Makale

Chavez’in hakki Chavez’e

Günlerdir degisik Chavez portreleri okuyorsunuz. Klasik Türkiyeli refleksi; bir taraf onu olabildigine zelillestirirken, diger taraf da olabildigine mitlestiriyor.

‘Chavez diktatördü’ tesbitine katildigimi söyleyerek baslayayim. Siyaset literatüründe diktatöryel yönetimi tanimlayan baslica maddeler sunlar:

a. Merkezden yönetilen ekonomi

b. Iletisim tekeli

c. Tek adam tarafindan yönetilip, tek partiyle temsil edilen resmî ideoloji

Devletlestirme hamleleri ve siki denetime tabi tutulan piyasa faktörü, basinin önemli çogunlugunun kamulastirilmasi ve kontrolü ile Bolivarizm ideolojisi göz önüne alinirsa, Chavez’in adim adim bir diktatöryal yönetim kurdugunu söylemek mümkün.

Yalniz bu tesbiti yapmakla kalanlarin, eklemeyi ‘unuttugu’ üç sey var:

Chavez öncesi Venezuela’nin bir özgürlükler diyari olmadigi,

Chavez basa geldiginden bu yana ABD’nin suikast ve darbe planlarina maruz kaldigi,

Venezuela’yi tarih sahnesine tekrar sokanin Chavez oldugu.

Chavez sonrasi için ‘Sira özgürlükte’ diye slogan atanlara Chavez öncesi nasil bir ülkeden bahsettigimizi hatirlatmak gerekir.

Chavez’in 1992 darbesiyle yikmaya çalistigi Basbakan ile baslayalim. Seçim kampanyasi boyunca IMF’yi ‘Binayi ayakta biraksa da, insanlari öldüren bir nötron bombasi’ olarak tarif eden Carlos Andres Perez’in ilk icraati IMF ile anlasip, 4,5 milyar borçlanmak oldu. Ulasimdan petrol ürünlerine her seye zamlar bindi. Halk sokaklara döküldü. Perez ne yapti? Olaganüstü hal ilan etti. Polisi halkin üzerine saldi, yaklasik 3.000 gösterici öldürüldü. Chavez ve adamlarinin Perez’e karsi basaramadigi darbeden 4 ay sonra Perez, zimmetine para geçirmekle suçlandi. Ve Yüksek Mahkeme tarafindan 250.000.000 Bolivar çalmakla suçlu bulundu. Solugu ülke disinda aldi. ABD’de öldü.

Chavez’den bir önceki Baskan Rafael Caldera zamaninda, 10 bankanin çökmesine, 70.000 küçük ve orta ölçekli sirketinin iflas etmesine yol açan bir kriz gerçeklesti. Yemek, giysi ve ulasim gibi en temel ihtiyaçlarin fiyatlari bile tavan yapti. Caldera, özel mülkiyet ve özgür ekonomik aktiviteye iliskin anayasanin bazi maddelerini askiya aldi. IMF’den yine borç alindi. Bolivar %70 enflasyona ugradi. Petrol fiyatlarina %800 zam yapildi. Chavez’e yaptiginin aksine uluslar arasi toplum da medya da Caldera’ya ‘hosgörülü’ davrandi. Ama halk degil.

Yillardir iki farkli partiden, benzer basarisiz siyasetçilerin yönettigi Venezuela, siyasî geçmisi olmayan Chavez’i bu yüzden seçti. Chavez, petrol gelirinin %80’ini halk için harcadi. Ulasim, egitim ve hatta saglik hizmeti bilmeyen vatandaslarina bunlari ulastirdi. UNESCO tarafindan ödüllendirilen bir projeyle ülke çapinda 1.000’e yakin internet merkezi kurdurarak halkin internete ulasimini sagladi. Sadece paradan degil, insan onurundan yoksun birakilmis fakir halkin durumunu düzeltti, çevreyi merkeze yaklastirdi. BM Latin Amerika Ekonomi Komisyonu verilerine göre Venezuela’da yoksulluk orani Chavez öncesi (1999) %49.4’ken, 2011 itibariyle %27,8’e inmis durumda. Gini endeksine göre Venezuela, Latin Amerika’daki en adil gelir dagiliminin oldugu ülke. Ancak rekabetin ve projeden çok hibenin oldugu, sektörel gelismenin olmadigi bir toplumda, bu politikanin uzun ömürlü olmasi beklenmezdi.

Chavez muhaliflerini ezdi; ülke disina çikmalarina veya hapse atilmalarina, en iyi ihtimalle susturulmalarina yol açti. Kendisine yönelik 2002 darbesinde medyanin oynadigi büyük rol, onun medyaya karsi düsmanca yaklasmasina sebep oldu. Ancak Venezuela’ya dair okudugum hiçbir insan haklari raporunda Chavez’in binlerce muhalifini öldürdügü gibi bir ibareye rastlamadigimi da söylemeliyim. Chavez, Venezuella halkina sadece temel ihtiyaçlarini ve gelir istikrarini vermedi; daha önemlisi hayatlari ve ihtiyaçlari degerli insanlar olduklarini hissettirdi.

BM’de yaptigi konusmalarda Filistin halkina defalarca sahip çikti. ‘Bizi birlestiren bir milliyet degil, Gazze’de insanligin dökülen kanidir’ dedi. Ancak kendisini 2002’de deviremeyen Bush’un aylar sonra Irak’i isgal etmesi üzerine Saddam’a, Arap Uyanisi sürecinde de Kaddafi ve Esed’e sahip çikti. ABD karsitliginin vicdanini körelttigi klasik bir ‘anti-emperyalist’ti. Yani eksi hanesine yazilanlarin da hiç az olmadigi bir liderdi.

Chavez, yönetimi altinda hiçbir yargilamaya maruz kalmadan drone saldirilariyla öldürülen veya kaçirilip iskence edilerek hapis yatirilan insanlarin oldugu baskanlara sponsor olmaya gönül egdirenlerin özgürlük güzellemesi yapmasi kadar gülünç müydü, bilinmez. Ancak, önce Venezuela’yi sonra Bolivya, Praguay, Ekvator, Peru, Arjantin, Brezilya gibi diger Latin Amerika ülkelerini müspet anlamda etkiledigini biliyoruz.

—————————————–

Yeni Safak-10 Mart

Hilal Kaplan

Back to top button