Sanal alem yazarlarina…
Aydogan Inal
Dedeme dair çocuklugumda aklimda kalan en güzel ve halende tazeligini koruyan olaylar mertlik hikayeleriydi. Özellikle de kisin kömür sobasinin etrafinda bize anlattigi gençligindeki yasadiklari ve tanik oldugu olaylar oldukça ilgimizi çekerdi. Ahmet Arif’in tabiriyle Dostlugun da düsmanligin da mertçe oldugu dönemlermis. Insanlar birbirlerine karsi dostluklarini sinirsiz ve beklentisiz yaparlarmis, düsmanliklarini ise arkadan vurmak yerine yigitçe duelloya davet ederek yaparlarmis.
Dedem, anlattigi olaylarin sonunda hep ‘tüfek icat oldu mertlik bozuldu’ diye bitirirdi. Bu söylemin hep direkt anlatim oldugunu düsünürdüm. Oysaki burda anlatilmak istenen seyin teknolojik gelisimin hayatimiza sagladigi kolayliklarin yanisira insani kimi duygularimizi erozyona ugrattigi ve hatta yok ettigi düsüncesidir.
Özellikle de bizim gibi geri kalmis toplumlar teknolojik gelismelerden, icat edildigi dönemlerden yillarca sonra yararlanma gibi bir imkana oldugu için ancak olumsuzluklarini kendimize pay biçiyoruz.
Çagimizin en önemli gelisimi olan interneti dahi kötü duygularimizin disa vurumu için kullanilacak bir araç yani düsmanligimizda kullanacagimiz bir alet olarak görüyoruz. Hayatimiza sinirsiz kolaylik saglayan, tek tusla dünyayi küçücük odamiza sigdiran internet bizim gibi geri kalmis toplumlar için asil islevi olan hayati kolaylastirmaktan ziyade dostluktan uzak duygularimizi pervazsizca ortaliga saçma araci olarak kullanilmaktir. Bu da bizim nasil bir ruh halinde oldugumuzun göstergesidir aslinda.
Teknolojik gelisimin insani duygularimiza olan etkisinden hareketle sanal alemde biz Kürtlerin kendi aramizda birbirimize olan tahamülsüzlügünden söz etmek istiyorum. Kürt ulusal kurtulus mücadelesine elimden geldigince katki sunan ve bu ugurda üzerine düseni yapmaya çalisan biri olarak sanirim bir kaç söz söyleme hakkina sahibim.
Her sabah uykumdan uyandigim gibi ilk is olarak bilgisayarin basina geçip öncelikle Kürt sitelerini ve daha sonra Türk gazetelerini takip ederim. Ilk dönemler ayirt etmeksizin tüm Kürt sitelerini takip ederdim. Çünkü Kürdistani ruhu tasiyan tüm çalismalarin sinirsiz bir sekilde desteklenmesi taraftariyim. Fakat ne yazik ki kimi sayfalardaki kimi sanal alem yazarlari süreç içersinde bende zaman kaybi olusturduguna dair izlenim uyandirdiklarindan artik seçici olunmasi gerektigi düsüncesi bendeolustu.
Sanal alem yazarlari diyorum çünkü o insanlarin yazdiklariyla mücadeleye bakis açilarini ortaya koyduklarini düsünüyorum. Bu da onlarin hayatlarinin oldugu gibi mücadeleye bakis açilarinin da sanal oldugu kanisi bende olusturdu.
Insanlar gerçek hayatta söyleyemediklerini sanal alemde degisik isimler kullanarak söylüyorlar. Bu da onlarin medeni cesaretini ortaya koyuyor. Gerçek hayatta hiçbir kollektif çalisma içersinde olma becerisi dahi gösteremeyen bu insanlar örgütlü çalismayi ‘müritlik’ olarak degerlendirecek yetiye sahip. Hatta kollektif çalismanin gereksizligini olusturduklari ‘özgür bireyler!’ sloganlariyla süsletecek kadar da cesur! insanlardir. Ne ilginçtir ki bu insanlar en ufak etkinliklerini dahi örgütlerin destegi olmadan yapamayacaklarini bilecek kadar da zekiler. Zira bir yil kadar önce düzenlemeyi düsündükleri etkinliklerde örgütlerden destek almak için kapi kapi dolastirklarini unutacak kadar da unutkandirlar.
Bu baylarin medeni cesareti o kadar çok ki insanlarin gözlerinin içine bakarak en iyi, en güçlü sizsiniz diye övüp sanal alemde de sahte isimlerle yerme becerisini gösterecek kadardir. Sanal alemde yazdiklari yazilarla hizini alamayan bu zati muhteremler! yazilarin altina da yine farkli ve sahte isimler yazacak kadar da dostturlar.
Sanal alemin en önemli kurallarindan biri olan ‘isim yapmak istiyorsan en ünlüye saldir’ ilkesini kullanarak ortaliga saçtiklari yalan yanlis düsünceleri, içinde bulunduklari çikmazin bir göstergesidir aslinda.
Yeni moda olan bu tarz yaklasimlar para ediyor saniyorum…
Teknolojik gelisimin bu tarzini gördükçe Ahmet Arif’in harika cümlesiyle hep dedemi yad ederim ‘ Dostluk da düsmanlikta mertçedir.’
Aydogan Inal