Makale

Özal’in kulagina fisildanan pasa

Bir süredir Ankara Haber Merkezi’nde bakanlari misafir ediyoruz. Adi misafirlik.

Muhabirlerimiz haberi koparmak için bakanlari sikistiriyorlar.

Iyi ki yapiyorlar, bana biraksalar dost sohbeti olarak kalacak.

Sanayi Bakani Nihat Ergün’le, Cemel Vakasini, Siffin Savasini konusuyorduk.

Ekonomi muhabirimiz Cahit Saraçoglu, “Haber kaçiyor” diye kivranmaya baslayinca, tatli sohbeti birakip, günceli konusmaya geçmistik.

Basbakan Yardimcisi Bekir Bozdag ile Kerbela’yi, iktidar hirsi ugruna peygamber torunu Hazreti Hüseyin’in sehit edilisi üzerine sohbet etmistik.

Ta ki muhabirimiz Fazli Sahan, “Benim sorularim vardi” diyene dek.

Dün de Kültür ve Turizm Bakani Ertugrul Günay konugumuzdu.

Darbeler ve 27 Mayis ortak duyarliligimiz oldugu için bir araya gelince, mutlaka bir 27 Mayis ve 12 Eylül turu yapiyoruz.

Bu kez 12 Eylül’ü bilerek açmadim.

Çünkü kendisi de 12 Eylül tutuklusu ve 5 yillik yasak almasina ragmen, “Hesaplasmami ahirete biraktim” diyenlerden.

Bense darbe magdurlarinin müdahil olup, hesap sormasini savunanlardan oldugum için, tekrar o konuyu açmadim.

Haber Müdürümüz Kazim Canlan bir yandan, genç muhabirimiz Ayfer Malli diger taraftan sorulariyla nefes aldirmadilar bakana…

Allah’tan ki, Tarik Bakici fotograf için deklansöre basinca Özal raporunu sorma imkanim oldu.

Tarik olmasa oda araya kaynayip gidecekti.

“Adli arastirma simdiye kadar neyi tam olarak ortaya çikardi ki, 1993 yilinda ölmüs ve mezara konmus bir insanin vücudunda herhangi bir zehirlenme olup olmadigini tespit ederek, bir suikasti ortaya çikaracak” diye sordu.

Hakli soru.

Bu konuda yarginin sicilinin parlak oldugunu söyleyemeyiz.

Mehmet Ali Agca, “Ben önümüzdeki durusmaya gelmeyecegim. Beni kaçiracaklar” diyor. Randevu verdigi gibi gerçeklesiyor, Sikiyönetim emrindeki Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçiyor.

Ugur Mumcu öldürülüyor. Sorusturmayi yürüten DGM’nin askeri savcisi Ülkü Coskun, “Bana olayi aydinlatmam konusunda yazili emir verilirse olay çözülür” diyor.

Olay çözülmüyor.

Danistay baskinindan 1 gün önce ayni saatte Alparslan Arslan baskin yapacagi dairenin oldugu kata çikiyor, hareketlerinden süphelenen kat görevlileri onu oradan uzaklastirdiktan sonra, güvenlik birimlerini uyariyor ama hiçbir önlem alinmiyor. Aksine güvenlik kameralari sökülüyor, ayni sahis, 1 gün sonra ayni kata çikip cinayeti isliyor.

Bunlari alt alta koyunca Ertugrul Günay’in, “Adli arastirma neyi ortaya çikardi ki?” sorusu daha büyük anlam kazaniyor.

Bu yargi, Kartal Demirag yakalandigi halde, Demirag’la birlikte Afyon Cezaevi’nde yatan mahkumlardan, “Suikast önce bize teklif edildi” seklinde basvurular oldugu halde, Özal suikastini aydinlatabildi mi?

Özal suikastini sorusturan savci Ugur Tönük, bir yapilanmayi ortaya çikarmisti: “Afyon Dazkiri’da 1974-77 seneleri arasinda Ege’de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teskilati kuruldugunu, Kartal Demirag’in da bu teskilatin yetismis bir elemani oldugunu tespit ettik.”

Ugur Tönük, yapilanmanin arkasindaki büyük isme de ulasmisti.

Tam o sirada kendisi bir yere çagrilmisti.

“Ortaköy’de bir villaya davet edildim. MIT görevlisi oldugunu sandigim 3 kisi bana ‘Tahkikati kesin’ dedi. Bir generalin adini verdiler ve ‘Pasa kararinizi bekliyor’ dediler. Sorusturmadan çekildim.”

Bu ismin kim oldugunu Özal’a iletmisti Ugur Tönük. Hem de nasil bir ortamda:

“Özal’in Harbiye orduevindeki odasinda diz dize oturduk. Beni tehdit edenlerin adini verdigi generali kendisine açiklayacagim sirada, Özal odadaki büyük ekran televizyonun uzaktan kumandasina uzandi ve sesi sonuna kadar açti. Ben, pasanin ismini Özal’in kulagina fisildadim: Sabri Yirmibesoglu”

Hani su Özel Harekatçi Kemal Yamak’in sag kolu olan Sabri Yirmibesoglu.

Özal suikastinda Sabri Yirmibesoglu, Özal öldügünde ise Cumhurbaskanligi Genel Sekreterligi’nde onun patronu Kemal Yamak pasa…

Darbelerin, askeri vesayetin kurumlari var bu ülkede.

Bir de paralel devlet var.

27 Mayis’tan önce 6-7 Eylül olaylarinda gördük onu, 80’den önce 1 Mayis 1977 Taksim’den baslayip 12 Eylül’e kadar olan süreci yönetti. Ertugrul Günay’in, “Fetret dönemi” dedigi, 93’te, Özal’in ölümüyle birlikte ipleri yeniden ele geçirdi. Türkiye, 93’te girdigi tünelden 28 Subat karanliginda uyandi.

Danistay baskininda da onun parmak izlerini tespit ettik. Peki Uludere’de yok mu?

Devirler degisse de, olaylar ve isimler ne kadar birbirine benzer degil mi?

———————————————-

Yeni Safak-18 Aralik

Abdülkadir Selvi

Back to top button