Makale

Simdi ne oldu?..

Hani bir aydan fazladir bazilari ‘rojavada Katliam’ diye ortaligi velveleye vermisti ya… Buna göre El Nusra Halep civarindaki köylerde 400 Kürdü katletmisti…

Bununla ilgili yürek hoplatan resimler de yayinlandi: Dört bebek cesedi üzerinde aglayan bir kadin… Canli canli yakilan üç kisi… Irzina geçilip öldürülmüs bir genç kadinin yari çiplak resmi ve baska türden katliam resimleri…

Bazi Kürt çevreleri de hakli olarak heyecana gelip sanal dünyada öfke ve tepkilerini dile getirdiler.

Hakli sayilirlardi, çünkü böylesine vahsiyane eylemlere elbet tepki gösterilir. Bu heyecanli dost ve arkadaslardan bazilari bizi de aradilar, ‘neden tepki göstermiyorsunuz?’ dediler…

Haklilardi, ancak bir seyi ihmal etmislerdi: Bu katliam iddiasinin dogru olup olmadigini sorgulamayi. Oysa bol sayidaki deneyimlerimize göre bunu yapmak gerekirdi. PYD’nin yani sira bir de Suriye’deki öteki Kürt örgütlerinin bilgisine basvurmak gerekirdi. Bölgeden genis haber alabilecek konumdaki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin medyasina bakmak gerekirdi…

Nitekim çok sürmeden iddialarin fabrikasyon oldugu anlasildi.

Önündeki siralanmis dört bebek cesedi basinda aglayan kadin resminin 1983 Erzurum depremine, yani 30 yil öncesine ait oldugu hemen ertesi gün açiga çikti. Üstelik bu ilginç fotograf o zaman ödül bile almisti…

Diri diri yakilan üç kisiye ait videonun Bagdat’ta çok önceleri yasanan bir terör olayina ait oldugu anlasildi…

Öldürülüp tecavüz edilmis kadin resminin bir Uzakdogu ülkesine ait oldugu anlasildi…

Bir bölüm katliam resimlerinin ise aylar önce Esat rejiminin Banyas kasabasindaki hava bombardimani sonucu ortaya çikan görüntüler oldugu anlasildi…

Böylece katliam haberine kanit olarak servis edilen tüm bu resimlerin söz konusu iddiayla bir ilgisinin bulunmadigi yildirim hiziyla ortaya çikti.

Bunun ardindan yurt disinda yasayan Suriyeli bir Kürt gazeteci, Siyamend Haco bir açiklama yapti ve dedi ki: ‘Bizim Suriye’nin Kürt bölgesinde her yerde adamlarimiz var, olup bitenden günü gününe haberdar olabiliriz. Katliam haberi dogru degil, bu PYD’nin Kürtleri kendi çevresinde toplamak için basvurdugu bir propagandadir.’

Anlasilan kamuoyunu böylesi bir yöntemle kandirip Kürt kitlelerini ayaga kaldirarak PYD’nin çevresinde toplayabileceklerini sananlar, iletisim çaginin olanaklarini, internetin, cep telefonunun ve benzeri araçlarin gücünü hesaba katmamislardi.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi de durumun farkindaydi. Yine de koparilan yaygarayi göz önüne alip, hazirligi yapilan Kürt Ulusal Kongresi’nin Hazirlik Komitesi’ne basvurdu, onun eliyle bölgeye gidip arastirma yapmasi için yedi kisilik bir komite olusturdu. Bu komite 18 Agustos’ta Bati Kürdistan’a geçti, bes gün süreyle bölgeyi dolasti ve çesitli çevrelerden 400 kisiyle konustu, sordu sorusturdu ve dönüp raporunu Bölge Baskanligi’na sundu. Bu sonuçlari Kürdistan Bölge Baskanligi’nin sözcüsü Dr. Umêd Sebah 3 Eylül günü yaptigi bir açiklamayla kamuoyuna duyurdu. Bu açiklama pek çok sitede yer aldi.

Buna göre iddia edilen katliam olmamisti. Sadece PYD ile El Nusra arasinda yer yer çatismalar olmustu.

Heyet Amude olaylarini da arastirmak istemis, ama PYD heyetin Amude’ye girmesine izin vermemisti. (Amude’de gösteri yapan Kürt sivillere PYD ates açmis ve bunun sonucu birçok kisi ölüp yaralanmisti).

Heyetin raporuna göre bölgeye gönderilen yardimlara PYD el koyup yalnizca kendi yandaslarina dagitmakta. Yine PYD diger Kürt partileriyle birlikte bir yönetim olusturmaya ve savunmaya onlari da ortak etmeye karsi çikmakta; yani daha önce yapilan Hewlêr sözlesmesini çignemekte…

Raporda daha fazlasi da var, ama bu kadari herhalde yeter.

Kamuoyunu, özellikle de Kürtleri aptal yerine koyan bu çevrenin söz konusu fabrikasyon haberlerinden heyecana kapilip ‘neden tepki göstermiyorsunuz!’ diyenlere ve gaza gelmeye tesne olan herkese duyurulur…

————————————————————————

Dip not: Elbet, El Kaide baglantili El Nusra cephesi’nin Bati Kürdistan’daki varligi ve eylemleri hayra alamet degil. Belli ki bu örgüt Kürt bölgesinde, sinir yöresinde yuvalanmak istiyor. Bu örgüt Kürt-Arap demeden, kendi anlayisinda olmayan kesimlere terör uygulayabilir, katliamlar da yapabilir. Ama böyle diye gerçek disi haberler üretmek, kitleleri yanina çekmek için bu tür yöntemlere basvurmak dogru degil.

Yalanci çoban hikâyesini bilirsiniz. Bu yönteme basvuranlar, bir gün gerçekten katliam olsa ve dogruyu söyleseler bile, kamuoyunu inandirmak zor olacak.

4 Eylül 2013

Hüseyin Azad

Back to top button