Kürtleri nasyonal sozyalizm ile neo feodalizm arasinda sikistirmak
Ileri demokrasiyle yönetilen ülkelerde insanlik,demokratik egemenligin sagladigi ekonomik özgürlük ve paylasimci adaletten esit oranda faydalaniyorsa,bunu nesillerini teskil eden isçilerin,köylülerin,aydinlarin,sairlerin,siyasetçilerin iç isgalci derebeylere,sövalyelere ve isbirlikçileri Cizvit papazlarina karsi sabirli,dürüst ve uzun erimli mücadelelerine borçludurlar.Buna babalarinin maharetlerine layik evlatlarin çaliskanligi,bencillikten soyut paylasimciligi da eklenince,elbette hayatin her alaninda gelismis demokrasi anlayisi ve zenginligi sonraki nesillerine de miras olarak birakacaklar.
Buna karsin,derin ittifaklarla körlesme dayatilarak kendine yardim yetisinin önü kesilmis toplumlarda,egemen genis toprak sahipligi olarak karsimiza çikan iç isgalci doktrin,’Halk bir sey bilmiyor,’mantigiyla halkin çogunlugunu demokratik degerlere layik görmeyecek.Sadece iç isgalciligi içsellestirecek ve güçlendirecek menfaate düskün karakterlerden toplumun hayatini dumura ugratacak bir siyaset etigi biçimlendirecek.Bunu yaparken,kendi despotizmine açilacak yol güzergahina derin siddetle biçimlenmis kuvvete tapinmayi çagristirici ve ihtiyacina göre ödüllendirilip tembihli ama egitimsiz rahip ve ulemalar kullanmaktan kaçinmayacak.Zaten bu gibi toplumlarin en büyük köleligi,iç isgale karsi kendini islah etme yetisinden yoksunlugun manevi cehalete dönüsmüs olma halidir.Çünkü feodal mantik,toplumda adaletsizligin insanlar ile tanri arasinda mesafenin açilmasina meydan vermemek için kadercilige boyun egisi çagristirici bir inanç anlayisi dayatacaktir.Örnegin Kürt cografyasinda islamin sosyo ekonomik yanini algilamak yerine Ergenekon-feodalizm ittifakinin biçimlendirdigi siyaset mantigina uygun olarak Islami ve insani degerler Islam vurgusuyla derinlere itilirken,islami kisisel haksizliklarina araç hale getiren genis toprak sahipligi,islamin yüksek ahlakinca yasadiklarinin varsayilmasinin görüntülenmesi amaciyla alnini istedigi kadar seccadeden kaldirmasin,zihin burgaçlarinda topraktan yarattiklari tanrilarla kendi ihtiyaçlarina cevap verecek Islam vurgulu bir inanç yaratmislar.Bu Islam vurgulu inançta ne ilahi emirlerin ne de Hz.Peygamber’in sünnetlerinin,hadislerinin yeri yok.Bu nedenle islamin red ettigi gelenekçiligi,töreciligi asamayan alt toplum durumuna en çok yoksul Kürtler düsmüs.
Ergenekon-feodalizm ittifakini olusturan bilesenler sadece islami tahrip etmekle kalmamis. Kürtlerin toplumsal sorunlarinin objektif olarak çözülmesini engellemek için Kürt çogunlugu demokrasi ve demokrasiyi olusturan bilesenlerden uzaklastirip devreye koydugu aktörlerle Kürtleri sorunlarina yabancilastirici projeler gelistirmisler ve buna Kürt siyaseti demisler. Zaten Kürtler,cumhuriyet tarihinden bu yana doksan yildir ilk kez HAK-PAR’la siyasetle tanisiyor.Günümüzde baslattigi Kürt açilimiyla özellikle Kürt siyaset etigi olarak karsimiza çikan labirenti andiran olusumu saskinliga çeviren AKP’ye ve açilimlara evet ama yetmez mantigiyla yaklasan HAK-PAR’a Ergenekon lanetiyle yaklasan Kemalist mantigin kendi içindeki Atatürk bröveli lafazan ultra Kemalistlerle saldirmasi bosuna degil.Küçük adimlarla bile olsa Erdogan hiç kuskusuz ezber bozuyor.Bu bozumdan BDP ve CHP vurgun yedikçe Kemalist yanlar patir patir dökülüyor.Dökülmelerin yarattigi kirilmadan da anlasilacagi gibi Kürtlerin ulusal ve demokratik sorunlarinin çözülmesinin