Linççi üretimi nasil durdurulur?

Linç girisimlerini de cezalandiran Nefret Suçlari Yasasi’nin bir an önce yasalasmasi gerekiyor.
Sinop ve Samsun’da BDP’li milletvekillerine yönelik linç girisimlerinde MHP’liler, CHP’liler suçlu olabilir. AK Partili bazi kisiler bu isin basini çekmis olabilir. Özel Harp Dairesi’nin sivil uzantilari bu isi örgütlemis olabilir. Bunlar ve daha pek çok sey dogru olabilir. Ama bütün bu dogrularin hiçbiri bizim her daim lince hazir bir vatandas profilimiz oldugu gerçegini ortadan kaldirmiyor. O linççi, kâh ramazan davulcusunu evinden uzaklastirmak isteyen Aleviyi hedef aliyor; kâh mahalleyi Romanlardan temizlemek için evleri atese veriyor; kâh mahalledeki Kürt isçilere haddini bildiriyor. Bazen bir travesti oluyor hedefinde, bazen bir Ermeni, bazen ‘Allah yoktur’ diyen birisi. Kimi zaman da adalet dagiticisi rolüne soyunup, henüz mahkeme önüne çikmamis bir zanliyi polisin elinden alip oracikta öldürmek istiyor. Hiç bitmek bilmeyen bir öfkesi var onun. Genel ahlaki, dini degerleri, vatani, milleti korudugunu söylüyor.
Bir avuç insanin üzerine yüzlerce, binlerce insanla birlikte saldirmanin, hangi ahlak, hangi din, hangi degerle bagdastigini bize açiklamasini tabii ki ondan beklemiyoruz. Bizler de Türkiye’nin rutini haline gelmis bu pespaye linç girisimlerini sanki her seferinde yeni bir sey görüyormusuz gibi sessiz sedasiz bir sekilde, kendi kösemizde izliyoruz. Bu ülke, bu beyaz bereli insanlari nasil üretiyor? Neden baska bir ülkede yüzlerce senede meydana gelecek oranda linç girisimi bizde birkaç sene içinde meydana geliyor? Neden bir insani lime lime öldürmek için harekete geçmis insanlar, sanki çok basit bir suça tesebbüs etmisler gibi kolayca saliveriliyor, haklarinda dava bile açilmiyor? Neden, linççilerin giristikleri igrenç ise türlü türlü açiklamalar bulma geregi duyuyoruz? Neden bu kadar asagilik bir girisimin ardindan öfkemiz sel olup akmiyor?
Bence hazir cevaplara degil, çok fazla soru sormaya ihtiyacimiz var. Ben birkaç soruyla daha bu sürece katkida bulunmaya çalisayim: Eger bizler 6-7 Eylül olaylarini, Maras, Sivas katliamlarini okullarimizda tarihimizin utanç verici sayfalari olarak okutsaydik insanlar benzeri suçlari islemeye bu kadar kolay girisebilirler miydi? 1915’ten baslamak üzere, bu ülkede adlari sanlari anilmadan, cesetleri bile gömülmeden ülkenin dört bir yaninda hayaletleri dolasip duran milyonlarca magduru ansaydik, katliam günlerinde bayraklari yariya indirseydik, beyaz bereliler böyle gururla etrafta dolanabilirler miydi? Kürt sorununu çözmeye, Kürtlerin baslarina bu ülkede neler geldigini anlatma isiyle girisseydik yine ayni seyler olur muydu dersiniz?
Bu ülkede kendimize, kendi gerçekliklerimize iliskin farkindaligimiz o kadar düsük ki neredeyse gündelik rutin haline gelmis olan linç ve linç tesebbüslerinin çok ciddi birer suç oldugunun ayriminda bile degiliz. Bizim yasalarimizda lince iliskin hiçbir hukuki düzenleme yok. Linççiler girisimlerinde basariya ulasip magdurlari öldürürse ‘faili belirlenemeyen sekilde adam öldürmekten’, öldüremezlerse de en fazla ‘mala zarar vermekten’ yargilaniyorlar, tabii o da yargilanirlarsa…
Geçmisimizle hesaplasmak uzun ve sancili bir is, onun için zamana ihtiyaç var. Ama en son sözünü ettigim bu yasal mevzuat isi bir çirpida halledilebilir. Gelin linç ve linç girisimlerini agir bir suç olarak düzenleyelim. Sinop ve Samsun’daki gibi insanlarin sirf belli bir siyasi harekete ait olmalari nedeniyle linç edilmesi girisimlerini ve yine din, dil, irk, cinsiyet, cinsel yönelim gibi nedenlerle magdurlarin hedef alindigi durumlari nefret suçu kabul edelim. Bir türlü gün yüzüne çikamayan ‘Nefret Suçlari Yasamiz’da ‘Linç’ için ayri düzenlemeler getirelim. Linçten kil payi kurtulan BDP’lilere geçmis olsun diyor, bu musibetin, linç girisimlerini de cezalandiran Nefret Suçlari Yasasi’nin bir an önce yasalasmasina bir vesile olmasini diliyorum
————————————————
Radikal-22 Subat
Orhan Kemal Cengiz