Makale

Erdogan’i savunmak… Özal’i savunmak…

12 Eylül’ün lideri Evren’i de savunmak!

Bir zamanlar Kenan Evren’i ve Turgut Özal’i, bugün de Tayyip Erdogan’i destekleyebilirsiniz. Olabilir. Ama vahsi bir askeri darbenin liderine verdiginiz destegin üstüne bugün yatarsaniz, olmaz. Özal’i desteklerken 12 Eylül’ün siyaset yasaklarina sahip çiktigini unutursaniz, olmaz. Erdogan’i desteklerken demokrasiye dair hatalarina göz yumarsaniz, olmaz. Ayip olur!

Erdogan’a vaktiyle verdigim sartli destek için simdi ‘Biz demistik cephesi’nden yükselen sesleri duyuyorum: ‘Yarin da, ‘Yetmez ama evetçilik’le ilgili bir pismanlik kitabi bekliyoruz.’ Bu sefer hiç beklemeyin. Sizden farkli düsünüyorum. Çünkü siz o zaman bilerek ya da bilmeyerek demokrasinin degil, ‘darbeci gelenegin’ saflarinda söyle ya da böyle yer tutmustunuz.

Hatasiz kul olmaz!

Insan hayatinda dogrularla yanlislar, sevaplarla günahlar vardir. Deneyim, eski deyisle tecrübe, belki de bütün bunlarin toplamidir.

Özellikle günah ve hatalar yillar geçtikçe insana yük olmaya baslar. Bazen kendi iç dünyanda yüzlesir, bazen de yakin dostlarinla paylasirsin bunlari…

Iyi gelir insana.

Huzura ermenin, kendi kendinle barisik olmanin bir yoludur bu da…

Hayatimda genellikle ben de bu yolun yolcusu oldum. Belki biraz da abarttim. Üstelik kendi kendimi elestirmeyi yazili hale getirdim.

Bu yüzden de epeyce elestirildim, hâlâ da elestiriliyorum. Özellikle kendilerine dönük böyle bir samimiyet, hatta cesareti gösteremeyen, uzun yasamlarinda kendilerini hatasiz kul saymaya devam edenler tarafindan…

Olabilir.

Ben yazili olarak kendi özelestirimi yapmaktan hiç çekinmedim. Yazi ve kitaplarimda gençlik zamanlarimin yanlislarini da, cuntacilik dönemimi de, 28 Subat hatalarimi da açik açik yazdim.

45 yillik gazetecilik kariyerimde yazamadigim, yazmayi unuttugum ve kirginliklara neden olan hatalarim da olmustur tabii…

Sakin ‘biz öngörmüstük’ demeyin…

Simdi bu satirlarimi yazarken kulagima çalinanlari duymuyor degilim. Daha çok da, ‘Biz demistik cephesi’nden yükseliyor olabilir o sesler:

‘Yarin da, ‘Yetmez ama evetçilik’le ilgili bir pismanlik kitabi bekliyoruz.’

Bu sefer hiç beklemeyin. Böyle bir beklenti yersiz. Bu konuda sizden farkli düsünüyorum, anlasmamiz mümkün degil.

Simdi sakin “Ama biz öngörmüstük” demeyin, çünkü siz o zaman bilerek ya da bilmeyerek demokrasinin degil, ‘darbeci gelenegin’ saflarinda söyle ya da böyle yer tutmustunuz.

Bu kez degisen ben degil, Tayyip Erdogan oldu

Basbakan Erdogan’in ‘askeri vesayet’le mücadele ettigi, her demokraside oldugu gibi, askerin bünyesinden darbecilik virüsünü söküp atmaya çalistigi, Avrupa Birligi ipine sarilarak demokratiklesme yolunda yürüdügü, ekonomide reformculugu devam ettirdigi, ‘Kürt sorunu’yla ilgili dogru buldugum yürekli açilimlar yaptigi yillarda ben de kendisini destekledim.

