Makale

Çözüm süreci bitti mi?

Geçtigimiz hafta, KCK Es Baskani Cemil Bayik’in yaptigi ‘Devlet su ana kadar bir adim atmadi. Çekilmeyi durduruyoruz’ açiklamasi tartisma yaratti.

BDP Es Baskani Demirtas, aninda bu sözleri tekzip etse de ‘PKK sizi kandiriyor, onlarla baris olmaz’ diyenlerle ‘AKP sizi kandiriyor, onlarla baris olmaz’ diyenler yine el ele verdi ve çözüm sürecinin iflas ettigini ilan etti.

Içinde Cihan Haber Ajansi ve Anadolu Haber Ajansi’nin da oldugu bir basin ordusuna yapilan açiklamayla sinir disina çekilecegini ilan eden PKK, ANF’ye verilen iki satirlik bir açiklamayla mi süreci sonlandiracakti?

Öncelikle sürecin, PKK tarafinda tartismasiz en öncelikli aktörünün Abdullah Öcalan oldugunu hatirlamakta fayda var. 21 Mart mektubuyla, PKK’yi silahlari susturmaya da, sinir disina çekilmeye de, silahin miadinin dolduguna da o ikna etti.

Üstelik Kongra Gel’in son olagan kongresindeki maddelerden birisinde, Öcalan’in önemi ve karar alici rolü söyle vurgulaniyordu:

‘AKP tarafindan sürecin sabote edilmesi veya sürecin giderek bir oyalama ve aldatma politikasina dönüstürülmesi durumunda Yönetimimizin Önder Abdullah Öcalan’in durusuna göre tutum gelistirmesi.’

Dolayisiyla, Bayik’in, Öcalan’i ezerek bu karari vermesi mümkün degil. Ayrica daha iki hafta önce Celalettin Can’a verdigi röportajda ‘Silahli mücadeleyi düsünmüyoruz, baska yollar var’ diyen Bayik’in, iki hafta sonra silahla tehdit eder hale gelmesi, taktiksel ama son kertede faydasiz bir söylem degisikligi dogrusu…

Özetle, çekilme hakkinda da süreç hakkinda da karari PKK üzerinde belirleyici olacak kisi Öcalan’dir. Eger örgüt, bu noktada Öcalan’in ‘stratejik konumu’ olmadigini kanitlayacak bir yola girerse, o zaman gidisat degisebilir.

Bayik’in açiklamalariyla ilgili en temel sorun, mevcut durumda ‘elinde silah’ tutmasa bile, dilinde silah olmasi; ne kendini ne de örgütü silahsiz siyasetin diline adapte edemedigini göstermektedir.

El Kaide’yle müzakere, T.C. ile savas?

Geçtigimiz hafta yine önemli ama gözden kaçan bir hadise yasandi. Barzani’nin talebi üzerine bölgeye gidip incelemelerde bulunan ve KCK, BDP, YNK, KDP, Yekgirtî Islami ve Komela Islamî KDP-I üyelerinden olusan 9 kisilik komisyon heyetinin hazirladigi raporda ‘Rojava’da katliam’ iddiasinin dogrulanmamasinin ardindan PKK, ilk kez PYD’yi, oldukça net bir dille elestirdi. Müstear isimle Yeni Özgür Politika’ya yazan Duran Kalkan, su elestirileri getirdi:

‘[PYD], çok savasçi kesilmis durumda ve her seyi savasla halletmek istiyor. Halbuki önce siyasal yaklasim gerekli, siyasette derin ve genis olmak gerekli. Ama sanki siyaset unutulmus gibi. Herkesle iliski içinde olmayi öngören bir hareket, simdi neredeyse herkesle savasir hale gelmis durumda. Belli ki bunun düzeltilmesi gerekiyor.’

Ayrica, PYD sadece bölgedeki Kürt olusumlari ezmekle degil, Nusra Cephesi’ne karsi yürüttügü politika hakkinda da uyarildi:

‘Karsit olan herkese ‘Çete’ deyip geçmek fazla sonuç vermez. Deniyor ki, bu çete denenler El Nusra örgütüne aitler. Yine El Nusra örgütü de El Kaide’nin bir kolu. Bu durumda Rojava Kürtleri ve dolayisiyla tüm Kürtler El Kaide ile savasa tutusmus oluyorlar. Hem de seferberlik düzeyinde! Halbuki bizim bildigimize göre hiçbir parçada Kürtlerin El Kaide ile savas yapma karari yok. El Kaide’ye ‘Çete’ de demiyorlar. Ayrica Rojava da dahil hiçbir yerde su kosullarda Kürtlerin El Kaide ile savastan kazançli çikmasi mümkün degil.’

Aylardir sicak çatismalarin sürdügü bir ortamda Nusra’ya çete denmemesini ve siyasetle çözüm bulunmasini öneren PKK’nin, üstelik PYD lideri Müslim Ankara’da ofis açma isteginden bahsederken, kendi örgütünü Türkiye’ye karsi savasmaya yönlendirmesi anlasilir veya tutarli midir? Karar sizin…

——————————————————

Yeni Safak-9 Eylül

Hilal Kaplan

Back to top button