Imrali süreci ve AKP
Otuz yillik kirli bir savastan sonra bazi yol kazalari yasanarak da olsa ‘ki hâlâ yasaniyor- hükümet ile Imrali arasinda ‘silahlarin birakilmasi’ için görüsme süreci devam ediyor. Umarim Kürt Siyasal Hareketinin bir bütün olarak barisçil bir dile evirilmesi adina basarili sonuçlar alinacaktir. Bu beklentiyi önemli ve gerekli görüyorum. Kaldi ki Türkiye halklarinin da süreci ‘bir kesim hariç- desteklediklerini kamuoyu arastirmalari göstermektedir. Bu moral -motivasyon destegini her iki tarafin da göz ardi edemeyecegini ve bu durumun çözümü kolaylastiracagini düsünüyorum. Ancak su iyi bilinmelidir ki süreç Kürt sorununun esitlik temelinde çözümüne degil PKK’ nin silah birakmasina endekslidir. Yani mücadele esitlik temelinde çözüm gerçeklesene kadar devam edecektir. Çünkü PKK ve uzantilarinin talepleri yok denecek kadardir. Kürtler için belki de tek kazanim mücadelenin terörize olmus olmasindan kurtulmaktir.
Ancak ilgimi çeken Erdogan’in ‘Teröristlerle müzakere yapmayacagiz’,’Idam karari yasalarda olmalidir’, ‘Teröristlerle kucaklasanlar vatan hainleridir’ Gibi sözlerinden sonra ne oldu da bu süreç terörist basi kabul edilen Öcalan merkezli basladi ve devam ediyor. Bu konu bence irdelen meye deger. Bu anlamda;
1-AKP Hükümeti 2000’li yillarin basinda halktan aldigi büyük bir destekle iktidar olduktan sonra ilk baslarda vesayetçi anlayis ve onlarin sivil uzantilari ile mücadele etmek durumunda kaldi ve bazi badireler de atlatti. Ancak zamanla iktidarini perçinledi ve muhalefetin yetersizligi ile birlikte giderek kendine olan özgüveni artti. Hükümet bu özgüvenle Kürt sorununu derin devletin statükocu anlayisindan farkli olarak kendince çözüp 2023 hedeflerine ulasmayi arzulamaktadir. Böylece hem bu hedefine emin adimlarla yürüyecek, hem askeri vesayetin kalintilarini ortadan kaldiracak hem de önümüzde ki yerel seçim, cumhurbaskanligi seçimi ve genel seçimlerde bu konuyu isleyerek halk destegini daha da arttirabilecektir.
2-Kirli savasin devlete maliyeti yüz milyar dolarin üzerinde bir rakam olarak telaffuz ediliyor. 2023 hedefi dünyanin onuncu büyük ekonomik gücü olan hiçbir hükümet geri dönüsümü olmayan böyle devasa bir maliyeti göz ardi edemez. Bu büyüklükte bir sermayenin yatirima dönüsmesi durumunda kisi basina milli geliri ne kadar artiracagini siz düsününüz.
3-AKP Hükümeti Ortadogu ölçütlerinde güçlü ve gerilla savasinda deneyim kazanmis bir orduya sahip oldugunun farkinda oldugu kadar gerilla savasi vermenin zorlugunu kendi ülkesindeki otuz yillik deneyimden ve baska ülkelerin deneyimlerinden çikartmaktadir. Kaldi ki asker ölümleri sonucu cenaze törenlerinde ‘Vatan, Millet, Sakarya ‘nutuklari atilsa da zamanla halklar arasinda risk tasiyan duygusal kopuslar baslamaktadir. Dahasi bu durum halklarimiz arasinda küçük bir ihtimalde olsa iç çatisma potansiyelini açiga çikarmaktadir. Nitekim bazi yerlerde bu çatismalar yasandi.
4- AKP Hükümeti; Türkiye’nin Ortadogu’da küresel olmasa bile bölgesel bir güç olmasini hedeflemektedir. Bu anlamda dinamizmini iç savastan bölgeye kaydirabilmek ve belki de B-C plani olarak Neo-Osmanli stratejisini gerçeklestirebilmek için diger bölge güçleri olan Iran ve Israil’in hakimiyet alanlarini sinirlamak istemektedir. Bunu basarabildigi takdirde bölgede Pazar ve yatirim alanlarini genisletecektir. Ancak ABD, Rusya ve Çin’in varligi dikkate alindiginda Türkiye’nin bölgede hareket kabiliyetinin ölçüsü kendi politikasindan ziyade ABD ve Israil basta olmak üzere söz konusu ülkelerin politikalari ile ne kadar örtüsebilecegi ile dogru orantilidir.
5- TBMM Anayasa komisyonunda çalismalari devam eden sivil anayasanin uzlasma ile gerçeklesemeyecegi gün yüzüne çikmaya basladi. Zaten bu ihtimali gören AKP kendi anayasa tasarisini hazirlamis durumda ve bu anayasa tasarisi büyük ihtimal BDP ile çogunluk saglanarak referanduma götürülecektir.
Yeni anayasanin temel esprisi ‘Türk vatandasligi’ yerine ‘T.C vatandasligi’ ve ‘Cumhurbaskanligi’ yerine ‘Baskanlik’ üzerine kurulu gibi görünüyor. Erdogan son zamanlarda yaptigi konusmalarda ‘Türkiyelilik’ kavramini kamuoyuna sindirmeye basladi, büyük ihtimal ‘Silahlarin birakilmasi’ sürecinde basarili olursa baskanlik sistemi temel konu olacak ve kamuoyunda kabul görülür bir hale getirilecektir. Ancak Baskanlik sisteminin bati tipi degil ‘sark usulü’ olacagi da bir gerçek. Böylece Özal olmadan ANAP’ in basina gelenler, Erdogan olmadan AKP’nin basina gelir riski ortadan kaldirilmaya çalisilacaktir.
Kabul edelim etmeyelim AKP önümüzdeki on yilin vizyonu bakimindan rasyonel düsünmektedir. Basarili olur olmaz veya ne kadar basarili olur bunu zaman gösterecektir. Ancak su bir gerçek ki silahlarin birakilmasi AKP hükümetinin tarihe geçmesine vesile olacaktir. Bu süreç basariya ulasirsa Kürt halkinin mücadelesi de dogru yola kanalize olacaktir. PKK’nin ne istedigi ve ne kazanacagi da bir muamma olmaktan öte otuz yillik çatismadan sonra bir hiç gibi görünüyor.20.03.2013
Haydar Cihaner