Makale

Demokraside sandigin anlami

Sandik demokrasinin özüdür, özetidir. Baska olgular ve olusumlar asla onu ikame edemez, ancak kismen takviye edebilir. Siyasî iktidari sandikta degil sokak eylemlerinde ve siddetinde kazanmayi ve yikmayi aramak gayri mesrudur. Ve de orta ve uzun vadede eylemciler dâhil tüm topluma zarar verecek sonuçlara yok açar.

Önce demokrasiye karsi Gezi kalkismasi, ardindan Misir’da vuku bulan darbe, sandik-demokrasi iliskileriyle ilgili tartismalari artirdi. Bazi politikacilar, köse yazarlari ve akademisyenler ‘demokrasi sandiktan ibaret degildir’ türünden sözleri devamli kullanmaya basladi. Aslinda bu tartismanin genel teorik kökleri epeyce geriye, ilk modern demokrasinin dogmasina ve oy hakkiyla ilgili tartismalara kadar gidiyor. Türkiye’deki kökleri ise daha çok 1960 gerici isyaninda yatiyor.

Hiç süphe yok ki, ne demokrasi sandikla bire bir özdestir ne de demokratik siyaset sandik zamanindan ve sandik siyasetinden ibarettir. Plüralist bir toplumda demokratik siyaset daimî bir olus ve akis hâlindedir. Bireyler ve birey gruplari istedikleri konuda, diledikleri yer ve zamanda siyasetle istigal etmeye hak sahibidir. Zira, demokrasi vatandasin kamusal kararlarin alinmasina katilma hakkina sahip oldugu siyasî sistemin adidir. Dogrudan demokrasilerde vatandaslar bunu bizzat dogrudan dogruya, temsilî demokrasilerde ise daha çok temsilcileri araciligiyla, arada sirada bizzat yaparlar. Dogrudan demokrasinin genis hacimli toplumlarda uygulanma sansi sifira yakindir, ama onun araçlari olarak referandum ve plebisit temsilî demokrasiye monte edilebilir ve bazen kullanilabilir.

Ilginç bir sekilde, ister dogrudan ister temsilî olsun, demokrasi mutlaka sandiga dayanmak zorundadir. Bunun sebebi isler, mesru, makul, âdil bir yönetme görevi ve yetkisi verme yolu bulma ihtiyacidir. Dogrudan demokraside herkesi kapsayacak bir mutabakata ulasma sansi çok azdir. En küçük topluluklarda dahi asla giderilemeyecek ihtilâflar çikabilir ve bu oldugunda sistemin kilitlenmemesi için bir karar verme yolu aranir. Sistem demokrasiyse metot taraflarin sayilarinin karsilastirilmasidir. Dogrudan demokrasi, bazen çok yüceltilmesine ragmen, hem her zaman ise yaramayabilir, hem de, Barry Holden’in ‘Liberal Demokrasiyi Anlamak’ (Liberte Yayinlari) kitabinda isaret ve izah ettigi üzere, agir totaliterizme yol açma tehlikesinin tohumlarini bünyesinde tasir. Hayat bir daimî yüz yüze siyasî müzakere süreci degildir. Kolektif kararlarin alanini ve sayisini artirmak eninde sonunda birilerini daha avantajli hâle getirir. Bu yüzden dogrudan demokrasiyi günümüzde yalnizca Isviçre kantonlari ve ABD eyaletlerinde referandum yoluyla uygulanir görmekteyiz.