Ama bu gözü kapali bir destek degil, elestirel bir destekti. 2003’ten itibaren yazdigim kitap ve yazilarda da Erdogan’a dönük bu sartli destegin birçok örnegi yer alir.

Benim kendi demokratik degerlerim, özgürlük ve hukuk anlayisimin çerçevesine oturan Tayyip Erdogan’i destekledim. Ama bu da gözü kapali degil, elestirel bir destekti.

Ama sonra o degismeye baslayinca, benim elestirel tavrim da gittikçe agir basti. Çünkü demokrasi yolculugunda ‘asker freni’ni çekerken, bu kez Erdogan’in kendisi demokrasinin önünde sivil freni olmaya basladi.

Kisacasi:

Bu kez degisen ben degil, Tayyip Erdogan oldu.

Erdogan: Bizim degismeye hakkimiz yok mu?

Kendisiyle bir degisim olayi daha yasamistik. 1990’larda Tayyip Erdogan Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani’yken bir mülakatinda, ‘Benim için demokrasi bir amaç degil, araçtir’ demisti. Kendisini çok sert elestirmistim.

AK Parti yeni kurulmus, Türkiye 2002 yili sonundaki seçimlere gidiyordu. Bir gün Milliyet’in mansetinde Tayyip Erdogan’in bir demeci çikmisti. Haber, su siralar Ergenekon’dan mahkûm olan, yillar önce Cumhuriyet, sonra Milliyet’te birlikte çalistigimiz Tuncay Özkan’a aitti.

Aynen söyle demisti Erdogan:

‘Hasan Cemal’in degismeye hakki var da, bizim yok mu?..’

Ben de ertesi gün Milliyet’teki kösemde özetle demistim ki:

‘Elbette var. Ama ben nasil degistigimi yazili olarak anlatmaya çalistim. Siz de, madem memleketi yönetmeye talip oldunuz, simdi neden, nasil degistiginizi halka anlatmak zorunda degil misiniz?’

Ses seda çikmamisti.

AK Parti 2002 sonunda seçimleri kazanip tek basina hükümet olduktan kisa bir süre sonra da Erdogan, Milli Görüs gömlegini sirtlarindan çikardiklarini söylemisti.

Ben de bunu üzerine, artik lafa degil, iktidarda yaptiklarina bakarak Erdogan ve AK Parti hakkinda not düsecegimi belirtmistim.

Evren’i de, Özal’i da, Erdogan’i destekleyebilirsiniz ama…

Yillar böyle geçti.

Geçerken de, Erdogan’a dönük tavrimda destek zamanla yerini çok daha fazla elestiriye birakmaya basladi.

Kimileri böyle degil. Basbakan Erdogan’i neredeyse gözü kapali desteklemeye devam ediyorlar.

Olabilir.

Bir zamanlar Evren’i de, bir zamanlar Özal’i da, bugün Erdogan’i da destekleyebilirsiniz.

Olabilir.

Ama 12 Eylül gibi vahsi bir askeri darbenin liderine verdiginiz destegin bugün üstüne yatarsaniz, unutursaniz, olmaz.

Özal’i elbette destekleyebilirsiniz.

Olabilir.

Ama bunu yaparken Özal’in, 12 Eylül’ün siyaset yasaklarina nasil sahip çiktigini unutursaniz, olmaz.

Erdogan’i destekleyebilirsiniz.

Olabilir.

Ama bunu yaparken, Erdogan’in demokrasiye dair hatalarina, medya özgürlügü konusundaki ayiplarina göz yumarsaniz da, olmaz.

Ayip olur!

Hele ‘Aman, beyefendiye ayip olur!’ gazeteciliginin ne oldugunu en iyi bilebilecek durumda olanlarin, Erdogan’a destek ugruna bu utanç verici vaziyeti görmezlikten gelmelerini özellikle yadirgiyorum.

Gerçekten acikli bir durum.

Çok yazik!

Not: Ramazan Bayraminiz kutlu olsun…

T24 sitesi

Hasan Cemal

Back to top button