Türkiye’de bölünme korkusunun asilmasi

Geçmisten bu güne Kürtlerin her türlü insani ve dogal reflekslerini bile ‘bölücülük ve ayrrilikçilikla’ ayni görmüs olan Kemalist ideolojinin tutsagi durumundaki Türk bilinci ve Türk algisi uzun bir zaman dilimi içinde olgunlasarak paradigmalara kavustu. Bu algilari kisa zamanda degistirmek, bu nedenle kolay degildir. Bilginin dedigi gibi’ ön yargilari parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur.’ Gerçekten de Türk tarafinda Kürtlere karsi muazzam bir önyargi olustu ve bu ön yarginin kirilmasi zaman ister.
Oysa ki, yalnizca Türkiye’de degil belki de dünyanin her yerindeki toplam Kürt nüfusun ezici çogunlugu ( % 95’ten fazlasi) yasadiklari halklardan ayrilip ‘ayri’ bir devlet kurmak istemediklerini her firsatta dile getirmektedirler. Dahasi birkaç marjinal grup hariç, Kürt özgürlük hareketlerinin hiç birinin ne yakin ne de uzak hedefleri ve programlarinda ‘bagimsiz devlet’ amacina rastlanmamaktadir.
Ne var ki, Örnegin Türkiye’deki yerlesik algilarin düsünce dünyasi üzerindeki hakimiyeti sayesinde Kürtlerle uzun yillardir birlikte yasayan Türklerin ve diger devsirme azinliklarin ezici bir çogunlugu Kürtlerin ‘bölünmek ve ayri devlet kurmak’ istedikleri kanisindadir. Yani özele indirgeyecek olursak Türkiye’de Kürtler birlikte yasamaktan yana olduklari halde Türkler tarafindan hala bölücü olarak algilanmaktadirlar.
Bölünme korkusu sürdükçe Kürt sorunu dogru anlasilamaz. Bölünme korkusu Kürt sorununu dogru tanimayi da zorlastirmaktadir.
Gerçekte Kürtler Türklerden ayrilabilir mi sorusuna yanit aramak için çok derin arastirmalar yapmaya gerek yok. Çünkü bu iki halk ortak bir yasam sürmekte dil farki hariç hayatin her alaninda sosyal yasam bakimindan bir farklilik göstermemektedirler. Örnegin, Kürdün çarsaflisi var, Türkün de var, modaya uyan ve uymayan guruplar her iki kesimde de ayni zaman diliminde yasamakta, zevkler ve tercihler konusunda bir ortaklik mevcut, ( örnegin Fenerbahçelilik konusunda bir etnik bölünmeye rastlanmaz.) gelisen ortak ruh hali ile artik Kürtler ve Türkler aglama ve gülme konusunda ortaklasabilmektedirler. Bu ortaklilari daha da çogaltmak mümkün.
Bir diger durum da sudur ki Türkiye’de Kürt nüfusun yarisindan fazlasi artik büyük metropollerde yasamaktadir. Göç ve entegrasyon politikalari Kemalist görüsün zaferi ile sonuçlanmistir. Keza az da olsa artik Kürt cografyasina da yerlesmis Türk azinliklara rastlanmaktadir.
Kürtler ve Türklerin bu iç içe karismis yasam tarzi sonucunda karsilikli kiz alip vermeler gerçeklesmistir. Bu gün en az üç milyon aile ya Türklere kiz vermis ya da Türklerden kiz almis vaziyette hayat sürmektedir. Bu durum karsilikli olarak bir dogal asimilasyonu da beraberinde getirmistir. Bu durum bile ayrilma ihtimalini önemli ölçüde azaltmaktadir.
Öte yandan begenelim ya da begenmeyelim bu gün artik Kürt cografyasindaki toplam nüfusun büyük bir kismi Türkçe bilmekte ya da anlamaktadir. Dolayisi ile Türkçe artik genel ortak bir dil haline gelmistir. Bu durum bile ‘ayrilma’ hevesini geriletmektedir.
Kürtlerin ayri bir devlet kurmalari için bir çok sebebin var oldugu diger üç parçada bile bir ayrilma talebine rastlanilmamaktadir. Örnegin Iranda on bes milyondan fazla Kürt yasamaktadir bu nüfusun yüzde besi bile Iran metropollerinde degildir. Iran rejimi Sii Kürtlerin çogunlugu ise Sunnidir. Kürtler çok nadir durumlarda Farslara kiz verirler. Keza Farslar da Kürtlere kiz vermek istemezler. Dahasi Iran rejimi Kürt cografyasinin bir bölümüne ‘ Kurdistan Eyaleti’ adini vermistir. Yani özcesi Iran’da bir çok bakimdan Kürtler ve Farslar arasinda açik farkliliklar görüldügü halde, Kürtler federal ve özerk bir yapi mücadelesi vermektedirler. Iran’daki en güçlü Kürt örgütü olan Iran Kürdistan Demokratik Partisi kuruldugu günden bu yana ‘Irana demokrasi, Kürdistana Özgürlük’ siari ile hareket etmektedir.
Bu durum Irak ve Suriye’deki Kürtler bakimindan da benzerlik göstermektedir. Iraktaki Kürdistan federe bölgesi defakto bir devlet gibi halkin yasamini ‘milli’ tandasta sekillendirdigi halde ve pek ala da ayrilmak ve bagimsiz bir devlet kurmanin orada maddi ön kosullari var olmasina ragmen güneyli Kürtler federatif yasamda karar kilmis ve ayri devlet kurmaya yönelmemistir.
Durum böyle iken Türklerin ‘bölünme’ korkusu yersiz bir korkudur. Metropollerde yillardir kendine yeni bir is ve yeni bir yasam kurarak bu kentlere entegre olmus Kürt nüfus kurulacak bagimsiz bir Kürdistan devleti bile tümden geri çekemez. Buralarda dogup büyüyen gençler kendilerini Türklerden farkli görmemektedir. Dolayisi ile bilinçlerinde ayrilma fikri asla yoktur.
Ayri devlet fikri ancak fikir planinda kimi ‘milliyetçi’ Kürtlerde hala varligini koruyor olabilir. Ancak yeni kusaklarin bilinci birlikte yasamak dogrultusunda evrilmektedir. Ayrilma düsüncesi eyleme dönüsüp ete kemige bürünmeden de ayrilma olmaz.
Ayrilmayi ancak Türkler isterlerse bölünme gerçeklesebilir.
Ayri devlet kurmanin en geçerli tetikleyici etmeni ötekilestirmedir, ulusal distalamadir. Sayet Türkler Kürtlerin farkli ulus gerçegini kabul edip buna karsin onlarla ortak bir gelecegi asgari demokratik adil ve esitlikçi bir sistem içinde arzuluyorlarsa Kürtleri daha yakindan tanimalari ve anlamalari gerekmektedir.
Bölünme korkusu asilmadan birlikte yasama düsü ebedilesemez. Kürtlerin de birlikte esit bir biçimde bu ülkede yasa isteginde olabilecegini kabul etmek gerekmektedir. Kürtlerin de kendi cografyalarinin yani sira Türkiye diye tabir edilen cografyanin her santimini ortak vatan olarak gördügünü akildan çikarmamak gerekir.
Latif Epözdemir