DEMOKRATIK ZELZELE ALTINDAN: ‘SESIMI DUYAN VAR MI?..’
‘Fasizmin tuzaklarindan biri de,mazlumun kendisine yapilan zulüm,iskence ve katliamlari dile getirmesini ‘kin ve düsmanlik söylemi’olarak nitelendirmesidir,’der MALCOLM X.Bu baglamda kaleme aldigim bu öyküsel anlatimin önemi daha iyi anlasilacaktir.
OHAL döneminde failleri inatla meçhule birakilan ILK cinayeti konu alan bu öyküsel anlatim,sadece derin eksenli koruculugun,mesru devlete karsi gücünün sinandiginin bütün ip uçlarini tasimakla kalmiyor.Faili meçhullerde kullanilabilir suç islemeye yatkin kisiliklerden seçilen çakma agalarla yaratilan çag ötesi silahli kabileligin nasil bir facia oldugunu gözler önüne serdigi gibi siddetin, ergenekonun tetikçi kanadi JITEM tarafindan tirmandirildigini da gösteriyor. Bu ve benzeri rastgele ve rahatlikla islenen cinayetler,Kürtlerin örselenmis onurlarinin onmasi,yasamla barismalari ve toplumsal baris için faili meçhullerin, kuskulari giderici,gerçekçi bir sorgulamayi gerektirdigini hatirlatmaktadir.Suça ve kirlilige bulasmis korucularin,Güney Afrika Cumhuriyeti örneginde oldugu gibi ayiklanip hak ettikleri sekilde cezalandirilmalari,ayni zamanda suça bulasmamis korucularin aklanarak topluma entegre olmalarini da kolaylastiracaktir.Bu da Ister devlet yönetimi ister siyaset olsun,vicdan ve hakkaniyete dayali bir zemin üstünde oturtulmasi, hükümetin siyasi ve vicdani irade ortaya koymasiyla yasam bulur.Aksi halde faillerin korunup kollanmasi,magdurlarin insan ve vatandas olma durumlarini sorgular hale getirecek,mazlum zalime boyun egise zorlanip zulüm zalime kar sayildikça devlet de,siyaset de,toplum da çürümeye devam edecektir.Buna karsin Türkiye’yi felaketin esigine getirebilecegi artik
yadsinamayan Ergenekonun AKP karsiti kanadina yönelik yetkilerini kullanan hükümet, gizi tamamen aralanmis yapilanmanin tetikçi kanadinin yerel versiyonlarina ilgisizligi,ayni tehlikeyi diger eliyle besleyip büyütmekle Kürtlere madalyonun diger yüzüyle baktigi kadar kendi iktidarini ve mesru siyaset zemini de tehdit altinda biraktigi toplumun bütün katmanlarini düsündürüyor.Bu öyküsel anlatim sadece bir ailenin degil.Aile bireylerini failleri aramizda cinayetlere kurban vermis binlerce ailenin,genis toprak sahibi olarak karsimiza çikan feodallerin,adeta isgal ettikleri topraklar için potansiyel tehlike saydigi yoksul köylünün barinaklari yakilip yikilarak kent varoslarinda yaratilmis gettolarda yasamaya zorlanisi ancak yasamiyor varsayilan assiz,öksüz ve yetim kalmis milyonlarca insanin draminin kaleme yansimis hali oldugu kadar,hiçbir vicdanin,hiçbir dinin,hiçbir hukukun kabul etmedigi çaresizlik burgaci karsisinda Kürt siyasetini kusatmis despotik mantigin mazosist yaklasimlari Kürtlerin ne kadar siyaset yoksulu oldugunu da gözler önüne sermektedir.Yasananlar gösteriyorki faili meçhullerin aydinlatilmasinin önündeki engel AKP degil.Engel, Kürtleri ve siyasetini parmaginda oynattigini sanan,dayandigi argumanlarla AKP’yi baslattigi Kürt açilimindan uzaklastirip milliyetçi kanadin kucagina iten, magdurlarin özgüvenlerini sarsan derinden beslenen genis toprak sahipligi ve ardillari kadar,Kürt aydinlarin mensubu olmakla övündükleri asiretçi,kavmiyetçi yanlaridir.Oysa orta çag kalintisi feodal mantigin çikari için ne kan baginin ne de islami