PKK, Gezi’ye çikacak mi?
Bayik’in ‘Gezi özelestirisi’, sezon baslayinca PKK’nin kitlesel eylem pazarina çikacagini haber veriyor.
Hepimizin kafasini karistiran bir tablo var ortada. PKK’nin silahli adamlari sehirlerde dolasiyor. Daga çikan adam sayisi artiyor. Kimlik kontrolü yapiyor. Bingöl’de 200 kilo patlayici ele geçiriliyor. PKK’li ve BDP’li isimlerden sürekli açik veya üstü kapali tehditler geliyor. PKK/BDP önümüze yansiyan bütün görüntülerde bildigimiz ‘kaba tehdit’ yöntemine basvuruyor. Bu yöntem mafya tekniklerinden pek farkli degil: Ülkenin üzerine ‘çöküp’ istedigini elde etmek için, bildiginiz tipik ‘tutmayin beni’ repligini tekrarliyor. Mesele surada: PKK’yi tutan kimse yok. Buna ragmen, ‘tutmayin, yikarim, yakarim’ demeye devam ediyor. Bu durumda iki sorunun cevabini aramamiz lâzim: Birincisi PKK ne istiyor? Ikincisi, istedigini elde edemezse tehdit ettigi gibi siddete basvurur mu?
Bu kadar sik ve yüksek perdeden tehditlerde bulunmak PKK’nin siddete basvurmayacaginin, daha dogrusu basvuramayacaginin isareti. PKK rüstünü, sadece silahli eylemlerle kanitlamis bir örgüt. Baris süreci, PKK’nin kendisini var eden bu siddetten vazgeçmesi üzerine insa edildi. Bu yüzden varolus sorunlari yasiyor. Bu ontolojik boslugu kapatmak için siddetin kendisinin degil de sadece lafinin geçtigi tehditlerde bulunuyor. PKK’nin verdigi siddet fotograflarinin ve sözlerinin amaci süreci baltalamak degil, bu boslugu doldurmak. Hiyerarsiyi ve disiplini muhafaza edebilmek ve saflari siki tutabilmek için ‘sert’ bir durus sergiliyor. Tehdit mesajlari, PKK’nin kendi tabanina yönelik propagandadan ibaret. Cemil Bayik’in BBC’ye verdigi mülakatta verdigi ‘Gezi’ye çikariz’ mesaji, bu içi kof tehditlerden biri. PKK’nin lider kadrosu çok konusuyor. Bu kadar çok lafin içine, ince politikalarin gizlenmesi çok zor. PKK, sokak siddetini yayginlastirma tehdidi ile kamuoyu ve hükümet üzerinde baski kurmayi, tabanina da bildik yöntemlerle kendini gerçeklestirecegi ve ifade edecegi kanallari açmayi böylece baris sürecine agirligini koymayi amaçliyor. Gezi Parki eylemlerinin, toplumun bir kesiminde yarattigi sempatiyi kullanarak ittifaklar gelistirmeyi planliyor. Demek ki PKK, Gezi eylemlerinin devami olarak bu ay içinde baslayacak kitlesel siddet eylemlerine bütün agirligini koyacak. Ancak bir problem var. PKK’nin dâhil olmasi durumunda, Gezi eylemcilerinin olusturdugu genis koalisyon sürdürülebilir mi?
Yirtici kuslar meydana çiktigi zaman güvercinler ortadan kaybolur. PKK’nin agirligini koyacagi eylemlerde diger gruplarin tam kadro yer almasi çok zor. Çevrecilerin, Kemalistlerin, escinsellerin, radikal sol gruplarin, CHP’lilerin, ulusalcilarin PKK’nin yer aldigi eylemlerde kendi bagimsiz kisilikleri ortadan kalkar. Sonuç: Güvercinler kaybolunca Gezi, PKK’nin tek basina rol aldigi bir sahneye döner. Yani, sona erer.
Demek ki tehditler PKK’nin PKK’ya propagandasindan ibaret. PKK’nin ne istedigi, sorusunun cevabini bu tehditlere pabuç birakmadan baska yerde aramak lazim. Kürt konferansi yeniden ertelendi. Suriye’de PKK/PYD, genis Kürt tabani üzerinde silahla kurdugu hegemonyayi sürdürmekte zorluk çekiyor. Kürt Konferansi hazirlik komitesi üyelerinin PKK’nin ‘Rojawa’da katliam’ iddiasini çürütmesi, derinlerde kiran kirana bir nüfûz rekabetinin sürdügünün isaretlerinden biri. Olan su: PKK’nin politik hedefleri ile Kürt sorunu arasindaki baglar zayifliyor. PKK, diger Kürt gruplarina ve Türkiye’ye yönelik çiplak bir iktidar savasi yürütüyor. Karsimizda Kürt ulusal davasi ile baglarini kopartmis, Kürt sorununu iktidar araci olarak kullanan bir siyasî hareket duruyor.
Kisaca PKK siddet degil iktidar istiyor. Siddet tehditlerini de iktidardan pay almak ve silahla sagladigi hegemonyayi sürdürmek için siraliyor. Baris sürecine degil, bu tehditlere anlam vermek için PKK’nin iktidar hesaplarina bakmamiz lâzim.
—————————————–
Zaman-5 Eylül
Mümtazer Türköne