Suriye’ye müdahale, sol’un hali ve nasil bir pozisyon?
Gerçekten savas karsiti olanlara itirazimiz olamaz elbet. Ama Suriye konusunda “savas karsitligi” adi altinda eli kanli diktatör Esad’i ve Baas rejimini savunanlari da elbet görüyoruz. Savas karsiti olsalardi gerçekten, Esad’in zulmüne ve katliamlarina da itiraz ederledi.
Esad, emperyalist Çin ve Rusya gibi güçlerin himayesindeyken onu bir de “anti-emperyalist kahraman” gibi yutturmaya çalisiyorlar üstelik Bunu yapanlarin ekseriyetinin de Silivri’ye selama duran Beyaz Türk tayfasi oldugunu da belirtmekte yarar var. Bir de o tayfaya eklemlenen bir bölüm sol
Ayrica sol cenahin önemli bir bölümünün emperyalizm dendiginde bunu hâlâ ve sadece ABD olarak görmesi ya emperyalizmi yeterince bilmiyor olmalarindandir, ya da bildikleri halde 1970’li yillarin o ezberciligi ve sablonculugundan kurtalamadiklari için gerçekleri yeterince göremiyor olmalarindandir.
Sol cenahin kafa karisikligi, ezberciligi, degisen dünyaya uygun ve dogru bir pozisyon alamamasi, sartlari ve degisimi dogru okuyamamasi Türkiye’de muhalefet boslugunun baslica nedenlerindendir zaten. Son zamanlarda hükümeti sokakta devirmek için girisilen eylemlere tesne olmalari da içinden bir türlü çikamadiklari çikmaz durumlarindan da kaynaklaniyor.
Sol cenahin önemli bir bölümünün solu Kemalizm denen ucube anlayis içinde izah etmeye çalismalari da solun alternatif olmasini tikayan baska bir trajedi ve handikaptir.
Evet, ABD emperyalist, yani yayilmaci bir güç. Peki ama Rusya, Çin vesaire ne? Bunun izahini da yapmak gerekmiyor mu?
Bütün bunlar bir yana, Suriye’ye basini ABD’nin çektigi muhtemel ‘müdahale’ konusunda nasil bir tavir koymak gerekiyor?
Hassas bir durum
Esad özellikle son birkaç yildir halka daha çok kan kusturuyor. Suriye’de 3’üncü yilina giren iç savasin Esad’i destekleyen Çin, Rusya ve Iran’in etkisiyle de sürdügünü not ederek yazalim.
Neredeyse 3 üç yildir kann kusuyor Suriye. Ama ABD bu konuda tüm olup bitenlere adeta göz yumdu. Oysa ki uluslararasi güçler siyasi yaptirimlarla Esad’i çözüme zorlayabilirlerdi.
Basta engel gibi sunulan ve simdi engel olarak görülmeyen Çin-Rusya ittifakini demokratik ve federe bir Suriye konusunda ikna etmek zor olmazdi.
Mesela Cenevre konferansi toplanip barisçil bir çözümü mümkün kilabilirdi.
Bizler basindan beri bunlari söyledik ve hâlâ böylesi barisçil bir çözümden yanayiz.
Bu yola basvurulmadi ama, Esad kan deryasinda çimdi hep, onlar durup izlediler. Simdi ise bir müdahale sözkonusu; aslinda “müdahale” sözcügü bir kibarlastirma ifadesi, bariz olarak savas tamtamlari çalindi ve çaliniyor.
Ve görünürde azinliklar için yine güvenceli ve barisa zorlayacak bir proje de yok. Kitlesel katliamlarin had safhada yasanma riski çok büyük.
Üzerinde etraflica düsünülmesi gereken hayati bir konudur bu Suriye konusu. Bu salt Suriye’nin iç meselesi de degil zaten, tüm bölgeyi olumsuz etkileyebilecek riskler barindiran ciddi bir sorun.
Üzerinde çok düsünülmeli; çünkü “müdahale” diktatör Esad’a ve zorba rejimine yönelik bir nokta operasyonu degil, resmen bir savas ilani.
Bu durumda tavrimizin nasil olmasi gerektigi konusunda tüm ayrintilari gözden geçirmeli, mümkün olan her barisçil çözümü dillendirmeliyiz diye düsünenlerdenim.
Sadede gelmek gerekirse, savas karsitligi, savas yerine kansiz çözümler sunmak iyi. Bunda israr etmek gerekir. Ama bazilari Suriye konusunda aslinda Esad’a karsi olanlara karsilar ve bunu da “savas karsitligi” olarak yutturmaya çalisiyorlar. Öylelerinin de teshir edilmeleri elzem. Yani eli kanli Esad’in sirtini sivazlamaktan geri durmuyorlar.
Öyle savas karsitligi da olmaz!
Öyle savas karsitligi olmaz olsun zaten!
31 Agustos 2013
Mehmet Ünlüdere