durusun hiç önemi yok.Her durusa,kullanilir kurbanlik gözüyle bakar.Bu çag disi egemenligin en büyük korkusu,kadin-erkek ayrimsanmadan hakça miras paylasimi ve hazine mali genis topraklarin yoksul köylüye dagitila bilecegi endisesidir.Kürt çogunlugu demokratik ve insani degerlere,hakça paylasmaya layik görmeyen çag disilik, devletin organlarina yoksul,topraksiz köylüye ve hak sahiplerine karsi kullanacagi aygit gözüyle bakar.Artik Kürtler de insani,ahlaki her deger üzerinde kendi isgali olan feodal unsurlarca kusatilmis siyasi olusumun,siddet ortaminin yarattigi dehset manzarayi,ahlaki çöküntüyü,açligi,yoksullugu görmesini beklemiyor.Eger çarsida,pazarda magdurlarla zorbalarin omuzlari çarpisiyorsa,magdurlar çaresizlikten boyun büküyorsa,bu çaresizlik çok boyutlu ve ilkel bir utançtir. Bu ilkel çag ötesi dayatmalari tekrarlanabilir tehdidiyle siyasi aygit saymak,dünyanin hiçbir yerinde d siyaset mantigi olarak kabul edilemez. Insan haysiyetinin önemsendigi toplumlarda siyaset siddet,ölüm ve santaj üzerinde kurgulanmaz.Bu talihsizligin insani,ahlaki normlardan uzaklasmisligin,Kürt çogunlugun artik ikircikli baktigi kirlilikleri örtme aygiti olarak yasama dayatilmis ve hakli karsi durusa tahammülü olmayan,zorbaligi kutsayici nemrudi mantigin alayci durusundan alinan cesaretle,Kürtlere sadece Kürtlere biçilmis olmasi toplumun her kesimini düsündürmektedir.Kürt sorunu helal-haram tanimayan,çatismali ortamin dayattigi yikimin yansimasi açligi,yoksullugu,dilenciligi ahlaki çöküntüyü zihin bulanikligi yaratici derinden yükselen tehdit/nasihat karisimi söylemlerle adeta konusulmasini,tartisilmasini yasaklayan bu derebeyci-lord mantikla çözülmez.Her seye ragmen,Kürt siyaset etigince son zamanlarda dostlar alisveriste görsün örnegi hafif bir tini seklinde yükselen ‘Hükümet adim at,’ çagrisiyla atilacak ilk adim,bu sürecin hem Türkleri hem Kürtleri endiselendiren kirlilikleri örtücü bir sürece evrilmemesi için basta dogruluk,birlik ve çokluk anlayisiyla hareket etmesi gereken muhalif Kürt siyaseti olmak üzere sivil toplum kuruluslari,Mazlum-DER,barolar ve akil insanlar heyetinin öncelikli çabalari,insanin yasama hakkini savunmak amaciyla kuskulara yer birakmayacak sekilde failleri aramizda cinayetlerin aydinlatilmasina yönelik olmali.Çünkü faili meçhullere bakis, vicdanlar için samimiyet testidir.Bu amaçla Silivri benzeri genis yetkili mahkemeler Diyarbakir’da da açilmali.Bunu yaparken,her cumartesi sergilenen çaresizlik de gözetilerek vicdanlarin ve medeni dünyanin kabul etmedigi zaman asimi benzeri dayatmalara siginilmamali.Dayanagi ergenekon terör örgütü olan insanlik suçlarinda zaman asimi bahane olamaz.Kaldi ki OHAL döneminden günümüze degin süren çaresizlik,yasamlari paramparça edilmis magdurlarin kusuru degildir.Bazi aydinlarin,siyaset bilimcilerin zaman zaman belirttikleri gibi açilacak pandoranin kutusundan devleti ‘HAMM’ edecek canavar veya canavarlar çikmaz.Çiksa çiksa siyaseti kusatmis kirlilikler ve derin erk güvencesiyle keyfi veya tetikçilik amaçli islenmis cinayetler,hirsizliklar,onbin dönümlerle ifade edilir genis topraklarin hak sahipligi gözetilmeden nasil yagmalandigi çikar.Kirliliklerin saçilmasi ve hukuken temizlenmesi toplumu da siyaseti de rahatlatacak,toplumsal barisi saglam zemine oturtacaktir.
