Tam yirmi yil önce, zebaniler yine isbasindalardi
Batidan, yani Almanya’nin baska sehirlerinde Sosyalist Enternasyonal’in toplantisina katilmak için Berlin’e birkaç arkadas gelmislerdi. Bunlardan biri Agebeyim Memo ve digeri ise Sertaç Bucak’ti. Toplanti su anki Alman Parlementosu olan Reichstag’ta idi. Davetli olmamama ragmen, ben de bizimkilere istirak ederek adi geçen toplantiya katilarak lobi çalismalari yürüttüm. Nasil katildim diye sakin merak etmeyin, zaten söylemem. Enternasyonal toplantisinda kimler yoktu ki.. Birçoklarini sahsen tanimiyor, fakat adlarini biliyordum. Uzaklara gitmeye gerek yok Ortadogu’da, IKDP genel sekreteri Dr. Serefkendi, YNK adina Celal Talabani ve arkadaslarinin yani sira, aralarinda Kürdlerin dostu sayilan Corc Abbas gibi sahsiyetler dahi varlardi. Türkleri temsilen ise Ercan Karakas ve beraberindeki ekipin yanisira Cengiz Çandar gibi gazeteciler varlardi. Bu arada Selim Çürükkaya da birilerinin semsiyesi altinda delege olarak toplantiya istirak etmisti. Selim Çürükkaya daha yeni Avrupa’ya gelmis ve ayaginin tozuyla, PKK adina hararetli bir sekilde faaliyet yürütüyordu. Enternasyonal Toplantisinda arada bir, S. Çürükkaya’nin, Cengiz Çandar’la münakasa ettiklerini bizimkilerden duyuyordum. Herkeste bir telas bir kosusturma mevcuttu. Kimileri basina haber yollamak için neredeyse birbirlerini çignerlerken, biz mütevaziler ise LOBI’ çalismasi ile mesguldük. Bu mütevaziler arasinda sayin Dr. Serefkendi ve ekibini de kesinlikle saymak gerek. Ilerlemis yasina ragmen, sayin Serefkendi de o zamanlar, en az bizler kadar enerjik ve heyecan doluydu. Dr. Serefkendi, üç yil önce Viyanada terörist Iran rejimince katledilen Dr. Kasimlo’nun yerine I-KDP genel sekreterligine getirilmisti. Bu yüzden de sayin Serefkendi adeta Sosyalist Enternasyonal toplantisinda, Kasimlonun boslugunu hissetirmemek için, büyük bir coskuyla diplomatik çalismalar yaparak Kürdlere yeni dostlar kazanma telasi içerisinde idi. Oysa düsmanlar da bos durmuyorlardi. Sarikli ve cübbeli zebaniler, Kürd ileri gelenlerini katlederek cennete gidecekleri düsüncesi içerisinde idiler. Bunun için de hem içerde, hem disarda Kürdlere karsi fetva biçiyorlardi. Onlar kendilerine kalles yollarla cenneti parsellemeye dursunlar, ben onlarin cennetinde bulunmayi kendime hakaret olarak kabul ederim. Yurt disinda, Kasimlo türü cinayetlerin bir daha yasanmamasi için duyarli davranan KOMKAR camiasi, Sosyalist Enternasyonal toplantisi öncesi IKDP’ye koruma teklifinde bulunmasina ragmen, teklif ne yazik ki geri çevrilmis ve sonrasi ise olanlar olmustu.
Geceydi, tarih 17.9.1992 idi. TV haberleri, Berlin’de dört Kürd ileri geleninin katledilmesini duyuruyorlardi. Herkesi bir telas almisti. Bunun üzerine ben de Kek Saleh Rasid’i ariyor ve Celal Talabani için endiselendigimi belirtiyorum. Kek S.Rasid ise C.Talabani’nin su an kendi yaninda ve durumunun iyi oldugunu, fakat emniyet için koruma istiyecegini dile getiriyor. Gecenin ilerleyen saatelerinde ögreniyoruz ki katledilen kisilerin çogu IKDP mensubu. Agabeyim M.Sahin bu nedenle Berlin’de kalarak olayin aydinlanmasi ve katillerin biran önce yakalanmasi için yogun bir diplomasi çalismasi yaparak, basini bu konuda duyarli kilmaya çalisiyordu. Sabahin erken saatlerinde KOMKAR Berlin, adeta basin ve meraklilarin çekim merkezi haline geliyordu. KOMKAR Berlin bu yüzden, hem basinin hem de Kürd, Alman ve Iranlilarin taziyeleri kabul adresi oluyordu. KOMKAR Berlin’in bu konuda duyarli olmasi ve olayin hem takip edicisi hem de üzerine gitmesi sonucu, kisa zamanda ciddi bir kamuoyu yaratarak katillerin bir an önce yakalanmasini saglamistir. Sayet olayin aydinlanmasi ile ilgili bu çabalar olmamis olsa idi, Mykonos Berlin vahseti de bir Viyana Katliami gibi hasir alti edilecek ve kimi ekonomik çikarlara feda edilecekti.
