Türk- Sosyalizm Sentezi

Toplumsal iliskiler, bir birleriyle uzlasan ve ulasmayan çeliskileri içinde barindiran bir karmasa yumagidir. Bireyler ve toplumsal gruplar, bu karmasa içinde, sürekli bir çatisma ve uzlasma içindedirler. Toplumu yönlendirenler ve yönetenler, var olan zitliklari yumusatip, bir birleriyle uyumlu hale getirmeye çalisirlar. Eskiden tamamen kopmadan, yeniye çengel atarlar. Taraflari çatismadan uzaklastirip, uyumlu olmaya özendirirler. Çatisanlar arasinda yapilan her sentez ve buna bagli olarak atilan her uyumlu adim, toplumu sürekli olarak, bir degisim ve dönüsüme dogru iter. Insanlik alemi, sürekli olarak daha iyiye, daha güzele dogru yol alir.
Bilim, bu karmasayi kisaca söyle açikliyor. Her tezin bir anti tezi vardir. Bir birleriyle çesitli zitliklar tasiyan bu iki seyi, iç içe geçirerek yeni bir olgu elde ederiz. Bu yeni olgu, kendi içinden, yeni bir tez ve anti tez yaratir. Hayat böyle degiserek devam eder. Bilim bu konuyu kisaca Tez, antitez, sentez’ biçiminde, rafine bir tabirle bizlere kavratmaya çalisiyor.
Yapilan sentezler ile, buna bagli olarak meydana gelen degisim ve dönüsümler, genellikle zikzakli ve sancili bir yol izlerler. Yöneticilere, önderlere, siyasetçilere ve aydinlara düsen görev, bu tarihi akisi denetim altinda tutmak, bilim ve toplumsal gerçeklere uygun bir hale getirmek ve topluma kazançli çikacagi bir mecraya dogru kanalize etmektir.
Bu da ustalik isteyen bir istir. Bu is yukarida kisaca aktardigim biçimde yürütüldügünde, degisim, dönüsüm ve devrimler, fazla kirip dökmeden gerçeklesirler. Toplumsal gerçekliklere, tarihi gidise, bilime uygun davranilmamasi halinde ise, is yasaga, baskiya, zorbaliga, düsmanliga, iskenceye, öldürmeye ve katliamlara yönelir. Toplum kaosa, iç savasa kadar gidebilir.
Bu konuda da Türk devletiyle onun kurumlastirdigi üniter Kemalist anlayis, bir laboratuvar niteligindedir. Bu devletin yaptigi Türk-Islam Sentezi’ bu konuda çarpici bir örnektir.
Fasizm de dahil olmak üzere, dünyadaki diktatöryel rejimler tümü Milliyetçilik, kapitalizm ve din’ saçayagi üzerine oturtulmustur. Türkiye’deki tek partili fasist rejim, islam dinini dar bir alana sikistirip, nefes alamaz hale getirmisti. Çünkü devletin bu asamada, dine ihtiyaci yoktu. Devlet, Türk milliyetçiligiyle kapitalizm’ üzerine oturtulmustu.
1946’da Türkiye çok partili rejime geçti. 1950 seçiminde DP iktidara gelmesiyle birlikte ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel atmosferi degisti. Ama ortada devasa bir illegal Türk devleti vardi. Bu illegal örgüt, Türkiye’nin liberallesmesine, çagdaslasmasina, sosyal hukuk devleti olmasina izin vermiyordu. DP, bu devasa örgüte karsi, ancak halka siginarak yasayabilirdi. DP ile halk arasinda köprü olacak en güçlü enstrüman ise dindi. Onlar da dine sarildilar ve dini kullandilar.
Türk- Islam Sentezi: Bu mücadele içinde toplum, dindarlar ve milliyetçiler biçiminde iki güç haline geldi. Türk burjuva sinifi ve onlarin arkasindaki emperyalist güçler, mevcut sömürü düzeninin devam etmesi için, bu iki çatisan gücü uyumlu bir hale getirmek istediler. Ve böylece Türk- Islam Sentezi’ projesini ortaya attilar.
Ne varki bu sentez, bilime, akla, toplumsal gerçekliklere ve tarihi gidise tersti. Milliyetçilik irk, din ise inanç kimligi üzerine oturan bir akrabaliktir. Örnegin, dinsiz veya her hang bir dine mensup olan tüm Türkler, birbirinin kardesidirler. Müslüman olan tüm irk, birey ve toplumlar da birbirinin kardesidirler. Bu durumda, Türkçü olan biri Müslüman, Müslüman olan biri de Türkçü olamaz. Kisacasi, milliyetçilikle dindarlik arasinda, uzlasmaz çeliskiler vardir.
Peki, neden böyle aptalca bir sey yapiyorlar? Bu insanlar aptal degil, tersine anasinin gözü yalanci, entrikaci, sahtekar, üçkagitçilardir. Elhemdülillah hepimiz Müslümaniz.’ sözleriyle dindar Kürtlerin beynini yikiyarak, ulus kimligini din kimligine kurban etmeye yönlendiriyorlar. Kürt ulusal sorununu gözden uzaklastirmaya çalisiyorlar.
Türk- Alevi Sentezi: Bu da evlere senlik baska bir sentezdir. Kürt Alevilerinin çogu Nesin’ sorusuna Ben Aleviyim.’ diye cevap veriyorlar. Inancini degil, milliyetini sordum denildiginde Irk önemli degildir. Benim kabem insandir’ diyorlar.
Peki bu insanlar, neden üçkagitçilik yapip, ulusal sorunu gizlemeye çalisiyorlar? Onlar da tipki Müslümanlar gibi, Alevi Kürtleri ulus kimligini mezhep kimligine kurban etmeye özendiriyorlar. Böylece Kürt ulusal mücadelesini zaafa ugratmaya çalisiyorlar.
Türk- Sosyalizm Sentezi: Bu, Türklerin icat ettigi en son sentezdir. Onlar da Kürt sosyalistlerini, ulus kimligini sinif kimligine kurban etmeye özendiriyorlar.
Halklarin kardesligi, sosyalizm, enternasyonalizm, çati partisi’ ve benzeri sözlerle, Kürt solcularini uyutmaya çalisiyorlar. Kürt sosyalistlerinin, yurtsever yezidi, Alevi, Müslüman, Kurmanç, Zaza liberal, milliyetçi Kürtlerle birlesip, ulusal bir cephe kurmalarini engellemeye çalisiyorlar. Kürt ulusal birliginin kurulmamisi için, bilinç karartiyor, hedef sasirtmasi veriyorlar.
Bu anasinin gözü Türkler kendilerini Türk solu’ biçiminde nitelendiriyorlar. Kürt solu’ denildiginde ise Milliyetçiler, irkçilar, fasistler’ diya bagirmaya basliyorlar.
Irkçilik ve Kürt düsmanligi, bunlarin kanina islemis. Bir birinin fotokopisi olan bu yalanci, entrikaci, sahtekar adamlardan, ne köy olur ne kasaba. Bunlarla ne din kardesi olunur, ne can, ne de yoldas.
Yilmaz Çamlibel