Adaletsizligin haksizlara ganimet sayildigi toplumlarda baristan söz etmek,yemin billahla harami helal saymaktan farkli degildir.
‘Elooo ’
‘ ’
‘Yaninda silah yokmus.Merak etmeyin,her tür tedbir alinmis.Güvenceniz saglam.Kimi vuracaginizi biliyorsunuz.Devlet de asireti de nasil bir güç oldugumuzu görecekler.’
‘Yardim yataklik yapacaklara haber edin.’
‘Haydi hazirlanin.Gidiyorsunuz.Rastgele.’
‘Rastgeleee ’
Günes,batidaki islak tepenin arkasina kaymisti.Doga özgün bir ugultu içindeydi.Toprak suya doymus,yesil bir örtünün altina gizlenmisti.Otsu bitkiler ve koyun sürüleriyle iç içe yasayan insanlar,karakil çadirlarini,köy evlerinin disindaki kiraçlara kisa araliklarla kurmuslardi.Bazi çadirlarin önünde küçük atesler yakilmisti.Ateslerin isigi yakinina çömelmis kadinlarin,çocuklarin yüzüne vuruyordu.
Dev dalgalar halinde uzayip giden ekin tarlalarinda bazi adamlar geziniyorlardi.Omuzlarinda uzun namlulu silahlarla yürüdükçe,kalçalarina asili iri mermi keseleri hafif hafif sallaniyordu.
Köyün kuzeyinden göçer çadirlarina açilan izlek,duvarlari bes alti sira yükselmis genis bir yapi insaati ile çiçege durmus mercimek tarlasini kiyiliyordu.Insaati kusatan sessizligi yani basinda,dirseklerini yabani otlara ve kir çiçeklerine dayamis bir çadirin hafif hisirtisi dillendiriyordu.Rüzgarin hizi arttikça,göçer çadirlarindan ayirici özelligi branda bezinden duvarlari çirpiniyor,kapisindan sizan ölgün isigin pariltisi,disarinin karanligini ipil ipil çözüyordu.
Çadirin içini aydinlatan lüks lambasi hisirdiyordu.Içinde bulunan yasli insan çehreli bir çift ile dört yasindaki torunlarinin yüzünü aydinlatiyor,bez duvarlara sarimsi bir losluk veriyordu.
Kadin,kapinin karsisindaki yataga uzanmisti.Üstünü yorganla örtmüstü.Yorgun bakislari,açik kapidan karanlikta geziniyordu.Disarida rüzgar hisimla esiyor,topragin kendiliginden yaydigi sicaklik,dalga dalga çadirin içini dolduruyordu.Adam, göz kapaklari agirlasan çocugu,oturdugu yatagin kenarina uzatti,üstünü örttü.
Kadin,yorgani basindan çekti,yüzünde hüzünlü bir bakis okunuyordu.
‘Hava sogumadan namazligi yorganima örtsen iyi olur.Siz de siki örtünün.Çocuk üsümesin,Yarin,erken kalkmamiz lazim.Irgatlar gelir gelmez kahvaltilari hazir olmali,’dedi.Adam kalkti,katlayip basucuna koydugu namazliga uzandi,Kadin’i örten yorgana serdi.