Annem Cemile, yine diger konularda da oldugu gibi, yeni magdur olanlara ev sahipligi etmis ve herzamanki duyarliligini gösterekek, ayirim etmeden Dogu Kürdistanlilara da, 10 gün boyunca, çocuklarinin da katkilari ile birlikte dayanismanin en güzel örnegini sergilemistir. Bizler aile olarak, en basta da Annem, Paris’ten gelen Kejali da misafir olarak agirladik. Kejal Mykonos’ta katledilen Fetah Abdoli’nin esiydi. Kejal basi dik ve acilarini geçici de olasa gönlünün derinliklerine demirlerken, sogukkanliligin, duygularin bir yere kadar olabilecegini kestiremiyordu. Kejal tüm basin toplanti ve görüsmelerde sogukkanliligini korurken, esiyle vedalasma zamani geldiginde ve binler onlarin naasini Tegel havaalanindan Paris’e yollamaya hazirlanirlarken, birden Kejal’in dizlerinin bagi koptu ve yere yigildi. Çünkü Kejal da bir Insandi, duygu tasiyordu ve ayni zamanda realistti. Ben sahsen duygu tasimayan insanlardan süphe duyarim. Duygusunu her alanda yitirmis kisilerin timsah göz yaslari dökmeleri ve bu alandaki çirpinislari hatta kendilerini feda etmeleri, bana banal gelmekte. Bence fanatik olan her sey, ister Islam, Spor, muzik isterse de Ideleoloji yada Tarikat, kisi zayifliginin bir hastaligi olarak görülmelidir. Bu durumda kisi kendisini ispatlamak için ölümü bile göze alabilir. Bunun disinda Kürd halkinin birebir ailesel, geri kalmislik, geleneksel, asiret ve feodal deger yargilari da bu isin tuzu biberi olarak algilanmalidir.
17 Eylül 1992 de Berlinde üç degerli Kürdün yanisira, birde kürd dostu olan Dehkurdi Mykonos denilen Restorantta, terörist Iran Islam rejimince likide edildiler. Aradan tam yirmi yil geçmisti. Ve bugün Berlinde onlarin katledildikleri mekan önünde bir anma töreni düzenlendi. Tören IKDP tarafinda organize edilmisti. Konusmacicilar arasinda Dr. Golmorad Moradi ‘ Almanya Mahkemelerinin ve bu konuda hükümetinin duyarli olmasi sonucu Katillerin yargilanip, mahkum olduklarini memnuniyetle karsiladiklarini’ belirti. Konusmasinada Dr. Golmoradi bu mahkemenin üç yil sürdügünü ve mahkeme masraflarinin da 9 milyon marki astigini belirti. Bunun aksine Austurya hükümeti 1989 da Viyanada katledilen Dr. Kasimlo nun ardindan, Iran’la 6 milyar marklik ticaret atlasmasi yaptigini belirtti.
Bu konusma ve degerlendirmelerden sonra, Insan denen varligin degeri ne? Görünen o ki günümüzde bir çok sey sadece güç ve mkaddiyatla ölçülüyor. Bizler Berlin’de bir güçtük ve Viyana ise, kürdler için bir zayif halka, hatta zaaflikti. Her seye ragmen yine de Kürdler iyimserler ve konusmalarinda en geç gelecek seneye, yani 2013’e kadar, Iran Islam Cumhuriyeti’ninde, diger köhnemis Ortadogu rejimleri gibi Arab Baharindan etkillenecklerini dile getirmektedirler.
Sonuç olarak diyebilirim ki su son günlerde Ortadogu’da cereyan eden olaylar ve ABD elçiliklerine yönelik saldirilar hiç de tesadüfü degil. Bence Libya, Misir yada Yemen’deki gelismeler sadece birer seneryodur ve birileri bu atesi bilerek dahada gürlestiriyorlar. Bu tür eylemlerin ve ABD elçiliklerine yönelik saldirilarin, yarin Iran’a, ardindan Suriye ve Türkiye’ye kaymasi büyük ihtimal dahilinde. Bu eylemler, ABD’nin karsi saldiriya geçmesinin zeminini de yaratacaktir. Umariz durum böyle gelisir. Kürdler de bu yeni dogacak imkanlardan yararlanmasini bilir ve zebanilerinin cennet yolunu da bu vesileyle hizlandirmis olurlar.
Hüseyin Sahin