önündeki ve mutlaka çözülmesi zorunlu ilk engelin toprak ve siyaset isgalini birlikte sürdürenlerin SORUN oldugu artik yadsinamiyor.Vicdanlar,silahlarin gölgesinden ve tehditlerden arindikça ortaya çikan tablolardan,genel fotograflardan ve çekilen selin geride biraktigi moloz yiginlari arasinda artik belirginlesen acilarin sadece düstügü yeri yakip küle çevirdigi,genç civan kiriminin,failleri yakalanip yargilanamayan cinayetler bahanesiyle ‘bedel ödedik’ söylemlerinin,yoksullugun,sefaletin,darmadagin binlerce ocagin toprak ve siyaset isgalcilerinin imtiyazi sayildigi,UNUTUN tehditleri az gelince Kemalist zorbaligiyla hafiza silmeler resmilestirilmek isteniyor.Böylece hoyratça ve rahatça islenmis binlerce cinayetleri suç ortakligi mantigiyla zaman asimindan sonra (ki insana karsi islenmis suçlarda zaman asimi olmaz,) faillerin kahramanca ortaya çikip kurtlar sofrasinda ve siyaset arenasinda yer almalari beklenirken,katledilenlerin masumiyeti gözetilmeden öldürülmeyi hak ettikleri,geride biraktiklarinin da içine sürüklendikleri sefalete ragmen lanetin boyundurugunu kabul etmelerini ister ince oldugu kadar kibar bir siyaset izleniyor.Bu anlamda BDP, içindeki Atatürk hayrani sol kirintilardan devsirme lafazanlari piyasaya sürerek HDP’lesmesi,kendini yeniden konumlandirmasindan degil,izole edilmis pratigine kilif arayisindandir.Yani Kemalizm kurbazligiyla gizlenen Kemalist kibirle Kürtleri nasil tusa getirdiginin disa vurumudur.Kaldiki lafazanlarin Atatürk sevgisinin çakma oldugu dört Alilerle yasam bulan kemalizmin gerçekte Atatürk’ü de etkisizlestirme projesi oldugu ayri bir makale konusu olabilir,ancak esas amaç Kürt sorununun gerçekte CHP iktidarlari kaynakli sorun oldugu düsünülerek ne din ne de sol yelpazenin olgunlasmasina izin vermeyen,iktidar olma düsü de artik olmayan,sadece asker,sivil ve feodalizm ortakli ergenekona koruyucu semsiye olmayi amaçlayan CHP’ye Kürtleri alistirmak,böylece Ergenekon denilen karabasanin apoletlerini söken,tüylerini mincik mincik yolarak ayrisan,nispi bile olsa halkin iktidari olmayi basaran,Kürtlerin hayalinde yok iken Kürt sorununu çözmenin yolunun bu sorusturmanin Firat’in dogusunu kapsamasinda gören AKP’yi cezalandirmak amaçlaniyor ve buna sol bilesen diyor.Öyleki BDP’nin CHP’ye kumpliman yapmasi yeni degil.Hafizamizi yokladigimiz zaman bu komplimanin Ergenekon sorusturmasinin ilk basladigi, CHP’nin Ergenekon avukatligina soyundugu ve BDP’nin telasla anti AKP’cilik oynadigi günlere denk geliyor.
Bu zikzaklarla,keskin virajlarla CHP’yle birlesmede diger bir amacin da solun ayikarak ortak paydada birlesmesini engellemek oldugunu varsin kemalizmden soyut solcular düsünsün.Yoksa sinif mücadelesi yasamamis,feodalizmin iç isgali altindaki bir halktan degil sol bilesen,olsa olsa nasyonal sosyalizmin türevi neo feodalizm denilebilir ucube çikar.
Unutmayalim ki Führer de Musolini de birer hatipti.Bu ikilinin dünyayi felakete sürükleyecek ikinci büyük savasi baslatacaklarini ilk olarak Atatürk görmüs ve 1931 yilinda Amerakan TIMES dergisinin kendisiyle yaptigi söyleside’Versay andlasmasinin adil olmadigini,ikinci büyük savasin en geç 1940’ta baslayacagini’söylerken dönemin ünlü liderlerini inandiramamis.Atatürk’ün bu ileri görüsü yasam bulunca Times söylesiyi onbir yil aradan sonra 1942 de kapaktan ilk haber olarak vermis.
Gerçek solcu ve gerçek dindarin cahili olmaz ancak lafazan solcuyla din cahilinin de sagi solu belli olmuyor ki
Ali Kizilay