Adam,çadirin bez kapisini araladi,disariya çikti.Ayin,yildizlarin yol gösterici isigi altinda yürümeye basladi.Yapi duvarinin yaninda durdu.Izlegin kiyisindaki mercimek tarlasi,köpüge kesmis deniz dalgalari gibi kaykilip dogruluyordu.Topragi süsleyen çiçeklenmis salkimlarin hisirtisi bir ezgiyi çagristiriyordu.Adam’in içindeki sevinç dalgasi kabariyordu.Bileklerini kiçinda kenetledi,kisa adimlarla yürüyüsünü sürdürdü.Karsida,bir göçer çadirinin önünde parlayan atesin yalimlarina takildi bakislari.Yalimlar bazi adamlarin ve kucaklarindaki silahlarin gölgelerini kocamanlastirip çadirin duvarlarina yansitiyordu.Adam’in yüzündeki onuru çagristiran anlatim eridi,yerine boslukta sallanan bir gerginlik oturdu.Çadirina döndü.Topragina dönen ve sahiplenmeye çalisan ilklerden olmanin sikintisini çadirin içine tasidi.Torununu iyice örttü,yorganin bir kenariyla da kendi örtündü.
Gece,kuskulari yaniltan ayaza kesmisti.Toprak tasalardan durulmustu.Çobanlar keçelerine sarinmis,koyunlarin iliman soluguna siginmislardi.Bozkir,aymazlik uykusundaydi.Aniden patlayan silahlarin gürültüsüyle gecenin dinginligi bozuldu.Lüks lambasi ölgün isigini yitirmis,namlulardan parlayan isik demeti branda çadirin karanligini hoyratça çözüyordu.Adam, gözünü açti ama basini hiç kaldirmadi.Ortaligin savas alanini animsatisini, garipsemedi.Silahlar gürledikçe beyninde soru imleri sekilleniyordu.Öyle iste.Ne kadar karanlik yüz varsa korucu diye silahlandirilirsa,olacagi buydu.Solugunu tuttu,beyni yanit arayisindaki sorular kuyusuna döndükçe,evrenin parça parça dökülüsünü imgeliyordu.
Iyisi insaati durdurup topraktan vazgeçmek.Yarin ola,hayrola,diye düsündü.
Bir jarjör daha.Çocugu kucaginda sikistirdi.Agzini kulagina dayadi,hiisss etti.Çocugun küçük yüregi pit pit atiyordu.Silahlarin gürültüsü, bir çaglayanin dayatim tanimayan azgin sulari gibi çadirin içini isil isil dolduradursun,Adam,kursunlarin bez duvarlardan delikler açarak karanligi parçaladiginin ayriminda degildi.Kimseyle düsmanligi yoktu.Bozkirda kaç parça topragi vardi,birisinin kiyisinda ev yaptiriyordu.Amaci,köyüne yerlesmek ve topragini sahiplenmekti.
Ya birileri onun bozkira yerlesme hazirligini binlerce dönüm tapusuz topraklarin tasarrufunu ele geçirmisler için tehlike varsayiyorsa?Üstelik güçlü bir asiretin saygin isimlerindendi.Dönüsü,göçe zorlanmis agalarin bas belasi topraksiz köylünün de,baskalarinin da dönüsüne öncülük gibi düsünülmüsse?Önemlisi kimi korudugu düsünülmeden silahlandirilmis hirsizlarin,ugursuzlarin Ergenekon denilen derin devlet erkini arkasina alarak çetelesen yöresindekilerin varlik nedeni bu degil mi?Önce suça bulastir,sonra faili meçhullerde tetikçi olarak kullan Yok daha neler.Usuma seytan mi giriyor nedir.Bunlar mesru devletten de güçlü degiller ya.Üstü basi yörenin en itibarsizlari.Iyisi hiçbir sey düsünmeden kipirdamamak diye düsündü.Beynini düsünce yumagi olmaktan aridi,olabildigince küçüldü,kucaginda torunuyla bir topak kaldi.
