Makale

Sürecin en büyük eksikligi ve CHP’nin “andi”

“CHP Zihniyeti”nin iflas ettigini gören CHP, kendini gerçek manada yenileme cesaretine sahip degil. Bir yandan “yeni” ve “farkli” olmak, görünmek çabasi, ama öte yandan da o “zihniyeti” oldugu gibi korumak istegi… bir arada olmuyor, yürümüyor… “Olsun” diye zorladiginiz zaman olan ise, iste sayin Kiliçdaroglu’nun durumu oluyor…

Demokratiklesme Paketi, dogal olarak “gündem” oldu, bunu önemsedigimi yazmistim. Fakat giderek öne çikan “böyle demokratiklesme paketi mi olur?” seklinde özetleyebilecegimiz yaklasimlar oldu.

Çesitlilik arz eden bu yaklasimlarin sahipleri, genellikle Ak Parti’nin bir süredir “temposu düstü” elestirilerine konu olan reformcu özelligini hatirlamasindan hosnut olmaktan ziyade, genellikle rahatsiz durumdalar.

Kiliçdaroglu ne diyor?

Ana muhalefet partisi CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu bugünkü (8 Ekim 2013) grup konusmasinda, Basbakan Erdogan’i “demokrasiyle geldin demokrasiye ihanet ediyorsun” sözleriyle elestirdi. Bu sözleriyle kastettigi Erdogan’in Meclis’e sonradan girmesi (“demokrasi”) ve CHP’nin Ergenekon sanigi milletvekillerinin halen “içeride” olmasi idi (bu da Kiliçdaroglu’na göre “demokrasiye ihanet”).

CHP’nin Ergenekon sanigi milletvekillerinden Mehmet Haberal geçtigimiz günlerde gecikmeli olarak yemin ederek meclisteki görevine basladi. Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi iken yürüttügü “darbe kulisi” faaliyetleri nedeniyle kendisini yargi önünde bulan Mustafa Balbay ise, halen “içeride”. Geçenlerde Kiliçdaroglu kendisini ziyaret etmis, bu ziyaretin fotograflari yayinlanmisti.

Kiliçdaroglu bu sözleri sarfettigi konusmasinda üstüne basa basa yargi bagimsizligindan da bahsetti. Türkiye’nin ancak “bagimsiz yargi ile arinabilecegini” söyledi.

Simdi bu iki vurguyu yan yana koydugumuzda ortaya ne çikiyor? Sayin Kiliçdaroglu’nun, kimse kusura bakmasin açik söyleyecegim, bos konusmalarindan biri. Sayin Kiliçdaroglu Basbakan Erdogan’dan “ne” yapmasini istiyor? Balbay’i ve diger Ergenekon saniklarini salivermesini mi? Ama yargi bagimsizligi bu talebin neresinde duracak? Erdogan talimat verip mi serbest biraksin Ergenekon saniklarini? “O kadar da degil” denecekse, o halde “af” filan mi istemektedir CHP? O da meclisin isi. Acaba Kiliçdaroglu önümüzdeki günlerde meclis gündemine bir “af” tasarisi getirmeye mi hazirlaniyor? Normalde bu konusma ve bu sözlerden bu anlami çikarmak ve bu sözleri manset filan yapmak gerekir. Ama kimseler böyle bir sey yapmayacak. Kiliçdaroglu’nun her zamanki konusmalarindan biri olmaktan dahasi olarak anlasilmayacak, konusulmayacak, üzerinde durulmayacak…

Iste bu durum, demokratiklesme, demokratik yeniden yapilanma sürecimizin en önemli sorunlarindan biri oluyor. Basbakan bir “demokratiklesme paketi” açikliyor ve ana muhalefet partisinin bir türlü “lider” olamayan genel baskani, ne demek istedigi bile anlasilamayan konusmalar yaparak karsiliyor bu “yeni” durumu…

Derdi, tasasi gerçekten demokratiklesme olan, demokrasi standartlarini yükseltmek olan ve bu kaygiyla muhalefet yapmak olan bir ana muhalefet partisi, ülkenin gelecegiyle ilgili böylesine önemli konularda aldigi tutumla “gündem” olur. Demokratiklesme sorunlariyla ilgili öneri ve projeleriyle iktidari “sikistirir”, kamuoyunu etkilemeye çalisir. “Normal” olan bu; bir de bizim muhalefetin haline bakin…

CHP’nin temel sorunu su: Eminim “klasik”, bildik “CHP Zihniyeti”nin kamuoyunda marjinal çevreler disinda bir karsiligi olmadigini çok iyi görüyorlar. Bu yüzden Deniz Baykal döneminde oldugu gibi “rejim elden gidiyor”, “laiklik elden gidiyor” seklinde kampanyalar yaparak gündem olmamaya çalisiyorlar. Buna karsilik bolca içinde “demokrasi, özgürlük” gibi sözcüklerin kullanildigi konusmalar yapiyor ve “yeni” ya da “farkli” görünmeye çalisiyorlar. Artik kullanmaktan vazgeçtikleri “yeni CHP” kavraminin gerekçesi de sanirim buydu; yani milleti korkutmayalim korku senaryolariyla, demokrasi taleplerini görmezden gelmeyelim vb.

Ne var ki “CHP Zihniyeti”nin iflas ettigini gören CHP, kendini gerçek manada yenileme cesaretine de sahip degil. Bir yandan “yeni” ve “farkli” olmak, görünmek çabasi, ama öte yandan da o “zihniyeti” oldugu gibi korumak istegi… bir arada olmuyor, yürümüyor… “Olsun” diye zorladiginiz zaman olan ise, iste sayin Kiliçdaroglu’nun durumu oluyor…

Yoksa sayin Kiliçdaroglu neden katildigi TV programlarinda “Andimiz’in nesinden rahatsiz oldular ki?” gibi tuhaf sözler sarf etsin?

