GEZI PARKI DENEYIMININ ÖGRETTIKLERI
Taksim Gezi Park’inda çevreyi koruma refleksiyle baslayan hareket, polisin sert müdahalesi ve hoyratça yaklasimi nedeniyle bir anda kitleleri sokaga dökerek Türkiye’nin bas gündemine oturdu. 30 Mayis tarihinde Gezi Parki’ndaki çevreci eylemcilerin ugradigi gaddarca uygulamalar Türkiye’nin her yerinde vicdanlari sarsti, toplumda bir öfke patlamasina yol açti. Hükümetin, ama daha çok da Basbakan Erdogan’in sahsinda disa vuran dayatmaci, buyurgan, tekçi, otoriter ve ötekilestirici yaklasimin incittigi kesimler meydanlara döküldü. Hükümetin tepeden inmeci ve yeni bir tahakküm kurma heveslerinin rahatsiz ettigi birçok kesim içten içe biriktirdikleri öfkelerini bu vesile ile açiga çikardi.
Gezi Parki eylemi sadece Türkiye’nin dört bir tarafina yayilmakla kalmadi, ayni zamanda dünyanin belli basli merkezlerinde yankilara yol açti. Degisik ülkelerde Gezi Parki eylemine destek amaciyla gösteriler gerçeklestirildi. Basta ABD ve AB yetkilileri bir anda Türkiye’nin dört bir tarafina yayilan gelismeler karsisinda kaygilarini bildirdiler ve polisin basvurdugu orantisiz güç konusunda hükümeti uyardilar. AB Parlamentosu bu konuyla ilgili gerçeklestirdigi özel bir oturumda bir karar çikartti. BM Genel Sekreteri taraflari sagduyuya davet eden bir açiklama yapmak zorunda kaldi. Dünya basini kendisinden beklendigi gibi Türkiye’de yasanan olaylari uluslararasi toplumun gündemine tasidi. Olup bitenleri bir ‘Türk bahari’ olarak lanse edenler bile oldu.
Bu arada sürekli güçlülügüyle övünülen ekonominin, son gelismeler karsisinda gösterdigi tepki ile ne kadar kirilgan oldugu ortaya çikti. Gezi Parki eylemleri ile birlikte borsa düstü ve döviz piyasasi isinmaya basladi.
Öte yandan, Gezi Parki yerine bir kisla ve AVM yapma girisimine karsi gelisen tepkinin masumane, demokratik ve mesru karakterine karsin, bu olayin tutusturdugu eylemler zinciri yayildikça kaotik bir hal almaya basladi. Bu tablonun bir yerinde hükümetin buyurgan uygulamalarina karsi seslendirilen hakli demokratik tepkiler vardi. Öte yandan Ergenekon kalintilari, bir kisim ulusalci solcu ve kemalistler bu hakli tepkiler üzerinden AK Parti’yi yikip bu kaotik ortamdan bir iktidar devsirmeye kalkisti. Birçok toplumsal olayda oldugu gibi ortaligi yakip yikmalar ve siddete varan görüntülerle kitle gösterileri kisa sürede amacindan saptirildi. Yasanan siddet ve kargasa ortaminda dört insan yasamini yitirdi, yüzlercesi yaralandi, önemli oranda maddi hasar yasandi.
Hükümetin ikili tutumu
Hükümet Gezi Parki’nin tetikledigi toplumsal tepkilere karsi her zaman oldugu gibi, ama daha çok da bilinçli bir biçimde, ikili bir tepki gösterdi. Basbakan Erdogan, her zamanki buyurgan tutumuyla eylemler karsisinda geri adim atmayacaklarini ve Gezi Parki’nda öngördükleri Topçu Kislasi ile AVM yi yapma konusundaki kararliliklarini dile getirdi. Cumhurbaskani Abdullah Gül ise olaylara iliskin sagduyu çagrisinda bulunarak Gezi Parki ile ilgili olarak gerekli mesajin alindigini ifade etti. Basbakan’in yurtdisina çikisindan istifade ederek Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç da tansiyonu düsüren benzer açiklamalarda bulundu. Taksim Dayanisma Platformu sözcüleri ile görüserek gerekli mesaji aldiklarini söyledi.
