‘Tuhaf ve gururlu Queerleri’ bilmek!
Toplumsal cinsiyet arastirmalari alaninda gelisen kuramlar, isimlendirmeler sosyal yasamimizda kullandigimiz sözlüge fark edilmeden eklemlenirken, genellikle kavramlarin kökeni ve çesitli kullanilis biçimlerini göz ardi ediyoruz. Son zamanlarda kadin arastirmalarinda sikça rastladigim Queer kurami da bunlardan biri. Merakimi celbeden bu kavram ile ilgili bilgilenmeye çalisirken hasir nesir oldugum bu kuram ile ilgili ilginç olduguna inandigim sonuçlari paylasmak istegi de hasil oldu!
Türkçe’ye ‘garip, tuhaf, simetrik olmayan’ seklinde de çevrilen ‘Queer’ sözcügü ilk zamanlar argoda ‘ibne’ anlamda kullanilip escinselleri asagilayan ötekilestirme jargonunun bir ifadesi idi. Ancak gelinen noktada anlam degisikligine ugrayan Queer, ‘farkli olani, normatif alanin disindakini, anormaliyi’ ifade eden bir kurama dönüstü.
Artik kabul edilen anlami ile ‘Queer kuram’; cinsiyete, cinsellige, cinsel yönelime, toplumsal cinsiyete, kimlik insaalarina ‘hatta sinifa, irka, etnisiteye- dair temel kalip yargilari elestiri süzgecinden geçirerek var olan tüm normatiflikleri sorgulayan bir koda dönüstü.
Queer kavramini ilk kez 1990 yilinda kurulan LGBT olusumu Queer Nation kullandiktan sonra, New York Onur Haftasi’nda ‘Queerler Bunu Okuyun!’ basligiyla dagitilan el ilanlari sonrasinda yayginlasti. ‘Biz burdayiz, biz ‘queeriz, buna alisin’ slogani ‘Queer’ kuraminin motosu olarak yankilanirken, bu slogana sahip çikan Quieerler ötelendikleri ‘ötekiligi’ sahiplenerek disarida kalmayi kabul eder ve farkliliklarini ortaya koyup, mevcut düzeni mahkum eder. ‘Anormal olmanin gururu’ olarak da anlam bulan bu sloganda, tuhaf olani kabullenme söz konusudur.
Kavrami ilk sahiplenenlerin LGBT olusumlar olmasina ragmen, bu kavrami ‘sadece onlara özgü bir kimlik politikasinin ifadesi olarak’ görmemek gerek. Nitekim Queer kurami escinsel harekete de elestiriler yönelterek, kimlik ve cinselligin üzerine kurulan tüm kategorileri, etiketleri sorgular. Bu baglamda Queer; cinsiyet, toplumsal cinsiyet, escinsellik, heteroseksüellik, kadinlik/erkeklik kavramlarinin tümünü elestirel bir süzgeçten geçirerek, bu güne kadar bu olgulara giydirilenleri ‘türetilmis, toplumsal süreç boyunca tüm iktidar ve iktidar iliskilerince olusturulmus yapay/dogal olmayan kavramlar’ olarak tanimlar. Bu elestirel durusa ragmen Queer kuram son sözlerin söylendigi bir nokta degil, aksine ‘her zaman yeniden tertiplenebilen, bükülebilen, dinamik ve her zaman yeniden kurgulanmaya muhtaç’ bir sorgulayis süreci olarak kabul görmektedir.
Cinsiyet farkliligi kadin ve erkek bedenleri üzerinden fiziksel ve kimyasal farkliliklarla iliskilendirilerek, üremeye, soyun sürdürülmesine maddi bir zemin yaratilir. Bu söylemde ‘normallik’ heteroseksüelliktir. Yaratilan ‘normallik’ algisi toplumsal cinsiyetçilige de verili bir durum yaratir. Feminizm bu durumu sorgularken Queer kuram gerek cinsiyet farkliliklarina gerekse de bu farkliliklarin toplumsal hafizaya islenmis cinsiyet kaliplarina; maddi varolusta sayilamayacak denli farkliligin oldugu, kadin ve erkek kategorilestirilmesi ile bu farkliliklarin üstünün örtülmeye çalisildigini söyleyerek, karsi bir söylem olusturur.
‘Uysal bedenlerin itirazi’
Queer kuraminin temel varsayimi; cinsiyet, cinsellik ve cinsel yönelimin kültürel ve toplumsal olarak insa edildigi, bu kategorilerin iktidarin isleyisi süreciyle kategorize edildigi, tümünün üretilmis kimlikler oldugu, toplumsal söylemlerin birer parçasi oldugudur. Ona göre; erkek ya da kadin cinsiyetleri biyolojik bir gerçeklige isaret etmemektedir. Bunlar ‘bedensel bir olgu degil’ kültürel sifatlandirmalardir. Cinsiyet kategorisi, erkeklerin kadinlarin üremesi, üretmesi heteroseksüel toplumun totaliter üretimleridir. Bu kimliklerin tümü ‘çogul ve belirlenemez’, ‘her zaman için açik kalan bir varsayim’, belirsiz, eksik, yapilasmamis anlik icralarin sonucudur. Bedenleri kategorize eden yapilandirma politikalarinin temel islevi normatif cinsiyet kaliplarina uyarlanmis ‘uysal bedenler’ yaratmaktir. Öyleyse bütünsel özgürlesme sunda yatar: Cinsel sabitliklerden, tutarliliklardan uzaklasmak!
Queer kuram egemen heteroseksüelligin dayattigi cinsel ekonomi ve üreme anlayisina karsi durusun yeni bir mücadele alani yarattigini da iddia eder. Bu yeni mücadele alani ise cinselliktir.
Kültürel, sosyal, siyasal sistemin kendini konumlandirarak itirazsiz bir düzen yaratma sürecinde dayattigi ‘makbul’, ‘normal’, ‘dogal’ ve ‘dogru’ya karsi, insanin kendini gerçeklestirebilme sansini aralayabilecegi bir ihtimal olarak yükselir Queer kurami. Bu ihtimal karsisinda imtina edilmesi gereken ise, yeni ‘makbullükler, normallikler, dogal ve dogruluklar’ yaratma çabasidir.
Queer kuram ile ilgili son zamanlarda olusan ciddi referanslar da dikkat çekicidir. Bu konuda bilgilenmek isteyenlere, bu yaziyi yazarken benim de faydalandigim su kaynaklari önerebilirim:
-Queer Tahayyül, Özlem Güçlü, Sibel Yardimci, Sel Yayincilik, 2013, Istanbul.
-Cinsellik Muammasi, Cüneyt Çakirlar, Serkan Delice, Metis Yayinlari, 2012, Istanbul.
-Queer Kurami: Yapilasmamis Kimlikler, Keyfi Cinsiyetler, Özgür Taburoglu, Dogu-Bati Dergisi, Subat-Mart-Nisan sayisi, 2013.
-Straight Düsünce, Monique Witting, Çev: Leman Sevda Daricioglu / Pinar Büyüktas, Sel Yayincilik, 2013, Istanbul.
(feminkurd.net)
Hamiyet Çelebi