Makale

Gündem

Ortadogu’da yasanan olaylarin hizina yetismek mümkün degil. Bir gelismeyi degerlendirmek için zamanin geçmesini, ortamin durulmasini beklerken, bir baska gelisme patlak veriyor. Degim yerindeyse ortalik toz duman, göz gözü görmüyor.

Böylesi ortamlarda, gelismelerin nesnesi degil öznesi olmak, bizim gibi devleti olmayan halklar için hiç de kolay degil. Güney’ Kürdistan’daki yapidan bu tür bir beklenti içinde bulunmak ise, gerçekçi degil.

Çünkü Ortadogu’da yasanan gerginligin Kürdistan Bölgesi’ne olan olumsuz etkisinin disinda, Hewlêr ile Bagdat arasinda kökü yillar öncesine dayanan önemli sorunlar oldugu gibi duruyor. Bu sorunlardan bazilari ise, taraflarin Suriye’de iç savasa yönelik tavirlarina bagli olarak daha da agirlasmis vaziyette; içinden çikilmasinin hiç de kolay olmadigi bir hale gelmis bulunuyor.

Tüm bunlara bölgedeki siyasal ve sosyal gelismeleri belirleyen eksenlerin (Sii-Sünni), Kürdistan Bölge Hükümeti’nin politikalarini etkilemek ve Güney’de dostlar kazanmak amaciyla basvurduklari dostça olmayan girisimlerini de eklemek gerekiyor.

Bu nedenle Kürdistan Bölgesi Siyasal Önderligi’nden Zal Oglu Rüstem olmasi beklenmemeli. Çünkü dünya politikasina yön veren süper güçlerin de içinde yer aldigi bu iktidar ve bölgedeki siyasal yapiyi yeniden sekillendirme savasinda yapabilecekleri sinirli.

Elbette bununla ‘yapabilecegimiz pek bir sey yok’ demek istemiyorum. Öznesi olmadigimiz süreci elimizi kolumuzu baglayip izlemeyi de önermiyorum. Kuskusuz, Kürdlerin, sürecin kendi lehlerine de islemesi için, yapacaklari seyler var.

Kanimca yapilacaklarin basinda bölgede baslayan degisim sürecini iyi okumak, gereklerini yerine getirmek ve içinde yer almaktir. Çünkü içinde yer alanlarin hedefleri arasinda bulunmasa da, degisim süreci Ortadogu’daki statüyü yerinden oynatiyor. Bölgede var olan statü ise, basta Kürdler olmak üzere, bölge halklarinin nazar-i hilafina olusturuldu. Bu statüden en çok ülkesi dört bölge devleti arasinda paylastirilan Kürdler zarar gördüler, görüyorlar.

Aralarindaki gerginlik ve hegemonya kurma savasiyla bölgedeki gelismeleri önemli ölçüde belirleyen, Sii ve Sünni ekseninden her birini olusturan bölgesel güçler ve onlarin uluslararasi plandaki destekçileri her konuda ayni düsünmüyorlar. Bazi konularda farkli düsündükleri gibi, çikarlari da her zaman çakismiyor.

Ama her iki eksenin hedefinde bölgedeki statüyü temelden degistirmek, bölge haklarinin iradeleri dogrultusunda yeni bir statü olusturmak bulunmuyor. Bir baska ifade ile her iki eksen de statükocu. Eksenler arasinda yasanan çatisma ise, bölgede tek basina hegemonya kurmak içindir. Bu nedenle iki eksenden birisini desteklenmesi Kürdlerin çikarina degildir.

‘Sömürgeci devletler arasindaki çeliskilerden yararlanma’ adi altinda, eksenlerden birinin yaninda yer almak ya da almayi önermek, Kürdlere yapilacak en büyük kötülüklerden biridir. Çünkü Kürdleri statükocu eksenlerden birinin kuyruguna takmanin yani sira Kürdistan’in parçalari arasindaki iliskileri zayiflatacak, birbirinden uzaklastiracaktir.

Ülkemizin her parçasinin kendisine özgü siyasi gündemi ve bu gündemin gerektirdigi bölgesel iliskilerinin bulunmasi, Kürdistan’in parçalanmasinin bir sonucu ve her parçanin öncelikle kendi gündemini takip etmesi, o parçadaki siyasi güçlerin en dogal hakkidir.

Örnegin, Dogu Kürdistanli siyasi güçler, bölgedeki siyasal gelismeleri belirleyen eksenlerden Sii ekseninin zayiflamasini isterler. Çünkü bu, ayni zamanda bu eksenin basini çeken Iran Islam Cumhuriyeti’nin de zayiflamasi ve bu parçadaki özgürlük mücadelesi için sartlarin iyilesmesi demektir.

Ayni sey diger parçalar için de söylenebilir. Ama bu durum, mücadele ettigimiz devleti zayiflatir diye, karsisindaki eksenin içinde gözü kapali yer almayi, onu kayitsiz sartsiz desteklemeyi hakli kilmaz.

Var olan sartlarda, dört parçadan yurtsever örgütlerin her konuda ve her gelisme karsisinda ayni tavri göstermelerini beklemek, hem dogru degildir hem de gerçekçi… Ayrica bir parçadan yurtsever örgütler, diger parçalardan örgütlere kendi gündemlerini dayatmamali. Ama ayni zamanda özgürlük mücadelesinde uyum içinde olmak amaciyla çaba harcanmali.

Yapilmasi gereken bir baska sey ise, bölgede esen degisim rüzgârini arkasina almaktir. Bu, Kürdistan özgürlük ve demokrasi mücadelesinin basarisi için de gereklidir. Ama bu tek basina yeterli degildir. Bununla birlikte her parçadaki yurtsever örgütlerin is ve güç birligi yapmalarinin yani sira, tüm parçalardan yurtsever örgütler arasinda da uyum saglanmalidir.

Kuskusuz bunu gerçeklestirmenin en iyi yolu ulusal kongrenin olusturulmasidir. Ama var olan sartlarda degil ulusal kongreyi olusturmak, bir dönem siyasal gündemimizi kaplayan ‘Kürdistanli Partiler Konferansi’ni toplamak bile mümkün görünmemektir.

Kanimca en makul olani vitrine oynamamak, hamasetten uzak durarak, tüm yurtsever güçleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir diyalog ve istisare platformu olusturma sürecini ön kosulsuz ve bir an önce baslatmaktir.

11 Ekim 2012

Mesud Tek

Back to top button