Makale

Öcalan’in “tarihi” mesaji…

Degerli yurdum insani ve bu konunun birincil, ikincil ve her çesit muhataplari,

Öcalan’in, “tarihidir” denerekten ön reklami çokça yapilan 21 Mart 2013 tarihli Newroz mesajinin/metninin “tarihi” olabilecek ve desteklenecek tek yani silahlarin devre disi birakilmasi konusudur. Kürtlerin temel ulusal taleplerini karsilayacak hiçbir özelligi barindirmiyor o metin. Bildigimiz misak-i millici Öcalan’in Türkiyeci, Kemalist ve üniterci çikislaridir bunlar.

Abartmaya gerek yok yani, bir “kurtulus manifestosu” degildir o.

Sasiracak birsey de yok, epeydir bunlari savunuyordu adam.

Anlayacagimiz dag gene fare dogurdu.

Ama kolay mi, Bagimsiz Kürdistan talebinden tekçi ve misak-i millici bir noktaya gelmek. Yani kocaman bir bedel ödemek gerekiyormus adina “çözüm” deyip yutturmaya çalistiklari bu sey için.

Ayrica “Demokratik Modernite”yi anlayan da beri gelsin.

Tek iyi bir sey oluyor su anda: O da silahlarin tarihe gömülecek olmasi. Sonrasi normallesme…

Ezcümle, Kürt halkinin 30 yildir çektigi acilarin ve harcadigi enerjinin bir karsiligi yok orda, yani Öcalan’in MIT ile mutabik olunarak hazirladigi metinde.

Ama bilinmeli ki çitayi iyice düsüren ve kelepir fiyatina çözüm getirme gayretinde olanlara ragmen çitayi yüksekte tutan bizler hakli mücadelemizi normallesme sürecinde daha etkin sürdürecegiz. Kürt halkinin bu tekçi kandirmaca durumlara ilelebet “onay” verecegini sanmiyorum.

Gün gelecek elbet devran da dönecek!

200 yildir bosuna çekilmedi bunca acilar.

Bir de elestirilerin önünü “süreç hassas” gibi gerekçelerle almaya çalisanlar sunu bilsinler ki saglikli bir sonuca ulasmak yanlislarin elestirilmesiyle ve teshis edilip dogruyu göstermekle olur. Tek silahi düsünceleri olan bizlerin elestirileri “hassas” süreci kesintiye ugratmaz, yani telasa gerek yok. Yanlislarla yüzlesilmeden, yanlislarin üzerine gidilmeden ve yanlislar söylenmeden dogru yol da bulunmaz.

Teslimiyet temsiliyet degildir.

Bunlari söyleyecegiz. Silahlarin susmasini ve artik tümden devre disi kalmasini destekleyecegiz. Ama bununla birlikte çözüm diye yutturulmaya çalisilan ve çözümle hiçbir ilgisi olmayan ve lügat paralayarak dayatilan tekçi katakulliye de karsi çikacagiz. Kürtlerin kendi kaderlerini tayin haklari önceliklidir diyecegiz ve esitlik esasina dayanan bir federal çözüm modeli sunacagiz, önerecegiz, savunacagiz. Zaten de yapmaktayiz bunu.

Bunlari yaparken siyasal mücadeleyi esas alacagiz, tipki geçmiste, simdi ve her zaman yaptigimiz gibi.

Halkimiz normallesme sürecinde ak ile karayi elbet daha iyi görecektir ve temel haklarinin savunusu konusunda alternatifsiz olmadigini da görecektir.

Kürtlerin temel haklari kapali kapilar arkasinda pazarlik konusu yapilamaz. Haklar bellidir ve yapilacak sey gaspi birakip iade etmesidir devletin. Güdümüne aldigi “hizmete hazir ve nazir” zat-i saskinlarla ancak biraz oyalar belki, ama Kürtler en nihayetinde temel haklarini mutlaka alir. Bunun kaçari yok, bölge de, dünya da, degisen sartlar da bu dönüsümü zaten dayatiyor.

Diyoruz ki…

Gerçek ve kalici bir baris gerçekçi çözümlerle olur, vatan-millet-sakarya ninnisiyle olmaz!

21 Mart 2013

Mehmet Ünlüdere

Back to top button