Makale

Islâm ve Demokrasi

Arap dünyasi, bir süreden beri, geri kalan dünyayi sasirtti; hâlen de sasirtmaya devam ediyor. Demokrasi isteyenlerin meydanlarda (veya baska yerlerde) toplamayi basardigi büyük kalabaliklar, baskici (yillanmis) yönetimlerine karsi seferber etmeyi basardigi kitleler, dünyayi sasirtti; çünkü kimse bu toplumlarda bu tür dinamiklerin islediginden haberdar degildi, çünkü kimse bunu beklemiyordu ve böyle bir beklentiye göre bir gözlemde bulunmuyordu.

Yaklasik bir yil sonra su simdiki noktaya geldik. Tunus’ta seküler siyaset adamlari öldürülürken Misir’da ordu darbe yapip ‘dinci’ iktidari deviriyor ve bunu izleyen kanli olaylar. Suriye’de diktatör zaten hiç devrilmedi ve habire mesafe kazaniyor vb.

Sonuç: dünya gene saskin!

Geçen yil niye sasirmisti? Demokratik bir çikis beklemedigi için. Iyi ya, geçen yil boyunca olanlar, demokratik güçlerin yeterince güçlü olmadigini gösterdi. O halde neye sasiyoruz? Neye sasiriyorsuuz?

Bati’nin saskinliginin birinci nedeni Islâm. Arap dünyasinda olanlarin Bati’yi ilgilendirmesini gerektiren pek çok ekonomik ve stratejik neden var. Ama bunlarin yanisira bir de Islâm var. O olunca, Bati neyi destekleyecegini, ne yapacagini bilemez hale geliyor. Onun için de, ‘saskinlik’ dedigim ruh hali, su olaya, bu olaya özgü bir sey degil, kalici bir ruh hali.

Bunun tarihî belirleyicileri elbette var: Bati’nin bugün de Haçli Seferleri sirasinda oldugu gibi Islâm’i ‘düsman’ olarak tanimlamasindan çok, kendinden baska herhangi birini tanima ve anlama hususundaki beceriksizliginden kaynaklaniyor bu tavir. Yalnizca ‘anlamama’da degil; güçlü bir ‘adam yerine koymama’ egilimi de hemen hissediliyor.

Ama Islâm (ve Arap) dünyasindan fiskirmis çesitli hareketlerin, ideolojik- siyasi tavirlarin Bati’nin bu içedönük tavrinda rol oynamadigini iddia edemeyiz. Humeyni’nin Rushdie ‘fetva’si, bu alanda çok önemli bir olaydi; El Kaide ve ‘Ikiz Kuleler’, çok daha önemli, çok daha uzun vadede belirleyici bir olaydi. Daha küçük çapta yiginla olay listeye eklenebilir. Su ‘Bahar’ sürecinde düsmanin cigerini, yüregini iyen adam imgesi dünyada ne kadar ‘sempati’ uyandirabilir.

Burada Bati için (aslinda Demokrasi için) gerçekten ciddi bir sorun var: her türlü izolasyonun perde perde ortadan kalktigi, globallesmis bir dünyada yasiyoruz. Herhangi bir yerde olan bir olay için ‘Bana ne’ demek mümkün degil, akil kâri da degil.

Demokratik Dünya Arap Dünyasi’nda demokrasinin yayginlasmasindan ve köklenmesinden mutlu olur mu? Olur. Buna bir katkida bulunmak ister mi? Ister.

Iyi, güzel de, bu dünyanin tarihî gelisme kosullari içinde, uluslararasi demokrasinin felsefesini kavramis ve degerlerini benimsemis güçler, kavruk kalmis. Yok degiller, ama duruma egemen olacak kadar güçlü de degiller.

Bati, kendini ‘Islâmci’ diye tanimlayan güçlerin, yaklasik bir yil önceki ayaklanmalarla olusan boslugu doldurmasindan korkuyor. Korkmasinin anlasilir yanlari var, ama bunun sonucu, sözgelisi, darbe yapan Misir ordusunu desteklemek mi olmali?

Hayir. Bu, özellikle uzun vadede, sadece yanlis degil, çok da zararli bir politika.

Bir toplumun demokratiklesmesi uzun zaman alan, içinde türlü zorluk tasiyan bir süreç. Acele sonuç beklememek gerek. Demokrasiye en fazla yaklasmis olana kosullu destek vermek ve sabirli ve anlayisli olmak gibi politikalar olusturmak gerek. Bu ‘en fazla yaklasmis’ olani tepkici bir radikalizme iten gelismelere destek olmamak gerek.

En önemlisi, bu ülkelerde, toplumlarda yasayan ve mücadele veren insanlarin gözünde, X’in ya da Y’nin müttefiki oldugun degil, her zaman ve içtenlikle Demokratik Degerler’in yaninda yer aldigin inancini ve güvenini vermek verecek sekilde davranmak.

————————————————–

Taraf-6 Agustos

Murat Belge

Back to top button