Temsilî demokrasilerde sandik sonuçlari hangi ekibin (baska bir deyisle partinin) geçici yönetme hakkina sahip olacagini belirler. Popüler siyasî kültürde çogunluk yönetimine atif yapilmakla beraber hem baskanlik sisteminde hem parlamenter sistemde fiiliyatta karsilasilan en büyük azinligin yönetme hakkina sahip olmasidir. Azinliga dayanmasi sandiktan çikan hükümetin mesru yönetme hakkini ortadan kaldirmaz. Çünkü bunun alternatifi ikinci veya üçüncü en büyük azinligin yönetmesidir ki bu hem âdil hem de realize edilebilir degildir. Ancak liberal demokrasi kavramindaki liberal kelimesinin isaret ettigi üzere, siyasî iktidar bireylerin hak ve özgürlükleriyle sinirli olmalidir. Farkli hayat tarzlari bunun bir türevi olarak dogar ve korunur. Bu, iyi bir anayasayi, kuvvetli bir insan haklari rejimini, kuvvetler ayriligini ve hukukun hâkimiyetini gerektirir. Birey hak ve özgürlükleri (ki bunlara genellikle negatif vasfini ekleriz) çogunluk veya en büyük azinlik yönetimi tarafindan kasitli, sistematik ve yok edilecek tarzda çignenemez. Böyle olmasi hükümetin-devlet iktidarinin mesruiyetini erozyona ugratir. Insan haklarina tekabül etmeyen meselelerde ise seçilmis otorite, asagidan yukari dogru ve hem mahallî hem millî seviyede kararlar alip uygulayabilir. Örnegin, bir demokratik iktidar, alkol kullanmayi yasaklayamaz, çünkü bu dogrudan dogruya bir insan hakki ihlâlidir. Fakat Gezi’ye park mi yapacagina yoksa yikilmis tarihî binayi yeniden insa mi edecegine karar verebilir. Akilli bir iktidar, ciddî bir itirazla karsilasiyorsa kararinin mesruiyet tabanini plebisit gibi yollarla genisletmeye çalisir. Bunu yapmiyorsa da, sonuçlariyla sandikta karsilasir.

Bu çerçevede bakildiginda görülür ki, sandik hem bir baslangiç hem bir sonuçtur. Sandigin varligi ve sandik sonuçlarinin mesru addedilmesi ilgili ülkede/yerde rakip fikirlerin var oldugunu, farkli gruplarin âdil ve esit bir yarisa girdigini, ifade, seyahat, örgütlenme özgürlüklerinin bulundugunu ve taraflarin oyunun kurallarini önceden bildigini ve kurallarin sonuçlarini kabul edecegini pesinen beyan ettigini gösterir. Bu yüzden, sandiktan ibaret olmayan demokraside baska hiçbir sey saniktan daha önemli ve daha fonksiyonel degildir. Elbette bireysel ve grupsal sandik disi siyasal katilim bir hak ve hatta ihtiyaçtir. Ancak bunlar sandigin alternatifi olarak görülemez. Bütün kisilerin ve gruplarin görüslerinin dikkate alinmasi talebi yerindedir, ama bunun iki açmazi vardir. Birincisi toplumun hiçbir konuda bir bütün teskil etmemesi, farkli görüs ve çizgideki gruplardan olusmasidir. Bu, bizi, hangi görüsün izlenecegi problemiyle yüzlestirir. Ikincisi, görüslerin ve isteklerin dikkate alinmasinin temenni olmanin ötesine geçirilip nasil kurallastirilacagi ve kurumsallastirilacagidir. Temenniler kendiliginden gerçeklesmeyecegine göre bir yol, yöntem bulmamiz gerekir. Bu da bizi yine, kaçinilmaz olarak, sandiga götürür. Görüldügü üzere, demokrasinin sandiktan ibaret olmamasi yine sandiga gitmek gerektigine isaret ediyor.

Sandigin niye mesru, vazgeçilmez ve temel oldugunu bir örnek üzerinden düsünerek de görelim. Varsayalim ki, biz bir grup arkadas Topçu Kislasi’ni Yaptirma ve Yasatma Dernegi’ni (TOKYAD) kurduk. Simdiki Gezi Parki’nin yerinde eskiden Osmanli’dan miras bir kisla bulundugunu, tek parti dönemi diktatörü Inönü’nün kendisinin bir heykelini yaptirmak için kislayi yiktirdigini, parktaki tuhaf merdivenlerin bu heykelin kaidesinin basamaklari oldugunu, ama sonradan bir sekilde heykelin yapilamadigini biliyoruz. Tarihe saygi gösterilmesini ve kislanin tekrar yapilmasini istiyoruz. Yüz bin üyemiz var. Diger tarafta Gezi park olsun diyen TD bulunuyor. Ne olacak simdi? Hangi görüs dikkate alinacak? Totaliter kafali TD gibi TOKYAD üyeleri olarak Gezi’yi basip isgal etsek bu bizim istedigimizin yapilmasini hak hâline getirir mi? Getirmez elbette. O zaman TD kafasi niye kendi istedigini hakki olarak görüyor? Cevap belli, çünkü ne özgürlükten ne demokrasiden haberdarlar. Kendilerini üstün görüyorlar. Dayatmacilar. Bir tarafta TOKYAD diger tarafta TD varsa, o zaman mecburen sandiga gidecegiz. Tabiî TD cesaret edebilirse. Baska çözüm yok.

————————————————–

Zaman-12 Temmuz

Atilla Yayla

Back to top button