Süreçte üç önemli hassasiyet
Öcalan-BDP heyeti görüsmelerinin kamuoyuna yansimasi ve ortaya çikan gerilim, sürecin yönetilmesi ve Öcalan’in üstlendigi rolün kullanimi açisindan, yeni degerlendirmeleri zaruri kiliyor.
Belli ki hükümet durumdan son derece rahatsizdir.
Öcalan’in sözlerine yansiyan tablo, hükümetin sürece iliskin kamuoyuna sundugu görüntüden farklilik arz ediyor, bu da muhalefetin üretmek istedigi kuskulari besliyor.
Hele baskanlik konusunda varligi ima edilen al gülüm-ver gülüm iliskisi, sürecin baris arayisi niteligindeki ana gövdesine balta vuruyor.
Zabitlarin kamuoyuna yansimasi, sürece yönelik bir sabotaj midir, bunun arkasinda ser güçler mi vardir, bunlari tartismak tabii ki önemli ama ben, süreci yönetirken Öcalan’a yüklenen misyonun basli basina bir risk tasidigini, süreç boyunca bu tür yol kazalarinin yeniden meydana gelmesine mani olunamayacagini ifade etmek isterim.
Öcalan’a angaje olmamak
Bence burada dikkate alinmasi gereken üç nokta sudur:
Bir: Öcalan’a fazla angaje olmus görüntü vermemek. Öcalan riskli bir adamdir. Kisiliginde müthis bir megalomani ve narsizm vardir. Imrali’dan örgütü yönettigine, hatta dünyaya nizamat verdigine inanmaktadir. Deli saçmasi düsüncelerinin, bulunmaz felsefi tezler oldugu kanaatindedir. Misyonunun, Kürtler’le sinirli olmadigi, sadece Türkiye’yi degil, bütün Ortadogu’yu hatta insanligi kurtarici nitelik arz ettigi kanaatindedir. Onun için de, konusur. Aklina geleni söyler, onu “Baskanim” diye dinleyenlerin ve Dag’da, “Öcalan büyüsü” ile tutulanlarin gözünde tartisilmayabilir ama mesela KCK nizamnamesi medyaya yansidiginda, oradaki çerçevenin nasil hallaç pamugu gibi atildigi malumdur. Süreç Öcalan’a angaje ise isi zordur hükümetin.
Kürtler’i temsil rolü vermemek
Iki: Öcalan’i Kürtler’in temsili rolüne asla soyundurmamak. Bu da, medyada sik düsülen bir hatadir. Kürt sorunu ile içli disli oldugu farz edilen birtakim yazarlar, çözüm sürecini, Öcalan’la Kürt sorununun halli gibi algilamaya yatkindir. Oysa hükümet, belki Oslo’dan da aldigi dersle, süreci israrla “Silahlarin biraktirilmasi”na endekslemeye özen göstermistir. Öcalan’in süreçteki rolü, “Kürt sorunu”nun çözümünde partnerlik rolü degil, bu sorunun çözümünde de engel teskil eden silahin devreden çikarilmasidir. Kürtler’in sorunlarini çözmek, hükümetin süreçten bagimsiz olarak yürüttügü bir çabadir.
Hükümetin temsil hakkini korumak
Üç: Hükümetin, Türkiye’deki herkesi, bu arada Kürtler’i de en yetkili biçimde kendisinin temsil ettigi bilincini kaybetmemesi. Evet, bu da son derece hassas bir konudur. Yani denklem su degildir: Bir tarafta Türkler’i temsil eden hükümet, devlet, diger tarafta Kürtler’i temsil eden, Öcalan, Kandil, BDP, KCK. Hayir bu degildir. Bu tam bir zihniyet parçalanmasidir. Bu zihniyet parçalanmasi zaman içinde, siyasi Kürtçülügün etkiledigi kesimlerde, önce Öcalan’da, sonra uzantilarinda olusmus olabilir.
Türkler-Kürtler denklemi, bir ara medyada birçok kösede de tüketildi ama Türkiye gerçegi bu degildir. Türk gerçegi de bu degildir, Kürt gerçegi de… “Sokaktaki Kürtler, Sokaktaki Türkler, Ortalama Türkler, Ortalama Kürtler, Normal Türkler, Normal Kürtler diyebilecegimiz, çok çok büyük bir kesim, böyle bir ayrim duygusu yasamiyor. AK Parti’ye oy veren milyonlarca Kürt, belli ki Tayyip Erdogan’a kendisini temsil rolü vermis bulunuyor. Öcalan’a kim aktariyor bu temsil yetkisini?
Son söz: Sürecin sihhati için ana koordinatlar asla kaybedilmemeli.
————————————–
Bugün-3 Mart
Ahmet Tasgetiren