Makale

Taraf Tutmak

Ünlü Macar yönetmen Istvan Szabo ‘Taraf Tutmak’ isimli filminde ünlü Alman orkestra sefi Furtwangler’in yasamindan önemli bir kesit anlatir.

2. Dünya savasi sonrasi Almanya’da Alman toplumunu nazizmden arindirma programi baslamistir. Bir sigorta ekspertinin sorumlulugunda kurulan ekip Furtwangleri sorgulamaya baslar.

Ünlü sef imkâni olmasina ragmen Almanya’yi terk etmemistir. Müzige, orkestrasina, müzigi icra ettigi o binaya bile müthis duygusal baglari vardir. Imkânlarini arkadaslarini ülke disina çikarmak için kullanir. Hitlerin dogum günü için verilecek konseri yönetmek istemez, hastayim der. Konser ertelenir ve sonraki konseri yönetir. Hitler sahneye çikar ve onu kutlar. Arsiv görüntülerinde Hitlerin siktigi elini mendiliyle silerken görüntüleri kayda girer.

Sorgu öylesine acimasiz sürer ki sonunda komisyonda görevli ve general olan babasi Hitler tarafindan öldürülmüs olan kiz isyan eder. ”Bizim onlardan ne farkimiz var” der.

Türkiye ye dönersek; gezi parki olaylariyla ilgili süreci yakindan izliyorum ve bazan çok sasarak izliyorum.

Önümüze konan 2 seçenekten birini isaretlememizi istiyorlar. Soru sormadan, beklemeden… Tamam isaretleyelim, ama bu sorularin arkasini konusmadan bizim onlardan ne farkimiz kalir.

Bu ülkede -hadi yakindan örnekleyelim- 27 Mayis, 12 Mart, 12 Eylül darbeleri oldu. Seçimle gelmis basbakanlar, nice gençler idama gönderildi. Binlerce insan iskence çarklarindan geçirildi, nicesi bu yüzden hayatini yitirdi, ya da sakat kaldi. 27 Mayis’i yasayanlar da henüz yaralariyla bereleriyle aramizdalar. Çorum, Maras, Sivas hala anildiklarinda göz pinarlari islak. 30 yillik savasin tüm kareleri gözlerimizin önünde. Ülkenin en az üçte ikisi karsilastiginda birbirine ”nerelisin?” diye soruyor.

Günlük diyaloglara bakalim: ‘Bir siir okudu diye insan hapse atilir mi?’ Bu ülkede Nazim’in üç satir siiri kitaplarinin arasinda bulundu diye insanlar sakat birakildi. Sen o zaman neredeydin?!.

‘Bu ülkede hiç kimse inançlarindan dolayi yargilanmaz…’ Sivas’ta insanlar yakilali ne kadar oldu. Sen o zaman neredeydin?!.

‘Kimse etnik kimliginden ötürü yargilanmaz…’ Askale?.. Sen o zaman neredeydin?!.

’12 Eylül’e toplum destegini saglamak için bir yil bekledik. O bir yil içinde 5000 kisi öldü,’ diyen Kenan Evren sözde yargilaniyor. Sen o zaman neredeydin?!.

‘Içeri alinan darbeciler ve destekçilerinin tutukluluk süreleri çok uzamis… Bu insan haklarina aykiri’ imis…’ Iyi de, bu onlarin yaptiklari yasalara dayaniyor. Bu ülkede 12 yil tutuklu yargilanan insanlar var; haklarini arayamiyorlar derken sen neredeydin?!.

Bu ülkede insanlar kayip… Bu ülkede faili belliler var… Sen neredeydin?!.

Bu ülkede askerler banka kuruyor, bu ülkede askerler ticaret yapiyor diyorken sen neredeydin?!.

Gezi Parki’nda 3-5 agaç için parklara döküldün… Kürdistan daglari yanarken, köyler yanarken, ahirda hayvanlar yanarken sen neredeydin?!.

Ve daha binlerce soru varken ortada birbirimize güvenmemiz, birbirimize hosgörülü olmamiz, birbirimizi sevmemiz kolay mi?

Öfke haksizliga ugradigini düsünmenin, adam yerine konmadigini düsünmenin, hakli oldugunu düsündügün taleplerinin yerine getirilmedigini düsünmenin disa vurumudur.

Yalan ve yanlis üzerine kurulmus bir resmi tarihle ve hala tüm yaralarimiz kaniyorken ve bizi kanatanlar ne yargilanmis ne de özür dilememislerse öfkemizi anlayin. Barismaya, affetmeye her seye ragmen hazirsak bunun kiymetini bilin.

Fazilet Çulha

Back to top button