Türk dili diye bir dil yok

Dilimiz, kültürümüz bir bütün olarak varligimiz üzerindeki baskilarin, asimilasyon politikalarinin haddi hesabi yok.
Dilimiz bizim varligimizdir. Dilini kaybeden bir ulusun halki asimile ve yok olmayla yüzyüze kalir. Bu yüzdendir ki, tüm zorluk, baski ve iskencelere, binbir dalavereye ragmen halkimiz dilini, kendi varligini sürdürme mücadelesini sürdürüyor.
Asimilenin her türüyle karsi karsiya kaldik. Daha çocuk yaslarda, dilimizden, kültürümüzden untandirildik, horlandik, dislandik, yok edilmenin her türlüsü bize reva görüldü.
Tüm bu yasamisliklarda bir empati yapiyorum ve söyle düsünüyorum. Onlarin yaptiklarinin aynisini biz Türklere söylersek kendilerini nasil hissederler. Türkçe diye bir dil yoktur. Türk diye bir millet de yoktur. Ulusu olmayanin dili olur mu hiç? Bazi Türklerin kullandiklari dil de, dagda, obada kalmis yaslilarin kullandiklari kuslardan ögrendikleri sesler sonucu olusturduklari dildir.
Sokkak da yürüyen bir adama, afedersiniz size bir adres soracagimdan önce, Siz Kürd müsünüz? Ehmedê Xane’nin mezarina nasil gidebilirim. Munzur çayina hangi otobüse binersem gederim? Diye sorsak.
Hastanelerde, devlet dairelerinde, basin yayinda, kisacasi ekonomik ve sosyal yasamin hepsinde Kürtçe konusulmasi zorunludur. Çünkü Kürtçe egitim dilimizdir. Bu ülkede 90 yildir bu dille egitim görüldü.
Türk çocuklarina da, kendi kurslarinizi açip ögretmek istediginiz dili ögretebilirsiniz. Ilk okula baslayan bir Türk çocugunun evde baska, okulda baska bir dil konusmasinin zorlugunu nasil yasayacak bunu Türkler kisa bir süreligine de olsa empati yaparak kendilerini bizim yerimize koysunlar.
Diyasporadaki bir Türk’e yoldan geçen herhangi bir vatandasa, ‘Siz Kürt müsünüz?’ dese Is yerindeki, okuldaki arkadasi, komsusu, ‘Kürt olmakla onur duyuyoruz. Bizim milletimizin kani kirmizi akiyor, siz Türklerin kani hangi renktir? Biz Kürtler asil soylu bir milletin evlatlariyiz. Ya siz Türkler? Göçebe, kültürü, örf adeti olmayan sonradan olusmus yapay bir kukla devlet ve ulusun evlatlarisiniz’ dense, siz Türkler ne hissedersiniz?
Gözünüzden dahi sakindiginiz çocuklariniz, ‘Anne, ben okula gitmek istemiyorum. Çünkü okula gittim, arkadaslarim benimle alay etti. ‘Siz Türklerin kuyrugu var,’ dediler. Pantolonumu indirmek istediler. Kuyrugum yok deyince bana inanmadilar. Onlar baska bir dil konusuyorlar ve ben ögretmenin söylediklerini anlamiyorum. Okula gitmek istemiyorum!’
Her sabah o körpe beyinlere söyle bir ant okutulsa:
‘Kürdüm, dogruyum, çaliskanim.
Ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, Kürdistani, kürtleri özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atakürd!
Açtigin yolda, gösterdigin hedefe durmadan yürüyecegime and içerim.
Varligim Kürt varligina armagan olsun.
Ne mutlu Kürdüm diyene!”
Daha küçükcük körpe beyinlere canini vermekten, kendini adamaktan söz eden bu irkçi and okunur ve çocuk eve geldiginde, anne biz neyiz? Biz neden Kürt degiliz? Bizim dilimiz neden yasak? Neden babam hapiste? Neden bana simdi de baska bir dilde okuma yazma ögretiliyor? Biz niye farkliyiz? Biz zenci miyiz’ sorularini her gün çogaltarak gelse?.. Ona ne dersiniz, ne hissedersiniz?
Onca eziyet, asimile içinde, en köklü ve söze gerek duyurmayan bu içler acisi durumun cevabini hangi Kürdistan lideri verebilir? Hiç.
Her insanin en dogal hakki olan. Ekmek, su hava gibi temel ihtiyaci olan anadilde egitim hakki hiç bir çocugun elinden alinamaz.
Lakin gelin görün ki, bu zulmü size hikâye gibi gelen kisa bir anda düsündügünüz de bu da olmaz ki dedirten durumu biz kürt çocuklari yasadik. Ve ne acidir hala yasiyoruz
Psikolojik baski yaparak, uzayliymis gibi, baska yaratiklarmisiz gibi oldugumuza inandirip bizi kendimizden ulusal bilinç ve kültürümüzden uzaklastirmak için her türlü fende, hileye basvurdunuz, siz Türk kardesler
Kardes kardese bunu yapar mi?
Devami gelecek…
Necla Çamlibel