‘BATI KÜRDISTAN (Kuzey Suriye)
24 Temmuz 1923 te imzalanan LOZAN ANTLASMASI Kürtler için hezimet anlami tasir. Ayni zaman da sonuçlari itibariyla bu güne kadar uzanan uluslar arasi Kürt sorunun baslangicini olusturur. Kürtlerin üzerinde asirlardir yasadiklari ülkeleri, ulus olma idealleri, umutlari bu antlasmayla 4 parçaya bölündü. Ingilizler irakta, Fransizlar Suriye’de imtiyaz sahibi oldular. Daha sonralari da Arap yönetimlerinin, SOVYETLER birligi ‘askeri vesayetlerine girmeleri de sonucu degistirmedi. Sorun daha da karmasik hale geldi. Isyanlar, baskilar, sürgünler, katliamlar bu güne degin sürdü. KÜRTLERI yok etmek için her yolu denediler. Tabi ki bu gayretler hala sürüyor. Bu sömürgeci inkârci tutumun Kürtler tarafindan kabul görmesi olanakli degildir. Ayni zamanda birlikte yasadiklari halklarinda lehine bir durum yaratmadi. TÜRKIYE kalkinmasini gerçeklestiremedi, layik demokratik özgür bir ülke olamadi, yoksulluk, issizlik, egitim, konut, saglik, sanayi, hatta altyapi ve tarim sorunlarini bile çözemedi.
Iran için de durum daha da vahim, bugün gelinen noktada, IRAK’TA güney Kürdistan, FEDERE KÜRT BÖLGESI olarak ÖZERKLIGINI güçlü bir sekilde koruyor. BATI KÜRDISTAN da yillardir baski ve siddetle emperyalist güçlerin desteginde olan BAAS rejimi artik çürüdü yikiliyor. Himayesindeki emperyalistler bile degismelerini istemektedirler. ABD ve AB, bölgenin gelecegi üzerindeki yogunlastirmayi sürdürüyor. Yeni planlar, yeni hedefler, yeni sinirlar belirlemeye çalisiyor.
Bölge halklari da, kendi konumlarini, hedeflerini, belirginlestiriyorlar. Tüm bölgenin geleceginde rol alacak dinamik ve etkin gücün önemli bir parçasinin da KÜRTLER oldugunu dost düsman artik herkes biliyor. Suriye de Kürtlerin, örgütlenme çabalari yeni degildir. Gördükleri baski ve zulüm onlari elbette birlestirmeye örgütlü davranmaya zorlamistir. Karsi karsiya olduklari tehlikeleri çok iyi bilirler. Daha dün,12 Mart 2004 tarihinde KAMISLI da bir futbol maçin da gösteri sirasin 40 Kürt öldü 100’ü de yaralandi. Bunlar kolay kolay unutulacak olaylar degildir. On alti Kürt partinin kendi aralarinda birleserek Suriye kürt ulusal konseyi kurmalari, amaçlarini; Suriye içinde ulusal demokratik haklarini alincaya kadar mücadele edeceklerini deklere etmeleri, Suriye’deki tüm halk gruplariyla baris ve diyalog içinde olacaklarini belirtmeleri önemli bir gelismedir. Siddet dislanarak yapilacak her türlü demokratik gelisme, Kürtlere moral vermektedir. Bunca aciya ragmen sevinç elbette hakkimizdir.