En önemlisi ise polisin Taksim’den çekilmesi oldu. Polisin Taksim’den çekilmesi gerilimin dozunu azalttigi gibi eylemlerin yayilma egilimini de durdurdu.
Basbakan Erdogan daha yurtdisindayken verdigi ve dönüsünden sonra sürdürdügü açiklamalarinda birden çok kesime ayni anda seslenme yoluna gitti. Önce, Gezi Parki’nda AVM yapmayi telaffuz etmekten vazgeçti. Ardindan Gezi Parki ile ilgili duyarli sahsiyetlerle, kimi sanatçilarla ve son olarak da Taksim Dayanisma Platformu temsilcileri ile yaptigi uzun boylu görüsmeler sonucunda ‘mahkemenin Gezi Parki ile ilgili durdurma kararina uyacaklarini, kararin lehlerine olmasi halinde de referanduma gideceklerini’ bildirdi. Bu elbette olumlu bir gelismeydi ve hükümetin anlamsiz inadindan vazgeçerek Gezi Parki ile ilgili taleplere kulak verdigini gösteriyordu.
Ama Basbakan bu konuda geri adim atarken, kendi kitlesini tahkim etmek gibi bir görevinin oldugunu unutacak degildi! Basbakan süreç içinde ve çogu zaman yaptigi gibi, ilk inadindan yavas yavas geri adim atarken diger yandan olup bitenleri dis komplolarla açiklamayi ihmal etmedi. Türkiye’yi istikrarsizlastirmak isteyen dis odaklardan, ülke ekonomisini çökertmek isteyen faiz lobilerine uzanan ‘seytanlar’ üzerinden kendi cephesini kontrol amaçli bir taktigi devreye soktu. Ankara ve Istanbul mitingleri eger son olaylarla iyice beliren kutuplastirmayi daha da artirmak amaciyla yapilmadiysa, bu mitinglerden murat edilen asil amacin kendi kitlesini tahkim etmek oldugu açikti.
Basbakan Gezi Parki talepleri karsisinda geri çekildi ancak vurusmaktan da çekinmedigini göstermek istiyordu. Bu ruh hali nedeniyle olmali ki, bir önceki aksam Taksim Dayanisma Platformu ile varilan uzlasmaya ragmen, ikinci gün yapilan Ankara mitinginde Basbakan Erdogan ‘ bosaltilmamasi halinde Gezi Parki’ni polis zoruyla bosaltacaklarini’ bildirerek kendince meydan okudu. Ayni gün Parki bosaltmak ve bir sembolik çadirla Gezi Parki’nda nöbet tutmayi tartisan eylemciler ise, Basbakanin Ankara mitingindeki meydan okumasina karsi bir meydan okumayla cevap verdiler ve sonuna kadar direneceklerini dile getirdiler. Bu Basbakan tarafindan Platformun sözünde durmamasi olarak algilandi ve o aksam polis zoruyla Gezi Parki’nin bosaltilmasi yoluna gidildi.
Böylece karsilikli kör bir inatlasma, sig ve basiretsiz yaklasimlar nedeniyle daha olgun ve herkesi tatmin eder bir biçimde sonuçlandirilabilecek Gezi Parki eylemi arzulanmayan görüntülerle son buldu, ya da simdilik bir perdesi kapandi. Hâlbuki Gezi Parki eylemi hem eylemciler hem de hükümet açisindan daha olumlu bir biçimde sonuçlandirilabilirdi. Böyle olmasi halinde hem eylemciler çevre duyarliligi ve demokratik katilim gibi temel demokratik haklar ugrunda istediklerine ulasmis olacak, hem de hükümet böyle bir sorunu barisil bir biçimde ve diyalogla çözmüs olmakla demokratik olgunlugunu göstermis ve bu türden toplumsal taleplere iliskin pozitif refleksleriyle prestij toplamis olacakti.
