Lozan’da yapilan önemli tartismalar (2)

Lozan konferansina, Ingiltere, Fransa, Italya, Japonya, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Belçika, Portekiz, Türkiye, Sovyetler Birligi, Amerika, Sirp-Slovenya (eskiden böyle bir devlet vardi.) devletlerinin delegeleri katildilar. Son üç devlet, Lozan Antlasmasini imzalamadilar.
Lozan Konferansi’nda Ingiltere delegasyonu baskani Lord Curzon’la, Türk delegasyon baskani Ismet Pasa arasinda kiran kirana bir tartisma yasaniyordu. Tartismanin merkezinde azinliklar sorunu ile, Musul, Kerkük ve Süleymaniye sehirlerinin kimin sinirlari içinde kalmasi sorunu vardi. Gerçekte bu sehirler bir bahaneydi. Tartismanin ana nedeni, Kürt ve Kürdistan sorunuydu.
Lord Curzon sik sik, bir Kürt devletinin kurulmasi gerektigini gündeme getiriyordu. Türk heyeti baskani Ismet Pasa ise Ayri bir Kürt devletine gerek yoktur. Zira bizim kurdugumuz yeni devlet, Türk ve Kürtlerin ortak devletidir’ diyordu.
Lozan’da yapilan önemli tartismalarin birisi de, azinliklar sorunuydu. Türk tarafi, azinlik tarifini din kimligi üzerine oturtuyordu. Diger ülkelerin delegasyonlari ise, bunun milliyet ve kültür bazinda ele alinmasi gerektigini söylüyorlardi. Bu delegelere göre, güvenceye alinmasi gereken en önemli sey din degil, insanlarin milliyeti ile kültürüydü.
20 kasim 1922 tarihinde yapilan toplantida Türk delegesi Riza Nur, söyle konusuyordu. Müttefikler, müslüman azinliklardan bahsediyorlar. Türkiye’deki tüm müslüman halklar, din, gelenek ve tarihi geçmis bakimindan bir birlik olusturuyor. Tüm bu halklar, ülkenin hükümetine tam bir esitlik içinde katiliyorlar.’
Uzun tartismalar sonucunda Türk heyeti amaçlarina ulastilar. Bu önemli konu tutanaklara Müslüman olmayan halklar’ biçiminde geçti. Böylece Kürtler basta olmak üzere tüm müslüman halklar, azinlik statüsünün bile disina atildilar.
21 aralik 1922 tarihli oturumda, dil serbestligi konusu tutanakla su sekilde geçti. Her hangi bir Türk vatandasi, gerek özel ve gerekse ticari iliskilerinde, din, ya da her çesit basin yayin konulariyla açik toplantilarda, diledigi bir dili kullanmasina karsi, hiç bir sinirlama getirilemez. Türkçe’den baska bir dil konusan Türk uyruklularina, mahkemelerde kendi ana dillerini gerek sözlü ve gerekse yazili kullanmasina kolayliklar saglanacaktir.’
Bu metindeki Her hangi bir Türk vatandasi’ tabirine dikkatinizi çekmek istiyorum. Burada söylenen sudur. Müslüm veya gayr-i Müslüm Türk yurttaslarinin tümü, mahkemelerde, ticari islerinde, dini konularda, genel yayin konularda istedigi dili, yani ana dilini kullanabilir.
Ayrica bu temel hak ve özgürlükler, Antlasmanin 44. Maddesinde bir kez daha güvence altina aliniyordu. Maddenin bir bölümü söyleydi. Türkiye, bu kesimle ilgili maddelerin, Türkiye’nin müslüman olmayan azinliklarina iliskin bulundugu ölçüde, uluslararasi toplumu ilgilendiren nitelikte yükümler getirdigi ve onlarin Milletler Cemiyetinin güvencesi altina konulmasini kabul eder.’
Buna ilaveten, Türkiye’nin buna uymamasi halinde, Türk hükümeti konunun Uluslararasi Adelet Divani’na götülmesine itiraz etmiyecegi sartini da kabul ediyordu.
Bilindigi gibi Türk yöneticileri, 90 yildan beridir Lozan Antlasmasinin bir çok maddesini çignediler. Bu konuda özellikle Kürtlere kan kusturdular. Bu nedenle, kurulusundan beri altina imza ettigi antlasmayi çigneyen Türk devleti, hukuken gayr-i mesru bir duruma düsmüs bulunuyor. Buna karsin simdiye kadar Lozan Antlasmasini imzalayan hiç bir devlet, Lozan hukukunu çignedigi gerekçesiyle, Türkiye’yi Uluslararasi Adalet Divani’na sikayet etmemistir. Yani attiklari imzalarla bu konuya kefil olan devletler, altina girdikleri sorumlulugu yerine getirmemislerdir.
Kürt-Kav Yönetim Kurulu Baskaniyken Istanbul’da açtigimiz Kürtçe dil kursu, Istanbul valiligince kapatilmis, aleyhime dava açilmisti. Bu durumu bildirmek, imzalarina sahip çikmalari için, Lozan Antlasmasini imzalayan tüm devletlerin büyük elçilerine bir mektup yazmistim. Sadece Ingiliz büyük elçisi mektubuma yanit vermis, benimle görüsmüstü. Bana durumu Londra’ya bildirdiklerini, gelecek cevabi da bana ulastiracaklarini söylemisti. Ne yazik ki onlardan da bir yanit almadim.
Gelecek yazimda, Lozan’da Kürt sorunu üzerinde yapilan tartismalari sizlere özetleyecegim.
Yilmaz Çamlibel