Gel gör ki bu sevinci çok görenler, kizanlar, ates püskürenler, feryat figan edenler oldu. Onlarin telasini da anlamiyor degiliz. Zira sömürgecilik, irkçilik böyle reaksiyonlari olan bir sey. Vay efendim ‘kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurulamaz’ zira orda bir devlet kurulacak kadar Kürt nüfus yok’ ‘bayrak çekilen yerler kürt nüfusun az oldugu yerler’ bu tür tesbitlere, yorumlara kargalarda güler. Yirmi milyon kürdin yasadigi ülkenin disisleri bakanliginin açiklamalari var. Basbakan’in açiklamalari hiç farkli degil. Ayni telden. ‘Suriye bölünmemeli.’ Muhaliflere ‘artik toparlanin’ gibi ipe sapa gelmez ‘müdahale ederiz’gibi saldirgan tutumlar biz Kürtleri çok rahatsiz etmekle birlikte biliyoruz ki bu ‘cilki çikmis milliyetçi söylemlerin’ hiçbir anlami yok. Kürtler, yasadiklari ülkede, hala Kürtçe egitim alamiyorlarsa ve bu yasaksa, en temel insan haklarindan mahrumsalar, 21. yüzyilda devam eden bu zorbaliktan bir çikis yolu aramalari en dogal haklaridir. Bunu herkes böyle bilmeli. Bu olumlu çabalar sürüyor sürecek. Baris ve demokratik kanallar devamli açik tutularak mücadele sonucunda mutlaka basari yakalanacaktir. Kürtler için olmazsa olmaz süphesiz birlikte yasadiklari halklarla baris diyalog ve dostluk içinde olmaktir. Güney Kürtlerinin kazanimlari, bütün Kürtler için önemlidir. Kalpleri, gözleri bu parçadaki pozitif gelismelerdedir. Bundan dogal ve olagan bir sey var mi?
Suriye den çok Türkiye’yi konusmamiz, Türkiye’nin tekrar düsünmek zorunda oldugunun ifadesidir. Sorunlar çözülmeden korkulardan kurtulmak olanakli degildir. Demokratik çözümleri gerçeklestiremeyen bir ülke, ne kendi içinde ne bölgesin de söz ve karar sahibi olamaz. Ayirimciligi, asimilasyonu, siddeti sürdürdügü sürece, diyalog ve barisi yakalayamaz. Hele orta doguda bunca çeliskilerin, çatismanin oldugu bir cografyada olaylara korkuyla yaklasmak çözümsüzlüktür. Tekrar etmek zorundayim, DEMOKRASI ve DIYALOG’ TAN baska çare yoktur.
‘Suriye parçalaniyor Kürdistan genisliyor.’ Hemen arkasindan, ‘Barzani Akdenize iniyor’ milli güvenlik, mit hükümet çarçabuk toplanip ‘Suriye ile sinir kapilari kapandi’ yaygaralariyla bir yere varmak mümkün degildir. Suriye’de yasayan tüm halklarin, esit, özgür oldugu demokratik bir Suriye istemek, insani bir sorumluluktur. Hiçbir ayirim gözetmeksizin düsünmek zorundayiz. Halep’te, kamislida, biriken çöp yiginlari, büyüyen benzin kuyruklari, dükkânini açamayan esnafin kaygisi, açilamayan okullar, yaralilarla dolup tasan hastaneler, iç savas cehennemi yasayan bir Suriye kimi mutlu eder. Halkimizin güzel bir sözü var.
‘ ZULÜM PAYIDAR OLAMAZ
Zulüm yasayan bir halkin tespitidir. Sonuçlardan kendi çikardigi derstir. Sorunlarin oturup konusarak çözülecegini, insanlarin birbirini öldürerek hiçbir çözüm üretemeyeceginin açik ifadesidir. Yaygara koparmayalim, oturup akillica düsünelim, problemleri; onu yaratan metotlarla çözemeyiz. Farkli metoda ve yöntemlere ihtiyaç vardir. Savas çigliklari atanlara karsi, halklarin kardesligi için sorumluluk alma zamanidir. Emperyalizmin çikarlarina odaklanmis politikaya karsi durma zamanidir. Kimse atesle oynamasin. Laik, çok kültürlü, çok inançli, yurttaslarinin esit ve özgür oldugu bir Suriye, Suriye emekçilerinin ve ezilenlerinin ürünü olacaktir. Suriye Kürtlerinin de bu tarihi görev ve sorumluluk içinde özgürlügüne kavusmasi uzak bir ihtimal degil artik.
30.07.2012 H.HASAN TUZCU
H.Hasan Tuzcu