Gezi Parki eyleminden çikartilacak sonuçlar
-Türkiye, Gezi Parki eylemcileri ile somutlasan yeni bir toplumsal dinamikle tanisti. Bu durum herkesin ezberini bozdu. Gezi Parki eyleminin odaginda yer alanlar; ince esprileri ve yaratici zekâlari ile her türlü duruma pozitif bir anlam yüklemeyi basardilar. Yasam tarzlari konusunda hassas, otonom, tahakkümcü dayatmalardan hazzetmeyen, apolitik görünümleri altinda yeni bir politik tarzi temsil eden yeni bir kusak oldugunu bize gösterdiler. Yeni kusak eylemciler, özgün durus ve tarzlari ile Gezi Parki eylemini öncekilerden farkli kildilar. Özetle Gezi Parki eylemi ile yeni bir enerjinin ortaya çiktigini ve bu enerjinin umut vaat ettigini söylemek mümkün.
-Gezi Parki eylemleri sadece farkli bir toplumsal enerjiyi açiga çikartmakla kalmadi, ayni zamanda alisildik olmayan bir fay hattini ortaya çikartma firsati sundu. Türkiye’de demokrasi mücadelesi simdiye kadar daha çok Kürt halkinin özgürlük talepleri, dindar kesimin, alevi toplumunun ve solun özgürlük, esitlik ve var olma mücadeleleri tarafindan belirlendi. Buna gençlik ve kadin hareketinin katkilarini da eklemek mümkün. Gezi Parki eylemleri, bütün bunlardan farkli olarak yerelin, farkli topluluklarin, otonom gruplarin karar süreçlerinde yer almak ve dikkate alinmak için güçlü bir itiraz gücüne sahip olduklarini bize gösterdi. Bu hiç kuskusuz siyasi ve yerel karar süreçlerinin demokratiklestirilmesi ve katilimci hale getirilmesi için önemli bir imkân olusturuyor. Çevre duyarliligi seklinde beliren bu bilinç demokratik, özgür ve esitlikçi bir gelecegin kurulusu bakimindan önemli bir kazanim olarak düsünülebilir.
-Gezi Parki eylemi önce parktaki agaçlarin kesilmesine karsi masumane ve spontane bir eylem olarak basladi. Polisin siddetli saldiri ise daha sonraki olaylari bir kivilcim gibi tutusturdu. Türkiye’nin dört bir tarafina yayilan eylemlerin gerisindeki esas neden ise, AKP hükümetinin son dönemlerde daha çok hissettirdigi hegemonik heveslerinin yol açtigi rahatsizlik oldugu açikti. Basbakan Erdogan bir süredir toplumu biçimlendirmeye yönelmis bir mühendis edasi ile davraniyor. Kürtajla ilgili fetvalarda bulunuyor, alkol içenleri ayyas ve benzeri yaftalamalarla asagilayarak ötekilestiriyor, dindar bir nesil yetistirmekten dem vurarak totaliter bir egilimi disa veriyordu. Basbakanin bu ve benzer alanlara iliskin buyurgan ve dayatmaci tutumlarina son olarak da yapilacak Üçüncü Bogaz Köprüsü’ne alevi toplumunu yaralayan Yavuz Sultan Selim adinin verilmesi eklendi. Türkiye’nin dev gibi sorunlarinin çözümüne soyunmus ve bu konuda önemli islere imza atmis Basbakan Tayip Erdogan hiç gerekmedigi ve onun görevi olmadigi halde kendini bir anda Taksim Gezi Parki’nda taraf haline getirdi. Bu her seye müdahale eden ve nefes alma alanlarini daraltan yaklasimlarin toplumun önemli bir kesimini rahatsiz ettigi sir degildi. Baska bir ifade ile Gezi Parki eylemleri, polisin sert müdahalesinden sonra bir çevre duyarligi çerçevesini asti ve AKP hükümetinin ve daha çok da Basbakan’in izledigi dayatmalara karsi bir tepki dalgasina dönüstü.
