Makale

Ergenekon Davasi’nda kararin ardindan

Silivri’de görülmekte olan Ergenekon davasi sonuçlandi. Bu davadan yargilananlarin büyük çogunlugu agir cezalara çarptirildi, bazilari beraat etti.

Bu dava ile ilgili lehte aleyhte çok sey söylendi, bu da dogaldi; bu dava önemli bir dava. En çok da bu davaya karsi olanlar konustular, yaygara kopardilar, hak-hukuk üstüne çok sözler ettiler. Bu da bir yönüyle anlasilir bir sey. Çünkü simdiye kadar hep onlar, ya da onlarin benzerleri yargiladilar. Darbelerin ardindan ülkenin solcularini, demokratlarini, Kürt aydinlarini hapislere doldurdular, iskence çarklarindan geçirdiler, bir bölümünü sürgün yollarina düsürdüler. Eline silah almamis, siddete basvurmamis kisileri, Baris Dernegi mensuplarini bile, salt düsünce ve görüslerinden dolayi agir cezalara çarptirdilar; kimini yargisiz biçimde, kimini de askeri mahkemelerde, devlet güvenlik mahkemelerinde, o biçim yargiyla infaz ettiler.

O zaman haktan hukuktan söz edenlerle dalga geçerlerdi. Bu kez de darbe yapabilseler, karsitlarina, kendileri gibi düsünmeyenlere ayni seyi yapacaklardi, ülkeye yeni bir 12 Eylül yasatacaklardi. Laiklik kaygisi, ya da seriat tehlikesi gibi gerekçelerle onlardan bir seyler bekleyenleri bile bir kez daha düs kirikligina ugratacaklardi. Çünkü onlarin laikligi yalanci idi; laikligi en çok onlar, darbelerden sonra kesip biçtiler. Solu ve demokrasi güçlerini onlar darbelediler.

Ama gün geldi devran döndü, yurtta ve dünyada dengeler degisti, darbeciler için dünyada altin çag sona erdi. Bu kez basaramadilar, ava giderken avlandilar.

Bu nedenle hak-hukuk üstüne kopardiklari gürültü inandirici degil. Bu yaygara ile ancak saflari kandirabilirler.

Simdi mahkeme karari açiklandiktan sonra bazilari, söz konusu mahkemeyi olaganüstü mahkeme sayip ‘bu karar mesru degil!’ diyorlar. Günaydin! Emirle karar veren ‘Istiklal Mahkemeleri’, 12 Mart ve 12 Eylül’ün askeri mahkemeleri hakkindaki fikriniz nedir? Son 50 yildan, Yassi Ada durusmalarindan bu yana olaganüstü mahkemeler kesip biçerken nerdeydiniz?

Öte yandan, Genelkurmay Baskani’ni, kuvvet komutani orgeneralleri yargilayan böylesine mahkemeler olaganüstü olmayacak da ne olacakti?

Buna ragmen bu davadan yargilananlarin imtiyazli olduklari hiç de gözden kaçmadi. Çogu zaman mahkeme salonunu gösteri salonuna çevirdiler, yargiçlari tehdit ettiler, mahkemeyi isgale kalktilar. Son olarak ‘Silivri’yi yikacagiz!’ deyip yandaslarini 5 Agustos’ta oraya çagirdilar, bir meydan muharebesine özendiler. Buna bakarak bir de 12 Eylül’ün Mamak, hele hele Diyarbakir askeri mahkemelerini düsünün: Sira sira put gibi oturan, baslari tirasli, elleri dizlerinin üstünde, kipirdanmalari bile yasak ve dönüste kendilerini amansiz iskencelerin bekledigi tutuklulari…

Ama Silivri’deki yargilamalar üzerine koparilan bunca gürültü para etmedi. Yargi kararini verdi. Bu ülkede -çok geç de kalmis olsa, geçmistekilerin tümünü kapsamasa da- Balyoz davasinin ardindan, Ergenekon davasinda bir bölüm darbecinin daha yargilanip mahkum edilmis olmasi kanimca çok önemli bir olaydir.

Ergenekon, yani asil adiyla Kontrgerilla, kuruldugu 1950’li yillardan bu yana bu ülkeye çok kötülükler yapti. Sözde komünist sisteme karsi savunma amaçli örgütlenmis olan bu örgüt, zaman içinde devasa bir gizli suç örgütü haline geldi. 6-7 Eylül, Maras, Çorum, Malatya, Sivas olaylari, 1977 kanli 1 Mayisi, Ecevit ve Özal’a suikast girisimi dahil, nice provokasyona, nice kanli olaya imza atti. Yillar boyu ondan dert yandik. Bugün bu örgütün devaminin, Ergenekon adiyla yargi önüne çikmasi, hesap vermesi, suçlu bulunanlarin mahkum olmasi elbet önemlidir, tarihi bir olaydir.

Tüm karalama çabalarina, tehditlere ragmen bu davayi kararlilikla yürüten yargiçlarin, savcilarin ve emegi olan herkesin tavri saygiya deger.

Elbet böylesi büyük bir davada, davanin hakli ve mesru olmasinin yani sira, su veya bu kisiyle ilgili olarak, su veya bu uygulamada, delil toplama veya degerlendirmede hatalar olabilir. Ama bu davaya halel getirmez.

Örnegin bu davada profesörler, gazeteciler filan da yargilandilar. Ama bilim adami veya gazeteci olmak kimseye suç isleme imtiyazi vermez. Ne yazik ki bu ülkede öteden beri, üniversitelerde ve medyada birileri hep darbecilerle isbirligi yaptilar, gönüllerindeki düzenin korunmasini veya kurulmasini onlardan beklediler. Ama böyleleri, kaçinilmaz olarak hep de düs kirikligina ugradilar.

Ayrica Kontrgerilla örgütünün nasil orduya, polise, yargiya, üniversitelere ve medyaya, siyasi partilere sizdigini, hatta paravan örgütler kurdugunu, bu ülkede siyaseti izleyen herkes iyi biliyor. Bu nedenle bu davada boy gösteren rektörler, kimi sol parti liderleri, anli sanli gazeteciler hiç de sürpriz degil.

Bu dava nedeniyle bir kez daha kanitlandi ki, kendileri için hak hukuk bekleyenler, baskalarinin hak ve hukukuna saygi göstermeli, çagdas bir demokrasi için çaba göstermeli. Darbe degil, demokrasi, herkes için özgürlük istemeli.

Öte yandan, bu dava ile Ergenekon örgütü büyük darbe yemis olsa bile, örgütün bundan ibaret olmadigi ve son 60 yil içinde yaptiklarinin büyük bölümünün aydinliga çikmadigi, hesap sorulmadigi da bir baska gerçektir. Türkiye bunu yapabilecek mi? Örnegin Firat’in ötesine uzanabilecek mi?

Belki olaylarin bir bölümü için zamanasimindan söz edilebilir. Ama bu eylemleri kesilmeden süregelen bir örgüt; bu nedenle aslinda bir zamanasimi söz konusu degil. Bu örgütün bir bütün olarak ele alinip hem yargida, hep politik çevrelerde ve medyada, hem de bizzat kamuoyunun vicdaninda mahkum edilmesi; böylece toplumun kendi tarihi ile yüzlesmesi, arinmasi, bir dönemin kapanmasi bakimindan son derece gereklidir.

6 Agustos 2013

Kemal Burkay

Back to top button