Makale

‘Andimiz’ ve ‘Atatürk kimdir?’

Yasar Okuyan’in aglayarak kogusa dönüsünü hatirliyorum. Küçük kizinin önünde bagirarak ‘Andimiz’i okumak zoruna gitmisti.

12 Eylül 1980 darbesinin en siddetli uygulandigi yerlerden birisi, Mamak Askeri Cezaevi’ydi. Cezaevinin hücrelerine atildigimizda, elimize karta bastirilmis bir küçük karton tutusturdular. Orada ‘Atatürk kimdir?’ sorusu soruluyor, ardindan, 12 madde halinde, Atatürk’ün kim oldugu anlatiliyordu. ‘Atatürk, yurdu kurtaran, yeniden bir vatan kuran…’ diye baslayan brosür, bir dayak ve iskence araci olarak kullaniliyordu. ‘Atatürk kimdir?’ sorusu, sopa yemeye, kafa göz yarilmasina giden yolun baslangiciydi.
Dayaga açilan bir baska ‘pencere’ ise ‘Düsmanlarin kellesini silahimla ezerim…’ gibi sözlerle baslayan onlarca irkçi, militarist marsin ezberlenmesi ve bagira bagira söylenmesiydi.

Üçüncü bir dayak ve psikolojik baski konseptini ‘Andimiz’ olusturuyordu. Mamak D Blok’ta kalirken, bir gün, görüs öncesi, cezaevi yönetimi tarafindan teblig edilen emre göre; ‘ailelerle görüs’ öncesi, ailelerin karsisinda hazirola geçip en yüksek seslerimizle, hançeremiz yirtilircasina bagirarak ‘Andimiz’i söyleyecektik. Bunu yapmayan tutuklu, görüs de yapamayacakti.

O dönemin MHP yöneticilerinden Yasar Okuyan’in böyle bir görüs macerasinin ardindan aglayarak kogusa dönüsünü hatirliyorum. Küçük kizinin önünde bagirarak ‘Andimiz’i okumak zoruna gitmisti.

‘Atatürk kimdir?’ baslikli siirsel iskence metnini kim yazmisti, bu metnin kökeni neydi, hâlâ bilmiyorum. Ama hâlâ hafizamin bir kösesinde bazi maddeleri duruyor.

Sevgili Hrant Dink, ‘Ben her gün bu andi okumak zorunda kalirken, içimden söyle söylerdim’ diye anlatmisti ‘Andimiz’a tepkisini: ‘Varligim Ermeni varligima armagan olsun.’

Su günlerde sosyal medyada yeni rüzgârlar esiyor… Zannedersin ki Türklük elden gitti, milli kimlik yok oldu, ülkeyi yabancilar istila etti. Ilginç tepkilerden birisine göz atalim: ‘Türkleri yenemedik dedi Churchill. Türkleri öldürebilirsiniz lakin onlari yenemezsiniz dedi Napolyon. Savasin zevkini almak isteyen herkes Türklerle savasmalidir dedi komutan Towsend. (…) Dünyada iki bilinmeyen vardir, biri kutuplar, digeri Türkler. (…) Türkler cesurdur, anavatanlarini çok severler, onun için canlarini verirler dedi Albert Einstein. Herkes bize yüzyillardir TÜRK dedi. Simdi ise bizim kendimize TÜRK dememiz ayip oldu…’

Andimiz, ilk bastan beri, tam olarak bu tür bir milli hamasetin ve paranoyanin parçasi olarak okutulmaya baslandi. Askeri darbeler döneminde daha da militarize edildi. 1933 yilinda okunan ‘Andimiz’a, 12 Mart askeri darbesi döneminde, 26 Agustos 1972’de söyle bir ek yapildi: ‘Ey bugünümüzü saglayan Ulu Atatürk, açtigin yolda, kurdugun ülküde, gösterdigin amaçta hiç durmadan yürüyecegime ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene.’

Ekim 1997’de, metin daha da ‘Atatürkçü’lestirilmisti: ‘Ey büyük Atatürk! Açtigin yolda, gösterdigin hedefe durmadan yürüyecegime ant içerim. Varligim Türk varligina armagan olsun. Ne mutlu Türküm diyene.’

ABD andi ‘Andimiz ABD’de de var, hem de 1892’den bu yana’ diyenler oluyor. ABD’li çocuklarin andi söyle: ‘Amerika Birlesik Devletleri’nin bayragina ve bir millet olarak Tanri’nin gölgesinde ayakta duran, hepimize özgürlük ve adalet saglayan bölünmez cumhuriyete bagliligima söz veririm.’

ABD’deki ‘ant’a, ‘Tanri’nin gölgesinde’ ifadesinin, bir baski döneminde ilave edildigini not düselim… 1954 yilinda anti-komünizmin yükseldigi McCarthy dönemde, bu ifadeler ABD andina girmis. ABD andi, birligin sembolü olarak, ‘özgürlük ve adalet’i görüyor.

Degisik kültürlerin bir arada var oldugu bir ülkede, irk vurgulari yerine, baris ve kardeslik vurgularinin öne çikabilmesi, normal olan… Onlari bile, her gün yemin ederek ve ‘varligimizi armagan ederek’ dile getirmek zorunda degiliz elbette.

Ayip olan acaba kendimize Türk demek mi, yoksa Türk olsun olmasin herkesi zorla her gün ‘Türküm’ diye bagirtmak mi?

————————————————–

Radikal-14 Ekim

Oral Çalislar

Back to top button