Silahlar sustu.Karanligi çin çin eden bir ötüs sarmaya basladi.Çadirin bez kapisi disinda birileri G-1’lerin,kalasnikoflarin jarjörlerini degistiriyorlardi.’Kalkin gidelim,’ diyen bir ses çalindi kulaklarina.Sonra duyulan ayak sesleri hayvanlara özgü içgüdüyle uzaklasmaya basladi.
Rüzgar,hisimla esiyordu.Topraktan yayilan kir çiçekleri kokusuna barut kokusu sinmisti. Adam’in usunu bulandiran soru imleri dagildi.Dogruldu,yatagin içine oturdu.Her yer zifiri karanlikti.Çadir duvarlarinin çirpinisi disinda bozkir,ürkütücü karanliga bürünüyordu.Adam el yordamiyla Kadin’i yorgan altindaki ayaklarindan dürttü.
‘Hanim hanim hele kalk.Ortalik cehenneme döndü.Duymadin mi,’dedi.Sesine yanit alamadi.Içine bir korku düstü.Basucundan eksiltmedigi el fenerini aldi,dügmesine parmagini bastirdi,içerinin karanligi çözüldü.Kadin’in yorganina serdigi namazligi elek gibi delik desik edilmis görünce irkildi.Yorgani araladi.Kadin’in gereginden çok açilmis gözleri hizla parlakligini yitiriyordu.Aglamak ani bile kalmamisti.Aralanmis dudaklarindan NEDEN demek istercesine hafif bir rüzgar belirdi ve söndü.
Adam,yasindan umulmadik bir çeviklikle disariya firladi.’Burdayiimm.Beni öldüremediniz öldüremediniz,alçaklar buradayim buradayim,’diyerek olan gücüyle bagirdi.Tiz bir çigliga dönüsen bagirisi rüzgarin hisimiyla yayilirken,elindeki feneri katillerin üstüne tutuyordu.Içlerindeki canavar bile onlari tekrar silahlarina davranip Adam’i kursun yagmuruna tutacak cesareti veremedi.Oysa öldürmek onlar için öyle kolaydi ki
Çadirina döndü.Feneri Kadin’in kan içindeki yüzüne tuttu.,iki saplak vurdu.Gözlerini aralasin,bitimsiz uykudan uyansin,konussun istiyordu.Ancak bir türlü yasam belirtisi bulamiyordu.Önce göçerler basina üsüstü.Kisa zamanda branda çadirin çevresi,mercimek tarlasi insan seline kesti.Bozkir insani,yillarin yorgunlugunu kir çiçekleriyle paylasmaya çalisan yasli bir haci kadinin derin hesaplara kurban edilisinin saskinligini yasiyor, agit ezgilerden,hiçkiriklardan örülü halkalar koyunlarin,kuzularin melemesine karisiyordu.
Gün dogumu yakindi.Adam,çadirin biraz ilerisinde bir kaya parçasina çökmüs,,parmak uçlarinda tuttugu bos kursun kovaninin kiçina kazili MKE harflerine dikmisti gözlerini.
Çocuk,paçalarina sarilmis onu sarsiyordu.
‘Konus büyükbaba konus.Neden susuyorsun neden neden ne ’
Adam’in yüzünde bos ve yabansi bir anlatim vardi.Hiç konusamadi.Olay mahallini ablukaya almis bazi askerler ise agliyordu.
Mesru devlet konusmadi.Asiret de konusamadi.Sadece olaganüstü bir gücün tehditleri savklayarak hoyratça meydan okuyor,toplum aklini,vicdanini,duygularini,inancini yitirsin,sadece zalimler kazansin,toplum çürüsün istiyor,adeta kirlilikleri örtecek ergenekon-feodalizm ortakli despot bir siyasi mantigin etüt çalismasi yapiliyordu.
YAZARIN NOTU:17 Nisan 1987 DERIK ilçesi Halitviran Köyü baskininin yasandigi gibi dramatize edilmis halidir.
Ali Kizilay