-Böyle bir süreçte örnegin Ergenekoncularin ya da baska darbe heveslilerinin durumdan vazife çikarma gayretleri anlasilmayacak bir sey degildir. Hükümetin isin bu boyutuna odaklanarak tepkilerin gerisindeki esas nedenleri ve bunda kendi sorumlulugunu görmekten kaçinmasi son derece yanlistir. Bu tür gelismeleri iç ve dis odaklarin komplolari ve benzeri kliselerle açiklama girisimleri Basbakanin kendi çevresini saglam tutmak için belki ise yarayabilir. Ancak bu yaklasimin toplumsal sorunlarin çözümüne ve ülkenin demokratiklesmesine hiçbir katkisinin olmayacagi açiktir. Gerçek su ki Türkiye’de bir darbenin kosullari yok. Ayrica bu asamada AKP’nin istifasini istemek ya da bir hükümet degisikligi talebi gerçekçi görünmüyor. Bu nedenle hükümetin ortaya çikan toplumsal tepkileri bir darbe girisimi olarak yaftalamak yerine, kendi yanlislarini gözden geçirmek için bir uyari olarak okumayi tercih etmelidir.
-Her seye ragmen denilebilir ki Gezi Parki ile ortaya çikan tablo Türkiye bakimindan hayirli olmustur. Yaptigi yanlislar nedeniyle, son gelismeler, AKP hükümetine yapilmis bir uyari olarak degerlendirilebilir. Bu, daha yol varken hükümetin dönüp kendine bakmasi ve durumunu gözden geçirmesi için önemli bir firsat sunmaktadir. AKP hükümeti 10 yillik iktidar sarhoslugunu ve yorgunlugunu ayni anda yasamanin ruh hali içinde. Bu her iki durum da hükümetin hüküm etme tarzini gözden geçirmesi için önemli nedenler. Esas bu olup bitenlerden ders almamak hükümet bakimindan sonun baslangici olabilir. Kaldi ki her hükümet gibi AKP de bir gün demokratik yollardan gidecektir. Sorun böyle bir degisimin önemli toplumsal istikrarsizliklara yol açilmadan gerçeklestirilmesidir.
-Gezi Parki eylemini sürükleyenlerin özgünlügü ve örgütsüzlügü harekete avantaj sagladigi gibi ona dezavantaj da olusturdu. Gezi Parki eylemi yukarida ifade edilen özgün vasiflari sayesinde bu denli ilgi odagi oldu ve mesruiyet kazandi. Öte yandan bu niteligi, onun hem toplum nezdinde hem de Basbakan ile yapilan görüsmeler sürecinde temsil ettigi mesru konumu kazanima çevirmeyi engelledi. Unutulmamali ki son asamada Basbakan eylemcilerin temel taleplerini kabul etti. Eylemcilerin elde edilen sonucu/kazanimi sahiplenip korumak yerine, Basbakanin Ankara mitingindeki söylemleriyle tahrik olmasi ve direnise devam karari almasi son derece isabetsiz oldu ve eylemin basarisina gölge düsürdü.
-Gezi Parki eylemleri polisin son müdahalesi ile arzulanmayan görüntülerle son buldu. Ancak onun artçi sarsintilari bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Eylemin sosyal, siyasal, kültürel vb. alanlara iliskin etkileri daha çok konusulacak. Gezi Parki deneyiminin demokrasinin katilimci, çogulcu ve yerel karakter kazanmasina önemli bir katki sundugu açiktir. Baslangici, yayilmasi, yürütülmesi, sonuçlandirilmasi bakimindan herkesin bu deneyimden çikartacagi dersler var.
Türkiye, önümüzdeki süreçte hem Kürt sorununun çözümünde hem de demokrasiyi bütün kurum ve kurullariyla insa etme sürecinde Gezi Parki deneyimini bir manivela olarak kullanabilir. 19.06.2013