Makale

Silahlar susarsa, sevinçler çogalir

Van depremi ile birlikte önemli bir gerçek de ortaya çikti. Türkiye degisiyor, Kürtler de degisiyordu. Bu görüldü.

Algilarin degistigi, resmi görüsün geriledigi, ret ve inkarin önemli ölçüde yok oldugu, dostluk ve kardesligin önde seyrettigi, baris ve demokrasiye olan güvenin arttigi, önemli bir süreçten geçiyoruz.

Kan ve gözyasinin, siddet ve savasin, her seye karsin, kardeslik ve dayanisma duygularinin önünü kesemedigi artik açik-seçik ortada.

Savas ve siddette israr etmenin ne kadar sonuçsuz kaldigi gerçegini artik herkes görüyor.

Önemli bir kriter olmasi bakimindan 2011 yilindaki Van depremini animsayalim: Acili ve elim bir olayla sinanmis oldu insanlarin bilinç dünyasi. Dört bir yandan yardim ve dayanisma elleri uzadi Van’a. Farkliliklar unutuldu, ayri görüs ve politik anlayislar, bir kenara atilarak Türkiye’deki ezici bir nüfus Van’a ulasmaya, yaralari sarmaya kenetlendi.

Keske bu kenetlenme hep böyle sürse. Dostluk ve dayanisma hiç eksilmese.

Kuskusuz gönül ister ki, yalnizca acilarda degil ama tüm yasam boyunca hep beraber dostluk içinde geçse yasam. Bu duygusal birlik özgürlük ve demokrasi konusunda da kendini bu biçimde duyurabilse, acilar son bulsa, esitlik adalet ve demokrasi kucaklasa herkesi.

Algilar degistikçe, duygular ve düsünceler de degisiyor. Birbirimize, daha bir yakinlasiyor; dertlerimizi, sorunlarimizi daha net görebiliyoruz.

‘Türk olmayanlarin bu ülkede bir tek haklari vardir: O da köle olmaktir.’ Algisi, yerini ‘ Kürtler vardir ve haklari taninmalidir’ algisina birakiyor. Bu önemli bir degisimdir. En azindan hosgörü ve demokrasinin kapisinin açildiginin bir isaretidir.

Bu sevindirici bir gelismedir. Artik Kürtlerin hakli mücadelesi de sadece silahtan ve siddetten ibaret degil. Keza, bu sorunun savasla ve askeri yöntemlerle çözülemeyecegi gerçegi toplumun bellegine ve bilincine yerlesiyor.

Bu nedenle diyoruz ki, çözüm uzak degil. Degisimi görmek ve halki anlamak gerekir.

Halki halka ragmen kurtarmak hayalini bir kenara birakmak gerekir.

Kafalardaki saksilari kirma zamanidir. Sabit ve ezberde kalmis düsünceleri terk etmek gerekir. Kafalardaki karakollari yikmak gerekir.

Mücadeleyi de, müzakereyi de poligonlarin disinda, sivil alanlarda ve barisçil yöntemlerle sürdürmek gerekir.

Bu gün bu olanaklar artik var. Bu nedenle, bu gün ezberlerin bozulma zamanidir. Anlayis ve hosgörü zamanidir. Halklara bu firsati vermek gerekir. Kani su ile paklama zamanidir. Bu tarihsel olanagi degerlendirmek gerek.

Silahin kibirini bir yana birakip baris dilini ortaklastirma zamanidir. Silahlar susarsa siyaset konusabilir, konusarak, tartisarak sorunlarin çözümü konusunda adimlar atilabilir.

Silah, siyasetin ve diyalogun önünü kesiyor.

Türkiye halklari silahli mücadelede israr eden, kandan ve gözyasindan medet uman güçlere seslenerek:’ benim için ölme ve öldürme’ diyor.

Halklar, silahin onlarin gelecegini karartmasini istemiyor.

Kürt halki, kin ve nefretin kabarmasini istemiyor. Düsmanlik olsun istemiyor. Ama silah ve ölüm, kan ve öldürme, nefreti tetikliyor.

