda, Kürtlerin gerçegi ‘sak’diye zihin burgacimiza oturunca, söylemlerimizin eylemsel asamaya geçmesi frenleniyor. Çünkü bilgi denilen sey, nesnelere dokunur, adim adim çikilmasi gereken merdivene dönüsürse, bu tabular ve yasaklar cografyasinda yasanan acilarin, Kürtlerin sistemle beslenen içsel sorunlarindan soyut olmadigi, Kürtler çaga uygun olarak medeniyetle tanismalari halinde, Kürt sorununda görüs mesafesinin daralmaktan kurtulacagi, Türkiye’de geliskin bir demokrasi kültürünün de önünün açilacagi gerçegiyle yüzlesiriz. Bizi ürkütecek bu yüzlesme nedeniyle, zihin estetigimizin tabusal mantiginda sekillenen bir cenderme ‘DUR orda. Birak bilgi, bilgi olarak kalsin. Nesnelere dokunmak yasak,’diyor. Siyaset ise dogal akisini sürdürmeye devam ediyor.

Dünya siyasetinin kendini hizla yeniledigi günümüzde, Kürt sorununun demokrasinin zaferiyle sonuçlanmasi, hiç kuskusuz Kürt cografyasinda mevcut degerler sisteminin çaga uygun sekilde sekillenmesi ve siyasetinin de buna paralel olarak yeniden yapilanmasiyla mümkündür. Çünkü temsiliyetsizlik ve halen Kürt sorununun çözümünde taraf görünenler, Kürtlere bir sey verenlerden degil, geçmisten kalma töreci bir anlayisla Kürtlerden hep alanlardan meydana gelmis. Karsimizdaki resme bakilinca kim Ergenekon, kim jitem, kim mergenekon tam bir karmasa. Çünkü Kemalizm ve Kürt cografyasindaki saç ayagini olusturan, hukuksuzca edinilmis genis toprak agaligi, jitemce türeme çakma asiret agaligi ve koruculuk adi altinda gelistirilen silahli kabilelik, Kürt toplumunu çürütmüs. Çatismali ortam da Kürtlerde beklenen körlesmeyi saglamis.

12 Eylül darbesinin biçimlendirip siyasi arenaya sundugu Turgut Özal, Kürt cografyasinda sol bilincin, dolayisiyla toplumsal dönüsüm ve yapisal degisikligin önünü kesmek, Kürt sorununu feodal hamaset ve husumetler burgacina hapsetmek amaciyla gelistirdigi derin devlet eksenli koruculugun, OHAL uygulamalarini aratmayacak sekilde varligini ve konumunu korumasi, topraktan cesetlerin fiskirdigi günümüzde Kürtler, hala ölülerine sahip çikmaya cesaret edememektedir. Çünkü, silahli kabile hukukunun hüküm sürdügü alanlarda sadece magdurlar degil, mesru devlet birimleri de tehdit altindadir.

Oysa, Kürt açilimi bir kirilma noktasiydi. AKP’nin olumlu her adimi desteklenmeliydi. Günümüzün moda söylemi ‘Kemalizm’cilik,’ AKP projesi’ciligi yaygarasi bastan beri karanlik, karanlikta kalsin amaçliydi ve hiç önemsenmemeliydi. Sömürgeci mantikla saç ayagi feodalizmin karsilikli satin alma mantigina dayali tezgahi bosa çikarmak için bilgi nesnelere dokunup yaptirim gücü kazanmaliydi.

Sevelim veya sevmeyelim. AKP, cumhuriyet tarihinin ilk sivil hükümetiydi. Baslattigi Ergenekon sorusturmasiyla zihin burgacimizdaki o korkulur devlet karakolunu sarsmis, Kürt sorununu çözme baglaminda demokratik çözüm isaretlerini veriyordu. Su an dahi Kürtler için hiçbir projesi olmayan Kürt seçilmisler, açilimin içini doldurmak ve Ergenekon sorusturmasi kapsaminin genisletilip bu karabasanin Kürt ayagini ortaya çikarmak yerine, panikle ortaligi velveleye vererek, darbe anlayisinin Türkiye’nin gündeminden çikmasi üzerine AKP’ye karsi muhalefetini dahi Ergenekon üzerinde yapan, darbeyle olmazsa Ergenekona dayanarak sandik üzerinden otoriter bir rejim çikarmayi amaçlayan CHP’ye yaslandilar.

Kürtler, CHP’nin cumhuriyet tarihinden bu yana devletin hukuk ve vicdan kavramiyla yüzlesmedi. Sadece devletin derin boyutuyla tanisti. Katliamlar yasadi.

Halen süren Ergenekon davasinda kuvvetli kanitlara ulasilmasina ragmen, mahkumiyet elde edilip edilemeyecegi belli degil. Kürt cografyasini kapsam disi birakip davayi daraltma girisimleri, manipülasyonlar, Ergenekon yanlilarinin protestolarini askiya almalarindan AKP’nin Ergenekonla milliyetçilik temelinde anlasacaginin isaretlerini veriyor. Kürt seçilmislerle AKP’nin karsilikli gerilim yaratma çabalari ise bende, Demirel’in Kibris için söyledigi ‘En iyi çözüm, çözümsüzlüktür,’ söylemini hatirlatiyor.

Dünyanin neresinde olursa olsun, derin devlet eksenli koruculuk adi altinda gelistirilen silahli kabile mantigi ve bu mantiga karsit görünse bile ayni amaca programlanmis silahli argumanlar, özgürlükçü ve çagdas bir toplum modeli yerine, silik ve güdülenebilir bir toplum yaratmayi amaçlayacaktir. Bu mantik, zihin burgacimizdaki o korkulur devlet karakolunun yanina ikinci bir karakol yaratacagi gibi buna eslik edecek, siyasete yanasma, seçmene maraba, Kürt sorununa da hegemonik alan üstünlügü amaçli ilkel bakis açisiyla bakacak ve resmi siyasete saç ayagi olusturacak (1935 Kürt Raporunda belirtildigi gibi) bir siyaset modeli dayatacaktir. Çünkü siyaset bosluk kaldirmaz.

Bir siyasi olusum, toplumun degisik sinif ve katmanlarindan olusan, yapisal degisiklik, toplumsal dönüsüm ve paylasma kültürünü benimsemis, demokratik mekanizmalar dizayn etmeyi amaçlayan bireylerden olusmuyorsa, bu boslugu, siyaseti sadece hegemonik alan üstünlügü amaçli ilkel bakis açisiyla bakacak feodaller ve amigolari dolduracaktir. Bu feodal kusatma elbette failleri korunup kollanan 17 bin cana kurbanlik gözüyle bakacaktir. Ama hükümet, siyasi irade ortaya koyarak, 17 Nisan 1987 Halitviran baskiniyla Kürtlerin yasamina dayatilan faili meçhulleri aydinlatacak kararliliga ve güce sahiptir. Halitviran baskini, faili meçhullerin aydinlatilmasinda milattir.

Takke düsmüs ama önemli olan, keli görmek.

Ali Kizilay

Back to top button