Makale

Sivas katliami ve Perinçek gerçekligi

Herkes, kim ki az çok mürekkep yalamis yada solculuga bulasmissa Perinçek denen kisiyi, hep negativ ve bir o kadar da tehlikeli olarak tanimistir. Ben yasim itibariyle ve köyde yasiyor olusumdan dolayi, Perinçek ve Aydinlik ( PEDEACILAR ) gerçekligini ancak Ankara’da ortaokula gittigim 1973 yillarinda ögrenebilecektim. Solcu denen kesim Perinçek’ten her nedense hep negatif olarak söz ediyordu. Türkiye kosullarinda yetmislerden bu yana ‘Topal ‘ olarak kendisini muhafaza eden tek ‘solcu’ Perinçek olsa gerek. Türk sol hareketinin Perinçek gibi büyük bir açmazi ve bir o kadar da talihsizligi söz konusudur. Gerçi Perinçek olgusu Devlet baglantili olarak ayni zamanda, PKK çizgisini 1988’lerde Bekaa kamplarinda Kürd ve Türk kesimlerine pazarlama görevini ve islevini üstlenmis durumdaydi. O dönemlerde BEKAA cehenneminde alabildigine sözde ajan avi mahiyetinde yüzlerce kisi kursuna dizilerek, yada iskenceden geçirilerek imhasi vecip kiliniyordu. Bu Liste Apo’ya patronlari tarafindan bilinçli bir sekilde verilmisti. Bu liste ta Avrupa’ya, Almanya’ya, hatta ve hatta Berlin KOMKAR dernegine ugramis insanlari bile kapsiyordu. Bu Listede örnegin Berlin’de V. Çetindag, M. Sirin, A. Agaca gibi isimler bile o dönemler SERXWEBUN denen gazatede yer alan ajanlar arsindaydilar. M. Sirin yada A. Agaçay’i taniyan biri olarak beni, bu kisilerin ajanligina kimse inandiramazdi. V. Çetindagi tanimam ve bu sahis KOMKAR Berlin derneginin yakininda bile geçmemistir. V. Çetindag, Ibrahim Güçlü’nün yegeni olarak PKK camiasi tarafindan, Ibrahim Güçlü’ye karsi bilinçli bir sekilde lanse edildi ve bizlerin de bu komploya inanmamiz istendi. Ibrahim Güçlü Apo gerçegini en az PSK kadar bilen onu desifre eden ve kararlica karsi duran bir sahistir. Bu yüzden PKK’nin iç yüzünü bilen ve taniyan bir kisi olan Ibrahim Güçlü, ancak ve ancak V. Çetinkaya gibi bir yegeninin sahsinda, palavra ve düzmece seneryolarla, karalananabilir ve gözden düsürebilirdi. PSK camiasinin o dönemlerde tek basina, PKK iç infazlarina dönük bu politikasini da desifre etmesi, Kürdistan tarihinde bir ilktir. Gerçi seksen öncesi ve sonrasi PKK denen bu yapilanmanin Kürdlerden ziyade baskalarina hizmet etigini tek dillendiren ve bu tuzaga karsi dikkatli olunmasini dile getiren tek haraket Özgürlük Yolu çizgisi olmustur.

D. Perinçek ve Y. Küçük denen Kemalist patentliler, Kürdlere karsi bilinçlice örülen birer tuzaktilar. Bunlara Mahir Kaynak, savci ve generallerinin yanisira, MIT mensubu veya MIT baglantili baskalari da eklenebilir. Kim ki her alanda bagimsiz degilse bu türden yedek ve akil hocalarina her zaman ihtiyaç duyacaklardir.

Ben bu gece 3.Augstos 2013’te Can Dündar’in Sivas Madimak katliami ile ilgili bir belgeselini izledim ve ürperdim. O dönemin basbakan yardimcisi Erdal Inönü çaresiz ve bir o kadar da yetkisiz ve figüran bir vaziyette. Gerçi Türkiye tarihinde gerçek anlamda sosyal demokrat, takintisiz ve bagimsiz bir demokratik partiden söz edemeyiz. Demokrat Parti dedigimizde ilk akla gelen merhum Adnan Menderes pratigidir ve Menderes bunu hayatiyla ödemistir.

Gelelim Perinçek’in Temmuz 1993 te Sivas Madimak Oteli’ndeki rolüne. Perinçek kendisi Sivas’ta olmaksizin geleneksel Pir Sultan etkinliklerine damgasini vurmus ve 37 özgecanin ölümüne yol açmistir. Bu Sivas gibi Dini duygularin ve vecibelerin yogun yasadigi bir birim açisindan tam da, provakasyonlara davet niteligindeydi. Aziz Nesin’i Berlinde sahsen, Haleschestor Tiyatro salonunda bir konferansta tanidim, Hasret Gültekin’i Koçgiri Halk ayaklanmasi derlemelerindeki ciddi çalisma ve KOMKAR Newroz gecelerinindeki dayanismasindan dolayi tanidim, Nesimi Çimen ise hemsehrimdi.

D. Perinçek’e eskiden oldugu gibi, bugün de birileri yol veriyor, akil hocaligi yapiyor. D. Perinçek eskiden sürekli kimi Devlet sirlarini kendi yayin organlarinda çarsaf, çarsaf yayinlayarak, kendi gerçekligini, maskesini gizlemeye çalisarak solculara , solculugunu ispatlamaya çalisiyordu. D. Perinçek ve Yalçin Küçük gibi kimi Devlet ve PKK görevlileri , AKP rejimi tarafinda bugün Silivride yatiriliyor. AKP rejiminin bu gibi alanlarda, Kemalistlerin burunlarini yere sürtmesini olumlu buluyorum. Kemalist cellatlardan medet umup buna endesklenmek, bilerek kimi bilinen konulara lades demektir. Benim bir Kürd olarak ne Mahir Kaynak gibi bir MIT ajanina ne de D. Perinçek ve Y. Küçük gibi sol görünenlere hürmetim vardir. Kimin Klavuzu KARGA ise, benim bu iste yerim olmaz ve olamaz da. Bugün GEZI PARKI denen eylemlerin tek solcu ve en sadik Ergenekoncu gelenegin savunucusu olarak, yanliz ve yanliz AYDINLIK çevresini görmek, esyanin tabiatina aykiridir. Kim ki Kürdistan’da yakilan o kadar Orman ve Köy yakilmalarina, mayin dösenmelerine karsi sessiz kalmissa, onlarin ilericiliginden süphe ederim; bu da benim en dogal hakkim.

Hüseyin Sahin

Back to top button