Basbakan Erdogan’la baris düsmanlari!
Paris suikasti, Sinop provokasyonu derken barisa kastetmek isteyen tuzaklar çogalabilir. Erdogan da gayet iyi biliyor ki, Gladyo gibi derin yapilar bugün hâlâ baris sürecine zarar verebilecek bazi araçlara sahiptir. Sayin Basbakan, baris konusundaki ‘siyasal iradesi’ni devam ettirirken, kökleri hâlâ devletin içlerine kadar uzanabilen ‘baris düsmanlari’na karsi da kararlilik içinde olmali.
Kürt sorunu ve PKK Türkiye’nin her tarafinda, Karadeniz’de de, Iç Anadolu’da da, Ege’de de anlatilir.
Çünkü anlatilacak olan ‘baris’tir. Anlatilacak olan, kan ve gözyasinin durmasidir, analarin daha fazla aglamamasidir.
Kim istemez ki bunu?
Baris reddedilir mi hiç?
Baristan yanadir insan olan; dagda silahlarin susmasini ister. Akli basinda olan herkes, baris söylemine elbette kulak verir.
Eger Kürt sorunu ve baris bugüne kadar örnegin Karadeniz’de, Iç Anadolu’da, Ege’de anlatilamamissa, devlet tas koydugu için, devletçi zihniyet müsaade etmedigi için anlatilamamistir.
Bu engel simdi kalkiyor.
Devlet tas koymuyor.
Adil ve kalici bir barisin, yani gerçek barisin artik bu topraklarin kapisini da çalmasina dönük toplumsal mutabakat her geçen gün büyüyor.
Bir baska deyisle:
Baris olgunlasiyor!
Baris umudu yesermeye baslayinca ne yaparsaniz yapin, yükselen dalganin önünde durmak gitgide zorlasir.
Güçlükler elbette olacak.
Soru isaretleri devam edecek.
Ama Sinop’ta geçen gün yasanana benzer ‘provokasyon’lar ‘baris süreci’ni durduramayacak.
Çünkü onlar bir avuç.
Çünkü Sinop halki da, Sinop insani da baristan yana.
Yazin bir kenara:
Baristan korkanlarin, baristan nefret edenlerin basari sansi artik yok.
Türkiye baris istiyor.
Türkü de, Kürdü de baristan yana.
BDP’li milletvekili arkadaslariyla birlikte pazartesi aksami zirhli bir polis aracinin içinde, Sinop’tan Samsun’a giderken polis telsizlerinin cizirtilariyla sohbet ettigim Sirri Süreyya Önder söyle dedi:
‘Elli yilin oksitlenmesi öyle bir yilda kolayca temizlenemez. Herkes birbirini sevsin demekle olmuyor bu is… Bir de dil meselesi var. Baris isteyen herkes diline dikkat etmek zorunda. Öfke uyandiracak dilden sakinmak durumundayiz eger gerçekten baris istiyorsak…’
Sirri Süreyya, Sinop’ta yasanan olayin organize oldugu kanisinda. Pankartlarin havasindan, sloganlarin niteliginden yola çikarak, olayin bir avuç issiz güçsüz lümpen takiminin eylemi olmadigini, önceden tasarlandigini belirtiyor.
Özetle diyor ki:
‘Bu bir Gladyo operasyonudur.’
Sinop’ta yasanan ve bir faciayla sonuçlanabilecek provokasyon girisimini tüm boyutlariyla ortaya çikarmak elbette iktidarin görev ve sorumlulugu altindadir.
Basbakan Erdogan, partisinin Meclis grup toplantisinda olayi kinarken, ‘Begenirsin, begenmezsin, Sinop’a gelenler bu ülkenin seçilmis milletvekilleridir. Yapacaklari toplantiyi izlemeye de mecbur degilsin. Yapacaklari toplantiya yasalar içerisinde oldugu sürece saygi duymak zorundasin’ derken, dogru olan tutumu sergilemistir.
Simdi Erdogan’in ayni duyarligi, bu provokasyonun kaynaklarina inme konusunda da göstermesi gerekir.
Kendisi de gayet iyi biliyor ki, Gladyo ya da derin devlet gibi yapilar bugün hâlâ baris ya da çözüm sürecine zarar verebilecek araçlara sahiptir.
Sayin Basbakan, baris konusundaki ‘siyasal iradesi’ni devam ettirirken, kökleri hâlâ devletin içlerine kadar uzanan ‘baris düsmanlari’na karsi da kararlilik içinde olmali.
Paris suikasti, Sinop provokasyonu derken barisa kastetmek isteyen tuzaklar çogalabilir çünkü…
—————————————-
Milliyet-20 Subat
Hasan Cemal