Demokratiklesme paketini elestireyim derken neden durduk yere hükümete “demokrasiye ihanet” gibi yenilir yutulur olmayan bir ithamda bulunsun ve bu agir laf hiçbir etki yaratmasin?

“Andimiz” hangi kafanin ürünü?

Bu arada, Kiliçdaroglu’nun katildigi bir TV programinda söyledigi “Andimiz’in nesinden rahatsiz oldular, anlamadim” seklindeki sözlerinin canli yayin heyecaniyla agzindan çikan sözler olmadigini (keske öyle olsaydi), bahsettigim bugünkü grup konusmasindan ögrenmis olduk. Maksat kayda geçsin, Kiliçdaroglu’nun konuyla ilgili sözleri söyle:

“Konulan paketin demokrasiyle ilgisi olmadigini ifade ettik. Demokrasi kilifi içinde andimizi da kaldirdilar. Neymis, ‘bu soguk savas dönemlerinin andiymis. Birinci yalan. 1933’te soguk savas diye bir kavram yoktu. 1940-1990 dönemlerinin tabiridir soguk savas.

Ikinci büyük yalan ‘çocuklari formatliyorlar’… Ne ögretiyorlar çocuklara dogrulugu ögretiyorlar.

‘Dogruluk dediniz de ne oldu yolsuzluk yaptilar’ diyorlar. Kendisini tarif ediyor…

Dogruyum, çaliskanim… Ne alip veremediginiz var. Çocuk çaliskanim diyor.

Ama asil yasaklamak istedigi su: Türküm… Bunu söyleyemiyor.

Bir sürü kilif uyduruyor.

Yahu yigit adam ol. Daha dogrusu adam ol. Neyi yasaklamak istiyorsan çik milletin önüne neyi yasaklamak istiyorsan söyle.

33’lerden kaldi diyor. Istiklal marsi ne zamandan kaldi peki. Hepimiz Istiklal marsi okuyor. Yani biz toplumu mu formatliyoruz.

Halkina yalan söyleyen bir Basbakandan o topluma yarar gelmez.

Kaldi ki gencecik çocuklara kininizi unutmayin diye mesaj veriyorsun.

Ilkokulda ne ögretiyorlar, dogru olacaksin çaliskan olacaksin Atatürk’ü seveceksin…”

(Kiliçdaroglu’nun sözlerini Hürriyet’in web sayfasindan alintiladim.)

Kiliçdaroglu’nun sözlerine iktidar partisi ne yanit verir bilemem, ama bu “deveye sormuslar boynun neden egri?” kabilinden sözler için benim söyleyeceklerim var.

“Andimiz” soguk savas döneminin degil, düpedüz fasist bir zihniyetin ürünüdür. 1933 yilinda “soguk savas” yoktu; ama fasizm vardi. Italya’daki fasist Mussolini rejimiyle gayet iyi iliskiler içerisinde olan dönemin tek parti CHP hükümeti, sonradan Hitler Almanyasi ile de muhabbetini derinlestirecekti. Kemalistlerin “altin çag” olarak adlandirdiklari 1930’lu yillar Türkiye’si, Türkiye halklari için zulmün sinir tanimadigi yillar olarak yasanmistir. “Andimiz”in irkçi özü, evet, iste o kafanin, o dönemin sonucudur.

“Dogruyum, çaliskanim” sözlerini öne çikartmak ise kötü bir demagoji. Çocuklara “dogruluk”u, “çaliskan” olmayi bu “ant” ile mi ögretiyorsunuz yillardir? Adi üzerinde, sayin Kiliçdaroglu unutmus, bu bir “ant”, yani “yemin”…

Evet; problem o “antta” Türkçülük adi altinda irkçilik yapilmasidir!

Bu sadece “azinlik” statüsündeki çocuklarimiz, yurttaslarimiz ve Çerkesler, Lazlar, Araplar, Kürtler açisindan degil, Türkler açisindan da irkçiliktir! Akli basinda, vicdan ve izan sahibi hiçbir Türk de bu “andimiz”in irkçiligindan “mutlu” veya “mesut” olmamistir hiçbir zaman…

Insan sasiyor ister istemez… Sayin Kiliçdaroglu bir gün ilkokul yillarini anlatsa ya… Eger unutmussa kendisinden daha genç oldugu için bu “Andimiz” konusunu Hüseyin Aygün’e sorsa ya da Sezgin Tanrikulu’na sorsa ya… Bakalim onlar ne derler?

Bir an Kiliçdaroglu grup toplantisinda CHP’li vekillerle topluca “Andimiz” okuyacak diye düsündüm, ama nedense yapmadilar… Belki daha sonra yaparlar… Yakisir “yeni” CHP’ye!

Kiliçdaroglu’nun müskülati

Kemal Kiliçdaroglu’nun müskülatini çok iyi anliyorum tabii. Anlayamadigim; bu müskülata neden katlanmak zorunda hissediyor kendisini…

Türkiye artik kolay kolay geri dönülemeyecek bir demokratik yeniden yapilanma sürecine girmistir ve bu sürecin en büyük eksikligi, muhalefet boslugu olarak tarihimize kaydedilmektedir…

Diger muhalefet partileri açisindan da söylenmesi gerekenler var. MHP degil ama özellikle BDP açisindan. Gelecek yazim demokratiklesme paketi ve çözüm süreci üzerine olacak…

————————————————-

Haber 10- 9 Ekim

Cafer Solgun

Back to top button