Halkin büyük bir bölümü ‘Gelecek kusaklara övünülecek bir geçmis birakmak için, vaz geçin silahtan, bombalardan ve kursunlardan.’ diyor.

Gelin ellerinizdeki silahlari topraga gömün ve bir daha çikarmayin o silahlari, öldürmeyin hiç kimseyi. Gömün silahlari ki o gömülerden baris fiskirsin.

Onurlu ve soylu ortak bir gelecek için, baris, esitlik ve kardeslik için gömün silahlari, özgür ve demokratik bir toplum için, elveda deyin silahlara. Silahlar susmadan, operasyonlar durmadan, sorunlar özgürce tartisilamaz. Sorunlar tartisilmadan çözümlenemez.

Analar aglamasin, daha çok ‘sehitler mezarligina’ dönmesin bu ülkenin acili topraklari. Güller yesersin geçmisin karanligindan, bu kadim topraklarda. Gülmeyi unutmus yüzler sevinçle tanissin. Tüm metinlerin baslangiç bölümü hosgörü ve kardesligi temel alsin. Tek renklilik, tekçilik yerini çok renklilige ve çogulculuga biraksin. Tabutlar, ölüm haberleri, ates düsürmesin hanelere.

Gelin poligonlardan uzak zeminlerde mücadeleyi sürdürelim.

Özgür bir gelecegi kurmak eskisi kadar zor degil artik. Özgürce haykirin taleplerinizi. Hakliliginizi haykirin. Duysun sesinizi her kes. Ortak vicdanlara havale edin zulmü ve baskilari. Artik yanmasin analarin yüregi. Ocaklar sönmesin.

Çünkü silahlar, tartisma ve görüsme ortamini ortadan kaldiriyor. Namlularin imha edici kursunlari, barisi vuruyor, çocuk ölüleri çikiyor bombalarin enkazinin altindan ve kimse bu duruma sevinmiyor. Agliyor, üzülüyor, nalinleri (agitlari) çogaltiyor analar.

Bombalar yaralari kasiyor, geçmisten beri devlesen kini uykudan uyandiriyor.

Artik ‘kurtulus namlunun ucunda’ degil. Geçti o dönemler, o heyecan yaratan sloganlar, belgiler, geçmiste kaldi. Halk savas istemiyor çünkü. Silahlarin çare olmadigi herkesçe biliniyor.

Çünkü silahli mücadele kini ve öfkeyi tetikliyor, geçmisteki düsmanliklari körüklüyor. Çünkü silah yasama hakkina kast etmenin aracidir. Çünkü silah siddetin tirmanmasinin bir aracidir.

Bu gün artik toplum Kürt sorununun çözülmesi için daha çok istekli. Ama silahlari birakmadan, kan ve gözyasi durmadan müzakere ortami olusmaz, kursunlarin yagdigi bir ortamda müzakerelerden sonuç alinmaz.

Farkli olanin kendini ‘ait’ his etmesi için siddete dur demek gerek.

Devlet toplumun kendi tanimlamasina saygili olmak zorunda. Kuskusuz bu tutum ancak karsilikli hosgörü ile yasam bulabilir.

Sevinçleri çogaltmali, acilari ortaklastirmaliyiz. Baska bir yol yok.

Bombalari çogaltmazsaniz sevinçler çogalir, daha çok güler çocuklarin gözleri.

Öldürmek kolay, asil olan yasatmaktir. Hiç bir amaç öldürmeyi, silahli savas vermeyi gerekli kilmaz. Hiç bir amaca öldürerek varilmaz.

Çare yok öyle ya da böyle, bu ülkede birlikte yasayacagiz. Gelin bu birlikteligi soylu ve onurlu kilmak için siddetten vaz geçin. Vaz geçin ki, yarin çocuklariniza anlatabilecek güzel öyküleriniz olsun. Güzel öyküler, içinde kan ve göz yasi olmayan öyküler. Sevgiye ve dostluga dair öyküler.

Bu ülke çoktan hak etti güzel günleri. Aydinlik ve mutlu günleri.

[email protected]

Latif Epözdemir

Back to top button