Makale

Sokak ve iktidar

Misir’daki son gelismeler o temel soruyu bir kez daha getirip önümüze koyuyor: Demokrasi sandik midir ya da ne kadar sandiktir, ne kadar baska seydir?

Ülkede 30 yildir ilk defa gerçeklesen serbest seçim sonucu iktidara gelen bir cumhurbaskani simdi sokak tarafindan alasagi edilmek isteniyor. Bunun hakli bir sebebi ya da mesruiyeti olabilir mi?

Deniyor ki, Mursi çok önemli hatalar yapti.

Evet, dogrudur; Müslüman Kardesler Misir’da iktidar olduktan sonra yeteri kadar birlestirici bir siyaset izleyemedi. Tahrir günlerinde demokratik dünyanin beklentisi, oldukça köklü bir tarihi tecrübeye sahip olan Misir Müslüman Kardesler’inin zamanin ruhuna daha uygun, daha olgun, daha birlestirici bir politika izlemesi, Tahrir Meydani’nda kurulan koalisyonun devam etmesi için çok daha duyarli
davranmasiydi. Tahrir günlerindeki tutumu böyle bir olgunlugun isaretini veriyordu. Ne var ki Mursi bir yillik iktidarinda bu güveni veremedi, önemli hatalar yapti. Bunlarin en önemlisi geçtigimiz sonbaharda cumhurbaskaninin yetkilerini artirmayi ve üzerindeki demokratik kontrolü azaltmayi amaçlayan genelgeydi. Her ne kadar kisa sürede geri adim attiysa da bu adim ülkenin laik-seküler kesiminde ciddi bir endise kaynagi oldu. Daha sonraki dönemde devletin “Ihvanlastirilmasi” yönündeki isaretler de kendisine yönelik muhalefeti daha da artirdi. Mursi bir yillik performansiyla, arkasindaki büyük kitle destegini yüzde 30’lara kadar düsürmeyi “basardi!”

Sokak darbesi

Ne var ki bütün bunlar, Mursi’nin “sokak” tarafindan alasagi edilmeye çalisilmasini hakli çikarmiyor.
Iktidarlar elbette hata yaparlar. Onlarin da hata yapma hakki vardir. Böyle zamanlarda kitleler sokaklara çikarlar elbet ve mutlaka çikmalidirlar. Ama yönetenleri uyarmak için, mesaj vermek için, taleplerini duyurmak için… Iktidar degistirmek için degil…

Sokak gösterileri uyari misyonunu asip iktidar düsürme yöntemi haline geldigi anda demokratik karakterini de kaybeder; zorbaliga dönüsür ve darbecilikten bir farki kalmaz. Zira iktidarin sokak tarafindan belirlenmesiyle ordu gücü tarafindan belirlenmesi arasinda özde bir fark yoktur. Darbeci, elinin altindaki birkaç yüz bin silahli güce dayanarak tehdit eder seçilmis siyasetçiyi. Sokak da özünde ayni seyi sokaga döktügü birkaç yüz bin kisiyle yapar. Sonuçta her ikisi de kaba güçtür; her ikisinde de çogunluk iradesi dikkate alinmaz. Dolayisiyla her ikisi de gayrimesrudur.

Serbest seçim kapisi açik oldugu sürece

Özgür seçimlerin oldugu, yani iktidarin seçim yoluyla el degistirmesinin önünün açik oldugu hiçbir ülkede sokaklarin iktidari belirlemeye kalkmasi kabul edilemez. Demokrasiye inanan hiç kimse böyle bir seyi savunamaz. Genel ayaklanma yoluyla iktidar degisikligi ancak serbest seçim yolunun kapali oldugu ülkelerde basvurulmasi zorunlu bir yöntem halini alabilir. O da ancak mevcut iktidarin düsürülmesinden hemen sonra serbest seçim yapildigi takdirde…

Sokak gösterileriyle iktidar düsürme denemeleri sadece ilkesel olarak degil, ayni zamanda pratikte felaketle sonuçlanacagi için de yanlistir. Çünkü seçim sandiginin yerini sokakta güç gösterileri aldi mi; iktidar ve muhalefet karsilikli olarak güçlerini sokaga döküp kozlarini sokakta paylasmaya kalkti mi; bunun sonucu ya iç savastir ya da tek tarafli katliam… Her iki sonuç da bütün ülke için bitmez tükenmez bir kaostur, felakettir.

Iste su anda Misir böyle bir felaketin esiginde bulunuyor. Bir yandan askeri darbe tehdidi, bir yanda kelle isteyen kalabaliklar… Bir yanda iç savas tehlikesi, bir yanda iç savasi önleme bahanesiyle yönetime el koymaya hazirlanan ordu… Ve sonuçta, Misir halkinin yillardir ilk defa ele geçirdigi demokrasiyle yönetilme sansinin heba edilmesi tehlikesi…

Misir halki, begenmedigi iktidari seçimle degistirme tecrübesini yasayamadan demokrasiyi nasil olgunlastiracak, derinlestirecek ve yasam tarzi haline getirecek?

——————————————————–

Bugün3 Temmuz

Gülay Göktürk

Back to top button